Gezmelerimizi birkaç kategoride sınıflandırmam gerek.
1- çocuklarla tek başıma kasabamız içinde yaptığımız geziler
Kasaba içinde yaptığımız geziler çoğunlukla, okula, markete, kütüphaneye, ormana ve içindeki çifliğe, parklara oluyor ve süresi 3 saati pek geçmiyor. Bunlar genelde bisikletle oluyor, ön koltukta oğlum arka koltukta kızım şeklinde. Bazen oğlum bebek arabasında kızım da yürüyerek gideriz. Evden çıkış faslımız tam bir curcuna olsa da dışarda olmayı çok seviyorlar. Hazırlığımız, genelde tüm montları ayakkabıları kapının yakınına koymamla başlıyor, yakalayıp yakalayıp giydiriyorum ve çıkıyoruz. Kızım oyununu bırakıp hazırlanma konusunda tembel hayvandan farksız. Oğlum da gezmeye gideceğini anlarsa daha düzgün davranabiliyor. Bunun için bay bay yapıp gezmeye gideceğimizi anlamasını sağlıyorum. Kapıdan çıkıp kapıyı kapatınca rahatız. Genelde yanıma hiç oyuncak almam (bebek arabasına da bir oyuncak takmam, gerek yok etrafa kuşlara doğaya bakıversin) durmazsa sopalar taşlar yapraklar ile desteklerim ki zaten kızım dışardan böyle şeyler toplamaya bayılır, o eline alınca illa kardeşi de ben de isterim diye tutturur. Evde ve kapının girişinde bir biriktirme köşemiz var, topladıklarını dönüşte buraya bırakırız. Bu gezilerde çantamda bir meyve veya bisküvi, su, ıslak mendil, 1-2 bez (kızıma da bazen gerekiyor) oğlana bir takım kıyafet bulunur. Eğer okula gidiyorsak bir anahtar ve telefon ile çıkarım.
2- çocuklarla tek başıma kasaba dışı yaptığım geziler
Araba kullanmadığım için eşim yokken yaptığımız gezilerde toplu taşıtları kullanıyoruz. Genelde otobüsle başka ilçeye ya da Amsterdam merkeze gidiyoruz (çoğunlukla alışveriş, bazen arkadaş toplantısı). Hazırlanma faslımız bu durumda biraz daha kritik bir hal alır çünkü pek de sık olmayan otobüsleri kaçırmamak için acele etmem gerekir. Kendimi, çantayı ve gerekenleri önce hazırlarım çocukları da otobüs saatinden yaklaşık yarım saat önce giydemeye çalışırım. Genelde kızımı "hadi"lerle zorla hazırladıktan sonra, oğlanı bebek arabasına, kızı da bebek arabasının arkasına takılan ayakta durma aparatına koyup (bizim tabirimizle rokete, çünkü rokete binip pırrr diye havalanıyoruz) yaklaşık on dakika uzaklıktaki durağa (evet ne yazık ki epey uzak) adeta koşarak gidiyorum. Kan ter içinde otobüse yetiştikten sonra koltuklara oturuyoruz ve etrafı izleyip konuşarak gidiyoruz. Bu geziler de maksimum 4 saat sürer. Yanıma aldıklarım bir öncekiyle aynıdır. İlave bir tatlı yiyecek daha alırım (küçük kutuda kuru üzüm, şeker yada minik bir çikolata) çünkü kızım, gittiğimiz yerlerde muhtemelen dükkanlarda bu tip şeyler görecek ve isteyecektir. Yanımda bulunması daha kontrollü oluyor. Gezerken oğlum bebek arabasında durur (önceden böyleydi ama on gün kadar önceki benzer gezide hiç durmadı anam ağladı resmen, yürüyüp kaçmak istiyor). Gerçi ben sürekli saatlerce oturtmam mutlaka hevesini alsın diye uygun yerlerde durup yürümesine izin veririm. Dolaşırken uygun yerlerde kızım elimi tutmadan yürüyebilir ama araba ve bisiklet yollarının yakınlarında, kalabalık yerlerde mutlaka elimi tutmak zorundadır.
3- çocukları eşimle birlikte götürdüğümüz şehir içi (veya günü birlik ülke içi) geziler
Eşim olduğu için bu gezilerimiz genelde arabayla yapılır ve içeriği dışarıda kalacağımız saate göre, yapacağımız aktiviteye göre değişir. Genelde bu gezilerimiz çocuk odaklı geziler olsa da, son yarım yıldır gelişen sosyal çevremizle birlikte arkadaş ziyaretleri de olabiliyor. Her cumartesi sabahı da 915 de kızımın balesi için evden çıkmamız gerekiyor. Aslında bizden başka hiç bir çocuğun hem annesi hem babası gelmiyor aynı anda (genelde babalar götürüyor) ama benim canım gezmek istediğinden gidiyorum. Bitişinde hep beraber pazara (Albert Cuyp markt yakınında) veya alışverişe gidiyoruz çoğunlukla. Eşim olduğunda dışarıda çocuklara dikkat ederken görev dağılımı yaparız, ikimiz de birer çocuğa dikkat kesiliyoruz. Yanımızda bebek arabası, arabada oyalamak için oyuncak ( günden güne iyiye gidiyor ama genelde Nova arabada bağlı durmaktan hoşlanmıyor, bir de eşref saatine denk gelirse oturtmak çok zor), o gün yapacağımız aktiviteye göre kıyafet (açık hava ise yedek kıyafet, havuz ise mayo vs), bol yiyecek (ekmek, peynir, galate, meyve, tatlı, bazen biberonla süt, su, eğer restoran bulamayacaksak kendimize sandviç, su) hazırlarım. Evden çıkmamız yine öncekilerle benzerdir, bol hadili bir diğer çıkış hikayesi :)
4- konaklamalı şehirler arası veya ülkeler arası geziler.
