28 Mart 2009 Cumartesi

GeCe 1 Yaşında

Mart 28, 2009 61 Comments

Bugün GeCe'nin dönümü, ilk yazımı yazdığım geçen sene bu günde bu noktaya geleceğimi asla tahmin etmezdim. Profilimde yazan "Amatör çizer bilgiç düşünür" sözüyle hiç alakası yok biliyorum bu blogun. Onu yazarken şöyle düşünmüştüm, Ge : amatör çizer, Ce : bilgiç düşünür -ki eşim gerçekten öyledir. Arasıra onun da yazmasını düşünürek başlamıştım ki hiç yazmadı, ancak ona da bir blog şart oldu.

Profilimde yer alan ve açılış resmimle selamlamak istedim yine sizleri. Bu resim herşeyi ile kendi ürünümdür. Çok keyifle yapmıştım.

Sevgili Zuzuların Annesi beni gerçekten hoşuma giden soruların sorulduğu bir mim ile mimlemiş. Daha önceden bir mimim daha vardı (beni mutlu eden şeyler hakkında) ama kimin gönderdiğini unuttum malsef ve geçmişte kaldığı için de bulamadım. Özür diliyorum kendisinden.

Bu hafta pek ziyaret edemediğim arkadaşlarımı bugün tam 4 saat hiç bilgisayarın başından kalkmadan dolaştım. Yorumlarımı bıraktım. Bloglardan ne kadar çok şey öğrendiğimi ve hayatımda nasıl da yer aldıklarını idrak ettim.

Gelelim mime, şu soruları cevaplayacakmışız.

1. Çocukken ...........diploma notum olması gereken en yüksek not olduğu halde daha iyi okullara gitme fırsatını uzak olduğu ve servis parası veremeyeceğimiz için.............kaçırdım.

2. Çocukken....pahalı şeyler alma lüksünden (orta okulda çok moda olan ama çok pahalı olan levis 501 kotu almaktan).... yoksundum. Ama mutluluğumuzu hiç azaltmadı bu durum. Şimdi o kotu alabileceğim halde ısrarla almıyorum.

3. Çocukken......yaşıtım olan teyzemin oğlu ile uzuuun bir sırıkla ağaçtan erik koparmaya çalışırken kuzenimin sopanın dengesini kaybedip tam da güzümün kenarına ucunun girmesi ile ..........yaralanmış olabilirim. (hala izi mevcut)

4. Çocukken....beyaz bir atın üzerinde uçmayı ve geniş yemyeşil kırlarda koşmayı (hala aynı hayali kuruyorum).... olmayı hayal ederdim.

5. Çocukken...baleye, resim kursuna gitmek ve bir atım olmasını.... isterdim.

6. Evimizde asla yeterli...... paramız (hep ucu ucuna yetiyordu) ......... olmadı.

7. Çocukken daha fazla...... anneciğimin gıdısına elimi koyup onu sevmeye ...... ihtiyaç duyardım.

8. Bir daha asla.... çocuk olamayacağım, o günleri ..... göremeyeceğim için üzgünüm.

9. Yıllar boyunca....nasıl biriyle evleneceğimi, ne iş yapacağımı, geleceğimin nasıl olacağını ...........merak ettim.

10. Arkadaşlarımla gezmek eğlenmek varken hep ders çalıştığım ve şimdi de onların sevgilerinden mahrum olduğum için bu..........kaybımdan dolayı hep kendimi suçladım.

Benim mimlerim de Nestal, Dün Bugün, Pelin ve Delfina'ya gitsin.

27 Mart 2009 Cuma

İzleyiciler ve Blog Listesi Gadgeti

Mart 27, 2009 33 Comments

Bir önceki yazımda Eylül Bahçesi arkadaşım izleyicilere kendini eklediğini ama ne işe yaradığını anlamadığını söylemiş. Ona cevap olarak yazıyorum.

İlk başlarda bana da çok gereksiz bir gadget gibi gelmişti, ta ki bir ara bloguma trojanlar basıp benim onları kaldırmak için blog listemi kaldırmak zorunda olduğumda yaşadıklarımın zorluğunu anlayana kadar.

