30 Nisan 2020 Perşembe

Geceden Kalbe Podcasts : Ilk Uc Bolum Icerik Ozetleri

Nisan 30, 2020 2 Comments
Istedigim programda ilerleyemesem de ara sira podcast yapmaya devam ediyorum ve her gecen gun bu konuda da bir seyler ogreniyorum. Belki bir cok podcaste gore hala amator durumdalar ama anlattigim seyleri bir daha ayni sekilde anlatmam mumkun olmadigi icin onlari silmek istemiyorum. Simdilerde konusmalarda ses patlamalari ve fisilti gibi sesleri yok etmeyi ogrendim. Bir de artik daha az eeeee demeye basladim. Ilk baslarda hic kesintisiz konusarak kaydettigim 20-30 dakikayi, simdi ucer beser dakikalik parcalar halinde kaydedip birlestiriyorum ama bu sefer de her parcada konusurken sesimin siddeti degisken olabiliyor. Bunu da cozersem teknik sorunlarin cogunu halletmis olurum sanirim. Diger yandan hikaye anlaticiligi konusunda okumalar yapiyorum. Tek basina bu girisim bile o kadar cok farkli konularda kendimi gelistirmeme vesile oldu ki anlatamam.

Her podcastin altina aciklama olarak icerigi hakkinda bir seyler yazmak zorundayiz. Ben de kabaca bir icerik yaziyorum haliyle. Ancak eger gercek bir podcast meraklisi degilseniz, soyle dusunebilirsiniz. Amaan kim bilir ne anlatacak, yarim saatimi bosa harcayamam. Bu yuzden ben de podcastte anlattiklarimi, burada, o aciklama kismindan biraz daha hallice buraya yazmaya karar verdim.

Geceden Kalbe Podcasts 1: Hayata 1-0 Onden Baslamak

Ilk bolumu kesintisiz konusup kaydetmistim. Bu bolumde, cevremdeki bir ornekten hareketle bazi cocuklarin sansli dogduklarini, bazilarinin hayata daha eksilerle basladiklarina degindim. Benimle ayni yaslarda uzaktan bir tanidigim, cocuklugunda sahip oldugu imkanlar benden cok daha fazla oldugu icin, bunlarin da yardimiyla muhtemelen, ama elbette cocugun icinden gelmesi gercegini de goz ardi edemeyiz, MIT'de yuksek konumlarda bir doktor olup cikmis. Gurur duyuyoruz elbette, fakat sahsen kendim de okul hayati boyunca ogretmenlerin her zaman ovgusunu toplamis biri olarak, maddi imkanlarimiz olcusunde, sadece devlet okullarinda okumus, burs kazandigi halde servis ve yemek parasi nedeniyle ozel okula gidememis biriyim (o zamanlar ozel okullar daha seyrekti). Ancak tabi ki ailemin bana sunduklarina her zaman minnettar oldum ve yapabileegim en ust noktalara gelmeye calistim. Dolayisiyla bu basit ornekten anlasilacagi uzere, muhtemelen sizin de cevrenizde vardir, ayni akademik hevese sahip iki insanin baslangic noktalarinin farkinin, hayatlarinin cok farkli sekillerde ilerlemesine sebep oldugunu asikar.

Bunun bilincinde olarak, cocuklarimiza elimizden gelen imkanlari sunmaya calistigimizi, Hollanda sartlarinda cocuklarin neredeyse hepsinin bu imkanlara ulasma sansi oldugunu ve herkes o sekilde cocugunu yetistirirken, bizim kasitli olarak bunlardan uzak durursak, cocuga haksizlik olacagini, hayat yarisina geriden baslatmak anlamini tasidigini anlattim. Diger yandan turkiyede ise bu esitsizligin daha cok olmasi nedeniyle, malesef her cocugun hayata ayni imkanlarla baslayamadigini, fakat ulasim ve maddi sorunlar olsa da yapilabilecek bazi seyler oldugunu soyledim. Ve eger ben Turkiyede yasiyor olsaydim, cocuklarima az masrafla bazi onemli kazanimlari nasil verebilecegime dair fikirler sundum.

Bu konusmayi buradan dinleyebilirsiniz. 

Geceden Kalbe Podcasts 2: Neden Podcasti Sectim ve Nasil Yaptim?

Bu bolumde anlattiklarimi detayli olarak su yazimda paylasmistim. Anchor aplikasyonu kullanarak podcastlerimi hazirliyorum ancak yukarda da belirttigim gibi programi kullanirken her gecen gun yeni seyler de ogreniyorum.

Bu konusmayi buradan dinleyebilirsiniz.


Geceden Kalbe Podcasts 3: Fizik Nerede Baslar Nerede Biter?

Bu bolumden itibaren aslinda planladigim bir seri vardi ancak hemen ardindan corona vakasinin gundeme gelmesi ve benim kafami bir turlu toparlayamamam nedeniyle seri ilk bolumde kaldi. Ancak tabi ki devam edecegim. Peki neden devamini degil de baska bolumler kaydettin derseniz, seri icin ciddi arastirmalar yapmam gerekiyor ve henuz bu derece konsantre olamiyorum (cocuklar da surekli evde, kisisel vaktim cok az). Ancak ufak ufak calismalara basladim, toparladigimda devami gelecek.

Bu bolume fizigin genel bir tanimiyla basladim. Fizik nedir, neleri inceler, degismez midir, kapsami nedir gibi tanimlar. Ardindan metafizigin tanimi ve fizikle karsilastirmasi. Metafizigin iki anlami var sozluk olarak, biri varolussal kavramlari inceleyen bir felsefe dali, digeri de fizik dunyasinin kapsaminin erismedigi konular. Ben fizik otesi konular kisimini ele alip, bunlar fizik ile nasil ayrilir?, bu gun metafizik dedigimiz sey, teknolojik imkanlarin gelismesi sonucu yarin fizik konusu icine girer mi? gibi sorularla konuyu ele aldim. Dusunun ortacagdaki insanlar, yildirim, elektrik kavramlarini metafizik olarak adlandirirken simdi onlar bizim icin her yonuyle bilinen fizik konularidir. Bu durumda su an "dusunce" ve "duygular" dedigimiz olgularin -ki bunlarin birincisini beyinde uretilen bir SEY, ikincisini de kalpte uretilen bir SEY olarak siniflandirdim- tam anlamiyla cozemedigimiz icin su an metafizik konusu oldugunu soyleyebiliriz. Bunlari, enerji, dalga ve su anda kullanilan bilimum fizik terimi ile adalandirmayi reddediyorum. Cunku fiziksel yontemlerle henuz olcup, tam olarak mahiyetlerinin ne oldugu kesfedebilmis degiliz. Ha ilerde belki olcer buluruz, deriz ki bilmem ne taneciginden olusmus bir malzemedir, o tanecik su fiziksel davranisla formule edilir, o zaman onlar hakkinda daha ciddi bilgilerimiz olur. Fakat o zaman da o tanecik kuantum fizigi davranisi mi gosterir, yoksa kendine ait bambaska bir teoremi mi olur bilemiyoruz. Buna ragmen bu tip konulari ele alan KUANTUM DUSUNCEcilerin yaklasimini iki acidan dogru bulmuyorum.

Birincisi, kuantum fizigi, gunumuzde en ust duzeydeki fizikcilerin bile tam olarak cozemedigi bir dal. Hala kendi icinde bir cok acik problemi olan, uzerinde calisilan bir konu. Kuantum dusunce kitaplarinin yazarlari, henuz fizikcilerin bile cozemedigi bir konuyu cozmus ve bunlari kendi teorilerine adapte etmisler !!! Vay vay vay.

Ikincisi konusmanin basinda fizigin kapsami- metafizigin kapsami nedir ayrimindan sonra, bu kuantum dusunceciler, fizik dunyasina ait bir kurami, metafizik dunyasina hoop diye uyarlamislar. Elmaya ait bir bilgiye dayanarak, armut da boyledir demek gibi birsey. Burada yatan mantiksizligi sorgulamak ne yazik ki akla gelmiyor cunku bu ayrimi siradan bir insanin farketmesi kolay degildir. Muhtemelen yazar bile bunu cok sorgulamadi, birileri boyle iliskiler kurdu, baska birileri bunu mantikli buldu ve surec boyle boyle ilerledi.

Fakat tabi ki her dusunurun kendine ait teoremleri olabilir, sonucta bu kitaplari yazan kisiler de bazi fikirler uretmis, hatta bunlari deneyip faydalarini gormus, bu yuzden de insanlarla paylamak istemis olabilirler. Cok makul. Benim asil kizdigim bu fikrini sunus seklindeki aldatmaca. Kitabin dilinde, cok havali gozuken kuantum teoremlerinden bahsetmek, gunluk hayatta kullanilmayan cok asina olunmayan bilimsel terimleri kullanmak, o teoriyi satmasina yardimci olur. Ve bu bana gore dupeduz kandirmacadir.

Oysa bazi bilimlerde yapildigi gibi kanunlar yerine istatistiki verilere dayanilmis teoremleri de insanlara sunabilirsiniz. Bu da bilimsel bir yontemdir cunku. Mesela benim bir teorim var, size daha iyi bir hayatin kapisini acacak bir teori bu. 100 kiside denedim 80 kiside ise yaradi derseniz, benim icin o teorinin inandiriciligi ve kabul edilirligi daha fazladir. Fakat bu yol zor ve ugrastiricidir ve ciddiyetle yapan cok azdir.

