28 Temmuz 2010 Çarşamba

25 Temmuz 2010 Pazar

İki Yeni Tema Daha

Temmuz 25, 2010 15 Comments
Blog tasarımına ilk başladığım zamanlarda bildiklerimin yeterli olduğunu sanırdım, şimdi zamanla görüyorum ki öyle çok yenilik varmış ki insan sürekli gelişiyor. Şimdi bildiklerim eskilerden çok fazla ama eminim daha önce tasarım yapmaya başlayanlara göre de çok az.


Zamanla hızlandım pratikleştim elbet ancak, seçiciliğim de arttı, daha kaliteli daha farklı olsun diyorum, her temada eskilerinde olmayan yenilikler eklemeye çalışıyorum gerek teknik gerek görsel dizayn olarak.

Kendimde gördüğüm bir diğer farklılık ise, müşteri odaklı çalışmadaki yaklaşımım oldu. Eskiden insanlara birşey beğendirmek beni geriyordu ve sürekli aslında geniş bir portföy oluştursam insanlar beğendiklerini seçsinler diye düşünüyordum. Böyle bir çalışmayı yapmayı hala hedefliyorum ama amaç değişti şimdi; ve bir de henüz yeteri kadar vakit bulamadım bunun için.

Neyse, artık o ki, birisi bana daha neyi sevdiğini söyler söylemez, aslında nasıl birşey istediğini, ne yapmam gerektiğini biliyorum, bir çeşit ilham mı, uzaktan algılama mı bilemeyeceğim. Son temalarımın çoğunda böyle oldu ve genelde böyle hissederek yaptığım temalar sahipleri tarafından beğenildi. Diğer yandan artık eskisi gibi müşteriye beğendirme konusunda stresim kalmadı, çünkü ben de zevkle yapar oldum.

Mesela yukarda görülen ilk tema, sevgili Aslı'ya ait dopdolu faydalı bir site Zeytin Ağacı. Arkaplan resimleri olarak hangi tarzları beğendiğini söylediği andan sonra ne yapacağımı biliyordum, ve hoş bir tasarım oldu, kendisi de memnun kaldı sonuçtan. (Not: Bannerde kullandığım İngilizce adı humming birds olan kuşların Türkçe'de ne olduğunu bilen var mı acaba?)



Geçen hafta sonu yayınladığım ancak postların arasında kaybolan diğer tasarımıma da yeniden yer vermek istiyorum, zira bazı değişiklikler de oldu. Sevimli bir Pasta tasarım sitesi daha, Buseden Pasta Tasarım . Bu arada neden Buse'den değil de Buseden (tırnak işaretsiz) diye takılırsanız, ismin tamamı "Buse" değil "Buseden", doğrusu değişik ve hoş bir isimmiş.

24 Temmuz 2010 Cumartesi

Kendime Not

Temmuz 24, 2010 2 Comments
Tabi yayınladığıma göre aslında ilgilenen herkse not.



Bu sabah erkenden uyandım, uykumu almışım, sabah internetteki işlerimi halledip (mailler, Bir Yastıkta için postlar vs) tez çalışmasına oturacağım. İnşallah full çalışabileceğim bir gün olur.

İnternette Bir Yastıkta için yazılar ararken öyle güzel şeylerle karşılaşıyorum ki çoğunu sık kullanılanlara ekliyorum. Aşağıda yayınlayacağım resimlere ise bayıldım. Neden diyeceksiniz gerçekten sanat eseri, yaratıcı bir zekanın ürünü. Bazen böyle değişik fikirleri unutmayayım diye buraya alıyorum.

Genelde yabancı sitelerde gördüğüm o ki, görselliğe çok önem veriyorlar. Mesela Etsy'de kendi çapında üretim yapanların çoğu markalaşmış, kendilerine ait etiketleri, kutuları  var, resimleri çok profesyonel vs. O kadar hoşuma gidiyor ki... Bu konuda biraz geri kaldığımızı düşünüyorum. Şimdilerde onlar iyi resimlerden iyi sunumu geçtiler, etkili sunumlara başladılar, rekabet arttı çünkü. İşte bu resimler de  harika bir örnek. Sanatçı, art grafiti yapıyor. Ürünlerin resmini işlevlerinden farklı şekilde çekmiş. Mesela  aşağıdaki gibi.