250 nin üzerinede takip ettiğim blogların url lerini önce tek tek kaydedip, sildikten sonra da tek tek yüklemiştim. Ay ne kadar da uğraşmıştım.

Meğerse blog listesine bir url eklemek için o sayfalara tektek gidip url adreslerini kaydetmeye gerek yokmuş. Blog listesinde İzlediğim Bloglar seçeneğini işaretleyince, tüm izlediklerimiz liste halinde görünüyor ve onları tık tıklayarak tek harekette oluşturulabiliyor.
Sonra ekle ve kaydet diyoruz bu kadar. Blog listesi gadgetini yanlışlıkla silenler hiç üzülmesin eğer izliyorlarsa o blogları hemen geri gelecektir.

Ancak malesef bazı arkadaşlarımız izleyiciler gadgetini eklememiş, gidiyorum ama tıklayacak birşey bulamıyorum. Doğrusu onların url sini eklemek zor geliyor. Buradan sesleniyorum herkes izleyici gadgeti eklesin lütfen.

Genelde hafta içinde beni yeni izlemeye alanları veya kendim gezerken keşfettiklerimi izlemeye alıyorum. Daha sonra hafta sonu onları blog listeme ekliyorum. Böylece adreslerini kaydetmek, sık kullanılanlara eklemek gibi bir derdimiz olmuyor.

Bu izleyiciler gadgeti "ooo çok kişi izliyor / aman az kişi izliyor" muhabbetlerine sebep olsa da, bunun ötesinde çok faydalı. Sadece bir sayı göstergesi olsaydı kesinlikle tutmazdım ama malesef çok işe yarıyor bu meret.

Bu yazdıklarım biliniyor olabilir, ama bilmeyenler olduğunu da gördüğüm için paylaşmak istedim.

26 Mart 2009 Perşembe

Bir Şablon Daha Bitti

Mart 26, 2009 32 Comments

Henüz sahibi kullanmaya başlamadı ama genel hatlarıyla bitti. Orjinal sitesinde bol resimlerle daha hoş duracaktır. Şu anda yetiştirmem gerken bir tema daha var o yüzden bir süredir gelemiyorum ziyaretlerinize, ilk fırsatta geleceğim. hep aklımdasınız.

Şimdilik bakmak isteyenler Gecedesign'lardan üçüncüsüne gidebilir. Bunlar benim deneme şablonlarım o yüzden herbiri yarım yamalak temalarla dolu :)

24 Mart 2009 Salı

Bir Yastıkta Uçuyoruz / El Ürünlerine Destek

Mart 24, 2009 34 Comments
Merhabalar, Pazar günü GeCe'nin Google aramalarında ilk sayfada çıktığını yazmıştım. Aslında bakmak dahi aklıma gelmezdi ama Bir Yastıkta sebebiyle geldi.

28 Kasım'da açtık o siteyi. Açılışından bu yana 4 aya yakın süre hergün 3 yazı ekledik. İçeriğine sadece ben değil ablam da katkıda bulundu.

Ziyaretçi sayımız baştan beri kötü değildi, ancak son bir aydır daha da arttı, binlere yaklaştı günlük ziyaretçilerimiz. Google'dan aramayla gelenlerin sayısı çoğaldı. Üstelik evlilik ile ilgili bir çok aramada ilk sayfa yada ikinci sayfada yer alıyoruz. Siteyi ilk açtığımızda, Google'da Bir Yastıkta yazınca birçok şiir, makale, gazete haberleri çıkıyordu. Şimdi birinci sayfanın ilk sırasındayız.

Dahası English Home, Kervan Çeyiz gibi aramalarda kendi orjinal sitelerinden daha üstte çıkıyoruz. Bu gelişmeler bizi çok memnun etti, emek verdiğimiz bir sitenin böyle tutulması güzel.