Peki bu kuantum dusunce kavrami nasil ortaya cikmis, neden bu asamaya gelmis derseniz onu da serinin devami olan (henuz kaydetmedigim) bolumlerde ele alacagim ve kuantum fiziginin bu kuantum dusuncecilerin bol bol referans verdigi belli basli bir kac deneyini aciklayacagim. Aslinda bu deneyde ne yapilmistir, su kuantum dusuncecinin soyledigi fikre bu deneyi uyarlamasi mantikli mi degil mi gibi...

Bu konusmayi buradan dinleyebilirsiniz.

Diger podcastlerin icerigini de sonraki yazida paylasacagim. Gorusmek uzere.


25 Nisan 2020 Cumartesi

KG 35-40 / 23 Nisan

Nisan 25, 2020 11 Comments
En son geçen cumartesi yazdıktan sonra bu hafta boyunca, gün gün neler yaptığımızı hatırlamakta zorlanıyorum. Bu yüzden böyle bir gayrette de bulunmayacağım. Fakat çok net hatırladığım günler var, iki Salı günü.

 Sanırım karantina günleri boyunca yaşadığım en dip gündü. O kadar kötüydüm ki, öğleden sonra kendimi odaya kilitledim. Biriken çok fazla şey var elbette ama asıl sebep günler boyu süren, kendime ait hiç zaman ayıramamanın getirdiği bunalımdı. Eşim mayıs başında resmi olarak farklı bir departmana geçiyor ve son bir aydır iki departmana birden iş yapıyor. Bir yandan da ayrılacağı bölüme yeni gelenlere işi öğretiyor. Bu ekstra yoğunluk, çocuklarla sabah 8 akşam 10 (iyice geç yatar oldular) sadece benim ilgilenmem, yürüyüş tekliflerimin hep reddedilmesi, bin kere söylediğim hadiler... (tüm annelerin klasik problemleri aslında) beynimi pelteye çevirmiş, düşünemez, üretemez, insanlıktan çıkmış bir robot gibi hissetmeme neden oluyor ve beni yıpratıyor. Ertesi gün eşime şöyle yazmıştım Whatsapp’tan.

“Dün yaşadığım çöküntü gibilerini daha önce de yaşadım biliyorsun. Ama belki sebebini hiç düşünmedin. Düşün ki bir çocuk var, oldukça yaratıcı, özgür düşünceli hiç boş durmayı sevmeyen hep yeni şeyler üretmek isteyen bir çocuk. Böyle bir çocuğun olsa ne kadar gurur duyardın.Sonra o çocuk büyüyor her gün aynı işleri yapmaya, hiç üretecek zaman bulamamaya kısır döngü içinde çıldırmaya başlıyor.Ve nefes alacak bir boşluğu dahi yok.”

 Ertesi gün biraz geçmeye başladı ama her şey bulanıktı sanki. Perşembe gününden itibaren, eşim, istediğim gibi kullanacağım iki saati bana vermek üzere gününü yeniden programlamayı önerdi ve akşamüstü 4-6 arasını, tatmin edici şeyler için kullanmaya başladım. İyi geldi.

 Bir diğer unutulmaz gün de Perşembeydi. Hayatımda yaşadığım en coşkulu 23 Nisan’dı sanki. Evi süsledik, 23 nisan şarkıları söyledik, instagramdaki bir birinden güzel, özenli paylaşımlarla mest oldum. O gün çocukları dersleri için darlamadım. Hava da şahaneydi, trombolin üzerinde sürükleyici bir oyun kurdular ve saatlerce oynadılar. Şimdi diyeceksiniz ki bak çocuklar kendi oynuyor bu arada dinlensene diye ama bu bebeğin uyurken sen de uyu demek gibi bir şey. İmkansız. Birincisi onlara göz kulak olmam lazım çünkü arkanı döndüğün anda hiç yoktan kavga çıkabiliyor ve ikincisi evin işleri tabi ki hiç bitmiyor. Bir de onlar aralıksız anne deyip bir şey istedikleri için, bir işe girişmek de konsantre olmak da imkansız. Onlar oynuyor ama getir götürler, yıka katlalar, ayıkla pişirler, topla düzeltler hiç bitmiyor. Bu karantina günlerinin başında adım sayar kol saatini sırayla hepimiz birer gün takmıştık. Sadece ev içindeki adım sayılarında rekor tabi ki kızımda 14-15 bin arası. Oğlum 12-13 bin ile takip ederken, o gün çalışıyor olmasına rağmen 10bin adım atmış kocam. Ya ben sadece 6bin adım. Nasıl olur, imkansız, bu saat bozulmuş itirazlarıma rağmen sonradan aydım. Adımların az olması oturduğum anlamına gelmiyor, 3-4 mt içine hapsolduğum mutfakta o kadar uzun süre ayakta duruyorum ki, evet yürümüyorum ama oturmuyorum da. Mutfağın işleri hiç bitmiyor. Hatta ilerde büyüdüklerinde çocukların benim mutfaktaki halimi hatırlayacaklarından eminim.

Elele tutuşan çocuklar kestim, sonra birleştirip cama astık. Tabi ki çıplak asamazdık, hepsini giydirdik :))

 Ve haftanın son bombası ise okulların açılışı. Salı akşamı başbakanın açıklamasının ardından ve bu gün de çoğu okulun hazırlayıp gönderdiği bildiriye göre, iki hafta sonra haftada ikişer gün olmak üzere ilk okullar eğitime açılacak. Sebep , eğri düşüşe geçti, kontrollü yayılım başlayabilir. O gün eninde sonunda gelecekti ama hepimiz çok etkilendik. Evde olmaya alıştık o ayrı ama hollandanın sağlık sistemindeki gelişmelerle ilgili o kadar az bilgimiz ve bu güne kadar olan süreçle ilgili o kadar çok güvensizliğimiz var ki haliyle kurban rolüne düşmekten korkuyoruz. Diğer yandan istemezsen gönderme gibi bir seçenek de sunmuyorlar. Okullar kendi insiyatifinde önlemler alacak. Haftanın iki günü sınıfın yarısı, iki günü diğer yarısı gidip aralıklı oturacaklar, bahçede nasıl oynayacaklar bilgim yok, iki saatte bir çocuklara el yıkatacaklar, bahçeye veli sokmayacaklar vs.

 Online sistem çok iyi gidiyorken, öğretmenleri de riske atmak çok mantıksız fakat yapacak bir şey yok. Üstelik ilk okullarda yaşlı öğretmenler daha fazla. Kızım bile anne nasıl olacak ki, nasıl uzak durulur çok zor diyor. Biz de takip edip göreceğiz. Bu günden itibaren iki haftalık mayıs tatili başladı. Derslere ara vereceğimiz için belki bu son iki hafta karantinanın en keyifli en oyunlu haftası olur bilemiyorum. Fakat kriz olmasaydı, ilk defa bu tatilde artık çocuklar büyüdüğü için uzun bir araba seyahatine çıkıp, farklı şehirlerde konaklayıp kuzey italyaya gidecektik. Kısmet işte. Neyse ki otel vs rezervasyonu yapmamıştık. Bu sene sanırım ilk defa tüm yazını yaşayıp göreceğiz Hollandanın.

Hayırlı ve şifa dolu bir Ramazan ayı diliyorum herkese.

18 Nisan 2020 Cumartesi

KG 33-34 Online Konferans

Nisan 18, 2020 0 Comments
Persembe gunku tum evhamlarimi birden bire silip atarcasina guzel basladi cuma gunu. O gece stresimi atmak icin biraz fazla candy crush oynayip gec yatmistim. Gun icinde duygusal olarak pek bir basari hazzi yasayamayinca, candy crushta atladigim her level, sanki maraton kazanmiscasina mutlu ediyor. Haliyle bu hazzi daha uzun tatmak istiyor :p

Cuma sabahi gec uyandigimda kizim, kendi karariyla derslere katilmamis ve cogunu daha sabahin 9 unda bitirmis. Vay vay vay, resmen zevkten havaya uctum. Haliyle guzel baslayan gun guzel gecti. O gu oglum yine oyun ablasiyla gorustu, bu sefer pek nazlanmadi ve cok eglendi. Ayrica bir onceki gun ogretmeni bire bir goruntulu konusma yapmak istemisti Eren'le. Planlanan saatte konustular. Cok tatliydi. Gunun diger yarisinda abla kardes cok guzel oynadilar.Ben de bir konferansa online katildim. Bir kac ay once not aldigim bir fizik konferansi vardi hollanda sinirlari icinde ama 145 km uzakta. Sabah trenle gider aksam gelirim diye dusunuyordum ki, gundem nedeniyle unutmusum. Birkac gun once bir baktim ki online olacakmis, hemen kayit oldum ve iki saat boyunca cesitli konusmalar dinledim. Bunlardan biri gecen yilin nobel fizik odulu sahibiydi. Boyle beynimi aktive eden bir seylerle mesgul olmak nasil iyi geldi, yeniden enerji ve hayat doldum. Umutlarim artti, hatta aklima geldi, baska konferanslara baktim.

Dunya genelindeki fizikle ilgili tum toplantilarin listelendigi bir web sitesi var: conference-service.com Eskiden ne cok bakardim hey gidi gunler. Normalde gitmemin mumkun olmayacagi ulkelere bakmiyordum son bir kac yildir, ama simdi krizi firsata donusturebilir, online yapilanlara dunyanin nereside olursa olsun katilabilirim. Boyle birkac konferansi not ettim, onlari da dinleyecegim.

Konferanstan sonra aksam yemegi olarak hamburger patates hazirlayip. sanki fast food restoranina gitmisiz gibi yaptik ve sezonun 8. filmi (alkis alkis alkis) esliginde yedik. Toy story'i de cok begendiler ve hatta bugun ikincisini izledik (9 oldu).

Cocuklar uyuduktan sonra arkadaslarimla da online gorustuk, sohbet, kahkaha nasil iyi geldi. Sanki cuma gunu benim icin bastan sona ozel kilinmisti.

Haliyle pozitif bir gunun etkisi birkac gun suruyor, bu gun de cok guzel gecti. Hep evdeydik, esim biraz bahceyi temizledi (basincli su makinesiyle taslari yikadi), ben ev islerimi yaptim, cocuklar guzel guzel oynadi, hem dinlendim hem de normalde bir gun icin sinirlandirdigim is sayisindan daha fazlasini yaptim. Simdi cocuklari uyuttum, blogumu yaziyorum ve biraz sonra esimle dizi izleyecegiz.

Bu karantina gunlerinde, istedigim her seyi yapma konusunda yeterli zamani bulamasam da, elimden geldigi kadar yapiyorum. Kitap okumak hic bir zaman vazgecemeyecegim bir hobim ama diyelim kitap bile okuyamiysam, camasir katlarken veya yemek yaparken sesli kitap dinliyorum. Kablosuz kulaklik takinca cok daha kolay oluyor.

Diger yandan fizik konferanslari icin yaptigim, krizi kazanca cevir fikrini baska seylere de uygulamaya karar verdim. Bu konuda ciddi dusunuyorum, yani ne yapsam, uzun vadede bana faydasi olacak ne olabilir diye. Tabi duygusal buhranlardan arindigim gunlerde yapmak kaydiyla. Telas etmeden ama tamamen de savsaklamadan.


saglicakla kalin.

17 Nisan 2020 Cuma

KG 28-29-30-31-32 (Lale Tarlasi)

Nisan 17, 2020 5 Comments
Her aksam gunluk yazmaya niyet ediyorum ama yazamadan geciyor, simdi basligi atarken farkettim kac gun yazmadigimi ve sasirdim. O derece hizli gecirmisiz gunleri. Bu arada basliga hatirlatici bir kelime de yazmaya karar verdim cunku gunler gecerken, sayilar o gunun nasil gectigini hatirlatmakta yetersiz kaliyor.

12 nisan pazar gunu sabah kizimin tam 3,5 saat suren online jimnastik dersi vardi. Normalde spor salonunda yaptiklarinda, birakip dondugum icin, tum ders boyunca neler yaptiklarini takip edemiyordum. Simdi evde olunca goruyorum haliyle ve hayretler icinde kaliyorum. Oyle zorlayici hareketler yapiyorlar ki, aksam elini tutup uyuturken, o narin minik kirilgan ellerinin, o zor hareketleri nasil yaptigina, vucudunu nasil tasidigina sasiriyorum. Fakat boyle yogun spora alismis vucutlarin idmansiz birakilmasi da cok kotu olurdu. Ogretmenleri de bunun bilincindeler tabi.

O gun ders bitince, yillar once gittigimiz Lale tarlalarina yeniden bir ziyaret duzenledik. Hollandanin meshur Keukenhof Lale bahcesinin bulundugu sehir, genelde lale tarlalariyla kapli.  Dolayisiyla, bu tarlalarin etrafinda bisiklet surmek, yurumek gibi aktiviteler yapmak da mumkun. Havalarin guzel seyretmesi ve paskalya tatilinden oturu, bir cok kisi bu tarlalara ziyaret duzenlemis ve bazilarini polisler kapatmis. Fakat biz yine de bir tarla bulup icine girebildik. Normalde tarlalar ozel mulke ait oldugu icin oldukca korunakli. Etrafinda bir kanal oluyor ve sadece bir yerden traktor falan gececek kadar bu kanal kapali oluyor. Tabi cogu tarlanin bu noktada kilitli genis kapilari var, kanaldan da atlayip gecemeyeceginiz icin sadece kanalin gerisinden bakmak ve fotograf cekmek mumkun. Sehre girince ilk cikan tarlalarin etraflari cidden kalabalikti, fakat biz arabayla bir tur attik ve nispeten kuytularda kalan, kapisi olmayan bir tarlaya girdik. Tarlada elbette ki ciceklere zarar vermiyoruz ve asla koparmiyoruz.


Normalde vazo cicegi olarak laleler aralik ayinda cikmaya baslar ama zannediyorum onlar seralarda yetisenler. Bu tarlalar daha cok sogan uretimi icin (yani cicekleri kesip satmiyorlar uzerinde kuruyup kaliyor) ve acik havada bu zamanlarda acmaya baslayip, mayis ayi boyunca kaliyorlar. Bizim gittigimiz tarihte hepsi acmamisti, hic acmayan cok tarla vardi. Sanirim bir iki haftaya hepsi acmis olur. Ucsuz bucaksiz rengarenk bir duzluk gormek insana oyle iyi geliyor ki! O gun hepimiz enerji ve moral depoladik. Eve geldigimizde aksam yemegi saati gelmisti zaten, film esliginde (Inanilmaz aile 2) yiyip yatirdik.

13 Nisan pazartesi, 2. paskalya gunu sebebiyle yine tatildi. Esim ve kizim bostu. O gun evde bol oyunla gecti. Hava da biraz serindi galiba, tam hatirlayamiyorum evden pek cikmadik. Fakat o gun biraz moralimin bozuk oldugunu hatirliyorum. Cunku bir ay olmasina ragmen canimin istedigi hic bir seyi yapamamis olmak sinirime dokunuyordu. Millet sezon sezon dizileri bitirirken koskoca bir ayda (o da gecen hafta) 4 bolumden olusan Unorthodox dizisini zorla bitirmisim o kadar. Gun icinde bir kahve molasi kadar molalarda kafami bosaltmak icin kitap okuyorum evet ama ne online derslerimi takip ediyorum, ne dizi ne film, ne de ufkumu acacak baska bir sey. O aksam dedim bir film izleyecegim, 7. Kogustaki Mucize'nin methini duymustum onu izledim. Normal bir donemde izleseydim belki hungur hungur aglayacagim bu filmi, Coronadan oturu zaten duygularim arapsacina dondugu icin hic aglamadan izledim. Fakat gercekten cok begendim, iyi ki izlemisim.


14 nisan sali, okul bir basladi pir basladi. Bu gun hala kendime gelebilmis degilim. Daha once belli saatlerde kizimin (9-10-11) online dersler icin bilgisayar basina gectigini soylemistim. Bu hafta siniftaki cocuklarin belki yarisi, ogretmen su konuyu anlaticam deyince ben onu biliyorum deyip offline oluyor. Kizim hic olmadi ve hepsini dinledi fakat tabi dinledikten sonra yapmasi gereken 1-2 sayfalik alistirmayi, bir sonraki derse kadar bitirmedi. Haliyle butun yapilacaklar ogleden sonraya kaldi. E ogleden sonra da oyundan, kardesinden firsat bulamadigi icin hadi kizim, yapma oglum demekten benim sigortalar atti. Bu dersten kacan cocuklar cok bildiklerinden degil de sanirim o vakti degerlendirmek icin kactilar. Odevlerini sabah bitirince, sonrasinda bir suru bos vakitleri kaliyor haliyle. Ancak ben kizimin dersleri dinlemesini istiyorum, hatta daha az ogrenci olunca ozel ders gibioluyor, cunku evde hollandaca konusmuyoruz ve ne kadar konussa, ne kadar dinlese kardir. Bu soruna bir cozum bulmam, bir program yapmam lazim. O gun yine kendim icin hic birsey yapamayinca, aksamustu besten sonra tek basima kulakliklarimi takip 45 dakika kadar yurudum. Ne iyi geldi. Kilisenin yanindaki buyuk kiraz agaci acmis, onu ziyaret ettim :)) Bir de o gun aksamustu bir aydir kullanmadigim icin akusu biten arabamin akusu tamir oldu, artik markete ben de gidebilecektim :))



15 Nisan Carsamba, evde cok az sey kalmasina ragmen, markete gitmeyi persembeye erteledik cunku genelde cok yogun olmayan sabah saatlerinde gidiyoruz ve o sabah baska bir program yapmistik. Daha once soyledigim gibi evde hollandaca konusmadigimiz icin, online dersleri olmayan oglum icin (5y) dilin gerilemesinden korkuyoruz. Bunun icin caba gosteriyoruz ancak bizim sinirli imkanimizla konusmasini tesvik etmek zor. Birsey izleme olayi zaten var ama bu pasif ogrenme oluyor cunku konusmasi gerekmiyor. Oysa anlama becerisi zaten var, amacimiz konusmasini gelistirmek. (not: bu arada kendini ifade edecek kadar konusuyor ama mecbur kalmazsa caba gostermiyor bu yuzden israrimiz). Benim de aklima geldi, eskiden bize duzenli gelen ama bir aydir gelmeyen oyun ablasi ile online bir gorusme yapsak nasil olur diye. Zoom uzerinden bulusturduk, kitap okuyup. kitap uzerine sohbet ettiler. sanirim bir 40 dakika kadar surdu ama zaten daha uzun olamazdi, dikkati dagiliyor cunku. Bunu haftada uc sabah yapmaya karar verdik (minumum yarim maksimum 1 saat olacak sekilde, deneyip gorecegiz). Iste carsamba sabahi da ilk gorusme oldu, ben de hep yanindaydim, basta utandi konusmadi ama sonra acildi. Biraz daha gelistirirsek sanirim faydasini gorecegiz. Aksam ustu kapinin onunden baslayip sokagin sonuna kadar tebesirden bir ziplama parkuru cizdiler ve 2-3 saat bununla oyalandilar. Instagramda videosunu paylasmistim, gercekten hem kendilerine hem de sokaktan gecen diger cocuklara hos bir surpriz oldu :)) Onlar disarda oynarken ben de yarim kalmis orgulerimden orup biraz oturmak suretiyle dinlenebildim.


