11 Mayıs 2014 Pazar

İnsanlarla İletişim Kurarken...

İnsan karmaşık bir canlı, ayrıca her birey bambaşka karakterde ve bambaşka ortamlarda yetişmiş olmasına rağmen ilginçtir ki bir çok davranışımız ortak. Özellikle toplum içinde iken, o toplumun yıllardır süregelmiş kuralları içinde yaşamaktan olsa gerek, belli bir davranış kalıbına uygun davranıyoruz. Bu da bazı durumlarda insanların verecekleri tepkilerin öngörülebilir olması anlamına geliyor. 

Ben üniversiteden mezun olup da araştırma görevlisi olana kadar, çoğunlukla çekingen ve insanlarla konuşmaktan mümkün olduğunca kaçınan biriydim. Başa gelen çekilir elbet, yüzlerce öğrencinin katıldığı derslere girince, sürekli hocalarla konuşmak gerekince çekingenliğim gitti. Bu konuda kendimi eğitmek için çaba da sarfettim. O zamandan itibaren insanlarla konuşurken, açıkça belirtilmeyen bazı kuralların işlediğini farkediyorum. Geçenlerde okuduğum bir yazı üzerine bunları yazmak aklıma geldi. 

- Yeni tanıştığınız bir insanın size nasıl davranacağı tamamen sizin ona yaklaşımınıza bağlıdır. Siz diye hitap ederseniz, fazla laubali olamaz. Küçümserseniz sizi ciddiye almaz, laubali davranır; gereğinden fazla çekingen davranırsanız, size hiç değer vermez. Ben öğrencilerime hep siz diye hitap ettim. Öğrencilere böyle hitap ettiğimde, kendilerini önemli hissederler ve özellikle soru sormaya cesaret edemeyecek kadar çekingen olanlar dikleşip sorularını rahatça sorarlardı.

- Patron, müdür, hoca gibi sizden daha yaşlı ve kafası meşgul olan kişilerle konuşurken, konunun özü ne ise, lafı gevelemeden asıl konuyu söylemeli. Cümleler asla uzun kurulmamalı. En fazla 3-4 kelimelik olsun. Cümleler arasında bir nefes alımı duraklayın ve soru sorarsa direk asıl cevabı lafı uzatmadan söyleyin. Net olmamak, kibarlık adına bir sürü gereksiz söz söylemek sizin talebinizin çoğunlukla reddedilmesi anlamına gelir.  Genelde asıl mevzunun önemini anlayamazlar çünkü. Bir de lafın uzatılması, dolaylı yoldan anlatılması, kendinizin de danışacağınız fikre inancınızın olmadığı anlamına gelir. Direkt merhaba gibi bir girişin ardından konuya gelin. Bunu çok sayıda farklı insanda denedim böyle. Sanırım yaş ilerledikçe odaklanma sorunu yaşıyorlar.

- Yolda karşılaştığınız muhtemelen bir daha görmeyeceğiniz kişilerle konuşurken kibar olun. Bu kibarlık alaycı bir kibarlık olmasın. Gerçekten insan olduğu için saygı duymak şeklinde bir kibarlık olsun. Sıranızı kapan birini uyarırken, size otobüste yer veren birine teşekkür ettiğiniz ses tonu ve kibarlığı kullanın. Diyelim birisi sıranızı kaptı, haksız ama eğer ona çıkışırsanız iş inada biner sıranızı alamazsınız, alsanız da havada küfürler uçabilir. Kibar bir şekilde uyardığınızda ( bu kibarlık ima ve alay içermemeli, ses tonunuz herkesin duyanileceği yükseklikte olmalı ama öfke içeren tonlamalarda olmamalı), sizin tavrınızın kibarlığına kibarca karşılık vermek zorunda hisseder. Aksi davranırsa öküz durumuna düşecektir çünkü. Ve etrafta başka insanlar da varsa bunu göze alamaz.