Gelinlik arşivimiz oldukça zenginleşti, şu anda gelinliğe dair 40 yazı var ve ortalama hepsinde 10 resim mevcut. Daha koyulmamış yüzlerce gelinliğin bilgisayarımda kayıtlı olduğunu düşünürseniz, bir yılın sonunda sanıyorum en zengin gelinlik arşivli site olacağız.

Bu yazıyı buraya kadar uzatmamın sebebi aslında iyi bir haber vermek ile ilgili. Bu kararı vermem için birçok şey üstüste geldi.

Birincisi: Biliyorsunuz birçok araştırma yapıyoruz ve bazısı yurt dışı kaynaklı bazıları da yerli ürünler. Özellikle satın alınacak şeylerin yerli olmasına dikkat ediyoruz. Geçen gün gelin taçları ararken, yabancı bir sürü kaynak bulmama rağmen yerli ürünleri fazla bulamadım. Üstelik yabancı kaynakların çoğu el yapımı.

İkincisi: Sevgili Pelin harika takılar, küpeler yapıyor. Ona bir fikir vermiştim "düğün mevsimi yaklaşıyor, taçlar tokalar yap" diye. Onun da hoşuna gitmişti.

Üçüncüsü: Mail adresimize birçok mail geliyor. Bunlardan birisi evde nikah şekerleri yapmak isteyen bir bayana aitti. Eğer sipariş alırsak ona da vermemizi istemişti, bense şimdilik böyle birşeyimiz olmadığını, ilerde olursa geri döneceğimizi söyledim.

Bütün bunlardan sonra Bir Yastıkta blogunda bir kategori oluşturmaya karar verdim. Genelde takı yapanlar sadece gelin takıları alanında çalışmadıkları, yada evde nikah şekeri ve çeşitli süsler yapanlar aynı zamanda farklı şeyler de yaptıkları için, aramalarda bulunmaları zorlaşıyor ve belki de kolayca ulaşamıyorlar alıcıyla.

Madem dedim evlilikle ilgili bayağı yol katettik, biz de destek verelim. Bize gelen ziyaretçileri onlara yönlendirelim. Ve en önemlisi akıllarında el yapımı ürünler yoksa bile bir fikir verelim.

Biliyorsunuz kriz nedeniyle ev hanımlarımız üretip, katkıda bulunmak istiyorlar. Biz de onlara destek olalım, güzel çalışmalarını sunup kendi bloglarına, dükkanlarına, sitelerine yada iletişim adreslerine yönlendirelim.

Bu durumda kendini tanıtmamızı isteyen kişilerin mail atmasını istiyoruz. Evlilik konseptli örnek çalışmalarını fiyatlarıyla, kaç gün önce sipariş verilmeli gibi bilgilerle bize başvurabilirler.

Bu amaçla yan tarafa bir gadget ekleyeceğim txt olarak, isteyen bu yazıyı kendi sitesine ekleyip el emeği ile üretim yapan bayanlara destek olmak açısından duyurabilir.

23 Mart 2009 Pazartesi

Blogumuza Büyük Resim Ekleme

Mart 23, 2009 23 Comments
Bugün daha önce Kotayı Doldurmadan Blogger'a Resim Ekleme yazımın daha genelleştirilmiş halini paylaşaceğım. Örnek olarak eskilerden kalmış bu resmi kullanıyorum. Bu resmi bilgisayarımdan gözat diyerek ekledim. Yazıyı yazdığımız bölümde, resim ekledikten sonra html düzenleye gelirsek aşağıdaki kodu göreceğiz.


Koda baktığımızda ilk başta resim için bir link verildiğini görüyoruz, sonra blogger o resim için bir id (ad) vermiş, ardından genişlik ve yükseklik değerleri var, src ile başlayan kısım da resmin kayıtlı olduğu url adresi.

Koyduğum resim için genişliğin 300 piksel, yüksekliğin 400 piksel olduğunu görüyorum. Oysa bu resim üzerine tıklandığında orjinal boyutu 750*1000 piksel, blogger onu 300*400 görüntülüyor.