İlk resimde çıplaklık yazıyor, iç kıyafetlerinin fotoğrafını bu şekilde çekmiş. İkinci resim tahta ki ahşap tonlarında giysiler var, üçüncü resimde ise günlük giyime ait giysiler. Çok çok hoşuma gitti.

Bu resimleri bu adreste gördüm, blog yazarının sanat akademisindeki hocasıymış. Sonra adamın kendi sitesine gidince de yukarıdaki hello yazan resmi aldım.

İçim bir tuhaf oldu ya sabah sabah, böyle işler yapmak kimbilir ne kadar keyiflidir. Belki ilerde başlığı bu şekilde yazılmış bir blog tasarımı yapabilirim.

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Yeni Bir Mim : İnternette Yemekteyiz

Temmuz 19, 2010 11 Comments
Ara sıra tv izlediğimde Yemekteyiz programına takılıyor gözüm. Genelde insanlardan çok yemek tariflerine ya da dekorlara bakıyorum. Ancak malesef öyle çok beğendiğim dekorlara rastlayamıyorum. Ben de düşündüm ki biz blogcular kendi aramızda böyle hayali bir oyun oynayalım. Masa dekorları ve menüler için fikirlerimizi yazıp, yarışmacı adaylara alternatif fikirler sunalım.

Şimdi kendi kafamda tasarladığım masayı ve menüyü anlatmaya çalışacağım.
Masa örtüm beyaz olurdu. Ya delik işi ya da kenarları dantelli ketenden. Artık hep gördüğümüz için parlak renkli suplalardan sıkıldım. Bir markette büyük cam tabaklar gördüm. Neden olmasın dedim. Altına da davetlinin isminin yazılı olduğu pasta altı süsleri kağıdından. Bu kağıtlar renkli olsa süper olur. Mesela benim beyazdan başka ikinci rengim, ortanca çiçeğinin tonları, pembe mor ve yeşilimsi renkler. Dolayısıyla bu kağıt da bu renklerden birinde olabilir, ya da suluboyayla boyanabilir.

Takım olması şart değil bir kaç renkte tabaklar ve bardaklara dantel sarılmış mumluklar. Masada yüksek objeler olmamalı, insanların birbirini görmesini engellememek için. Peçeteler ise kesinlikle çiçekle bağlanmış, benim masamda ortanca tercihim olacağı için bir miktar ortanca ile.


Bu şeffaf menüleri gördüğümde çok beğenmiştim, peçeteler önce böyle bir menüye sarılacak, bağlandığı kurdelaya çiçek iliştirilecek.

Aşağıda ise çiçeklerin sunumu için örnek yer alıyor. masada çiçekler iki şekilde yer alacak. Biri yuvarlak balık akvaryumu gibi cam kavanozda su içinde ortancalar, bir de masanın diğer yerlerine dağıtılmış, küçük kavanoz yada bardaklarda küçük ortancalar.

Peçete için bir resmim yok ama peçeteler pembe renkli keten olacak. Beyaz masaya biraz canlılık katacak.

Sırada ikram edeceğim yemekler var. İyi yaptığımı düşündüğüm yemekleri menüye ekleyeceğim, bir de çabuk yapabileceklerimi tabi.

Açılış - sütlü tarhana çorbası
Ara sıcaklar - Soslu tavuk, elma dilimli patates, balzamik sirkeli sebze sote.
Salatalar - yeşil salata , kabak ezme
Ana yemek - Hünkar beğendi
Tatlı- Frambuazlı karamelli çikolatalı kuskus (Yemek.Name haziran sayısından denemedim ama eminim beğeneceğim)

Sıra geldi mimleyeceğim kişilere. 5 kişiyi mimlemek istiyorum, siz de bunu başkalarına paylaşabilirsiniz. Mim adı olarak "İnternette Yemekteyiz" yazarsanız aramalarda bütün mimlenen kişiler görünebilir.

Birinci kişi masa dekorlarına bayıldığım Kırmızı Mutfak

İkinci kişi pratik tariflerine ve dopdolu masalarına bayıldığım Papatya Prenses

Üçüncü kişi bize Cezayir usulü bir sofra hazırlamasını beklediğim Tuğba'nın Dünyası

Dördüncü kişi romantik resimlerle bize güzel bir sofra hazırlayacağına inandığım Pofidik Şekerim

Beşinci kişi ise harika yemek fotoğrafları ile bize göz doyuran bir masa sunacağını umduğum Yemek Vakti Aylin

Masa dekorasyonlarınızı ve yemek önerilerinizi resimli yada resimsiz anlatabilirsiniz. Ya da kendi resimlerinizi kullanabilirsiniz. Zira hayalinizdeki görüntülere ait resimleri internette bulmak o kadar kolay olmuyor.

