Yazıda tüketememe hastalığımdan bahsedecektim nerelere geldim. Göçebe hayatına geçiş yaptığımızdan beri sürekli kendimi frenlemekten dolayı artık neredeyse hiç birşey alamaz oldum (bir tek kitabı hariç tutabilirim sanırım o da genelde ebook oluyor). Alışveriş yapmak benim için hiç bir zaman keyif olmadı zaten de şimdi ise ciddi çatışmalar yaşıyorum. Gerekli olan şeyleri alıyorum elbette, sadece gözüme hoş gelecek şeyler almak, alınca mutlu olmak gibi bir davranıştan yoksunum artık.
Evde eksik denilebilecek bir çok şey var. Mesela tabak çanak meselesi. Bazı parçaları kırılmış 6 kişilik bir takımla yaşıyoruz. Bazen gün geliyor mesela salata koyacak tabak bulamadığım oluyor. Almak için bakıyorum, araştırıyorum, görünce vazgeçiyorum, hem pahalılığı hem de çok ihtiyaç duymayışım beni engelliyor. Kaç kere yaşadım tabak sıkıntısını, 6 ayda iki kez diyorum ve önemsiz buluyorum.
Ben böyleyken, sırf hoşuna gittiği için tabak çanak alan, çanta koleksiyonları yapan, giysiler alan (kendime en son geçen kış birşeyler almıştım galiba, bu yaz da bir iki tişörttü sanırım) kişileri artık anlayamıyorum. Belki de sorun bendedir, bunun altında kendini ihmal etme gibi ciddi bir psikolojik sorun yatıyordur. Biraz bu hususta içime dönmem, kendimi tedavi etmem lazım belki de.
Asla eşyaya bağımlı olmadım, bir çok kez taşınınca (ülke değiştirmek anlamında) valize sığmayacak eşyalar biriktirmekten vazgeçtim zaten. Para harcarken gözün dönüp de takınılan kayıtsız tavra çok imreniyorum yalnız. Para sıkıntısından değil, çok şükür yaşamamıza yetecek kadar kazanıyoruz, alırken her şeyi sorgulamamdan kaynaklanıyor bu. Buna gerçekten ihtiyacım var mı diye soruyorum kendime. Bir de önceden gözüm dönüp aldıklarımın beni artık mutlu etmekten çok uzak olduğunu anladığım için. Hepsi sadece bir anlık mutluluk getiriyor.
Son zamanlarda gittiğim evlere girer girmez, ne kadar az eşyam olduğunu görüp eksiklerimi farkediyorum. Daha oradayken kafamda listeler yapıyorum ama sonra hepsi gereksiz gelmeye başlıyor yine. Kızım için daha bonkorüm ancak onun da, gördüğüm diğer yaşıtlarına göre daha az eşyası ve oyuncağı var. Sahip olduklarımızın yeterli olduğunu görünce gerçekten düşünüyorum, çok eşyaya veya kıyafete sahip olan insanlar bunların hepsini kullanabiliyor mu, o bebek tüm o kıyafetleri giyebiliyor mu, o kadar çok oyuncağın hepsiyle oynuyor mu?
Daha Cem'le yeni tanıştığımız zamanlarda, onunla alışveriş yaparken de böyleydim. Annem terzi olduğu için bir kıyafetin ederini kestirebiliyorum. Harcanan kumaş miktarı, kullanılan ip, düğme gibi malzemeler ve işçilik sonucunda ne kadara mal olacağı. İşte bu yüzden o ederin çok üzerinde olan şeyleri hiç almazdım. Bu gerekli olan şeyler içindi. Gereksiz olan keyif sebebiyle almaya yeltendiğimde ise aklımdan ilk geçen, bununla kaç öğün karın doyar (veya kaç insan doyar) kriteri oluyor. Böyle düşününce aç birini doyurmak, o eşyayı almaktan daha önem kazanıyor benim için. Bu amaçla yapılan bir alışverişin getirdiği huzur ise hiç bir mal alımımın yerini tutmuyor.
Gerektiğinden fazla almayı ben de sevmiyorum. Bazen benim dışımda gelenlerden bir yığılma oluyor, onları bile fazlaysa hiç kullanmadan dağıtırım. Arada elzem şeyleri de alamıyorum gerçi. Bir senedir siyah ayakkabı almam lâzım, beceremedim :-). Zor beğeniyorum zaten:-)
YanıtlaSilŞu yorum davası benim de çok başıma geldi. Geçende yazdığım yorumu sırf bu yüzden sildim birisinin bloğundan. Ayıp gerçekten. Hani kimisi herkese cevap yazmıyor, onlara birşey demiyorum da bir kişiyi bırakmak, evine gelen herkese hoş geldin deyip içlerinde birisine arkanı dönüp gitmek gibi.