Şimdi kodun içinde 300 ve 400 yazan yeri değiştirelim. genişliği 500 piksel yüksekliği 666 yaptım. Burada en/boy oranını koruyacak şekilde genişletiyor ya da daraltıyoruz. Yoksa resim çarpık görünecek.

Görüldüğü gibi resim büyüdü ancak netliği bozuldu biraz, bu şekile bir oynama resmin kalitesini bozuyor. Ancak kodda hala bir link olduğu için resme tıklandığında başka bir sayfada açılacaktır.

Şimdi resmi başka bir blogdan, yada platformdan yükleyelim. Bu durumda eski yazıda yazdığım gibi url ile ekliyoruz. Bu durumda resmin orjinal boyutu ne ise o şekilde görülür. Ve solda yer alır. Artık bir link olmadığı için üzerine tıklanmayacak.


Image Hosted by ImageShack.us

Görüldüğü gibi url ile eklediğimizde (nereden eklemiş olursak olalım) resim orjinal en boy oranlarıyla görünür. Ancak büyük resimlerin kapladığı yer de büyük olduğundan mesela bu resim 98 kb imiş, (fazla değil ama daha fazla olanlar için 1 mb falan) sayfanın yüklenmesi yavaşlayacaktır.

Eğer yazı alanınızın genişliği resimden küçükse resim yukarıdaki gibi taşmış görünecek ve hiç de hoş değil.

Bunu düzeltmenin bir yolu da url ile resmi eklediğimiz kodun içine genişlik ve yükseklik değerlerini girmek. Aynı kodun içine bu sefer 500 ile 666 piksel genişlik ve yükseklik değerlerini yazayım. width="500" heihgt="666" ifadesini yazalım.(bu rakamlar benim resmim için böyle siz kendi resimleriniz için uygun değerler bulmalısınız)Bu ifadeyi /> işaretinden önce , yani kodun içine girmeliyim.

Image Hosted by ImageShack.us

Böylece taşmış resmi taşmadan görüntüleyebiliriz, ancak sayfa açılırken hala o büyük yer kaplayan resim yüklenmeye başlayacak dolayısıya görüntüsü küçük olsa bile yüklenmesi zaman alacaktır.

Son resimde görülen en-boy oranları 2. resim ile aynı olmasına rağmen netlik farkını görüyorsunuz.

Blogger resim yükleme bölümünde işte sayfaların kolay görüntülenmesine olanak sağlayacak şekilde bir önizleme gösteriyor. Bu açıdan iyi bir uygulama.

Diğer yandan yavaş açılan bir siteye kimse tahammül edemez. Kendi bilgisayarınızda siteniz daha hızlı ekrana gelebilir ama bunu sebebi sizin görsellerinizin arabellekte kayıtlı olmasıdır. İlk defa gelen bir ziyaretçi sayfanın yüklenmesi için beklemek zorundadır.

Örnek olarak Pastanbul'u vereceğim. Site tasarımı çok güzel ve birçok siparişim ona benzesin diyerek geliyor. Ancak bir açıdan olumsuz bir site çünkü yok yavaş yükleniyor. Bir dakikadan fazla sürüyor yüklenmesi ki ziyaretçinin maksimum tahammül sınırı 10 sn dir.

Sanırım tasarımcısı (başka bir ülkeden) kendi ülkelerindeki internet hızını baz alarak yapmış, bizde internet çok hızlı değil. Mesela dosya indirirken saniyede kaç kb lık aktarım var. Bu ortalama hızımızdır ve bir sayfadaki toplam resilerin kaç kb olduğuna dikkat etmek lazım. 10 sn yi aşmayalım.

Bunu önlemenin bir yolu da sayfa başına gösterilen yazı sayısı olacaktır. Eğer 100 tane yazıyı (ve onun resimlerini) göstermeye kalkarsanız site açılmak bilmez. Ortalama 5-6 uygundur.

Not: Amigurumi Homer tarafımdan aylar önce yapılmıştır.

21 Mart 2009 Cumartesi

Bir Uyarı

Mart 21, 2009 27 Comments
Günaydın sabahın köründe bloguma geçtim yazı yazmak için. Aslnda yazacak daha başka konular da birikti ama bu acil bir durum.

Dün sevgili Ayşe (Arda ile Verda'nın annesi) bana mail attı. Malesef yanlışlıkla blogunu silmiş. Çok üzgündü ben de üzüldüm, bana ne yapabileceğini sordu.

Bir önceki gün yedekleme yaptın mı diye sordum, yapmıştı. Ancak söylediğine göre yedeklenenler son bir ayı içeriyormuş. Çok üzgündü çünkü o 3 yıldır yazıyordu.

Bende bu durum üzerine yorumlarda Nalan'ın söylediği programı denedim, backup programı. Malesef onda da başarılı olamadım. Tüm dosyalar alınmıştı ama içi boştu. Nalan ile birkaç kez mailleştik. O da ilk anda başaramadığını ama sonra olduğunu söyledi.

Programla başarısız olunca ne yapabilirim diye düşünmüştüm. Başka şeyler araştırmadan önce, Blogger'ın Dışa Aktar yöntemini gerçekten test etmediğimi hatırladım. Benim az yazılı karalama bloglarımda işe yaramıştı ama, çok kayıtlıbu blogumu yedekledikten sonra geri yükleyip denememiştim.

Biraz önce de onu denedim. Gece blogumdaki tüm bilgiler, ilk yazıdan itibaren, yorumlarda dahil başka bir bloga aktarıldı. Son bir ay yada son birkaç yazı değil. Ayşe'nin durumu ile ilgili aklıma gelen tek şey acaba yarıda mı kesildi bir şekilde, tam aktarma bitmeden.

Benimki o kadar kısa sürmedi ve yaklaşık 4.5 mb'lık bir dosya ve 250 civarı yazım var. Tabi resimler de dahil.

Şimdi yedeklerinizi en azından kontrol etmenizde fayda var diyorum. Boyutlarını benimkiyle kıyaslayın. Bir başka bloga aktarın tüm yazılar sorunsuz geliyor mu? Eksikler varsa yeniden dışa aktarın vs.

O kadar tedirgin oldum ki, artık bu konu çok mühim bir hal aldı. Ayşe'nin blogu ise sanırım Blogger Help ile iletişime geçtikten sonra düzelebilecek. İnşallah kısa zamanda tekrar aramıza dönecek.

20 Mart 2009 Cuma

The Lord of Puppets : Özlem Akın

Mart 20, 2009 32 Comments
Çek Cumhuriyeti'nde sanat eğitimi alan Özlem ile 10 marifetten tanıştık. 10 marifet üyesi birçok arkadaşım kendisini tanıyacaktır ama sitemin diğer ziyaretçilerine tanıtmak istiyorum kendisini.
Özlem bana göre gerçek bir sanatçı, yaptığı birbirinden özgün, şahane, yaratıcı kuklalarından ötürü ben ona Kuklaların Efendisi (Lord of Puppets) diyorum. Kuklaların her birinin bir hikayesi var ve her ayrıntı kendisi tarafından el yapımı.
İnternette çok gezdiğimden az çok sanatla ilgili olduğumdan yaptıklarının özgünlüğü ve tarzı ile dikkatimi hemen çekmişti.
Yüz ifadeleri birçok arkadaşımıza korkutucu gelmişti 10 marifette, ancak bana göre hiç de öyle değil ve aslında olması gereken bu. Kuklaya karikatürist yaklaşım kullanarak oluşturduğu ifadeler, yüzlere yüklediği anlamlar daha iyi ifade edilemezdi.
Bu resimdeki sepeti bile kendisi ördü. Elbiseleri kendisi dikti. Ülkemizde pek dikkat çekmedi belki ama Çek Cumhuriyeti'nde ve Etsy'de daha ilk andan satışları başladı.
Herbiri birbirinden ilginç ve hoş diğer kuklalarını Pasaj'dan satın alabilir, nasıl yapıldığını adım adım blogundan öğrenebilirsiniz. Genç sanatçılarımızı en azından yorumlarımızla destekleyelim.

