29 Ocak 2021 Cuma

Cocuklara Goodreads Hesabi Acalim mi?

Ocak 29, 2021 2 Comments

 Kitap okumayı sevdiğim kadar seviyorum Goodreads’i. Okuduğum kitapları listeliyorum, orda burda gördüğüm okumalıyım mı diye düşündüğüm kitapları Google’da değil orada arıyorum, yorumlarına bakıyorum, beğenirsem okunacaklar listeme ekliyorum. Bitirdiğimde bitti demeyi, kendime yıllık hedef koymayı, onu tamamlamak için motive etmesini çok seviyorum.


Bazen acaba hayatım boyunca kaç kitap okumuşumdur diye düşünüp tahmin etmeye çalışır ve yıllardır oraya buraya yapmış olduğum okuduklarım listelerini bulmak isterdim.Yine mesela, çok eskiden okuduğum, konularını kısmen hatırladığım ama bir türlü yazarın adı veya kitabın ismini anımsayamadığım bir kaç kitap var. O kitapları tekrar bulup okumak için, aklıma gelen her yolu denedim fakat bulamadım. Keşke sabit bir listem olsaydı bulurdum diyorum.  Şimdi goodreads’teki listemde son birkaç yılın kitaplarına bakınca hepsini hatırlayabiliyorum.


Bunları anımsayınca, kızıma goodreads’te bir hesap açmanın ne iyi olabileceğini düşündüm. Büyüdüğünde kaç kitap okuduğu, neleri okuduğunu hep görebilir ve nostalji yapabilir. Okuduğu kitapların çoğunu kütüphaneden aldığımız için, okudukları sadece evde olan kitaplardan ibaret değil. Bu yüzden böyle bir liste çok işine yarayabilir. 


Öncelikle kendi hesabımda bir klasör açtım ve bir kaç kitap ekledim. İlk fırsatta ona özel bir hesap açıp, geçmiş kütüphane emaillerini kontrol ederek (son teslim tarihleri için hep mail geliyor) hesabını dolduracağım. Kızıma biraz geç kalmış oldum ama yakında tam okumaya geçecek olan oğluma da ilk andan itibaren yapacağım. Düşüncesi bile çok heyecan verici. Bakalım yılda kaç kitap okuyacaklar...



28 Ocak 2021 Perşembe

Online Eğitimin Avantajları

Ocak 28, 2021 0 Comments

 Geçtiğimiz yıl pandeminin başladığı mart nisan aylarında evden online eğitimi tecrübe etmiş fakat sonra mayıs ayından itibaren yaz tatilinin başladığı temmuz ayına kadar normal eğitime dönmüştük. Yaz tatilinden hemen sonra yine okul normal şekilde açıldı ve devam etti, ta ki aralık ortasında noel tatiline kadar. Tatilden sonra yani ocak ayının başından bu güne kadar yeniden online eğitim uyguluyoruz. Aslında bir ay bile olmadı ama çok yoğun olduğu için sanki bize aylar geçmiş gibi geliyor :))


Kızım hollanda eğitim sisteminde 5. Sınıfta (türkiyede 3. Sınıfa karsılık geliyor), oğlum 2. sınıfta ( türkiyede anaokulu). Oğlumun dersleri biraz daha oyun ağırlıklı olduğu için, bu yazıda kızımın aldığı online eğitimi ve neler yaptığımızı anlatmak istiyorum.


Her okulun uygulaması değişkenlik gösterse de her gün öğretmenlerle bir veya birkaç kez (bizimki 3 kez yarımlar saat) online buluşma, bu esnada konu anlatımı, ardından ilgili alıştırmaların çocuk tarafından kendi başına yapılması şeklinde planlanmış. Fakat öğretmen tüm okul saatleri boyunca online hazır bekliyor ve soruları cevaplıyor, bire bir çalışma yapmak isteyenlerle birebir çalışıyor, arkaplandan çocukları takip ediyor, eksik yapanları şunu yap vs diye uyarıyor; yani oldukça aktif.