Arada benim de canım sıkılıp, kapatmayı düşünürüm bloğu, ama o kadar çok şey var ki içinde... Hem ben seviyorum yazı yazmayı. Hem bir sürü güzel insan da var.
Günaydın Ge Ce :-)
O güzel insanlara denk gelmek dileğiyle inşallah
SilNe kadarda güzel yazmışsınız, takipçi sayısı fazlalaşınca burnu büyüyen blogerlar :))
YanıtlaSilDiğer yorumlara cevap verip size verilmemesi bunu benimde yaşamışlığım oldu çok sinir bozucu,
Sizi yardım ettiklerinizin haddini aşıp sizi kullanmaya kalkmaları bu benin hayatım boyunca yaşadığım gerçeklerin en kötülerinden maalesef iyilik yap denize at diye diye ne hale gelmişim fark ettim ve bir dur dedim bu gidişe,
Sonra lüzümsuz abartılı alışverişler tabi hoşuna gittiği için alınır ama bkunu çıkartmamak lazım,
Ah bide şu tektstil ürünlerin ederinden çok uçuk fiyatlarda olması o olayı bizim anlayıp diğer insanların anlamaması, nadiren bende bazı kalite markalara iyi paralar vermişliğim olsa da o ederinin 4-5 katında satıldığını bilmek beni bitiriyor arkadaş, bazen sürekli bu uçuk fiyatlı üstüne üstlük kalitenin yanında geçmeyen ürünleri almayı alışkanlık haline getiren insanlarla alışveriş yaparken ki halimi görseniz "canım bak onun iki yıkamalık ömrü var gel sen bunu alma ne kadara maal ediliyor bir bilsen sözleri ile :)) karşımdakini bir iki sözümü dinleyip sonra bildiğini okuması :))
Neyse bende çok konuştum galiba ama siz genede blogunuzu kapatmayın 1400 küsür takipçi hiçde az deği birşeyler yapıyorsunuzki varlar bence siz bir düşünün gelin gene..
Sevgiler..
Takipçi sayısı gerçeği hiç yansıtmıyor çoğu hediye etkinliği ile gelenler oluyor ana neyse ki ben hiç etkinlik yapmadığım için benimkiler ondan ziyade yılların getirdiği birikim. Yine de pek bir önemi yok sayının
SilSevgili Gece,
YanıtlaSilseni 2 konuda da cok iyi anliyorum gercekten.
Sanal alemde yasanan, soylenen ya da kayitsiz kalinan bazi seylere benim de arada canim sIKIlIyor ama biraz sonra unutuveriyorum geciyor.
Alisveris konusuna gelince, cok cok cok benziyoruz bu konuda. Bir kere tabak takimin oldugu icin sanslisin oncelikle onu soyliim :) benim takimim yok, catal kasiklar ayri telden caliyor, usetelik sadece 2 tane yemek bicagim oldugunu biraz utanarak soylemeliyim. Cunku yakin zamanda donme durumlari olabilir ve donus asamasi sansliysan onceden bildiriliyor sansli degilsen birkac gun icinde biletin aliniyor ve soktasin! Yani o kaosu yasamamak icin az almaya gayret ediyorum. Ama bir sandalye begendim onu alicam galiba :((( Alicam ama hemen Tr'deki evime goturcem. Ay derdime bak ne buyuk degil mi :)))
Ben zaten alisveris yapmak yerine seyahat etmeyi tercih ederim sahsen.. O daha buyuk haz veriyor bana. Ne diye buyuk paralar dokeyim Allah askina.. O ayakkabiya-cantaya verecegim parayla Avrupa'nin bir sehrini gezmeyi yeglerim..
Evi oyuncakla doldurmak da mantik degil onun yerine ozel zamanlarda az ve oz sekilde almayi tercih ediyoruz. Doyumsuz olmasin, para biriktirsin, simarmasin istiyoruz anliyor musun. Sen kendini yalniz hissetme. Bir sure yazmak istemiyorsan yazma, dinlen. Yenilenip geri donersin.
Gene cok yazdim hihih
Sevgiler..
