8 Ocak 2019 Salı

#8/2019 Bilişsel Kol

Klinik psikolog blog arkadaşım Öğrenen Anne’yi takip ediyorsanız, onun yazılarında bolca bahsettiği dört kollu teraziden haberiniz olmuştur. Her insanın psikolojik olarak dengede olması için bu dört kollu terazinin dengede olmasından bahseder. Bunlar, duygusal denge, fiziksel denge, sosyal denge ve bilişsel dengedir. Her bir kola olan ihtiyaç miktarı kişiden kişiye değişse de, hepsinin doyurulması gerekir.

Fiziksel kol; bedenimizin ihtiyacı olan fiziksel hareketleri, sosyal kol; insan sosyal bir varlık olduğu için diğer insanlarla sosyalleşmeyi, duygusal kol; kendimize, ailemize zaman ayırıp duygusal olarak tatmin olmayı, bilişsel kol da bize verilmiş aklı kullanarak birşeyler üretmeyi ifade eder.

Dünkü yazımda açıkça bahsetmediğim ihtiyaç, anne olduktan sonra dengesi bozulmuş olan bilişsel kolumun, artık yana yakıla tedavi istemesi anlamını taşıyor. Kişisel tarihime baktığımda, çocukluğumdan beri belki diğer insanlardan biraz daha fazla olarak üretmeye yatkın olduğumu görüyorum (ve bunu çevremdekiler de dile getirir). İş hayatını bırakmam, ülke değiştirme ve anneliğimle eş zamanlı olarak başladı. İlk başlarda bilinçli olarak farkında olmadığım ama içten içe beni dürten bilişsel kolu, evde yaptığım hobilerle nispeten gidermeye çalıştım. Yetmedi kızım bebekken tamamen kendi kendime öğrendiğim blog/Web ve logo tasarımcılığına başladım ve hiç de az sayılmayacak (yüzden fazla) iş yaptım. Kızım uyuduktan sonra başlıyor ve gece 2-3 lere kadar çalışıp sabah 7 de uyanıyordum. Herkes deli misin 4 saat uyunur mu uyusana diyordu (eşim de dahil) ama bu bilişsel kolum öyle açtı ki, onu tatmin etmek uykudan daha ağır basıyordu benim için. İkinci çocuktan sonra tasarımı bıraktım (biraz da sıkıldım çünkü kendini tekrarlayan işler beni sıkıyor) ama bu bilişsel kolumu hep ufak ufak beslemeye devam ettim.

Bugün geldiğim nokta ise, artık mevcut potansiyelimi kullanarak bu ihtiyacımı gidermek. Konu para kazanmanın ötesinde benim için. Bazen arkadaşlarla konuşuyoruz, istesem para kazanma yolları bulurum. Bir iki ay sıkı çalışıp 5-10 tema yapar bir tema satış sitesine koyarım, insanlar indirdikçe otomatik para kazanırım. Veya Web tasarımı ile ilgili maaşlı bir işe girebilirim. Veya mevcut IT bilgimi bir sertifika ile taçlandırıp iş bulabilirim. Olmadı bazı sitelere içerik üretecek işler bulabilirim veya sıfırdan bir Web sitesi açıp (Bir Yastıkta sitesini hatırlayanlar vardır) onu zengin bir içerikle donatıp reklamlardan kazanabilirim. Ve ya bana ara sıra tavsiye edildiği gibi vlogger olabilirim ve para kazanabilirim. Bunlar hep cepte ama asıl yapmak istediğim şeyler değil. Asıl istediğim, fizikle ilgili mevcut bilgilerimi gençlere aktarmak ve mevcut bilgilerimin devamı niteliğindeki bilgileri öğrenmek. Diyelim ki apartmanın 5. katına kadar inşa etmiş durumdayım, o ilk beş katı diğer nasıl çıkacağını, oraya gelmek isteyenlere gösterebilirim ama daha inşaat bitmedi tabi, kendim için diğer 5 katı da eklemeliyim. Uzun lafın kısası kanayan bilişsel kolumu tedavi etmeliyim.