Merakla bekliyorum.

16 Temmuz 2010 Cuma

Zincirli Boleronun Yapılışı

Temmuz 16, 2010 6 Comments

Yorumlarda açıklamalı yazılışı istenmişti ben de ayrı bir post olarak yazıyorum.

Bu resim boleronun açık  halini gösteriyor, açtığımızda dikdörtgen bir şekilde. Örülüşü çok basit. Ben Kartopu Yazgülü marka merserize ip kullandım ve 2 numara tığ ile ördüm. Önce uzun bir zincir çekiliyor, ardından geri dönüm 15 tane sık iğne yaptım. Sık iğneden sonra 150 zincir çekip yine 15 tane sık iğne ile sırayı bitiriyorsunuz, sonra yine ters dönüp sık iğne zincir sık iğne gibi....

150 zincir çektim ama ütüledikten sonra genişlediği için daha az da çekebilirsiniz. Omuzlarınıza koyduğunuzda esneme payını da göz önünde bulundurarak ne kadar dökümlü olmasını isterseniz o kadar uzun olmalı zincirin uzunluğu. Kendi omuz genişliğinize göre ayarlayın.

Bu işlemi ne kadar tekrarlayacağınız da size kalmış, omuzlarınıza koyacaksanız ikiye katladığınızda kol altına gelecek kadar uzatmalısınız.

Buradan bitmiş halinin resimlerine bakabilirsiniz.

Bir Pasta Sitesi Tasarımı Daha

Temmuz 16, 2010 1 Comments
[click image to make larger]

İşte bu da son yaptığım pasta sitesi, henüz yükleme işlemini yapamadım. Yine çok sevimli sıcacık bir tema oldu. Arkaplanda kullandığım kimbilir kaçıncı puantiyeli resim ama en çok da bu yakışıyor mutfak sitelerine. Sevimli kuşlar bayraklar kullandım. Bu sitede farklı olarak sidebarlar farklı kalınlıklarda planlandı ( biri resimleri sergilemek için geniş, diğeri ise yazılar için daha dar) ve geçenlerde bloguma uyarladığım özel fontlu başlıklar var. Bu işlem bir çeşit kodlarla oluyor. Bu kodlar başka bir siteden çağırılan scriptlerle çalıştırılıyor. Öncesinde o scriptleri bir yere yüklemek lazım. ardından script üzerinde bazı değişiklikler yapmak gerekiyor. Bu sefer farklı olarak ilave kodlar ekledim, çünkü sadece tek sidebara etki ediyordu, diğer sidebar için kodları tanımlamam gerekti.

Her iki sidebardaki başlıkları farklı renk tasarladım ve post başlıklarını da aynı stil ama farklı renkte. Aslında bu font da üzeri puantiyeli çok şeker bir font, ancak çok büyük yazılarda daha belirgin oluyor.

15 Temmuz 2010 Perşembe

Zincirli Bolero Ördüm

Temmuz 15, 2010 12 Comments


Geçen haftalarda ablama ve Ezgiye bolero örmeğe karar verdim. Ablama motiflerden başlamışken, Hobilerim ve Ben blogunda bu zincirli boleroyu gördüm ve bittim tabi. Gündüz kadın programlarında gösterilmiş ama ben hiç görmemiştim. Görür görmez yapmaya karar verdim.



Oradaki siyah iple olan da çok cezbedici duruyor ama ben bu yılın moda renkleri olan pudra tonlarında takılmış kalmıştım. Açık kahve - krem tonlarında merserize ip aldım.

Bu resimde koltukaltından bir açık vermişim:) Koltuk altlarında iğne değil bağlamak üzere ipler olacak.

Örmesi oldukça basit, ancak düşündüğüm kadar kısa sürede bitmedi, özellikle aradaki zincirleri çekerken kimi zaman kısa kimi zaman uzun olunca, sayılı yapmaya karar verdim. Ve sayarken de kimi zaman unutup haydi sök baştan yap sebebiyle zincirli engelleri geçmek zaman aldı.