16 nisan persembe, nihayet markete gidis. En son karantina oncesinde gitmistim saniyorum. Meger bizim markette de giriste dezenfektanla temizlenmis arabalari birer birer verme,  ayrilmis bolumlerden giris cikis, kasalar arasi perde gibi onlemler almislar. Market cok kalabalik degildi ama var olan insanlar da eldivenli ve dikkatliydi. yaklasmamaya ozen gosterdiler, ben de bos reyonlardan geceyim diye ugrasirken, es gectigim reyonlara yeniden don, unuttuklarini gozden gecir gibi sebeplerden biraz daha fazla oyalanmak zorunda kaldim. Sonra oglene kadar temizle, yerlestir isleri (buzdolabina girmesi gerekenleri ve oncelikli yenecek olanlari yikiyorum, acelesi olmayanlari bekletiyorum) bir yandan cocuklarin dersleri, ogle yemegi telasi, odevlerini bitir kizim, aksam yemegi, oyuncaklari toplama, azicik evin tozunu alma vs derken aksam saat 5 oldugunda (sabah 7.20 de uyanmistim) ilk defa koltuga oturdum. Biraz yine orgumu ordum, sonra yemek yiyip, aksam yuruyusu yapmak uzere biraz uzaktaki yesillik bir alana gittik. Arabam hybrid bir model ve kullandikca akusu sarj oluyor (gaz ve fren pedallari akuyu sarj ediyor). Sabahki market mesafesi cok kisa oldugu icin biraz daha sarj etmek amaciyla uzak bir yere gitmemiz gerekiyordu. Cocuklar orda biraz oynadilar, gelince uyku hazirligi ve onlari uyutur uyutmaz basladigim bu yaziya su an saat 23,20 itibariyle hala devam ediyorum. Cok yoruldum, bir daha gun gun yazip bu kadar biriktirmesem ve aksamin bir kismini kendime ayirsam iyi olacak.

Artik korona vaka sayilarini takip etmiyorum, twitterda bazi haberlere bakiyorum ama o kadar cok sacma sapan haber var ki, artik sanirim insanlar can sikintisindan neye saracaklarini sasirdilar. Bir de eskiden bu kadar cok astrolog yoktu sanki, simdi varsa yoksa astrologlarin ongoru haberleri dolasiyor her yerde. Hani tamam anlarim caglar once bilim bu kadar gelismemisken yildizlardan medet ummanin bir anlami vardi ama simdi? Evet tahmin ettiginiz gibi inanmiyorum ve bu isleri bos buluyorum. Ancak inanmak isteyenlere de bir sey diyemem, kendi fikri kendi karari.

saglicakla kaliniz.




















12 Nisan 2020 Pazar

KG 23-24-25-26-27

Nisan 12, 2020 4 Comments
Bes gundur yazmadim, en son pazartesi yazmisim, bu gun olmus Cumartesi. Once Evde yapilacak 101 sey yazisini tamamlayip sonra gunluklere devam ederim diye dusunmustum. Fakat yaziyi yazmak iki aksamimi alinca (blogumu sadece aksamlari yazabiliyorum), diger iki aksam da yorgunluktan canim istemeyince, arasi gitgide uzadi. Simdi geriye donup hatirladiklarimi yazayim.

Sali gunu gayet guzel gecmisti. Kizim okul derslerini yaparken, ben de oglumla birebir ilgilendigim icin daha kolay ve keyifli oluyor hepimiz icin. O gun oglen okul isleri bitince, hava da cok guzel oldugu icin cocuklar bahcede kendilerine bir oyun kurdular ve cok guzel oynadilar. Ben de biraz dinlenebildim ve hatta yaprak sarmasi sardim bahcede otururken. Epey canim istemisti ama malesef salamura yapragin tuzunu tam giderememisim cok tuzlu olmus. Yine yedik yemedik degil ama lup lup agzimiza atarak degil. Hatta hala bitmedigini soylesem daha iyi anlasilir sanirim. O gun bahcede dolma sararken bir arkadasimla telefonda konustuk, kendisi hala un bulup bulamadigimi sordu ve ertesi gun evime kadar gelip birakmak istedigini soyledi. Nasil duygulandim...


Carsamba sabahi esim haftalik alisveris icin markete gitmisti. O sabah haliyle biraz urunlerle ugrastim. Bizim markete un gelmis nihayet ve esim iki paket (1 er kg) almis :)) Daha cok alsa olurdu ama herhalde artik buluruz markette bundan sonra. Arkadasima mesaj atip un buldugumuzu soyledim, getirmesine gerek kalmadi. O gun aylik periyodum oncesi asssiri sinirli oldugumu hala dun gibi hatirliyorum. Biraz disari cikmak istiyordum (en son onceki cts biraz ormanda yuruyus icin cikmistim) ama esim yogundu. Cocuklari da almam gerektigi icin, onlari zorla ikna ederek, biraz bisiklet surduk, sakura agacinin ciceklerine baktik. Ancak bir daha sinirli zamanlarimda boyle islere girismemeyi unutmamaliyim. Yolda komutlarima uymadan bisiklet suren oglum yuregimi resmen agzima getirdi (kizim alisti uyuyor). Trafige daha yeni cikmaya basladigi icin kurallari bilmiyor ve zaman zaman yavaslayacagi yerde ablasini gecmek icin hizlaniyor vs. Neredeyse kalpten gidiyordum. En son yine beni dinlemeyip hizlandi ve bisikletten dustu. Neyse ki eve yaklasmistik ama kolu epey siyrildi. Aglaya zirlaya eve gittik, yaralarini sardik.


Persembe gunu bir onceki gune ait tum sinirim gecmisti.Sabah biraz paskalya suslemeleri yaptik, cunku oglumun ogretmenleri de bu hafta, haftalik program verdiler ve diger veliler her gun deli gibi aktivite yapip fotograf atiyor. Hafta sonu da paskalya tatili oldugu icin, calismalar hep bu konuda. Ben de her gun illa ki ne yaptigimizi soyluyorum ancak carsamba gunu icin atmamistim. Bari dedim duzgun bir calisma olsun, kagittan paskalya temali seyler kestim, o boyadi yapistirdi vs. Sonra ogretmene gonderdik. Bir onceki gum kizim odevlerini bilmeden fazladan yaptigi icin persembe gunku derslerin tamamina degil sadece bir tanesine katildi. Gunun geri kalaninda rahat rahat oynadilar. Dogrusu ben de biraz yasaklari gevsettim cunku ikisi de gayet iyi calismislardi. Ustelik o gece, yatmadan biraz daha rahat davranmaya karar vermistim. Cunku pandemi hepimiz icin zor ve yeni iken, ben kendim bile nasil zorlaniyorsam, onlardan hayatlarinda hic birsey degismemis gibi ayni tempoyu beklemem cok dogru degil. Ki bu zamana kadar yine de yaptilar. Oysa onlarin ruhlarinda da ne korkular ne huzursuzluklar dolasiyordur. Takip ettigim bloglardan birinde yer alan su yazi, cocuklarin davranislarini anlamak icin cok guzel.


Cuma, guzel/iyi cuma (goede vrijdag) denilen bir tatil gunu hollandada. O gun ders ve esimin isi yoktu. Pazartesi ile birlikte 4 gunluk bir tatil haftasonu oluyor. Normal sartlar altinda olsaydik, kisa bir tatile giderdik herhalde ama simdi evdeyiz. Sansimiza hava guzel, evde ve bahcede vakit gecirebiliyoruz, saglikliyiz daha ne isterim. Aslinda insanin cani her seyi istiyor istemesine de, simdi mesela disari ciksam, tatile gitsem, yine her yer kapali, hersey normalden farkli olunca bu isteklerin de bir anlami kalmiyor. Yani tum diger seyler iyiyken, herkes saglikli ve ozgurken, diger insanlar da eglenirken, sahsi eglencelerimiz anlam buluyor. Oysa simdi disarda sadece huzun var, bos sokaklar, bos cafeler, insansiz otobusler, tramvaylar, caddeler...


Eger okul acik olsaydi, cocuklar persembe gunu okula pijamayla gidip paskalya kahvaltisini sinifta yapacaklardi. Madem oyle biz de evde yapariz dedik ve cuma sabahi guzel bir kahvalti hazirladik.
Sonrasinda bir yere gidip yuruyus yapmayi planlamistik ama gunun tam ortasinda kizimin online jimnastik dersi olunca ve bizim de gidip gelmek icin yeterli vaktimiz olmayinca evde kaldik. Sabahinda esim yapi markete gidip bazi ihtiyaclari almisti. Erken gitmisti ama donusune yakin market kalabaliklasmaya baslamis ve ne yazik ki mesafeye dikkat etmiyorlarmis. Ogle saatlerinde, bir hafta once siparis verdigim trambolinin gonderilemeyecegi mesajini alinca, esime dedim git bir yerden al gel. Kizim sporunu yaparken o gidip aldi. Malesef cogu yerde tukenmis veya hic uygunsuz secenekler kalmis. Benim siparis verdigimden biraz daha buyuk boyunu bulup getirdi. Ogleden sonramiz onun montajiyla gecti. Bu gun cumartesi sabahi ise komple bitirdik ve cocuklar neredeyse gunun tamamini onun icinde gecirdiler. Aksam yemegini bile icinde yediler. Bir ara tum pelus hayvanlari icine doldurup evcilik oynadilar. Onlar orda oynarken, ben salonun haftalik temizligini yaptim, esim de haftalardir surunen bahcedeki bazi tamir islerini bitirdi.