Tabi bunu tedavi ederken hayatımın merkezine alıp diğer kolları ihmal etmeyeceğim. Şimdiki hedefim sadece çocuklar okuldayken bunu yapmak, diğer kollar şu anda mükemmel işliyor, aynen devam edecek. Dünkü yazıma bir yorum gelmişti: “hayat ne tuhaf ben işten çıkmak istiyorum siz çalışmak” diyordu. Eminim bu isteğinde çok haklı çünkü Türkiye’de ne çalışan anne için ne de evde çocuk bakan anne içim bu dört kollu terazi dengede değil.

Hollanda’da doğum izni sanıyorum tüm ülkeler içinde en kısa olanlardan biri. Doğum öncesi ve sonrası toplam 3 ay. İlk başlarda yadırgadığım bu durum şimdi beni hayran bırakıyor. Çalıştığı halde çok sayıda çocuk yapıyorlar ve mutlular. Yalnız şu var çocuklu anneler 2,3 gün çalışma hakkına sahip ve çoğu da öyle yapıyor. Bu bilişsel kolu beslemek için harika bir fırsat. Hatta çocuklu olup da haftanın 5 günü 8 saat çalışıyorsan bu biraz anormal karşılanır. Çocuklarına zaman ayırmayan anne olursun. Anne üç gün çalıştığında bebeğe bir gün anane, bir gün babaanne, bir gün de baba (o da 4 gün çalışır) bakar genelde. Bunlardan biri ikisi olmadığında 1 yada 2 gün kreşe gider bebek (ama asla 5 full gün olmaz). Hatta istatistiklere göre Hollandalılar kendilerine haftada 6 saat kişisel zaman ayırırlarmış. Ve annenin 4 kollu terazisi hep dengededir, belki bu yüzden aileler ve çocuklar çok mutludur.

Türkiye’ye bakacak olursak, işveren resmen çalışanı sömürüyor. Bir patronun 5 tam gün çalışmamalısın çocuğuna vakit ayırmalısın dediğini düşünebiliyor musunuz? Haliyle çalışan anne için diğer kolların beslenmesi duruyor. Sonuç depresyona girmiş çalışan anneler.

Diğer taraftan 7/24 çocuk bakmak da insanın diğer kollarının dengesini bozuyor. Çalışmayan bir annenin, çocuğu bir gün büyükanneye bırakıp (tabi düzenli olarak, mesela haftada bir) , diğer kollarını dengelemesine izin vermesi (sosyslleşmek, spor -yürüyüş, veya üretmek) mümkün müdür? Resmen toplum tarafından linç edilir. Ne münasebet hem çalışmıyor hem de çocuğa bakmıyor. Sonuç depresyona girmiş çalışmayan anne.

Fakat dikkat ederseniz, özellikle evdeki kadınlar boş durmuyor. Hatta günümüzde  instagram fenomenlerinin bir çoğu bu tipte kadınlar. Bilişsel kolun açlığını doyurmak için kendilerine yemek, temizlik,sunum hesapları açan kadınlar. Hiç yadırgamıyorum, bilakis destekliyorum. Kendini ve takipçilerini bu şekilde şifalandırıyor. Sosyal medya öncesi döneme bakarsak, yine çalışmayan kadın hiç boş durmamış. Evde üretip satmış, onca yorgunluğa rağmen gecenin karanlığında bazen mum ışığında,  zor modelli danteller örüp, nakış işleyip evinin baş köşesine sermiş. Baktıkça ürettiği şeyi görmüş tatmin olmuş, bilişsel kolunu beslemiş. Köylerde sabahın köründe kalkıp tarlada çalışan, ekmek pişiren, ev işleri yapan kadınlar onca fiziksel yorgunluğa rağmen(fiziksel), öğleden sonraları bahçelerde toplaşıp (sosyal) konuşup şakalaşarak (duygusal) örgülerini örmüşler (bilişsel). Basit bir köy hayatında bile bu denge korunuyormuş çünkü bu içten gelen en doğal dürtümüz.

Eğer ruhunuzu daraltan bir sıkıntı varsa, kendi hayatınızı bu dört kol açısı dan bir inceleyin bakalım ne çıkacak. Belki de eksik kalan kola ağırlık vererek kendinizi şifalandırabilirsiniz.








