İstanbuldayız. Doğduğum, büyüdüğüm şehirde. Bu sefer çok uzun kalamayacağız ama yine de burda olmak çok güzel. Hepimiz özlemişiz.
Her gelişimizde her iki yakada da zaman geçiriyoruz ve bir sürü kişiyi ziyaret ettiğimizden oldukça farklı yerlere gidiyoruz. Öyle ki İstanbul’da zaten yaşayan bazı kişiler bile, bizim gittiğimiz yerlere hiç gitmemiş oluyorlar veya bir yakadan diğerine geçmeleri yıllar öncesinde kalmış.
Bu akşam iki yeğenim “teyze bizi gezmeye götür” deyince (😅) bir hevesle onlar ve ablalarımla kız kıza çıktık, yedik içtik geldik. Çok güzeldi. Yeğenim dedi ki, sanki uzaktan gelmiş gibi değilsin de, daha dün burdaymışsın gibi... Çok sevindim tabi... Fakat bunun iki anlamı vardı, bizim yakınlığımız bir yana, onun aylardır farklı birşey yapmamış olmasıydı sebep (henüz taze anne).
Tuhaf. Oysa en son geldiğimiz geçen yazdan beri geçen 5,5 aylık sürede, şöyle telefondaki fotoğraf galerime bir baktığımda öyle dolu öyle dolu ki, sanki aylar değil yıllar geçmiş gibi bizim için. Hayat Hollanda’da daha yoğun. Bunun bence en önemli sebebi trafik sorununun olmaması. İstanbul’da bir gün içim en fazla bir etkinlik yapabilirken (ki onu da dışarı çıkmaya gözün yerse), biz öğleden önce, öğleden sonra ve akşam diye üç farklı etkinliğe günümüzü sorunsuzca ayırabiliyoruz. Fakat şunu da farkediyorum , İstanbul’da sadece toplu taşıma kullanmama rağmen benim dışarı çıkmaktaki rahatlığım, burada yaşayanlardan daha fazla. Nitekim hiç üşenmeden birden fazla yere gidiyorum. Biraz da işin içinde alışkanlıklar söz sahibi oluyor.
Yine bugün, eskiden evimin olduğu Üsküdar’ın meydanından geçerken (Marmaray inşaatından önce ayrılmıştık), Marmaray’dan sonra meydandaki değişiklik gözümü çok tırmalarken, Eminönü vapur iskelesinin aynılığı, hatta önünde her sabah tost aldığım büfelerin bile değişmemesi çok tuhaf hissettirdi. Ne kadar yabancı ve ne kadar tanıdık. Çok garip. Yine geçtiğim birkaç yolda da benzer hislere büründüm. Her durağını sırayla adım gibi biliyorum, bazı binalar çok tanıdık, bazıları yepyeni ama hepsi de çirkin. Eski halleri daha mı güzeldi, yoksa onu güzel kılan anılarım mıydı?
Hayat bazıları için hızlı, bazıları için yavaş geçiyorken; şehirler hem çok dinamik hem de hep aynı kalıyorken; ben iki dünya arası bir yerdeyim sanki. Hem uzağım hem yakın, hem aynıyım hem farklı.
19 Şubat 2019 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
SilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSilBu yorum bir blog yöneticisi tarafından silindi.
YanıtlaSil