İlave not: Biraz önce google dan Özlem'i araştırdım ve kendisi hakkında bu ropörtajı buldum. Kendisi Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Kısa Film Yarışması’nda En İyi Kısa Film ödülünün sahibi olmuş, bilmiyordum, gurur duydum. Ayrıntılı bilgiyi okuyabilirsiniz.

19 Mart 2009 Perşembe

Bloglarımızı Yedekleyelim

Mart 19, 2009 40 Comments

Blogger'a erişim engeli konulduğunda hepimiz paniklemiştik, acaba yazdıklarımız kaybolacak mı diye. O zamanlar blogun yedeklenmesi için araştırmıştım ama bununla ilgili bulabildiğim ingilizce kaynaklarda herkesin yedeklemeden faydalanamadığını okumuştum. Bir çeşit özel müşterilere açıktı belki.

Geçenlerde tesadüfen farkettim ki, sanırım uzun zamandır vardı, artık bloglarımızı yedekleyebiliyoruz. Bir sürü blogum olduğu için önce denedim. Sonuç olumlu ve başarılı. Sonra da önemli bloglarımı yedekledim.

Resimde görüldüğü gibi ayarlara tıklayınca en başta blogu içe aktar dışa aktar vs var. Önce blogu dışa aktara gelip verdiği dosyayı kaydediyoruz. Dosyayı bize gün ve tarihe bağlı şekilde veriyor. Dolayısıyla o güne kadar olan tüm yazı ve yorumları içeriyor.

Blogumuz bozulduğunda ya da başka bir bloga geçmek istersek, bu dosyayı içe aktar diyerek aktarabiliyoruz. Şimdilik bozuk blogda denemedim ama başka blog için denedim.

Her ay blogumun yedeğini alıp arşiv olarak saklayacağım. Bilgisayarımızdaki geri yükleme gibi bazı noktalar oluşturmakta fayda var.

Bilgisayarımız bozulduğunda içindeki tüm bilgilerin resimlerin kaybolması anındaki şok gibi hislerimiz blogumuz silindiğinde ya da bozulduğunda da geçerli. Bu yüzden kendimizi garantiye almakta fayda var. Ancak Blogger 'a gerekten teşekkür etmek lazım, bizlere böylesine kaliteli ve bedava bir ortam sunduğu için.

18 Mart 2009 Çarşamba

Bu Vatan Kimin?

Mart 18, 2009 28 Comments
Bu vatan toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır.
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenlerindir.

Tutuşup kül olan ocaklarından,
Şahlanıp köpüren ırmaklarından,
Hudutta gaza bayraklarından
Alnına ışıklar vuranlarındır.

Ardına bakmadan yollara düşen
Şimşek gibi çakan, sel gibi coşan
Huduttan hududa yol bulup koşan,
Cepheden cepheyi soranlarındır.

İleri atılıp sellercesine
Göğsünden vurulup tam ercesine,
Bir gül bahçesine girercesine,
Şu kara toprağa girenlerindir.

Tarihin dilinden düşmez bu destan,
Nehirler gazidir, dağlar kahraman,
Her taşı yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir.

Gökyay'ım ne yazsan ziyade değil
Bu sevgi bir kuru ifade değil,
Sencileyin hasmı rüyada değil
Topun namlusundan görenlerindir.
Orhan Şaik GÖKYAY

Bu şiiri yine okulda törenlerde okuyup, ağlarcasına etkilenmiştim. Ezbere sık sık aklıma gelir. Sarı ile işaretlediğm yerler beni en çok etkileyen bölümler. Tüylerim diken diken oluyor.

Bu yıl nedense okulda bir tören falan yok, eskiden oluyordu diye hatırlıyorum ama emin de değilim. Bizim rektör değişti ya, acaba ondan mı diyorum. Gerçi anasayfada rektörün kutlama mesajı var ama.

