25 Ağustos 2020 Salı

Uzun Bir Aradan Sonra Merhaba

Ağustos 25, 2020 4 Comments

Seni çok özledim blog! 

Her aklıma geldiğinde yazabilseydim, her halde bir 50 post olmuş olurdu. Fakat bilgisayarı açamadım bile. Çok eskiden telefondan yazardım, bunun için zaman içinde, piyasada bulunan neredeyse tüm blog aplikasyonlarının denedim ve hatta tarayıcıdan açıp yazdım ancak son zamanlarda elimde hiç düzgün çalışan aplikasyon kalmamış, tarayıcı da uzun postların yazımında saçmalamaya başlamıştı. Sonra aklıma geldi, belki daha güncel aplikasyonlar vardır, e blogger arayüzünü değiştirdi zaten, belki yeni bir tane çıkmıştır derken bingo! Şimdi bu yazıyı yazmakta olduğum aplikasyonu buldum ve indirdim. Adı Blogger Plus, bakalım ne derece başarılıymış, kullanıp anlayacağım. 


En son kişisel gündemimizde tatile gitmek vardı. İki haftalık fransa tatiline gittik geldik, üstüne bir iki hafta daha geçti. Geçtiğimiz hafta okul açıldı, bu hafta okul dışı tüm etkinliklerimiz tam performans başladı. Yeniden eski yoğun günlerimize #yeninormal düzende başladık. Çok acayip. Bazen geriye bakıyorum ve inanamıyorum. Biz hiç farkına varmadan ne çok şey değişti.


Tatili elimizden geldiği kadar yalıtılmış yaptık. İlk hafta kuzey fransa civarında bir köyde yer alan bir airbnb evinde kaldık. İki katlı taş ev, kocaman bir bahçenin ortasındaydı ve etrafında uçsuz bucaksız tarlalar uzanıyordu. Köyün nüfusu 110 kişiymiş ama bize anahtarı veren ev sahibinden başkasını görmedik. Bu ev ayrıca ekolojik bir evdi ve içi gayet modern döşenmesine rağmen -bilinçli olarak- tuvaletleri biraz farklı tasarlanmıştı. Her bir sifon çekiminde 6lt su harcamamak için ve atıkları komposta dönüştürmek için içine su yerine talaş attığımız tuvaletlerdi. Başta biraz garipsediysek de, sonrasında iyice alıştığımız, temizliği hiç de zor olmayan, nasıl hiç kokmadığına hayret ettiğimiz bir deneyimdi.


Bu köyde tabi ki fazla gezilecek yer yoktu. Fransa meğer göl cennetiymiş, neredeyse her yerde bir miktar araba sürerek ulaşabileceğimiz göller vardı. Her gün evden çıkıp 1-1,5 saat gidiş bir o kadar da dönüş yapıp civarları gezdik. Her gün yiyecekler, yedekler, sular, havlular+mayolar, temizlik kiti olmak üzere 4-5 çanta hazırlıyor, her akşam boşaltıp, ertesi sabah yeniden düzenliyorduk. Bunu o kadar çok yaptım ki tatil bitince bir boşluğa düştüm bile denebilir :))


Birinci lokasyonun doğası bana Trakya’yı hatırlatıyor. Üzerine balyaların bırakıldığı altın renkli buğday tarlaları, ayçiçek ve mısır tarlaları, hafif eğimli yayvan tepeler, tarlaları bölen,  hoplaya hoplaya gittiğimiz araba yolları... Ve çok özlediğimiz sapsarı parlayan güneş...


15 günün her bir gününde farklı bir yer, farklı bir deneyim yaşadığımız çok zengin bir tatil oldu. Normalde bir tatile gidince; kaldığın yeri, bir de civarında varsa 2-3 farklı lokasyonu görüp dönüyorsun. Bu sefer bu kadar çok yer, farklı doğa manzaraları görünce fazlasıyla tatmin olmuş şekilde döndük. Yorucuydu ama çok güzeldi!


Devam edecek...