Gunun kapanisini Inanilmaz aile filminin ilk bolumunu izleyip ardindan dus ve uyku ile yaptik. Cok yorulmuslar hemen daliverdiler :))

Bir onceki gunlugumde podcast icin konu dusundugumu soylemistim. Aklima gelenleri bir yere not ediyorum ama hala ortalama yarim saati bulan bir konusma icin yeterli oldugunu dusundugum konu bulamadim. Diger yandan ruh halim gercekten inisli cikisli. Carsamba gunu daha once bahsettigim yegenimin hemen yan komsusunun pozitif ciktigini ogrendik. Sayilar gunden gune artiyor, olum haberleri artik tanidiklarimizin tanidiklarina ait oluyor, sanki cember gitgide daraliyor. Bu yuzden bir podcast yapmaya uygun ruh haline ne zaman girerim bilmiyorum ama kendimi zorlamayacagimi sizlere de belirtmek isterim. Artik ne zaman olursa.

Gecenlerde sunu dusunmustum. Ozellikle anne olunca icine girdigimiz yeni bir durum vardir hani, eski hayatiniz ile yenisi arasinda keskin bir ayirim baslar. Gunlerinizi bebek yonetir, bir cok kisisel zaman yok olur gider. Fakat zaman gecer bebekle yasamaya alisirsin, bir rutin kurarsin, yeni surece adapte olursun. Simdi pandemi bize benzerini yapiyor. Hayatimiz keskin bir cizgiyle ayrildi, yeni surec icin yeni aliskanliklar, rutinler ve mecburiyetler dogdu. Fakat dikkat edin hala bazi insanlar bunlari kabul etmekte direniyor. Yeni yasam sekline (evde kal, disari cikma, maske tak, baskalarini dusun gibi) adapte olamiyor. Sanki bebek sahibi olmus annenin, israrla cocuguyla ilgilenmeyip, o besiginde katila katila aglarken kendi islerini yapmasi gibi, pandemi de katila katila agliyor. Dunya agliyor, saglik calisanlari yorgunluktan dokuluyor ama sadece kendilerini dusunenler, yine oyle yapmaya devam ediyor. Fakat eninde sonunda onlar da adapte olmak zorunda kalacak cunku bu sefer bebek, annesine gucu yetmeyen masum bir zavalli degil. Aksine tum insanligi dize getiren korkunc bir yaratik kadar guclu.

Evimiz,bizi bu yaratiktan koruyacak kalemiz.

8 Nisan 2020 Çarşamba

Evde Yapabileceginiz 101 Sey

Nisan 08, 2020 11 Comments


Ilk okudugumda hepsini yapmak isteyip de yeterli zamanim olmadigi icin gerildigim fakat sonra pandeminin psikolojisinin etkisi altinda, canimin istememesinin normal oldugunu anlayip kabul ettigim, bu blogdaki yaziyi cok sevdim. Simdi ne kadarini yapabilirim belli degil ama boyle liste halinde gormek hosuma gidiyor. Ingilizce okumak isteyenler oradan okuyabilir. Ben arada geri donup bakmak adina, daha kisaltilmis halini buraya alacagim. Bir de sayalim bakalim 101 miymis :))

{VUCUT}

2. Stepper (soyle bir alet)

3. Sabah Esneme Hareketleri (nike video)

4. uzun yuruyus

5. Barre (yeni bir fitness cesidiymis, barre workout yazinca bir cok video cikiyor)

6. Yerel jimnastik salonlarinin veya personel koclarin yayinladigi videolar, canli yayinlari takip

7-Sarkiyla dans (yazar ozellile ekrana bakmaktan bunaldigini hissettigi anda, cok secdigi yuksek enerjili bir sarki acip, eline bir agirlik alip dans eder sekilde kol kaslarini calsitirmayi seviyormus.)

8- yeni bir spor aplikasyonu denemek

9- Dans etmek

10-Meditasyon


{YAVAS ZAMAN}

11- Kitap okumak

12- Sanat yapmak

13-Podcast dinlemek

14- El isleri (taki tasarimi, sepet ormek, deriden birseyler yapmak, bira fermentasyonu, cicek desenleri, agac oyma gibi ornekler vermis) 

15- Netflix dizileri izlemek

16- Puzzle yapmak

17- Yayin yapmak ( gecmis veya simdiki doneme dair, fotograflar, yazilar, dusunceler, gelecege dair hayaller ve dusuncelerinizi paylasmak)

18- Kutu oyunlari oynamak

19- Dijital okumaya gecis (e-kitaplar, e-dergiler)

20- Video oyunlari

{PROJELER}


21-Fotograflarin ciktisini almak, albumler yapmak

22- Yeni bir dil ogrenmek

23- Dogum gunu kartlari yazmak.  2020 yili icinde yaklasan tum dogumgunleri icin, hatta baska ozel gunler icin simdiden kartlari hazirlamak.

24- Evdeki ufak tefek tadilat isleri. Once bunlar icin bir liste, malzeme tedariki ve tabi ki yapilmasi.

25- Spotify'da yeni bir playlist yapmak.

26- Duvarlara yeni cerceve veya fotograflar

27- Online kurs ve konusmalar

28- Cevre dostu girisimler. Temiz icerikli deterjalar, az enerji harcayan lambalara gecis gibi

29- Mali yonetim. Vergilerin odenmesi, banka isleri, kredi kartlarinin gozden gecirilmesi, gelecek zaman mali planlamalar, tatil planlari, kredi odemeleri gibi isler.

30- Kiyafet onarimi. Kucuk sokukler, kayip dugmeler, coraplardaki minik delikler onarilsin. 


{MUTFAK}

31-Konservelerin harika dunyasina dalis. Konserveler, receller, tursular yapin.

32- Daha cok ev yapimi. Marketten duzenli aldiginiz bir cok sey evde de yapilabilir, once bunlari gozden gecirin, sonra yapin. 

33- Yemek kitaplari. Yeni kitaplar alin veya internette yeni tarifler bulup deneyin.

34- Favori yiyeceklerinizi farkli bir sekilde yapmayi deneyin. Mesela ispanagi farkli nasil yapabilirim gibi. Pinterestte harika fikirler var.

35- Yeni icecek denemeleri. Degisik bitkisel caylar, evde yapilabilen degisik kahveler, matcha veya badem sutlu icecekler gibi

36- Cok miktarda pisirmek. Slow cooker gibi ayni anda coklu pisirme yontemlerini deneyip, bir kac gunluk yemek yapin.

37- Yeni beslenme aliskanliklari denemek. Sekersiz 21 gun veya meatles monday (etsiz pazartesi) gibi saglikli beslenme yontemlerini deneyin. 

38- Mum isiginda yemek. Haftada bir aksam ozel bir sofra hazirlayip mum isiginda yemek yiyin.

39- Ev yapimi baharatli sivi yaglar denemek. Aycicek ve zeytinyagina cesitli aromalar ekleyerek salatalara, corbalara hatta ekmek bandirmaya yaglar yapin. Bu sitede fikirler var. 

40- Favori yemegini yap. Bu surecte biraz moral herkese lazim, sevdigin yiyecekleri evde yapmayi dene ve tadini cikar. 

{DUZENLEME}

41- Mutfak cekmecelerini duzenle. Once herseyi bosaltip temizle, sonra yeniden gruplandir ve fazlaliklardan kurtul.

42- Gardrobuna Marie Kondo yontemini uygula. Tum kiyafetlerini ayikla, kullanmadiklarini bagisla. Ve dolabini yeniden duzenle.

43- Havlular, carsaflar, ev tekstili bolumunu elden gecir.

44- Cilt bakimi ve guzellik urunlerini ayikla. Tarihi gecenleri at, bulundugu dolaplari temizleyip yeniden duzenle.

45- Baharatlari duzenle. Farkli kavanozlarda ise sabit tek tip kavanozlar kullanilabilir.

46- Teknik tazelenme. Bilgisayari, telefon ve tabletlerdeki gereksiz dosyalari, fotograflari sil.

47- Evin hep ertelenen ihtiyaclarini online satin al. 

48- Sarap barinizi duzenleyin. Farkli yerlerden alinmis cesit cesit sarabin varsa bunlarin kalitesi ve iceriklerini su aplikasyondan ogrenebilirsin. Vivino App

49- Kitaplik ve cekmeceleri elden gecir. Ihtiyac duymadigin kitaplari elden cikar, herseyin icine tikildigi cekmece ve dolaplari ayikla.

50- Sezon kiyafetleri degisimi. Kisliklari kaldir, bahara uygun kiyafetleri cikar.

~benim ilavelerim~

50.1- Cocuklarin oyuncaklarini elden gecir

50.2- Eger biriktiriyorsaniz cocuklarin resim ve elisi calismalarini elden gecirip duzenle.

50.3- Cocuklarin kiyafetlerini elden gecir. Kucuk kalanlari ayir, ihtiyaclari belirle ve online satin al.

