6 Ekim 2013 Pazar

4 çocukla parkta tek başına bir baba!

Slovakya'da ve Hollanda'da babaların bebekleriyle zaman geçirmesine gözüm oldukça alıştı. Hatta bazen yanlarında bir de büyük çocuk olmasına, adamın tek başına iki çocuğu idare ediyor olmasına çok şaşırsam da alıştım. Ancak 4 çocuklu bir babayı hayal edemezdim. 

Cuma günü hava, uzun zamanki seyrine göre oldukça sıcaktı ve eşim işten gelince, Helo'yu eve biraz daha uzak ama daha büyük olan parka götürdük. Pek tabi ki o saatte kimse yoktu. Bir süre sonra orta yaşlı bir adam, pusette bir bebe, pusete takılan bir aparatla, ayakta duran bir çocuk, iki tane de yürüyen çocukla parka geldiler. Dördü de erkek.  İlk başta kardeş olduklarını anlamadım, arkadaşlardır diye düşündüm ama kardeşmiş. En büyüğü 7-8 yaşlarında en küçüğü 1 yaş civarında ( belki de daha ufak yeni yürümeye başlamış, çoğunlukla emekliyor, arada yürüyordu) ve hepsinin arasında 2-3 yaş var gibi geldi bana. Burada çocuklar 2 yaşında okula başladığından mıdır nedir, kardeşlerin arası iki yaş genelde.

Parkın içindeki tenis kortuna girdiler. Baba raketleri ve topları çıkardı. Üç çocuk ve baba 4 kişi, ikişerli grup halinde tenis oynadılar. Bu arada bebeği öylece ortaya bıraktılar, üstelik daha doğru düzgün yürüyemeyen, durmadan düşen bebeğe en uzak noktada konuşlandı baba. Hani düşerse koşup yetişeyim diye yakın durma derdinde değildi. Kort da öyle fazla ufak değil. Bebek bir köşede baba diğer köşede. Valla bunu görünce onları seyre daldım.

Bebek hiç mık demedi. Kendi kendine yürüdü, emekledi, başka topla oynadı, seyirci bankına tırmandı, oturdu, indi, parmaklıkların arasından Helo ile etkileşti, sonra gitti bebek arabasına tırmandı (baston puset değildi gayet yüksekti- kızımın yaptığını düşünemiyorum bile), oturdu, öndeki kilidi kapadı, açtı, arabadan indi, yine dolaştı, parmaklığın dışına kaçan topu yere yatıp uzanarak aldı...

Bu sırada ne birşey istedi, ne de ağladı. Arada abileri başını okşadı, baba hiç yanına gelmedi. Bebek ne onları, ne raketleri ne de topu istedi.

15-20 dak sonra baba büyük çocukla biraz raket alıştırması yaptı, iki numarayla frizby oynadı, sonra 1 ve 2 numara parktaki diğer oyunlara gittiler, 3 numarayla futbol topuyla paslaşma yaptı, bu arada bebek hala kendi takılıyor, daha sonra  3 numara da abilerinin yanına gitti, baba bebeği aldı, havaya hop yaptı, arabaya oturttu, oyuncakları topladı, abilerin yanına gitti. 

İki çocuk dönen birşeye binmişti, babadan onu döndürmelerini istediler, o döndürdü, üçüncü salıncak istedi, onu salladı, bebek hala arabada oturup onlara bakıyordu.

Daha izlemek isterdim ama dönmek zorundaydık ve öyle bıraktık. Eşim de ben de şok olmuş haldeydik. O bebek nasıl bu kadar sakin olabilir, nasıl böyle gık çıkarmaz, nasıl bu kadar atletik olabilir. Gayet de toplu bir bebekti, seyirci bankında oturuşunu düşünüyorum da sanki biri kaldırıp oturtmuş gibi dümdüz ve kıpırdamadan oturuyordu, sonrasında gayet normal bir hareketle yere indi.

Sonradan düşününce evdeki kardeşlerin varlığının etkisi olduğunu düşündüm. Hiç canı sıkılmıyor, onlardan cesareti, tavırları, tepkileri öğreniyor muhtemelen. Fakat benim asıl şaştığım, bu çocuklar hiç kavga etmiyor. Düşünsenize üç türk çocuk babasıyla tenis oynayacak ve hiç kavga etmeyecek. Ya topa ben vuracaktım diye, ya da ne biçim vurdun düzgün atsana diye mutlaka kavga çıkardı. Onlar oynarken böyle birşey hiç olmadı.

Peki ya babaya ne demeli. Muhtemelen işten geldi, çocuklara vakit ayırdı, üstelik hepsine eşit derecede, onların ilgilerine göre zaman ayırdı, aynı zamanda tüm aile birarada aktivitesi de yaptı. Belki ayırdığı zaman günün bir saatiydi ama eminim tüm çocukları tatmin olmuştu (ki babayla oyun oynamayı bırakıp diğer oyunlara gitmeleri bunu gösteriyor).  Hayran olmamak elde değil.

11 yorum:

  1. Türkiye'deyken gazetede okurup şok geçirmiştim; Türk erkeğinin çocuğuyla geçirdiği zaman günde ortalama 6 DAKİKA imiş!!! Hal böyle olunca insan 4 çocuğu idare eden babaya gidip sarılmak, madalya falan takmak istiyor..
    Çocukların bağımsızlığı ve kendilerine yetmeleri de sanırım yetiştirme ile alakalı. Bizde 8-9 yaşındaki çocuğa kaşıkla yemek yediren insanlar var. Burda bebekleri masaya bebek sandalyesiyle koyuyorlar, önüne püre, eline de plastik kaşık veriyorlar tamam. Döke saça öğreniyor.. Acaba pislik olacak diye mi kendileri yediriyor anneler, bilmiyorum ki..
    Bu yaz annemin bir arkadaşı 4 yaşındaki torununu anlatırken "çocuk denize inen basamaklardan bakıcısının elini tutarak kendi inebiliyor" diyince, ben şaşkınlıkla "e normal değil mi, almanya'da çocuklar 4 yaşında alplere tırmanıyorlar" demiş bulundum :))) Biz sakınmacı-korumacı bir toplumuz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Korumacılık ayrı mesele de babaların çocukları ile az vakit gecirme meselesi çok doğru, dolayısıyla rol model de olamıyorlar

      Sil
  2. Şoklar içindeyim.Darısı bizim başımıza.bizim çocukların başına.eşim değil parkta bi odanin içinde bile idare edemez o kadar çocuğu.gerçi kendimede sormaliyim "Sen idare edebilimisin?"galiba "hayır"

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun bir formülü var ama biz bilemiyoruz herhalde ondan yapamıyoruz

      Sil
  3. Ya ben hayran olmayı falan geçtim, direkt aşık oldum adama:))
    Yetiştirme biçimlerine ayrıca aşık olduğumu da itiraf etmem lazım:))
    Bizde nerdeeee diyeyim, sen anla..

    YanıtlaSil
  4. hiç öpmedi mi baba çocuklarını?
    sanki sevgiden çok vazife aşkıyla böyle davranıyorlar gibi geliyor bana.
    mesela o küçük çocuk neler başarıyor, her defasında onu öpmeden alkışlamadan duramam ki ben. belki normali ama bize anormal :)

    ben bizden memnunum, her ne kadar çocuklar canımıza okusa da :)

    Ebru

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında o kadar soğuk değiller sanırım onun zamanı ayrı. Mesela katıldığımız kimnastik grubunda çok samimi davranıyorlar öpüyorlar gıdıklıyorlar muhtemelen o da yapıyordur. Parkta bulunmalarının amacı farklıydı daha çok büyük çocuklar içindi sanırım

      Sil
  5. Böyle bir babayı istanbulda gördüm tabii ki Türk değildi :) Ama inanamadım 2 kız 2 erkek ve bil bakalım noldu kızlardan biri kayboldu! Babanın sakinliğini sana anlatamam elbette telaşlıydı ama bir o kadar da sakin muhtemelen diğer 3 çocuk için sakin duruyordu büyük abiye sen git şuraya bak dedi küçük kucağında diğerinin elini tutuyor az biraz turkçe konuşuyor insanlara soruyor falan ben kızı çok tatlı bulmuştum ve biraz takip etmiştim. Yer olarak da özgürlük parkındayız oldukça üyük bir yer ben kaçırılmış olabileceğini bile düşündüm sonra babaya şu tarafa gitmişti dedim inglizce konuşunca adam yardım istedi birlikte gittik ve bulduk ve bulunca hani turkler bağırır çağırır ya bu sadece: ohhh sweety you are here thanks god dedi o kadar :)

    O bebekten 1 tane istiyorum Gece :) Ben bunun kesinlikle genlerle ilgili olduğunu düşünüyorum. Fazla zorlamaya gerek yok Türk soyundan olan ve böyle genler taşıyan birinin ne böyle bir bebeği olabilir ne de böyle büyütebilir imkanı yok varsa kesin soyunda sopunda başka genler vardır :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de istiyorum ikinci bebekte bunu başarabilirsem genlerden değil sosyal cevreden kaynaklandığına inanırım sanırım biraz gelenek görenek işi bunlar bana öyle gelmeye basladı

      Sil
  6. Ay şimdi ağlıycam.
    Bakalım bizim halimiz ne olacak, daha karnımdaki oğlumu sakınıyorum herşeyden, offfff genlerimizi mi değiştirsek ne yapsak bilmiyorum

    YanıtlaSil
  7. Supermis o babaya gipta etmemek elde degil ustelik sadece babaya degil bir saat cocuklarin sorumlulugu uzerinden alinmis evde sakin saatine sahip olan anneye, babalariyla kavgasiz saate sahip olan kardeslere, ve kendine yetebilen o bebege Allahimmm nasil guzel bir masal bu ;) 3 aylik oglumu dusununce masal gibo geliyor bana ;)

    YanıtlaSil