Peki nasıl takip ediyor derseniz tüm dersler online bir platformda, alıştırmaları onun üzerinde işaretleyerek yapıyorlar ve değerlendirmeyi de anında aldığı için çocuk doğrusunu yanlışını anında görüyor.


Kızımın ve bir çok okulun kullandığı snappet isimli bu uygulamada her dersin her bir ünitesi için alıştırma paketleri mevcut. Ve değerlendirme sistemi çok doğrusal değil. Mesela 10 soruluk bir alıştırma paketinde 9 doğru 1 yanlış yapan çocuğun notunun 5 olmasını beklersiniz değil mi? Ama bu yanlış sorudan (her seferinde değişen -26, -18, -30) gibi puanlar düşüyor her doğruda ise bazen 0 (ama doğru) bazen +3, +8 gibi ama en fazlası +20 lerde olabilen puanlar veriyor. Bu puanlar sorunun zorluğuna ve cevabı yazma hızına göre değişiyor. Sonuçta o alıştırma setinde +300, +1400 gibi puanlarına bağlı olarak (tabi negatif de olabilir) çocuğun seviyesini 1-5 arası değerlendiriyor. 


Bunu açıklamak istedim çünkü okulda ve evde eğitimde aynen kullandıkları bu sistem bizim için evde avantaja dönüştü. Şöyle ki genelde vakit yetiştiremediği için ağırlıklı olarak level 3-4 bulunan seviyeler birer birer hepsi 5 olacak şekilde değişmeye başladı.(Tabi hepsi öyle değildi arada 5'ler de vardı ama kızım ne zaman okuldan eve geldiğinde anne bugün yetiştiremedim dese o konular düşükte kalıyor, yetiştirebildikleri iyi oluyordu. )Yani bizim durum için zaman önemli bi faktördü. 


Ilk basta bize verilen saat programı içinde kalmaya da dikkat ederek ama bazen de aşarak alıştırmaları bitiriyordu kızım. Fakat yavaş da olsa doğru yaptığı için ve hepsini bitirebildiği için seviyesi 5 olarak gözükmeye başladı.Sonra seviyesinin yükselmesini görmek ona müthiş özgüvennverdi. Önceden yapamayacağını düşünüyordu ve çaba gösterme hevesi duymuyordu. BİRİNCİ KAZANIM: YAPABİLİYORUM


Ben tüm derslerde değil ama matematikte yanında oturup konsantre olması için yardımcı oldum. Bazı şeyleri kafasından çözmeye uğraşıyor ve ya bazen dikkatini toplayamıyordu. Böyle anlarda şimdi ne yapacaktık, soru neydi gibi sorularla uyarıp konsantrasyonunu sağlamaya çalıştım. Bu sefer hızlandığını farketti ve daha önce daha uzun sürede doğru yaptığı şeyleri şimdi daha kısa sürede doğru yaptığını anladı. Bu ayrı bir güven daha verdi. İKİNCİ KAZANIM: HIZLI YAPABİLİYORUM


Hızlı şekilde yapıp tüm ödevlerini erkenden bitirdiğinde ne kadar çok zamanının kaldığını, istediği gibi oyun oynayabileceğini, biten işin günün geri kalanında getirdiği huzuru anladı. ÜÇÜNCÜ KAZANIM: HEM BAŞARILI, HEM HIZLIYIM HEM DE BİR SÜRÜ OYUN ZAMANIM VAR.


Her ne kadar evde eğitim okul eğitiminin yerini tutmasa da, madem elimizde bu var, bunu bir savaşa dönüştürmek yerine çocuğun potansiyelini ortaya çıkarmaya çalışmak, her çocukta farklı olduğunu düşündüğüm çocuğa has öğrenme yöntemini keşfetmek, özgüvenini tazelemek, becerilerini geliştirmek gibi amaçlarla kullanabiliriz. Bizim durumumuzda izlediğimiz yol (ki planlanmış değildi kendiliğinden gelişti)
-önce zaman tanıyıp yapabildiğini görmesini sağlamak
-yapabildiğini gördükten sonra becerilerini arttırmak (hız, seviye...)
şeklinde oldu. Çocuğa aşırı baskı yapmadan kazanımlarını kendi kendine farketmesini sağlarsak, sanıyorum ki işler biraz daha kolaylaşacak. Tek yapmamız gereken ona bu ortamı sağlamak, çocuğa güvenmek ve sabretmek.