Bize bu ülkeyi canını feda edip emanet eden şehitlerimizin ruhlarını şad etmek adına, acaba gereğini yapıyor muyuz diye düşünmeden edemiyorum. Topraklarımız birer birer satılırken.

Umarım kötü günleri görmeyiz.

Bugün ayrıca annemin doğum günü, neredeyse tüm aile üyeleri bizde özel günlerde doğmuş. Anneciğim nice yaşlara, belli bir yaştan sonra geçen her yıl insana sevinç getirmiyor ama.

Bu arada artık akşamları blogları ziyaret etme, gündüz hiç oyalanmadan çalışma kararı aldım. O yüzden sizleri akşam ziyaret edebileceğim.

Çanakkale Zaferi kutlu olsun.

17 Mart 2009 Salı

1 Mimdir 2 Mimdir 3 Mimdir Son 4 Mimdir

Mart 17, 2009 20 Comments

Birikmiş mimlerim olunca 1 Mumdur 2 Mumdur 3 Mumdur Son 4 Mumdur diye başlayan şarkı aklıma geldi. Daha fazla zaman geçmeden yazsam iyi olacak.

Birincisi Ayça'nın fotoğraf mimi, çok düşünüdüm üzerinde birkaç seçenek buldum ama en sonunda buna karar verdim. Burası İtalya'da gittiğimiz toplantıların yapıldığı yer. Bu resime (ve o zaman çekilmiş diğerlerine) baktığımda bana hissettirdiği şeyler çok yoğun.

İlki böyle yerlerde bulununca bilim adamı olduğunu hissediyor insan ve çok çalışmak faydalı olmak istiyor. Burada gelip konuşma yapanlara özeniyor. Katıldığımız yerde dünyanın her yerinden kozmoloji çalışanlar birarda. Böyle bir yerde tüm farklılıklar kalkıyor insanlar sadece aynı matematik aynı bilim dilini konuşuyor. Bu tümleyici özellik çok hoşuma gidiyor.

Diğer yandan buraya ilk gidişimde çekmiştim bu resmi. 2006 yazı. Benim için öyle bir yazdı ki anlatamam. İlk defa yurt dışıan çıkıyorum, ilk defa Ce ile uzun süre görüşemeyeceğiz. İlk defa tek başıma ingilizce konuşmak zorunda kalacağım. Hemen 1 ay sonra başka bir toplantıda İngilizce sunum yapmam lazım ama ondan 15 gün sonra da nikahım var.

İtalya'ya gittim ama aklım ev hazırlıklarında, Ce hergün birşeyler yapıyor evde. Ben orada değilim olamıyorum. Sunum için hesapları bitirmeliyim çalışamıyorum.

Of of nasıl geçirdim ben yazı. Hala inanamıyorum.

Şimdi de bu mimi paslayayım.
Amugurumi Örgü Oyuncaklar
Nestal
Bir Beyaz Mendil
Neşeli Günler
Piti Piti

Gelelim ikinci mime. İkincisi de lakaplarımız hakkında Nestal tarafından mimlenmiştim. Fazla bir lakabım yok, eskiden saçlarımın sarı olması sebebiyle (20 yaşımda kestirene kadar doğal sarıydı, şimdi açık kumral) sarıkız gibi lakaplar oldu. Son zamanlarda çevremizde çok bilmemizden dolayı ! eşimle bana profesör deniyor.

Okulda çalışmaya başlayalı çok olmasına rağmen G.. Hanım'a hala alışamasam da G.... Hoca çok hoşuma gidiyor. Onun dışında eşimin bana seslenme şekli de en güzel lakabım.

Belki ileride lakaplarımıza bir de anne eklenir.

