Araştırmalarda iki husus ön plana çıkıyordu. Birincisi yenidoğan döneminde bebeğine nasıl davranacağını bilmeyen anneler için tavsiye edilen annelik iç güdünüzü dinleyin yazıları; diğeri ise 4-5 yaşındaki çocuklara yönelik yazılmış, çocuğunuza iç güdülerine güvenmeyi öğretin yazıları. Özellikle cinsel istismar, yabancılarla konuşma gibi konularda çocukların bundaki tehlikeyi algılayacakları ama o zamana kadar iç güdülerine güvenmekten vazgeçtikleri için şartlandıkları davranışı yapmaya (kibar olmak vs gibi) kendilerini zorladıkları için yapamadıklarından bahsediliyor. Sonuçta tam aradığım soruya cevap bulamadım ama kafamdaoluşan şahsi fikirlerimi paylaşacağım.
Annelik iç güdülerinize güvenin yazılarında, bebeğin ağlamalarının neyi ifade ettiğini, bir rahatsızlığı olduğunda bunun ne olduğunu en iyi annenin bileceği, bunu iç güdüleriniz ile anlayabileceğiniz ve bu yüzden onlara güvenmeniz gerektiği tavsiye ediliyor. Bebekler doğduklarında hayatta kalma güdüsüyle dünyaya gelir ve tüm ağlamaları yaşamsal ihtiyaçlarını sağlamak içindir. Dolayısıyla bebeklerin iç güdülerine göre hareket ettikleri, güçlü bir iç güdüye sahip oldukları konusunda bir şüphe yok.
İkinci tipte yazıları okuyunca (çocuğunuza iç güdülerine güvenmeyi öğretin) benim aklıma gelen, zaten iç güdüleri ile yaşayacak şekilde doğan bebeklerin nasıl olup da bundan uzaklaştığı, iç güdülerini dinlemeyi neden kestiği. Özellikle 1 yaşından itibaren gelişen sosyalleşme dönemiyle birlikte galiba çocuklarımızı belli davranışlara şartlandırıyoruz ve iç güdülerinden uzaklaşmasına sebep oluyoruz.
Tabi bu durumda başlangıçta sorduğum soru hala geçerli. Çocuk aşırı kucak istiyor ama bu gerçekten ihtiyacı olduğu için mi yoksa alışkanlık mı? Emziği bırakmak istemiyor onun tercihine güvenmeli miyiz yoksa bağımlı mı oldu? Bu tip davranışlarda bebek iç güdüsel mi davranıyor yoksa kullanılıyor muyuz?
Ben bunun cevabının yine yazının içinde değindiğim annelik iç güdülerine güvenmek konusunda yattığına kanaat getirdim. Çocuğun bu davranışının ihtiyaç mı değil mi olduğuna karar verecek olan yine annelik içgüdülerimiz. Onun her anını takip eden, tüm ihtiyaçlarını en iyi anlayan kişi annedir. Aşırı kucak istediğinde ve ya çok meme emmek istediğinde bunun nedenini anlamaya çalışıp (ama burda objektif olunmalı, ah yavrum, yarasın paşam anlayışı sağlıklı değil) ona göre davrandığımızda, çocukların iç güdülerine saygı duymuş olacağız. Ve en önemlisi de çocuk; "ihtiyaçlarım dikkate alınıyor ve gereği yapılıyor" mesajını alacak, iç güdülerine güvenmeyi sürdürecek ve anne babasına güven duyacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder