Geçtiğimiz hafta salı günü İstanbul'dan döndük. Gelmeden önce biz ordayken Ankara'daki saldırı herkes gibi bizi de çok üzdü. Günlerdir doğru düzgün düşünemez, çocuklarla oynayamaz haldeydim. Sanki sadece yaşamsal ihtiyaçları gidermek için yaşıyordum, uyu uyan yedir içir temizle topla getir götür şeklinde. Ardından taksimdeki haber gelince içimdeki ışık iyice söndü. Öyle agresif oldum ki tahammülüm azaldı, enerjim düştü.
Ve bir önceki yazımda bahsettiğim oğlumun huysuzluklarının nedeni anlaşıldı. Sabah herkesi işine okuluna gönderdikten sonra ağzının içinde içi su dolu sivilceler farkettim. Damakları da şişkin ve kırmızı görünüyordu. Üstelik son 3-4 gündür ağzından kötü bir koku geliyordu ama anlam veremiyordum. Bir çeşit enfeksiyon olmuş. Doktora gitmeye karar verdik ama eşim günlerdir devam eden ses kısıklığı nedeniyle konuşamazdı. Ben arayacaktım ama telefonun sim kartını değiştirememiştim, hala tr hattım takılıydı. Nova bana yapışıktı ve bir türlü yapamadım. Karbonatlı su ile temizleyip öğle uykusuna yatırdım.
Yarım saat dolmadan ağlayarak uyandı. Her iki yanağında kocaman kızarıklık ve şişkinlik olmuş ve gitgide yayılıyordu. Bacağında da vardı. Hemen doktoru aradık ama iki saat sonraya alabildiğimiz randevuda geçmişti. Bekleme salonunda emzirdim hemen ardından yine oldu. Eve gelince emzirdim bir daha. Muhtemelen ağız yarası benden bağımsız oldu ama bu alerjiler sütümdendi. Son üç gün ve gecedir sürekli emmesine rağmen (şimdi anlıyorum ağız yaraları nedeniyle yiyemiyordu, sadece emmek istedi) hiç olmamıştı bu kızarıklıklar. Bugün yediğim farklı birşeyden oldu desem, farklı birşey yemedim hatta doğru düzgün yemek bile yemedim. Muhtemelen strese bağlı reaksiyonlar bunlar. Çünkü dün akşam içimdeki stresi akıtmak için bir sebep yokken eşimle tartıştık, inat ettim ve çok huzursuzdum.
Ağzı için ilaç kullanacağız ama bu kızarıklıklar için ne yapacağım belli değil. Eğer stres sebepliyse kendimi normale döndürmem lazım. Aşağıdaki alıntıda bahsedilen neşeyi yeniden bulmam lazım.
(Yüreğinin Götürdüğü Yere Git-Susanna Tamaro)
Canım benim ahh en sevdiğim arkadaşım bu hitaba en çok layık olanım , sana olan naçizane hediyem bu günlerinde inşallah ferahlık olacak bir satırla da olsa hiç şüphem yok.
YanıtlaSilBir süredir ben de kendimi çok tahammülsüz sürekli yalnız kalma arzusunda buluyor etrafıma karşı kontrolüm dışında davranışlar sergiliyorum öyle ki sabırsızlığımdan ben dahi rahatsızım , gece olup yatağa girdiğimde bitmeyen vicdan azapları ben gerildikçe sütümden geçen ( süte lüzum yok oksijenimizi dahi geriyorum evde bazen ) miniğin uykudan çıldırmış gibi ağlayarak uyanmaları , büyüğün yemek yememek için Allah'ım akşam olmasın sofra kurulmasın dedirten direnmeleri ...
En çokta sana geçen gün yazdığım o nereden geleceğini bilemediğim korku ve tedirginlik veren ülkem halleri ...
Ama geçecek , şimdi gece ..
Gündüz olacak , güneş doğacak ve biz en güzel tebessümlerimizle gülümseyeceğiz inşallah.
Gececim öncelikle çok geçmiş olsun, el ağız ayak hastalığı olabilir mi? diye düşündüm hemen ama doktor zaten söylemiştir nedenini.. Ben artık haberlere bakamaz, sosyal medyadan özellikle uzak durur hale geldim yoksa Türkiye'den gelen her haberle içim kararıyor. Çok bencilce bir karar ama kaldıramıyorum artık, bir süre Batı Avrupa'nın sakinliğine çekilmeni dilerim..
YanıtlaSilSağol canım o değil herhalde sadece ağızda var ama bir bakayım ben de. Belçikada da saldırı oldu biliyorsun bugün sakinlik burda da yok ne yazık ki :(
SilGece merhaba, ege de ayni dedigin gibi olmistu. bisey yiyemiyor devamli agzini gosteriyor ama bizim bakmamiza izin vermiyordu. biz de herhalde dis cikariyor saniyorduk. bir gece dayanilmaz bir hal alinca huzursuzlugu acile cocuk dr.na gittik. zorla agzina bakti ve sebebi belli oldu simdi dedi. el ayak agiz hstaligi dedi. halbuki elinde ayaginda bisey yoktu. agzindaydi tum sorun.
YanıtlaSililaclarini kullaninca gecti 2 gune cok sukur.
size de cok gecmis olsun. yipratici bir donem. allah sabir versin sana da.
Ben de akşam baktım kesinlikle o ama hala geçmedi çok yzun sürdü
Sil