10 yorum:

  1. Senin bu yazina karsilik ben de kendi bilissel kolumdan bir adim oteye giderek, ufak bir "annelikten hayata donus" programcigi hazirliyorum bu sira. Bunu ana hatlariyla blogda paylasmaya baslayacagim bugunden itibaren ama asil amacim bu programi kisiye ozellestirerek bana basvuran danisanlarimi annelikten hayata geri kazandirmak :) Bakalim umarim yararli ve uretken olabilirim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ceren anneliği dinine kadar yaşayıp bu ihtiyaçları bariz şekilde hissettiğin için çok yapıcı ve gerçekçi çözümler üreteceğini ve belki de kariyerinde yepyeni altın bir çağa geçeceğine inanıyorum. Yolun açık olsun❤️

      Sil
  2. Sosyolojik ve piskolojik içerikli bu tarz yazı dizileri beni hayata bağlıyor.. Insan kendini biraz gozlemeli

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ne istediğini anlayınca başlamak kolay oluyor.

      Sil
  3. Cok guzel bir yaziydi Gece... Turkiye deki durumu da harika ozetlemissin. Yaklasik 1.5 yil ogluma kendim bakip ise oyle döndüm ve sonlara dogru kendimi embesil gibi hissediyordum o kadar deyim... Simdi ogluma annem bakiyor, bizim icin gecici olarak ankara ya tasindilar. Ama haftanin 5 gunu sabah 8.30 aksam 19.00 arasi evde yokum is yüzünden. Tabii ki yine kafayi oynatma esigine gelip gelip gidiyorum. O kollarin bir ya da ikisi muhakkak eksik kaliyor su sartlarda...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet malesef öyle ve resmen çırpınıyor anneler. Aynı dengeler erkekler için de geçerli ama düşününce onlar çoğunu sağlayabiliyor çalıştıkları halde. Nasıl çözülür bu durum ama umarım çözülür

      Sil
  4. Evet maalesef Türkiye’de bu dengeyi sağlamak kişiye düşüyor. Fakat bir anne ne yapıp edip bunun bedelini çocuğuna ödetmemeli. Bu arada Gece yazı yazma sıklığın arttı, ne güzel :) Yemek tariflerini de bekliyorum sabırsızlıkla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yemek tarifi mi 🙈 artık o kadar çok Harika hesap var ki bu konuda geride kaldığımı düşünüyordum. Bi düşüneyim bakalım 🧐

      Sil
  5. türkiye de bir kamu kurumunda çalışıyorum hukuksal olarak çok mesafe katedildi doğumdan sonra ücretli izin bitiminde 6 ay yarı zamanlı çalışıp tam maaş alınıyor sonraki 6 ay bu şikelde devam edip yarım maaş yada anne tam çalışıp baba da bu hakkı kullanabiliyor 2 yıla kadar ücretsiz izinde kullanılabiliyor amabenim kanım 2 yıl yada 1 yıl gibi uzun süre evde kalan anne çoğunlukla işe dönmüyor istifa ediyor kesinlikle size katılıyorum bir şekilde dönüş için anneyi teşvik şart ama gelin görün ki sistemin uygulanabilirliği sadece kamu da özel sektör kesinlikle bini kabul etmiyor kamu da ise kadın ofis çalışanları kendi cinsine mobing uyguluyor ilk yarım gün çalışıp tam maaş yasası çıktığında hiç unutmuyorum bayan arkadaşım ohhh iyi valla çocuk doğur evde yat demişti :) erkekleri hiç söylemiyorum peşpeşe 2 doğum yaptım tatile gitmiş muamelesi yapılıyor sorumlu kişim ise süt izinlerinde arkamdan bununda gelişi gidişi belli değil çalışıyormu ne yapıyor demiş :) Bir bayan arkadaşım yine işten erken ayrılmamam için hali hazırda 4 aylık emzikli bebeğim varken bana tüm izinlerini toplat 1 ay daha gelme sonra sürekli başlarsın demişti ee 5 aylıkken bu çocuk akşama kadar ne emecek off off kısacası bizim terazi şaşmış ge ce ciğim :)) düzelmez :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet bu gelişmelerden haberim var hatta orada olsaydım ben de faydalanacaktım belki. Fakat şimdi düşününce uzun süre işe gitmemektense haftanın birkaç günü gitmenin ruhsal açıdan daha sağlıklı olduğunu düşünüyorum. 7/24 çocukla 2 yıl evde kalmak da kafayı yedirtiyor. Toplum açısından ise bilmiyorum o aşamaya hiç gelebilir miyiz.

      Sil