Bu konuyla ilgili olarak da aşağıdakileri mimledim. Anlatın lakaplarınızı.
Ayça
Smilena
Ozii
Papatya Prenses (lakabı belli papatya ama)
Malla

16 Mart 2009 Pazartesi

Yine Peçete Halkası

Mart 16, 2009 32 Comments
Geçen hafta birgün arkadaşım NesTal iş çıkışında bana gelmişti. Biraz odamda oturduktan sonra Kapalıçarşı'dan Eminönü'ne kadar yürüdük.
O gün aksilik bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu ama biz yine de gezmeye devam ettik. Gezerken de gördüğümüz bazı şeyleri almadan edemedik.
Peçete halkası yapmak için bazı süsler ve plastik halkalar aldım. O kadar güzel şeyler var ki hepsini alasım geldi.
Resimde görülen halkaları yaptım. Krem çiçekler ve kurdelalar zaten vardı ama ortadaki altın renkli parlak topları yeni aldım. 12 tanesi bir arada 1 tl idi.
Sonra halkalardan da aldım onlar da 12 tanesi 1 tl. Ne kadar güzel şeyler var ve çok ucuz. Bunlardan harika nikah şekerleri olur.
Biliyorum resimler çok fazla oldu ama napayım içlerinden seçemedim, hepsi çok hoşuma gitti.
Cumartesi günü ablamlara gitmiştim. Çocuklara da lavanta torbaları yapacaktım ama onların kendileri için kendilerinin yapmasını istedim. Resimde görülen kalbi prenses dikti (sadece kenarları tabi), balık, köpek balığı ve arabayı (yukarda pek benzemedi ama) Paşa dikti. Çok sevdiler dikmeyi hem de oyalanmış oldular.

13 Mart 2009 Cuma

GeCe's Blogger Templates

Mart 13, 2009 41 Comments

Yok artık dediğinizi duyar gibiyim ama bu çok önceden hazırlanıp gizlenmiş bir blogdu. Bir tek banneri eksikti onu da hemen yaptım.

Aslında şablonun çoğu sipariş üzerine yaptığım ama sonradan vazgeçilen resimlerden oluşuyor ben de kendimde kullanmak istedim.

Buu blogumda da yaptığım şablonları yayınlayacağım, ingilizce yazacağım bu blogu zaten söze pek gerek kalmıyor, görsel ağırlıklı.

Buradan yaptığım her şablonu duyuruyorum zaten bu yüzden ingilizce olmasında sakınca olmaz diye düşündüm, biraz da dünyaya açılalım, yetmezmiş gibi.

Daha pek dolu olmayan bu bloga eski yaptıklarımı da koyacağım ama henüz düzenlemeye vakit yok. Eskiden yaptığım iki sütünluların, 3 sütünlu hallerini de oluşturacağım.

Yani yapılacak çoook işim var. İşte burada yeni blogum.

12 Mart 2009 Perşembe

11 Mart 2009 Çarşamba

Gönlümüz Açılsın

Mart 11, 2009 32 Comments




Bugün faydalı gece tatil modunda, bir araştırma yapamayacağım. Ancak dün bazı resimler arıyordum ki bunlara rasladım. Bayıldım bayıldım.

Ben bu blog yolculuğuna böyle resimler çizmek için başlamıştım. Gerçi bende bir tuhaflık var, resimleri görüyorum canım resim çizmek, amigurumileri görüyorum örmek, yemek sitelerini görüyorum yapmak vs. her şeyi özeniyorum. Bu huyumdan nefret etmeye başladım çünkü olana kadar da peşini bırakamıyorum. Ama bu resim olayına tekrar döneceğim, çünkü hepsinden hevesimi az da olsa aldım ama bundan alamadım.

Çocukken her öğretmenim benden ressam olmamı beklemişti, bir çoğunu hayal kırıklığına uğrattım. Oysa özellikle çocuklar için çizim yapmak ne kadar zevkli birşey.

Neyse efendim bu çizerimiz sevgili Banu Çakıroğlu. Kendisi bir süredir çizmiyormuş ama ilgi gösterilmesinden de çok memnun oldu. Bende böyle harika çizimleri olan birini teşvik etmek adına paylaşmaya karar verdim. Arama motorlarında Devianart dışında bir yerde göremedim kendisini. Buradan tanıtımını arttırmak amacıyla yazıyorum. Çitlembik resimleri ve daha fazlası burada.