28/2 Kahve Falı
GeCe
Şubat 28, 2019
5 Comments
Bu sabah tatilden döndükten sonraki ilk Hollandaca konuşma dersimiz vardı. Onlara lokum götürmeyi düşündüm ama gözüme çok yavan geldi. Daha önce Taylandlı arkadaş bir çay getirmişti termosta. Dedim ben de bari Türk kahvesi pişireyim ;)
Bir kutu kahve fincanımı, elektrikli cezveyi, kahveyi falan hazırlayıp götürdüm. İstanbul’da yaşarken hergün en az bir tane Türk kahvesi içmeme rağmen Hollanda’da çok seyrek içiyorum. Haliyle acaba köpüklü olacak mı diye meraktaydım. Paketi yeni açmıştım ama taptaze bir kahve değildi sonuçta. Bu arada bir parantez açayım, dayımın kızı Kurukahveci Mehmet Efendi’de çalışıyor ve orada üretilen kahvelerin tadımcısı. Kimya mezunu ama tam olarak neyine bakıyor bilmiyorum, meslek sırrı olmalı. Neyse efendim Türk kahvesi tiryakisi Ablam sordu, bazı paketler çok iyi köpürüyor bazıları köpürmüyor neden diye. Sahtedir dedi. Maalesef çok taklit varmış ve köpürmeyenleri hemen şikayet edin dedi. Ben de buradan yazayım aklınızda olsun.
Bugün Taylandlı iki arkadaş gelememişti ama Hollandalı hoca ve Peru’lu arkadaş hayatlarında ilk kez tattılar. İki Türk olarak biz zaten biliyorduk. Arnavutluk doğumlu Yunanistan büyümeli arkadaş çok iyi biliyor (annesi evde hergün 3-4 fincan içiyor) ve Bulgar türkü arkadaş da zaten biliyordu.
Hollandalı hoca aşırı sert buldu, zor bitirdi. Perulu arkadaş bayıldı, bitince kokusunu içine çekti Harika dedi. Ve tabi en sonunda fala kapadık fincanları. Gelenekten bahsettik, nasıl yapılacağını anlattık (onlar çevirdiler) ve biz 4 bilen (bu arada Arnavutluk’ta da fal bakıyorlarmış) gördüklerimizden itibaren ata tuta fal baktık.
Bilmeyenler olayı çok enteresan buldular, resmen fincanın içine düştüler. Dersin amacı konuşmaksa bol bol da konuşmaya vesile oldu tabi. Yetmedi Faladdin’den bahsettim ve hocanın fotolarını gönderdim (Ablam aracılığı ile), falı geldi ama şimdi onca yazıyı nasıl çevireceğimi kara kara düşünüyorum 🤣
Hiç hesap etmediğim kadar verimli bir ders oldu :))
Bir kutu kahve fincanımı, elektrikli cezveyi, kahveyi falan hazırlayıp götürdüm. İstanbul’da yaşarken hergün en az bir tane Türk kahvesi içmeme rağmen Hollanda’da çok seyrek içiyorum. Haliyle acaba köpüklü olacak mı diye meraktaydım. Paketi yeni açmıştım ama taptaze bir kahve değildi sonuçta. Bu arada bir parantez açayım, dayımın kızı Kurukahveci Mehmet Efendi’de çalışıyor ve orada üretilen kahvelerin tadımcısı. Kimya mezunu ama tam olarak neyine bakıyor bilmiyorum, meslek sırrı olmalı. Neyse efendim Türk kahvesi tiryakisi Ablam sordu, bazı paketler çok iyi köpürüyor bazıları köpürmüyor neden diye. Sahtedir dedi. Maalesef çok taklit varmış ve köpürmeyenleri hemen şikayet edin dedi. Ben de buradan yazayım aklınızda olsun.
Bugün Taylandlı iki arkadaş gelememişti ama Hollandalı hoca ve Peru’lu arkadaş hayatlarında ilk kez tattılar. İki Türk olarak biz zaten biliyorduk. Arnavutluk doğumlu Yunanistan büyümeli arkadaş çok iyi biliyor (annesi evde hergün 3-4 fincan içiyor) ve Bulgar türkü arkadaş da zaten biliyordu.
Hollandalı hoca aşırı sert buldu, zor bitirdi. Perulu arkadaş bayıldı, bitince kokusunu içine çekti Harika dedi. Ve tabi en sonunda fala kapadık fincanları. Gelenekten bahsettik, nasıl yapılacağını anlattık (onlar çevirdiler) ve biz 4 bilen (bu arada Arnavutluk’ta da fal bakıyorlarmış) gördüklerimizden itibaren ata tuta fal baktık.
Bilmeyenler olayı çok enteresan buldular, resmen fincanın içine düştüler. Dersin amacı konuşmaksa bol bol da konuşmaya vesile oldu tabi. Yetmedi Faladdin’den bahsettim ve hocanın fotolarını gönderdim (Ablam aracılığı ile), falı geldi ama şimdi onca yazıyı nasıl çevireceğimi kara kara düşünüyorum 🤣
Hiç hesap etmediğim kadar verimli bir ders oldu :))