21 Temmuz 2015 Salı

Tam da Eğlenmeyi Bilmenin Önemini Yazacaktım ki...

Dün komşumuzun torununun doğum gününü kutladılar bahçelerinde. Bizi çağırmadılar tabi, zaten kız ve anne babasıyla fazla tanışıklığımız yok. Daha sabahtan hazırlıklar başladı. Bahçe süslendi, balonlar şişirildi. Öğleye doğru çocuklu aileler gelmeye başladılar. Ve parti başladı :))

Daha önce yazmıştım bu komşumuz, nispeten daha varlıklı ve eğlenmeyi bilen neşeli insanlar. Bahçelerinde çok büyük değil ama bir havuz var. Sık sık kalabalık oluyor ve barbekü partileri yapıyorlar. Çocuklar havuzda cıvıldaşıyor.

Dünkü parti de havuzluydu. Daha doğrusu çocuklar havuzda bol bol oynadı. Üstelik hava çok da sıcak değildi. Fakat dedesi bir hafta kadar önce havuzu ısıtacak bir makine aldı (kargosu bana geldi de ondan biliyorum), bir gün boyunca onu kurmaya uğraştı ve sonuçta çocuklar havuzda üşümeden oynayabileceklerdi. Helo'yu da çağırdılar istediği zaman gelsin yüzsün dediler ama henüz kızım o kadar derin havuzda bensiz yüzebilecek durumda değil. Seneye belki?

Neyse gün boyu çocuklar eğlendiler, akşam 7 den sonra ne oldu bilmem çocukların sesi kesildi, ortalıktan kayboldular. Sonra yüksek sesli müzik ve barbekü kokuları başladı. Geç saatlere kadar yediler içtiler anne babalar. Ne güzel, çocuklarının doğum gününü yaparken kendilerini unutmadılar. Oysa ben kızımın doğum gününü hatırlıyorum da telaştan ne olup bittiğini bile anlayamamıştım. En sonunda çığlıklar duyduk ki hepsi cümbür cemaat havuza atlamış, sonrasında da dağıldılar galiba, çok da bakamadım :))

Buna tanık olurken imrendim diyebilirim, çünkü millet olarak genelde eğlenmeyi bilmiyoruz. Evimize misafir geleceği zaman öyle kasıyor ve geriliyoruz ki asıl keyfini çıkarmayı unutuyoruz. Basit anları eğlenceye dönüştürmeyi bilmiyoruz, bunun için hep büyük organizasyonlar bekliyoruz (düğünler, nişanlar, partiler vs). Belki de bu yüzden bu fırsatlarda işin suyunu çıkarıyoruz. İçimizde bastılmış eğlenme arzusu o anlarda özgür kalıyor.

Oysa her gün olmasa da haftada birkaç gün dans etmeli, arkadaşlarla sohbet ederken kahkaha atmalı, olmadı evde kocayla veya çocukla yakalamaca oynamalı, ya da artık nasıl eğleniyorsak onu yapmalı...

Biliyorum ülkemizin gündemi bu küçük sevinçleri yapmamıza izin vermeyecek kadar ağır. Huzurla uyuduğun bir gecenin sabahı kabus olabiliyor. Savaşlar, ölüm haberleri, yolsuzluklar, katliamlar yüreğimizi günden güne karartıyor. Böyle bir ortamda değil eğlenmek, dengeli bir ruha sahip olmak bile kolay değil.

Dünyanın bu yakasındaki yaşıtları eğlenirken hayatlarını kaybetmiş olan gencecik insanlar için ne desem boş. Böyle olmamalıydı, bundan sonra böyle olmamalı. Hiç bir devlet, hiç bir ideoloji insan hayatından daha değerli değildir. Yetsin artık!



3 yorum:

  1. Çok haklısın.. Son cümlene de aynen katılıyorum :/
    Eğlenme konusunda da haklısın. Evimiz hep tertemiz olmalı, her yer düzenli olmalı, 15 çeşitlik bir menü olmalı... Ama yine de eğlenmemeliyiz çünkü ev sahibiyiz, sadece çay servisi yapmalıyız. Bu anlayış yüzünden sanırım misafircilik oynamayı ben sevmiyorum..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Artık ben de çok kasmıyorum misafirlere. Yapabileceksem yapıyorum zira yedirmeyi içirmeyi severim ama yapamıyorsam da ne varsa o

      Sil
  2. Bu konuyu ben de çok düşünürüm biliyor musun?Kızkardeşim Almanya'da yaşıyor belki ondan. Yabancılarda doğal bir eğlenme eğilimi var. Sık sık espri yapmak, şakalaşmak olmazsa olmaz gibi. Burada bir ingiliz bir de fransız arkadaşım oldu. Az buçuk ingilizcemle bile onlarla konuşurken espri yapıyorum, gülüyoruz olur olmaz. Bizde ise hep bir gamlı baykuş durumu.

    Ne olacak bu hallerimiz bizim...

    YanıtlaSil