Belki de benim örgümdendir bilemeyeceğim, örerken zicirli kısımlar kıvır kıvır ve karışacak gibi görünüyordu, ancak ütülediğimde muhteşem oldu.

Resimde görüldüğü gibi iki farklı giyimi mümkün, ben ilkini daha çok beğendim ama...

Henüz test edemedim nasıl duracak, bunaltacak mı vs ama yaz akşamlarında askılı bodyler üzerinde çok şık duracağına şüphe yok.

Keçelerim Vatana Millete Hayırlı Olsun:P

Temmuz 15, 2010 11 Comments


Ne alaka diyeceksiniz biliyorum ama ben şincik bu keçelerle harika şeyler yapıcam (umarım) ve sizlere güzel fikirler sunacağım.

Keçelere imreniyordum imrenmesine de kendimi kaptırırsam bırakamam diye korkup hiç bulaşmamıştım. Geçenlerde aklıma esti Kadıköy'de bir tuhafiyeye sordum, kafamda yapılacak şeyler vardı. Ancak aradığım renkte istediğim ebatta bulamayınca, ve diğer tuhafiyeleri o sıcakta gezmeye üşenince kaldı. Ertesi gün baktım Ayça keçe çekilişi yapıyormuş, şansım pek yoktur yine de yazayım dedim. Araya hafta sonu girdi, ben cumadan izin alıp kısa bir hafta sonu kaçamağı yapmıştım, internete falan da bakamadım.

Pazar akşam üstü Ayça aradı neredesin kızım çekilişi sen kazandın diye, ay bi sevindim anlatamam. O da ben yokum diye endişelenmiş. İşte bugün keçeler geldi, oysa babasının rahatsızlığı nedeniyle belki postaya veremez diye düşünmüştüm, sağolsun o arada buna da vakit ayırmış.

Bu çekilişte kesinlikle şike yok, arkadaşım falan diye. Çünkü hem Ayça öyle bişey yapmaz hem de ben kabul etmem. Bunları kazanmamın sebebinin hediye yapmayı düşündüğüm kişi olduğunu sanıyorum ki ben aradığım keçelerle bir bebeğe hediye yapacaktım, onun kısmetiymiş.

Ayça'ya burdan teşekkürlerimi gönderiyor, sizleri keçelerle renklenen dağınık masamla başbaşa bırakıyorum.

14 Temmuz 2010 Çarşamba

Yazılarınızın Çalınmasını Engellemek

Temmuz 14, 2010 11 Comments
Uzun zamandır bu konu bir çoğumuzu rahatsız ediyor, doğrusu bu blogumdan çok Bir Yastıkta'nın içeriğinin tamamını başka sitelerde bulabiliyordum. O site için ben de alıntı yapıyorum, sonuçta belki ben de hırsızlık yapmış oluyorum diye vicdan azabı da çekmiyor değildim. Ancak sonra düşündüm ki gerçekten buna emek veriyorum. Kimi zamanlar orjinal konular bulmak için saatlerimi harcıyorum, oysa onlar öyle miydi. Benim yazım yayınlanır yayınlanmaz anında çekiyorlardı.

Bu durum en son bir hafta kadar önce Lilibebek'in mailine kadar sürdü. Onun keşfettiği bizim yazılarımızın tamamının içinde yer aldığı site bardağı taşıran son damla oldu. Üstelik bu sitenin sahibi öyle salak ki benim yazılarımın altındaki hepsi burada reklamlarını dahi kopyalamış. Ancak linkleri siliyor ki, orjinal sitelerin linklerini muhafaza edenlere hadi bir derece deyip kızmıyordum. Yarın öbürgün sahibi bana hani benden resim almışsın ama linki yok derse ne yaparım, üstelik buna ben vesile olmuş oluyorum.

Neyse efendim öncelikle her blog vatandaşının yaptığı gibi sağ tuş engeli koydum, bundan memnundum işe yarar diye düşünüyordum çünkü burada gösterilen kopyalanan yazı ve resim sayıları aşırı derecede düştü. Sağ tuş engelinden aslında pek hoşlanmıyorum çünkü Bir Yastıkta'yı gezen gelinler beğendikleri modelleri bilgisayarlarına kaydetmeli. Doğrusu ben şahsen bundan hoşlanmazdım, gerçi şimdi sağ tuş engellenmiş siteleri de nasıl gezebileceğimi biliyorum ama :) Tamamen emin olduktan sonra onu kaldırmayı umuyorum.