27 Ocak 2021 Çarşamba

Kısa Not 3

Ocak 27, 2021 2 Comments

 Uzun zamandır yazmadım ne yaptım ne ettim diye anlatmak isterdim ama pat diye konuya gireceğim. Kablosuz dikey süpürge aldım!


E ne var bunda diyeceksiniz? Demeyin çünkü evde şimdi biri kablolu biri kablosuz iki dikey süpürge, biri ekstra sessiz kocaman bir süpürge biri de kağıt torbası olan (en eskisi) tam dört adet süpürgemiz var! 4! Bir evde dört süpürge :( Bu bana huzursuzluk veriyor. 


Belki buna bir de robot süpürge eklenecek, daha düşünüyorum. 


Normalde alacağım her şeyi ince eleyip sık dokurum ama bu “hangi özellikler daha iyi” araştırmasından daha çok buna ne kadar ihtiyacım var, değer mi, yoksa atıl mı kalır, boşuna masraf gereksiz tüketim mi olur şeklinde. Elbette her kararımız doğru olmayabiliyor, özellikle çocukların ısrarlarına (!) dayanamayıp aldığımız şeylerde. Onlar da öyle böyle öğrenecekler n’apalım. Fakat gerçekten siz de farketmiş olmalısınız, pandemide ev gözümüze batmaya başladı, acaba eve ne alsak, ne yapsak, nerden bir sihirli değnek edinsek de bu işleri azaltsak arayışlarına girdik. Her grupta karşıma çıkan robot mu/ dikey süpürge mi sorusuna cevap ararken buldum ben de kendimi. Asıl soru gerçekten ihtiyacım var mı (yokmuş) olması gerekirken. Oysa bu soruyu da sordum kendime fakat bu sefer yav herkes alıyor benim neyim eksik cevabını verdim :))


Her neyse. Benim sessiz ve güçlü makineyle iki üç günde bir salon süpürülsün ve her gün mutfak, masa altı, kapı girişi gibi yerler basit bir uzun sopalı fırça süpürge ve kürekle temizlensin şeklinde bir rutinim vardı. Şimdi ay masanın altındaki kırıntıları alayım, ay şurayı da alayım, halıyı da süpüreyim diye diye evin tamamını bir kere, bazı bölgeleri birden fazla süpürdüğüm bir rutine evrildim. Ev daha temiz mi? Hayır. Peki daha çok süre harcıyor muyum? Evet.


Geçenlerde blogcu anne’de twitterda yazmıştı. Onun #yardımdeğilişbölümü etiketli yayınlarını çok seviyorum. Çamaşır makinesi çıktıktan sonra insanların iş yükü daha da azalmamış aksine artmış. Çünkü daha çok çsmaşır yıkanır olmuş ve haliyle katla/ ütüle/as//ser işleri artmış. Benim süpürge işi de o hesap. 


Teknolojiyi seviyorum ama bu kadar hızlı değişmesini sevmiyorum. Sürekli yeni çıkan şeylerin başka insanlar tarafından paylaşılıp almazsanız çok şey kaybedersiniz algısını sevmiyprum. Bu gün bir arkadaşımla, bu günlerde pek çok yemek hesabında tavsiye edilen lahmacun makinasını konuştuk, ben değil ama arkadaşım almayı düşünüyormuş sıktükettikleri için. Biz ise ayda bir veya iki tortilla ekmeği lahmacunu. Fırın hayli hayli yetiyor.


Bu tip şeyleri düşününce aklıma yıllar önce sürüş dersi hocamın söylediği bir söz gelir. Hollandalılar evlerine lüks yatırım yapmaya bayılırlar. Adamın biri mutfağını yenilemiş 50bin euro tutmuş ki o mutfakta yapacağı en iyi yemek sandviçtir ( çok zayıf bi mutfak kültürleri var), hocam demişti ki ölene kadar dışardan yemek söylese daha ucuza gelirdi :))