50.4- Cocuklarin odasinda ufak degisiklikler. Odanin yerlesimini degistirmek, farkli posterler asmak, ortu veya perde yenilemek gibi cocugun moraline iyi gelecek ufak degisiklikler yap.

50.5- Oturma odasini yeniden duzenle. Cocuklar evde daha cok zaman geciriyor, uzaktan egitim aliyor. Onlarin ders yapmasini kolaylastiracak, ortamlar hazirla. 


{TEMIZLIK}

51- Spor ayakkabilari, bagciklari yika.

52- Cantalari, cuzdanlari sil.

53- Bavullari fircala.

54- Utu yap. Ozellikle zaman bulamadigin icin dolapta kirisik bekleyen ve bu yuzden uzun zamandir giyilmemis kiyafetler oncelikli olsun.

55- Bitkilerin tozlarini al

56- Bulasik makinasi, buzdolabi ve firini temizle. 

57- Camlari sil.

58- Sapka, eldiven, sal gibi hassas yikanma ozelligine sahip seyleri yika.

59- Kuru temizleme ihtiyaci olan giysileri ver.

60- Perdeleri yika ve utule.

{SAGLIK-GUZELLIK}


61- Yuz masaj aletini her aksam uykudan once kullan. Jade roller denen masaj aletini kullanmak cok rahatlatici oluyormus. 

62- Detoks sulari ve caylari hazirla. 

63- Yuz maskesi yap

64- Cok asamali yuz bakimi yap. Yuz temizligin sadece yika ve nemlendirmekten ibaret ise su adimlara da bir goz atmalisin. 

65- Uzun bir banyo yap.

66- El ve ayak bakimi yap, oje sur.

67- Sac maskesi yap

68- Kuaforde parayla yaptirdigin bir sac modelini kendin yapmayi ogren. 

69- Vucuduna kuru fircalama yap.  Haftada iki kere. Soyle faydalari varmis. 

70- Yuzune bitkisel buhar banyosu yap. Su isiticisinda kaynattigin suyu, genis bir kaseye koyduktan sonra, icine istedigin esans yaglarindan veya cesitli kuru otlar (lavanta, gul, papatya, chai, biberiye, nane, adacayi) veya taze sebze meyve kabuklari (salatalik, limon, portakal gibi) koyup buharini yuzune tut. 

{HEDIYE / BAGIS}

71- Arkadasina cicek veya hediye gonder. Ozellikle dogum gunu pandemi nedeniyle iptal olduysa.

72- Arkadasina / komsuna kurabiye pisir.

73- Hastanelere, multecilere... bagis yap.

74- Yerel ve kucuk magazalardan alisveris yap. El emegini destekle. Bu surec kucuk isletmeleri arastirabilirsin.

75- Arkadasini ara. Gorunlulu ve ya sesli sohbetler yap, uzun zaman ayir. 

76- Cevrendeki yaslilara yardim etmeyi teklif et.

77- Tesekkur notlari ve eski usul el yazisi mektuplar postala.



{ACIKHAVA ETKINLIKLERI}

78- Bitki yetistir. Saksida bile sebze ve maydanoz, sarimsak, sogan yetistirebilirsin. 

79- Balkonunu (bahceni) temizle. 

80- Bahcen varsa, barbeku, ates, acikhavada film gecesi, sabah gun dogusu yogasi yap.

81- Ip atla

82- Kahve yuruyusu. Eger acik kahve dukkanlari varsa oradan almak uzere, yoksa termosuna evden doldurarak, kulakliklarini takip kisa bir yuruyus yap. 

83- Gunesin altinda otur.

84- Komsularla sohbet. Sokaginda yururken (mesafeni koruyarak) veya balkondan balkona komsularinla muhabbet et.

85- Acik havada yoga. Bahce veya balkonda, veya mumkunse yesil bir alanda yoga yap.

86- Gun sonu yuruyusu. Gunluk islerin bitince, gunesin son isiklarini yakalayabilecegin kisa bir yuruyus yap. 

87- Bisiklet sur.



{ASK-MESK}

88- Film gecesi yap. Her aksam yaptiginiz netflix aksamlarindan degil, ozel planlanmis bir film gecesi.

89- Oyun oyna. Partnerinle ev islerini yaparken bile eglenebilirsin. Kim daha hizli toplayacak yasrismasi, beraber katladiginiz coraplari sepete basket yarismasi gibi. Evde her sey bir oyuna donusebilir.

90- Ev piknigi yap. Yere bir ortu ve yastiklar. 

91- Tam tesekkullu bir aksam yemegi. Baslangic ana yemek ve tatlidan olusan bir sofra hazirla.

92- Beraber yildizlara bakin. Balkonda karanlikta sarilip oturun ve yildizlara bakin.

93- Ozenle dekore edilmis kurabiye, pasta, cupcake yap.

94- Odanin icinde bir cadir. Icini isiklarla mumlarla susleyip uzanin, ister kutu oyunlari, ister film isterseniz uyku.

95- Restoranda aksam yemegi. Yine tam tesekkullu bir sofra ama masa ortuleri, peceteler, mumlar ve fon muzigini unutma.

96- Gunluk happy hour. Gunun onceden sozlestiginiz bir saatinde, laptoplari kapatip, kanepede bulusun. Bir saat kahve, cay, bira ve sohbet molasi.

97- Meze aksami. Aksam yemegi yerine, mezeler, soslar, atistirmalik ve kokteyllerden olusan bir sehpa hazirla.

98- Gun batimini izleyin. Gunler her ne kadar cilginca olsa da, gunes dogmaya ve batmaya devam ediyor. 

6 Nisan 2020 Pazartesi

KG 22

Nisan 06, 2020 8 Comments
Resmen 4. haftaya giris yaptik, hem ne kadar uzun hem ne kadar kisa. Butun gun isler bitmek bilmiyor ve onceden hic evde duramazken nasil yetisiyormusuz diye hayret ediyorum. Tabi evde durmadigimiz zamanlarda daha az kirlendigini veya dagildigini goz ardi edersem. Yine de bazi isler evde kalis suresinden bagimsiz, camasirlar, gunluk yemek gibi..

Dunku yazimda bahsettigim online okulu bugun tecrube ettik. Cok ama cok guzeldi. Saat 8.45 de tum cocuklar bilgisayar basinda yerlerini aldilar. 30-45 dakikalik uc oturum yaptilar. Aralarinda da 15-30 dakika civari bosluklar oldu. En son iki saat aranin ardindan 13.45 de kapanis oturumu (yaklasik yarim saat) oldu, burada ogretmen kitap okumus. Kizim arkadaslarini da ogretmenini de cok ozlemis, kapatmak bile istemedi. Tum odevlerini o sirada yapip bitirdigi icin gunun geri kalani da bol oyunlu gecti. O online derste iken ben de oglumla cesitli calisma kagitlariyla ders yaptirdim. Nihayet hadi kizim hadi oglum olmadan gecirdik bir gunu.

Bu e-okul kizimin performansini okul ortaminda gormeme de vesile oldu. Normalde bilirsiniz, cocuklar okulda farklidir, evde farklidir. Hatta ogretmen bir sey soyler mesela cocuk hakkinda, inanamazsiniz, benim cocugum mu, gercekten mi diye sasirip kalirsiniz. Bu muhtemelen okulun dinamigi icinde cocugun sergiledigi davranisin, icinde bulundugu sosyal formun yapisiyla alakali olmasindandir. Yani ogretmenin tutumu/disiplini, arkadaslariyla olan samimiyeti/cekingenligi, bizim durumumuzda ayrica farkli bir dilde edindigi hayat adabi gibi. Muhtemelen hollandacasi hep resmi kurumlardan geldigi icin (okullar ve okul disiplini icindeki cocuklar, kurslar) nispeten daha kuralli, daha az laubali, daha az argo olan bir hollandaca icinde yasiyor bizim cocuklar. Yani aile icinde kullanilan dil her turde cesitliligi barindirirken ikinci dil oyle degildir. Sahsen benim ingilizcem de oyle. Ama sanirim buyuduklerinde biraz daha yer degistirmeler olacak. Ne diyordum, iste kizimi sinif icindeki tavrini da gozlemlemis oluyoruz boylece ve cok hosuma gitti. Dogrusu hic de fena bulmadim, aferin benim kizima <3 p="">
Gunun geri kalaninda ben gunluk ev temizligi hakkimi kullandim, yemek yap, mutfak topla derken, biraz kisisel zamanim oldu. Onda da kitap ve orgu ile gecti. Sonra cocuklari yatirdik gun bitti.

Bu gunlerde bir sonraki podcast icin de dusunuyorum, ne anlatsam neden bahsetsem diye. Aklima gelen bir cok konuyu es geciyorum cunku, uzmanligim olmayan konularda insanlara ders verir gibi bir havaya girmek istemiyorum. Diger yandan cok goruyorum, okudugu bir kitaptan sonra kazandigi dusunceleri, sanki kendi yazmiscasina anlatanlarin dustugu durum bana hos gelmiyor. Diger yandan gercekten o kadar cok insan neler yapabilecegimizi, nasil kendimizi kisisel gelistirecegimizi, nasil sinirlarimizi asacagimizi soyluyor ki, sanirim kimse artik daha fazla duymak istemiyor. En azindan benim icin oyle. Yalniz akillica dusunulmus seyler hala hosuma gidiyor.