Birkaç gün geçtikten sonra anladım ki aynı site hala yazıları alıyor, dolayısıyla benim sağ tuş fiyasko. Bu durumda başka bir çözüm gerekiyordu, lilinin de mesajlarıyla bazı şeyler denedim, araştırdım. Anlaşılan o ki bunlar yazıları rss den alıyorlarmış. Orada tüm yazılar ve resimler kabak gibi meydanda. Dolayısıyla rss engellemesini araştırmak lazım. Bu konuda da internette önerilen şey Blog yayıncılığını kapatmak yada sınırlamak.

Benim yaptığım ve tavsiye edilen şey şöyle: Blogger kumanda panelinden ayarlara geliyorsunuz, site içerik takibine gelip, orada "blog içerik takiplerine izin ver" kısmını tüm değil de kısa seçeneğine getiriyorsunuz. Bu durumda readerlarda yazınızın bir kısmı gözüküyor ve blogun ilgili yazısına link veriyor. Sanıyorum bu da kopyalayanların gözünü korkutuyor link sebebiyle ve kopyalamıyorlar. En azından benim denediğim bu ve 3 gündür sözkonusu site yazılarımı çalmayı bıraktı. İnşallah yanılmıyorumdur.

Siz de bu uygulamayı kullanıp gelişmeleri paylaşırsanız en azından bir fikir edinir ve olmadı yeni çareler arayabiliriz.

Sevgiler.

13 Temmuz 2010 Salı

Blogumdaki Değişikliği Farkedecek Misiniz?

Temmuz 13, 2010 6 Comments
Eğer farketmediyseniz biraz yüklenmesini beklemeniz gerekiyor. Yazı başlıklarını özel bir fontla yazıyorum artık. Bu resim değil gerçek karakter.

Uzun zamandır bunu öğrenmek istiyordum, buakşam içime kurt düştü araştırıp öğrendim. Henüz anlatacak kadar uzmanlaşmadım. Bir çok adımdan geçerek oluşturuluyor.

Özellikle yaptığım blog tasarımlarında kullanmak çok iyi olacak. Ben retro tarzı sevdiğim için bu fontu seçtim ama çok fazla font seçeneği mümkün. Üstelik istediğim her rengi de kullanabilirim. Bu yazıları blogun her yerinde, sidebarda, postlarda kullanabiliyormuşuz. Fakat öncesinde test etmek lazım, bir yerden yüklendiği için yüklenmesi uzun sürer mi diye?

Yalnız blogumu bu hale getirene kadar 5-6 farklı font denedim. Yabancı sitelerden alınan fontların çoğunda türkçe karakterler yok. Dolayısıyla blog başlıklarımdaki türkçe karakterler çıkmadı önce.

Sonra harika bir site buldum. Severek kullandığım birçok font, türkçe karakterli olarak bedava indirilebiliyor. http://www.fonttr.com sitesini oluşturanlara çok teşekkür ediyorum çünkü başlıklarımın düzgün görünmesi bu sayede mümkün oldu.

Çok sevindim de hemen yazmalıyım dedim. Oh be, yuppi.

7 Temmuz 2010 Çarşamba

Blogger'da Resimlerinizi Yanyana Sıralayın

Temmuz 07, 2010 17 Comments







Merhaba bu gün resimler benden değil, Heniala's isimli blogdan. Yukarıda görüldüğü üzere resimlerin düzenlemesi, yan yana bitişik alt alta vs değişik şekillerde yapılabiliyor. Bir süredir de bir yastıkta için böyle resimler koyuyorum. Çok resimli postlarda daha hoş bir görüntü veriyor.

Şimdi böyle fotoğraf yerleşiminin nasıl yapıldığını anlatacağım. Pek tabi fotoğrafı, fotoğraf programlarında bu şekilde kolajlayıp da sunabilirsiniz. Ancak benim yaptıklarım sadece kodlarla yerleşimin ayarlanması ile ilgili.