- Çarşıda pazarda satıcılarla konuşurken onların dilinden konuşun. Yüksek sesle ve kardeş bu kaç paraaa gibisinden. Orada aşırı kibar olursanız size pek sıra gelmez :)

- Çocuklarla konuşurken onları yetişkinmiş gibi ciddiye alın. Ama konuşmalarınıza gerçek (yapmacık değil) nidalar, el çırpmalar, oleyler ekleyin.

- Bu konuşma değil ama işaret dili diyelim. Birine cesaret vermek istediğinizde arkasından omzuna iki kere hafifçe vurun, hadi yürü bakalım , yolun açık olsun der gibi. Okulda çok sevdiğim bir hocam onun odasından her çıkışımda böyle yapardı. O zaman öyle büyük bir özgüven duyardım ki...

Benim şimdilik aklıma gelenler bu kadar, varsa sizin deneyimlerinizi öğrenmekten çok memnun olurum. 

Sevgiler

15 yorum:

  1. Metehan geçenlerde okulunda asansör konuşması diye bir seminere katılmış. Hem de yarışma izlemişler aynı zamanda. Asansör konuşması beş dakika içinde aklındaki fikri, projeyi anlatmakmış. Ve çocuklar bir yöneticiye fikirlerini bu kadar sürede anlatmaya çalışarak yarışıyorlarmış. O kadar hoşuma gitti ki. Bu gerçekten özellikle iş hayatında , ama bir çok farklı yerde de çok önemli bir şey. Sen belki duymuşsundur , benim zamanımda yoktu böyle eğitimler:-)

    Anlattıklarının hepsi çok dikkat edilmesi gereken şeyler bence de. Harika bir konuya parmak basmışsın:-)

    Günaydın:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. günaydın. ben bunun okullarda uygulandığını duymamıştım gerçekten çok güzel bir uygulama. çağımız bu tip becerilere çok ihtiyaç duyuyor çünkü

      Sil
  2. Her şeyin başı iletişim.
    Önce insanlarla hangi ortamda nasıl muhatap olmak gerekiyor bunu bilip, sonra işe güce odaklanmak gerekiyor.
    İşini yapan ama etrafındakileri kırıp döken bir tanıdığım var.
    Hal böyle olunca, yaptığı işin de diğer insanlar gözünde pek değeri olmuyor...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazık ne diyeyim o insan için üzldüm sanırım genel olarak bir seye öfkesi var. Muhtemelen kendiyle barışık değil. Kendiyle sorunu olanlar sürekli etrafındakilere sataşırlar

      Sil
    2. Aynen... Doğru tespit...

      Sil
  3. Güzel özetlemişsin.Bence de yaş ilerledikçe odaklanma sorunu oluyor; ya da uzatılan cümlelerden sıkılıyor insan.Hele ki duygusal nidalara, ünlemlere girerse kişi kaçasım gelir:)Çekingen olmak zordur, iyi ki aşabilmişsin, ben de ilkokulda çekingendim bilirim zorluğunu.Güzrl bir günün olsun:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana da güzel haftalar canım, ilkokulda aşmış olman ne güzel :) doğrusu ben de lafı aşırı uzatanlara ve çok yavaş konuşanlara bazen tahammül edemiyorum

      Sil
    2. Yok yine liseyi bulmuştur düşündüm de şimdi:)Hatırladım lisede şarkı söylemekten çok utanırdım, o yüzden ünlü olamadım bak:)))))İyigeceler