Karantina doneminden bagimsiz olarak, genelde hayatima dahil ettigim birkac motto vardi. 'Usenme, elinden geleni yap ve bir uste tasimaya gayret et' seklinde ozetleyebilirim. Simdiki donemde ise yine bunlara dikkat etmekle beraber, oncelikli amacim; hem fiziksel hem ruhsal sagligimizi koruyarak sureci atlatmak. Bunu asla unutma diyorum kendime. Tum diger isler, dersler, projeler sonra da olur, hatta belki hic ummadigimiz birimkimlerle donanmis olarak daha da hizli olur, bilinmez.

Diger yandan, eger harcayacak vaktim varsa, bunu gereksiz seylere harcaman yerine faydali seylere donustur, bir beceri, bir hayat dersi ne bileyim insan kazanimlari gibi her zaman bize iyi gelecek bir altin bilezik takmaya calis diyorum kendime. Bunun icin ufak tefek girisilerim var.

Evde kaldigimiz icin evde yapmayi hep istedigim ama zaman bulamadigim seyleri yapip, evi daha ferah hale getirebilirim diye dusunuyorum ama henuz bu konuda cok yol katedemedim, ancak kendi evimin ihtiyaclarini dusunerek listeler hazirlamaya basladim. Misal bir odaya girdiginde yapilmasi gereken 5 farkli sey varsa, tek tek yazdim ki, her kisa firsatta birer birer yapip aradan cikarabileyim. Gecenlerde bir blogda gordugum liste muthis hosuma gitti, birazdan onu kisa kisa cevirip, turkcesini de yazacagim, hem kendime hem de isteyenlere not olsun.

saglikli gunlere...




KG 19-20-21

Nisan 06, 2020 7 Comments
Cuma günü özellikle yazmaktan kaçındım çünkü bir önceki günkü ruh halim devam ediyordu ve ben sürekli kızgın ve huzursuz hallerimi yazmak istemiyorum. O gün işlerimi minimumda tutup kendimi rahatlatmaya çalıştım.

Ve sonra cumartesi geldi. Günlerin hangi gün olduğunu karıştırıyoruz ama haftasonu bizde hala haftasonu ve çok güzel. Bir kere eşim çalışmadığı için çocukların yükünü üzerimden alıyor ve ayrıca ödevlere de ara verdiğimiz için daha rahatız. Bu güne kadar okuldan online canlı ders gibi birşey hiç olmadı fakat yarından itibaren kızım online ders yapacak. Süreç nasıl  işleyecek henüz bilmiyorum ama saat 8.45 de bilgisayar başında olmamız gerekiyor. Belki bundan sonra beraber yaptığımız kısım o derste yapılmış olur ve daha rahat ederiz. Aslında çocuklara öğretmenlik yapmaktan memnunum, sadece ikisi aynı anda masada farklı şeylerle meşgulken, kızımın kardeşinin işlerine heves edip bir türlü konsantre olamaması asıl problemimizdi.

Pazar günü için hava sıcaklığı 20 derece gösterince (ki bu anormal bir artıştı çünkü hafta boyunca buz tutacak kadar soğuk hava vardı), insanlar parklara ve plajlara akın etmesin diye daha cuma gününden oraların kapatılacağı haberi geldi. Biz de pazar günü evde kalırız ama cts azıcık hava alalım diye ormana gittik. Bu sefer çok popüler olmayan başka bir ormanı tercih ettik gerçekten oldukça boştu. Dönüşte bahçeye lazım olan birkaç vidayı almak için yapı markete uğradık ancak eşim kalabalık ise girmeyecekti (biz arabada bekliyoruz), nitekim mağazanın dışında uzun bir kuyruk görünce vazgeçti. İnsanlar iki mt arayla sırada bekletiliyor ve içeri belli sayıda insan alınıyor. Bir kaç vidayı online almak çok can sıkıcı. Kargo ücreti kendinden pahalı :(

Genelde online alışverişten de kaçınıyoruz aslında ama sadece mecbur kaldığımızda alıyoruz. Perşembe günü ayrıca çocuklar için trambolin siparişi verdim. Hafta içi ayı avı yaparken oğlum arkadaşının evinin önünden geçtiğinde, anne onun bahçesinde trombolin var ben de çok istiyorum ne olur alalım diyene kadar aklıma gelmemişti bu fikir. Meğer neredeyse herkes düşünmüş ve trombolin siparişi vermiş, zorla bir sitede buldum, hatta arkadaşlar bulamamış, mağazaya gidip son kalanları almış gelmişler. Bizimki henüz gelmedi ama umarım yakında gelir.

Bu gün de artık hava 20 derece olunca bahçeyi düzenleyip yaz kullanımına geçirdik, örtüler kalktı, sandalyeler koltuklar yıkandı, kiler dökülüp temizlendi, atılacaklar atıldı, kurumuş çiçekler, boş saksılar, otlar, kumlar toz toprak derken neyse eli yüzü düzgün hale getirdim. Ama ben de öldüm bittim. Ancak hava gerçekten çok sıcaktı, hepimiz kırmızı yanaklara sahip olduk bir günde :))

Cumartesi ve pazar akşam yemeğini Buz Devri 3 ve 4 ü izleyerek yedik, çocuklar yine çok sevdiler. Ben de üçten sonrasını izlememişim zaten heyecanlı oldu.

Hani diyorlar ya uzun süre böyle izole yaşayınca, yeniden sosyalleşmeyi unutucaz böyle gidecek vs diye ama hiç sanmıyorum. Özellikle hollandalılar festival insanı, herşey normale döndüğünde yine ve bu sefer acısını çıkarırcasına dışarılarda, partilerde, parklarda olacaklarına inanıyorum. Geçen gün oğlum çok sevdiği sınıf arkadaşıyla yolda karşılaşmış, eşim diyor ki uzakta kavuşamayan aşıklar gibi bir birlerine baktılar. Adım gibi eminim koşup sarılmamak için kendilerini zor tuttular. Çünkü her sabah sınıfta bir birlerine sarılıyorlardı...

Belki de kuzeyin soğuk insanları için daha samimi bir dönemin başlangıcına vesile olur bu virüs... Ben de biter bitmez tüm özlediklerime sıkı sıkı sarılacağım.

Sağlıcakla kalın...

Not: aşağıdaki görseller #berenjacht facebook hesabından alıntı. Daha önce ayı avından bahsetmiştim. Birisi de bahçesine her gün yeni bir kompozisyon yapmış. İşte bu yaratıcılığı çok seviyorum ❤️










2 Nisan 2020 Perşembe

KG 18

Nisan 02, 2020 4 Comments
Ah ne gunler gunler daha
yasanacak hem de doya doya
gozlerin dolmasin sakin yanilip da aglama
aylar yillar asirlar var daha

iki gundur bu sarki dilimde. nerden geldi bilmiyorum, normalde ajda hayrani degilim ama sanirim bir nesil, ajda hayrani olmasa da sarkilarini bir sekilde biliyor. Dun umutla soyledigim bu sarkiyi, bu gun gozlerimden akan yaslari durdurmak icin soyluyorum. Sanirim pandeminin en zor gununu yasadim.

Once laf dinlemeyen, yaptiklarimi yemeyen, normalde duskun olmadiklari halde durmadan tatli isteyen (evde yaptigim saglikli tatlilari da agizlarina surmuyorlar bu arada, ikisi de hayatlarinda sutlaci ve pudingi tatmis degil mesela), resmen tatli kavgasi yaptigim, yemeklerini yemeleri 1,5 saat suren ama yine de bitirmeyen, sacma salak seylerle vakitlerini harcayip, yapmasi gerekenleri bin kere hadi dedigim halde yapmayan cocuklar, sinirimi epey ziplatti. Diger yanda cocuksuz olup da evde kalanlarin yaptiklari keyifli seylerin hic ama hic birini kendim icin yapamiyor olusumun verdigi gerginlik... Ucuncusu ise ablamin bu hafta kovid pozitif cikan biriyle gecen hafta gorustugu haberi.

Ablam Eyup'te calisiyor. ve ne yazik ki vakalarin yogun gorundugu yerlerden biri. Bu gun eyupteki yapi kredi ve halk bankalarinin pozitif calisan cikmasi nedeniyle tamamen kapatildigi haberi geldi. ve bir hafta once ablam da bu bankalara isi geregi ziyarette bulunmus. ve ustelik halk bankasindan pozitif cikan kisiyle is yapmis. Bu haberi duyunca endisenin yarattigi panikten dolayi ilk duydugum ofkeydi. Hala ofkem gecmis degil. Cok mecburi olmadigi halde ise gitmesi, dikkat etmemesi beni kizdiriyor. sadece kendi degil bir suru kisiyi riske atiyor. calismaya ihtiyaci olmadigi halde (emekli) evde kalmaktan hoslanmadigi icin ise gidiyor.

biraz dusununce beynim diyor ki, evet evde de kalabilirdi ama ne o, ne de ona bulastimasi muhtemel kisi bunu bilincli yapmadi. sonucta pozitif cikan adama da biri bulastirdi. Ustelik marketten veya baska zaruri cikislarimizdan da bulasabilir. olacagi varsa elbet olacakti. fakat kalbimin bunu kabul etmiyor hala, kolay kolay etmeyecek.  simdi beklemekten baska yapilacak bir sey yok maalesef.