Çocuklarımız uzun süren araba yolculuklarına tahammül edemediklerinden uzak yerlere seyahatlerimiz genelde uçakla oluyor. Araba yolculukları ise 1,5-2 saatten uzun olmadı henüz iki çocuklu hayatta. Genelde bu yolculukları uyku saatlerine denk getirmeye çalışırız (tabi büyüğü artık gündüz uyumuyor, eskiden öyle yapardık ona da). Bazen denk gelir bazen gelmez ama seyahat öncesi aman denk geldi/gelmedi, durmayacak kaygısı yaşamıyorum artık (evet ilk anneliğimde 2-3 uçuşta yaşamıştım). Şimdi kızımın uçuşlarının sayısını bilmiyorum herhalde 30 dan fazladır, oğlumun da şuan bulunduğumuz tatilden dönünce 10 olacak daha 1 yaşında. Uçuş öncesi özel bir hazırlık yapmıyorum artık. Kızıma boyama veya sticker kitabı (gerçi uçakta verilenleri yapıyor artık veya uçaktaki ekrandan birşey izliyor ancak kulaklıklar uymadığı için pek başarılı olamıyor, camdan dışarıyı izliyor, bazen kendi kendine şarkı söylüyor) oğluma da sevdiği bir kitap bir minik araba o kadar. Son uçuşta ikisini de kullanmadı kumandayla plastik bardaklarla falan oynadı :) Genelde bu yolculuklarda bir bebek arabası (daha önceden bir de sling) alırız, kıyafet olarak eskiden fazla fazla alıp boşuna taşıyıp akıllandıktan sonra çok az miktarda. 4 kişi bir büyük boy bavula sığabiliyoruz.
Çocukların kıyafetlerini alırken dikkat ettiğim birkaç ayrıntı var fazla olmaması için. Mesela soğuk ve ılık havalar için aynı anda kullanabileceğim şeyler alırım. Şimdiki seyahat için konuşursam, çocukların birer montu ve birer polar hırkası (oğlumun ekstra bir ince yağmurluğu) var. Eğer hava ılık olursa dışarı çıkarken hırka yeterli, soğuk olursa uzun kollu penye tişört ve mont. Çok soğuk olursa diye örgü kazak almadım, bunun yerine mont içine örgü kazak yerine penye ve polar hırka yeterli, çok kalın pantalon almadım gerekirse içine ince pijama ve normal pantalon yeterli. Bu şekilde her sıcaklığa ayrı kıyafet değil de kombine edilebilir şekilde ayarlıyorum. Genelde çocuklar için kıyafet sayısını (yıkama imkanım yoksa) her gün için bir takım +2-3 fazlası şeklinde ayarlarım. Kendimize de minimum sayıda alırız.
Yol çantamda yine benzer şeyler bulunur ama bu yemek temin edip edemeyeceğimize göre değişir. Kalacağımız yerde tüketmek üzere özel bir hazırlık yapmıyorum, sadece kızım sevdiği için çiğ badem ( genelde kavrulmuş bulunuyor) ceviz fındık gibi yemişleri, ne olur ne olmaz diye hüp diye çekilen meyve pürelerini yedek olarak alıyorum. Bunun dışında acil sağlık ihtiyaçları olarak yara bantı, mor kremimiz (lansinosh), paracetamol, kansuk fitil, mini boy pişik kremi hep çantamda bulunur.
Şimdilik aklıma gelenler bu kadar, yazı da epey uzun oldu zaten. Okuduğunuz için teşekkür ederim :)
böyle planlı programlı olmanıza bayılıyorum. herseyi önceden düşünmenize falan...
YanıtlaSilBu biraz mecburiyet hollandada sokağa çıktığın her yerde dükkan yok dışardan alma imkanı çok az bir de haftasonları çoğu yer kapalı biraz mecbur kalıyoruz yani :/
SilMerhaba size hayranligim bir kat daha arttı ne guzel çocuklarinizla gezmenin tadını cikartiyorsunuz ben çocuklarla steresten dışarı cikasim gelmiyor malesef çocuklar cok istesede kendim cok az çıkarıyorum eşimle hafta sonu genelde aslında cok yaramaz çocuk değiller terlerler hasta olurlar falan benim pipirikligim ve bu huyumdan nefret ediyorum
YanıtlaSilBen ise mümkün her fırsatta kaçıyorum evde zaman geçmiyor ve sıkılıyorlar, bu nedenle bana daha çok yapışıyorlar. Doğrusu evde daha çok yoruluyorum
Sil