Biliyorsunuz kayıt oluştururken, bir kayıt oluştur bir de html yi düzenle penceresi var. Kayıtlarımı genelde html düzenle kısmından ayarlarım, böylece gözüm kodlara daha da alışmış oluyor. Zaten web tasarımını da bu şekilde öğrenmiştim. Dreamweaver'da çalışırken, pencerenin kod ve görsel diye ikiye ayrılması için bir seçenek var, ben sürekli onu kullanırdım ve kodları göre göre, yaptığım değişikliklerin kodlardaki karşılıklarını öğrendim.

Neyse, bütün bu resimler alıntı olduğu için url ile resim ekleme kısmından resimlerimizi giriyoruz. İki tip yazı düzenleyicimiz var biri eski olan biri güncelleştirilmiş olan. Genelde eski olanda daha kolay ayarlama yapılabiliyor. Güncelleştirilmiş düzenleyici kimi zaman resmin en ve boy oranını koda yansıtmıyor ki bizim asıl değiştireceğimiz kısım orası. Bu yüzden eski güncelleştirici üzerinden anlatacağım.

Öncelikle yazı alanınızın genişliğinin kaç piksel olduğunu bilmeniz gerekiyor. (Bazı geniş yazı alanı olan bloglar var, sağ ve soldan kenarlara yaslanmış şekilde yazıları olan. Bu blog teması biraz sorunlu bir temadır. Çünkü ekran genişliğine göre kendini genişletip daraltır, bu yüzden A bilgisayarında çok geniş, B bilgisayarında dar görünebilir. Bu durumda konacak oan resimler bilgisayardan bilgisayara farklı şekilde sıralanmış olacaktır.) Yazı alanının genişliğini keşfettikten sonra resimlerinizi koyacağınız genişliğ bulmanız lazım. Genelde bordür çizgisi kenarlardan 5 piksel boşluk bırakıyor. Bu durumda koyacağınız resim sayısına göre kenarlardan o kadar boşluğu hesaplamak gerekiyor.

İlk seferinde bu ayarlama biraz zaman alabilir, ancak sonra artık kafanızda ne kadar genişlik olacağı oturacak ve daha sonra hızlanacak.

Bir süredir eski düzenleyicide resimleri yüklerken sol, sağ, orta seçeneğinden başka " yok" seçeneği mevcut. Resimleri yüklerken o seçenek seçili olmalı. Ardından url ile resimlerimizi ekliyoruz (ya da gözat ile de olur, aynı şeyler geçerli olacak)

Yukarıdaki resimlerin düzenlemesini kendi genişliklerim üzerinden anlatacağım. Benim yazı alanım 640 px ve bordürleri de sayarsak en fazla 620 piksel genişliğe yükleyebilirim, biraz boşluk kalsa da olur.

Resimleri yükledikten sonra html düzenleye geliyoruz, burada her bir resim küçük işareti ve a ile başlar a ardından büyük işareti ile biter. Aynı link verme kodu gibi zaten o da resmin linkini gösteriyor. Daha önceki yazılarımda göstermiştim.

Resimleri yüklediğimizde her bir resim başlangıcı satır başında yer alacaktır. Bu her bir resmin enter ile bir alt satırda olması demek. Eğer aradaki boşluğu silip de ikinci resmin başlangıcını diğer resmin bitişine taşırsanız, resimler yanyana gelecektir. Resimler küçük ise, yazı alanınızı dolduracak kadar çok resmi yanyana koyabilirsiniz. Mesela 10 resmi yanyana getirdiniz yazı alanıza maksimum 4 resim sığdı diyelim diğer 4 resmi alt sıraya, diğer 2 resmi alt sıraya otomatikman atacaktır. Her ne zaman siz enter deyip alt satıra geçerseniz zorunlu olarak altta yer almasını sağlamış olursunuz.

Yani kısaca aradaki boşlukları silip resim kodlarını yanyana getiriyoruz. Eğer bu yanına getirme sırasında arada bir space bırakırsanız resimler birbirinden ayrı, hiç space bırakılmasza yapışık resimler elde edilir.

Şimdi gelelim daha düzgün görünmler elde etmeye, zira resimlerin bazıları dikey, bazıları yatay çekilmiş olabilir. Şimdi sırasıyla benim yukardaki resimleri inceleyelim. 