annemlerin orda da vaka oldukca yaygin. annemlerin ve ablamlarin oturdugu mahalle degil de (hepsi ayni muhtara kayitli) hemen komsu mahallenin muhtari pozitif cikmis ve karantinada. Bu aksam ise soz ettigim ablamin evli olan kizinin oturdugu apartmandaki hemen yan komsusunun (belki arasi 1-2 mt kapilari yakin yakin) test yaptirdigini ogrendik. Muhtemel semptomlar var ki yaptirmislar. Ve koskoca apartmanda (belki 30-40 hane var) giren cikan, kapilar, asansorler of of

Sinirimden kuduruyorum. Bu ustelik sadece onlara zarar gelecek kaygisi degil. Burda da umarsizlar var. Gercekten evde cocuklarla kalmak, bir suru seyden mahrum olmak, bu surece katlanmak hic kolay degil. Bir suru fedakarlik yapiyoruz ama bazilari keyfine gelmedigi icin bu fedakarligi yapmiyor. ben bunu yaparken onlarin yapmamasi beni deli ediyor. ne ayricaligin var ki umursamiyorsun, ne hakkin var ki insanlari riske atiyorsun?

biliyorum podcastimi dinleyen fazla insan olmadi, o yuzden buraya da yazacagim. su anda etrafta o kadar cok bilgi kirliligi var ki, podcastte bu bilgi kirliligine nasil yaklasmak gerektiginden bahsetmistim. simdi orada anlattiklarima uzun uzun deginmeyecegim ancak, birincisi eger ayni konu hakkinda birden cok farkli bilgi varsa (mesela farkli meteryallerin uzerinde virusun kalis suresi, yikamali mi bekletmeli mi konusu) bunlardan birini secip de bu dogru diyemezsiniz. Demek ki ortada kesin olmayan birsey var ki boyle farkli ongoruler soz konusu. Bu ongorulerden hangisi sizin sartlariniza uygun/veya degil bilmek kolay degil. Sonucta yaptiginiz secimle, isi tamamen sansa birakmis oluyorsunuz.

ikinci o kadar cok bilgi var ki bazilari iste komplo teorileri olsun, iste bilmem kim kac yilinda virusu soylemis, bilmem kim kitabinda virusten bahsetmis, kimi demis ki aslinda gercekte boyle birsey yok bunlar korku kulturu, iste ne bileyim su su ulkelerin oyunu.... vs Bu bilgiler sana ne veriyor. Bunlari bilmen ne isine yariyor, bunlar sadece bilgili yada cahil kisilerin teorileri sadece teori, ben de sana su anda onlarca teori uretebilirim, hatta bunu sen de yapabilirsin. tek farkimiz dinleyicimizin olmamasi. Iste bu teorileri bildin yada bilmedin ne faydasi var? Seni salgindan korur mu? Aksam kiz arkadaslarimla konusurken onlara da dedim, dunyada yillardir futurologist (gelecek bilimcisi) olup tahminler yapan bir suru insan var, hatta ben bile sahsen size bazi seyler soyleyebilirim. Virus salgini tahmin edilemeyecek bir olay degil, bunda mistik bir yan yok. Ustelik o futurologistler dunyanin ekonomisi veya baska bir cok konuda bir suru teori uretti muhtemelen. Simdi virus on planda diye, o bilgiler tarihten bulunup cikarildi, bakin iste bu kisi on yil once yirmi yil once bunu soylemisti denildi. Yarin gelecek baska bir olayi yine baska biri on yil once soylemis olacak. Bunlar olaganustu seyler degil. Su an nasik ki ustune kitap yazilmamis konu kalmadi, onun gibi birsey bu da.

Dolayisiyla aldiginiz bilginin ise yarar mi yaramaz mi, bu virus gercekten var mi yok mu (olenler cani istedigi icin olmuyor) diye sorgulayip, edinilecek bilgi genel kulturden oteye gitmeyecekse, su donemde onlarla mesgul olmak yerine, zamani ve enerjiyi daha etkin seylere harcamak lazim. Otur cocugunla oyna, orgu or veya eksi ekmek yap o daha faydali.


Bir de su var. Cinde vakalar oldugunda, artik mesafe olarak uzak diye midir, yoksa cince bilmedigimiz icin midir, hastaligi yasamis olanlardan cok fazla bilgi alamadik. Simdi hastaligi geciren turk sayisi arttikca, paylasilan videolar, yazilar cogaldi. Bazi kisiler hafif atlatip, aman korkulacak birsey yok dedi, bazilari da gayet zorlandi, zorlaniyor. Bu haberler kisisel olarak bizde yanilgi yaratiyor. Bilmem kimin hic etkilenmeden gecirmis olmasi, senin hafif atlatacagin anlamina gelmedigi gibi, baskasinin agir gecirmesi de senin agir gecirecegin anlamina gelmiyor fakat, genelde beynimiz hep iyi olana kayma egiliminde. Insan kendine konduramiyor, yok ya bir sey olmaz diye dusunuyor veya belki bu beynimizin bir savunmasi bilmiyorum hep pozitife kaciyor. Bu aldanmacaya dusup de dikkati elden birakmamak lazim.

Yurt disinda yasayan diger arkadaslarimizla dertlestigimiz bir konu var, bizler icin durum iki kat daha zor. Aklimiz kalbimiz hem orada hem burada. Her gun iki ulkenin sayilarini sehirlerini kontrol ediyoruz, ustelik gozumuzle gormedigimiz sevdiklerimiz icin daha cok endiseleniyoruz.

Evde kal turkiye, nolur mecbur kalmadikca cikma, evden cikislarini mumkunse azalt, kendini de cevrendekileri de koru. dikkat edersek daha cabuk gececek.

Ah ne gunler gunler daha
yasanacak hem de doya doya






1 Nisan 2020 Çarşamba

KG 17

Nisan 01, 2020 6 Comments
Bu gun degisik bir gundu! Cunku sabah kocam tarafimdan, yatagima gelen kahvaltiyla, cocuklarimin aksam benden gizli hazirladiklari muhtesem resim hediyeleriyle uyandirildim. Ne kadar sukretsem az. 41 yasima cok guzel girdim.

Sabah ilk is annemi aramistim. Normalde kullanamam dedigi icin akilli telefon almamistik. Ablamlar falan gittiklerinde goruntulu ariyorlar, gorusuyorduk. Simdi ise haliyle kimse ona gitmiyor. Olay patlak vermesinden once dahi, tavsiyelerimize uyup evden cikmayan +65 olur kendileri. Fakat simdi klasik ev telefonuna kaldi gorusmelerimiz ve onun da bizi aramasi uluslaraarasi oldugundan pahalya patliyor. Bizim ucretsiz arama secenegimiz oldugu icin ben ariyorum genelde. Anneee bu gun dilanin dogum gunu al kutla. Anneeee bu gun benim dogum gunum hadi kutla seklinde. Cok komik.

Gunun geri kalani diger gunler gibi gecti. Gecen haftalarda haftada iki kere yaptigimiz market alisverisini 1 e indirdik ve bugun esim gitti. Tabi yine yikama yerlestirme isleri. Bu sefer artik neyi nasil yapacagimi ogrendigimden daha hizli bitirdim. Hayat iste, bize hic ummadigimiz beceriler ogretiyor. Fakat bu aksam arkadaslarimla yaptigimiz online bulusmada, herkesin benim gibi yikamadigini ogrendim. Fakat baskalarinin rahatligi nedense fikrimi degistirmiyor. Ic sesim yika diyor ki bu daha olay bu kadar yayilmadiginda ilk basta aldigim karardi.

Market alisverisini esim yaptigindan, eve sebze meyve al dedigimde, genelde herseyi alip geliyor ve her gidisinde aldigi domatesler yuzunden evde ciddi miktarda domates birikti :)) Neyse ki menemen yapmak aklima geldi, bir de domates cormasi ile stogu biraz erittik. Menemeni nedense unutmusum, hep yaz yemegi olarak kafama sartlandirdigim icin herhalde. Ne iyi geldi...

Gunduz dersler, aktiviteler vs derken aksam ustu icim daraldi ve disari cikmak istedim. Cocuklar gelmek istemedi. Ben de bisikletle kasabada arkadas edindigim agaclari ziyarete gittim. Erik agacinin ciceklerine yetisemedim ama kartopu gibi acan japon kiraz agaci hala tomurcuk halde, haftaya kesin acar, giderim. Yalniz hava feci soguk, sabah araba camlari ve catilar buz tutmustu. Fakat bu pazar gunu 20 derece gosteriyor sicakligi, inanilir gibi degil.

Aksam yemeginden sonra kucuk bir kutlama yaptik yine kendi aramizda. Sonra arkadaslarimla da online kutladim. Sagolsunlar, facebooktan, ozelden, instagramdan yakinlarim da kutladi. Boyle yalniz hissettigin bir donemde hatirlanmak herkes gibi bana da iyi geliyor.

Bu aksam basladigim Anton Cehov,un bir kitabinin giris bolumunde soyle bir cumle vardi:
"Moskova'da bir restoranin muazzam buyuklukteki salonunda oturursun; kimse tanimaz seni ve sen kimseyi tanimazsin ama yine de yabanci hissetmezsin kendini. Burada ise herkesi tanirsin, herkes seni tanir; yine de yabancisindir yabanci... Yabanci ve yalniz"

Bu satirlar beni cok etkiledi. Cogunlukla icinde bulundugum gruplar icinde kendimi yabanci ve yalniz hissederim, turkiyede de dahil. Fakat yabanci hissetmedigim yerler, gruplar, insanlar da var. Ustelik kimileri okyanus otesindeler. Ama iyi ki varlar❤️

Dun bitirdigim su kitap da cok guzeldi. Tavsiye ederim.