      Sil
  4. güzel paylaşımlar teşekkürler.Ben bununla alakalı mı bilemesem de hep bi konuda takılırım.Böyle hiç beklenmedik yerde birisi size birşey söyler bu genelde kötüdür çemkirme olabilir hakaret belki de,olur ya istemeden de olsa birini anlık bir yerde duraklatırsınız o da gereğinden fazla bir tepki ile size çıkışır hep bi boğazınızda düğüm olur şu insana iki laf etseydim ama ne deseydim :)bilmem anlatabildim mi niyeyse o an aklıma birşey gelmez ve ben hep soradan çok pişman olurum.Ama hala böyle durumlarda ne tepki verilir kesin bir fikrim de yok.Çocuğumla iken olmuştur genelde hani bir dolmuş otobüsten inerken mecburen yavaş inersiniz yada bi yürüyen merdivende çocukla daha ağır hareket edersiniz ve bu genel de acelesi olanların canını sıkar ben tabakhaneciler diyorum onlara ne biliyim işte neyse uzattım teşekkürler tekrar

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah bilmem mi bana da çok olur ve genelde hiç cevap veremem. Çoğunlukla da aklıma sonradan gelir. Ancak şunu farkettim genelde böyle davranan kişiler senin cevabın ne olursa olsun duymaz bile. Dolayısıyla ne kendimi suçlu hissetmeliyim ne de çemkirmesini ciddiye almalıyım diye düşünüyorum artık ve hiç kafama takmıyorum

      Sil
  5. Çok güzel noktalar, hepsine kesinlikle katılıyorum. Çok faydalı bir yazı olmuş, ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
  6. Sıra konusunda epey öfkeleniyorum. O kadar sıraya gir. Bekle. Vs. Asansör konuşmasında da sizinle ilgilenmesi için kişinin, ortak bir noktadan çıkmalı. Asıl niyet girebilmelisiniz. Zaten 3 dk süre veriliyor ortalama da, kestirme yolu kullanabilen, bir daha görüşme şansı yakalıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ofkelenmek normal haklısınız ama işte öfke her zaman iyi sonuç getirmiyor

      Sil
  7. aayy ne güzel yazmışsınız hiç üşenmeden uzun uzun yazıyorsunuz okumayı sevenler asla kaçırmaz. konu iletişim olunca antenlerim hemen çeker bende bir çok özel hastanede yöneticilik yaptım iletişim özelliklede sağlık kurumları işletmeciliğinde hakla ilişkiler yani iletişim alanında doktora yapmayı düşünüyorum benim özel ilgi alanımdır ve bu konuda inanın şu sıralar bile o kadar çok çalışıyorum ki yazınızı görünce çok şaşırdım aslında size çok bilgi vermek isterdim çok uzun olacağı için öfke ile ilgili uyguladığımız bir yöntemi analtayım bir çok kişi bundan yakınmış öfkeli iken bir hasta geldiğinde hani sizlerde yazmışsınız bazen cevap veremiyorum sonra pişman oluyorum diye işte buna kriz yönetimi deniyor kriz şöyle yönetilir bir konuda cevap verirken eşinizde patronunuzda sokaktaki insanda dahil önce hasar tespit yapılır (büyük firmalar holdingler bunu ölçerek kamu araştırması yaaptırark yaparlar ) aklınızdan geceni söylerseniz ne olur sonuçlarını tespit ederek ve öfkenizi sadece 1 saniye tutarak sadece 1 saniye kendinize hakim olarak gereksiz krizleri önleyebilirsiniz yoksa işin ucu tahmin etmediğiniz yerlere gider kriz yokken kriz yaratmamaya çok dikkat etmek gerekiyor.İletişim Okadar karmaşık bir alanki çünkü tek başına bir bilim olarak kabul görmüyor son zamanlarda değişti tabi iletişimi anlayabilmek için bir çok bilim dalından yardım alınır sosyoloji davranış bilimleri psikoloji tıp vs iletişim geleceğin mesleği olacaktır ve çok çok önemli bir alan haline gelmektedir benim konum kurumsal işletmede itibar yönetimi iletişimini iyi yönetebilmek için en önce itibarınıız iyi yönetmeniz itibar yönetimi ise bambaşka bir konu ve çok karmaşık sevgiler Esra-Clean

    YanıtlaSil