Birinci satırdan başlayalım. Biri yatay biri dikey resim ama ikisinin de yüksekliği eşit olsun istiyorum. Kodun içinde en (width) ve boy (height) piksel değerleri gözükecek. Buradan her bir resmin eni ve boyunu görüyoruz. Ben birinci satırdaki resimler için ikisinin de yüksekliğini 295 px ayarladım. Yüksekliğini değiştirdiğim için width=XXXpx yazan yeri siliyoruz. Eğer o ifade kalırsa resminiz eski genişlikte yeni yükseklikte çarpık bir resim olacaktır. Kodun içinde hangisini değiştirecekseniz (en yada boy) değiştirip diğerini siliyoruz. Bu durumda ilk satırdaki resimlerde yatay resim ve dikey resim yükseklikleri 295 olacak şekilde kendilerini ayarladılar.

2 satırda tek bir resim olsun istedim ve resim genişliğini benim resim alanım olan değere ayarladım 640px yazıp yüksekliği sildim. Burada dikkat edilecek bir husus daha gerçek boyutları büyük olan resimleri küçültüp, küçük olan resimleri büyütmemek. O zaman resim flu gözükecektir. Muhakkak en fazla orjinal boyutunda olmalı, daha küçülebilir ama büyümesin.

3. satırda dikey halde iki resmi yanyana koymak istedim. bu iki resim de aynı en boy oranına sahipti. İkisinin de genişliğini 310px ayarladım, yüksekliklerini sildim.

4. satıra yine 640 px genişliğinde bir tek resim koydum.

5. satıra dikey resimlerden 3 tane yerleştirdim. Deneyerek gördüm ki yüksekliklerini 287 ayarlarsam hepsi bir satıra sığacaktı. Genişliklerini de yaralayabilirdim ancak en boy oranı farklı olan resimlerde, genişlikleri aynı olunca yükseltilerinde farklılık oluşuyor ve kimisi daha kısa görünüyor. Bu durumda yüksekliği ayarlamak daha iyi. Bir de bu satırdaki resimler arasında boşluk yok. Benim bordürüm olduğu için iç kısmdaki bordürler üstüste gelmiş görünüyor, bordürsüz temalarda resimler boşluksuz yapışacaktır.

6. satırda yine aynı ebatlara sahip iki resmin genişliğini 310 px ayarladım.

Şimdi çok karmaşıkmış gibi görünebilir ama değil. Özellikle sitesinden satış yapanların, pörtfoy sunanların bu görünüm özelliklerine dikkat etmesi iyi olacaktır.

Açık yazmaya çalıştım ama anlaşılmayan birşey olursa sorabilirsiniz.

6 Temmuz 2010 Salı

Ce'nin Kaleminden

Temmuz 06, 2010 5 Comments
Selammm

Blogumu boşladım biliyorum malum iş açısından  yoğun dönemlerim. Annemler ablamlarla yazlığa gittiler ben evime döndüm. Evimi özlemişim ama iki günden sonra yine yalnızlık başıma vurdu galiba :)

Hafta sonu PuCCa'nın kitabını alıp bitrdim, uzun zamandır kendisini takip ediyordum. Kitap öyle akıcı ki kalemi gerçekten çok güçlü, eminim çok iyi yerlere gelecek. Ama kitabı okuyunca biraz üzüldüm, çünkü kız gerçekten çok sıkıntılar çekmiş, inşallah bundan sonra herşey gönlünce olur PuCCa'cığım.

Bir diğer haber de (aslında başlık bu konuyla ilgili) nihayet ve nihayet yani en sonunda kocacım bloguna yazı yazmaya başladı. Aslında yaklaşık 1,5 senedir sadece gönlüne uyan bir blog ismi bulamadığı için işle ilgili teknik konularda yardımcı bilgiler yazacağı blogunu açamamıştı.

Şimdi ise Slovakya'daki hayatını anlatan, oradaki tecrübelerini paylaşan bir blog açtı, adı : slovakyada.blogspot.com

Kendisi o şehirdeki ikinci Türk oluşundan dolayı biraz garip bir halde. Bizim de hiç tanımadığımız bu ülkeyi, okuyup keşfettikçe sempatimiz artmaya başladı.

Hele ben oradaki arkadaşlarının facebook resimlerini görünce ağzım açık kaldı, gerçekten gece gündüz eğleniyor bu insanlar. Biz neredeyse eğlenmeyi unutmuş bir milletiz.

Neyse efenim düzenli olarak yazabilecek mi bilmiyorum, göreceğiz ama Slovakya'yı (şimdilik Kosice'yi tabi) merak ederseniz sitesine bakabilirsiniz.