Slovakyada fi tarihinden kalma 4 tabak ve 4 bardakla yaşıyorduk. Her yemekten sonra yıkıyordum bul mak yoktu. Sonra bebek olunca her zamn yıkayamaz olmustum ve bir takım aldık o da 30 parca 20 euro gibi komik bir fiyata ki burda 2-3 tabak alırsın o fiyata. Meger desenlerinde hata varmış ve defoluymuş ondan ;))
SilSana çok sık yorum bırakmasam da seni ve yazılarını seviyorum Gece...Yazdıklarında çok haklısın. İnsanları tanımak zordur ya, burada da aynı durum var zor gerçekten..Önceleri çok samimi davranıyor ve sonra ne sana uğruyor ne de yorumlara cevap veriyor. Oluyor böyle şeyler onları kafana takma. Sende bir daha gitmezsin olur biter. Bende de var öyle bir iki kişi boşver..
YanıtlaSilŞu alışveriş olayında da benim de ablam terzi dediğin gibi maliyetine bakıyorum ve vazgeçiyorum.
Bazı marka mağazaları laf olsun diye gezerken aklım şaşıyor. pazarın uyduruk tişörtüne 350 etiketi görünce aklım karıştı. iki parçayı birleştirmişler al sana elbise, fiyat 500 oha yanii.. (afedersin) Bunları alanların ya para hesabı yok, ya da aklı.. para hesabım olmasa da o kadar para veremem.
Sevgiler.
Hiç birimiz öyle her zaman yorum yazmıyoruz bu yüzden böyle seylere alınmaktan uzağım. Genelde söyleyecek birseyler hissettiysem popülermiş değilmiş hiç bakmadan yazarım yorumumu
SilSanırım bende yazmayı o aptalca yorumlar yüzünden bıraktım ve o kadar özlüyorum ki klavyeye dökülen satırlarımın arkadaşlığını , farklı ülkeler farklı şehirler derken tüm arkadaşlarım online okuduğum bloglar ve takip ettiğim fotoğraflar kaldı yanımda tabi arada çalan telefonlarımı saymazsak.
YanıtlaSilYazdıklarını keyifle okudum her zamanki gibi , psikoloji eğitimi almış bir alışveriş hastası olarak ilik tedaviyi hakeden benim sanırım senin durumun gayet olağan .Çevreye bakınca kendini anormal görmen çok normal tüketim toplumu olup çıktık , bir varken bir eklememek sanki olağan dışıymış gibi hissetmemize sebep olan bu çılgın tüketim mutluluktan çok mutsuzluk getiriyor ve sadece bu zavallığa seyirci kalıyoruz.Sen her zaman ki gibi kendinle barışık bir tavırla eleştirmişsin kendini bu kendini dinleyebilecek kadar yalnız olmandan kaynaklanıyor ve inan bana çok güzel keşke birçok kişi dünyanın içinde boğulmak yerine azıcık süzebilse tutumlarını bak içim kabardı yine yazmaya gidiyorum şimdi okursun inşallah , öpüyorum çok uzak diyarlardaki arkadaşım seni :)
Psikolog olduğunu bilmiyordum benim psikologum olur musun desem :) sanki bu annelik hallerinden sonra kendimi baştan aşağı bir sorgulamam lazım gibi hissediyorum
SilTakipçi sayısı :)
YanıtlaSilBiliyor musun sen söyleyinceye kadar hiç aklımda yoktu dur bir bakayım dermişim :)) ha ha ha :) hiç tarzım değil aman ...
Şu cevap mevzuuna gelince evet gercekten insan birşeyler yazınca yada sorunca bekliyor değilmi ama bakıyorum bende yokkkk olsun can sıkmaya değmez. Neden blog tuttugummuzla baglı bence bu düşüncemiz.
Mesela ben sadece günlük gibi kullanıyorum bazen çok hoşuma gidenleride paylaşıyorum no problem... İsteyen yazar istemeyen canı saolsun arkadaş :)
senin blogunuda severek takip ediyorum bu arada araya iliştirivereyim onuda .
Eşya konusunda sonuna kadar sewninle aynı fikirdeyim ki hiç birşeyi atmaya kıyamayan evde varken sürekli onuda alayım bunuda alayım diyen bir annem varken ...
Bende fazla gelen herşeyi dagıtıyorum mesela şimdi taşınma telaşımız var ; bak gör ne kadar eşya gidecek evden. En güzelini yapıyorsun bence süper!
Tasınmalar insanı hafifletiyor ya bayılıyorum ben de o duruma :) kolay gelsin bu arada
SilCanım seni kesinlikle bu tavrından ötürü taktir ediyorum. Yapmak isteyip de yapamayan öyle çok insan var ki senin bu söylediklerini, kimileri de bağımlısı olup çıkmışlar. Tüketmek bir hastalık. Ben mesela tutumlu bir insanımdır ama sıkkın olduğumda hep bir şeyler almak isterim. Bazen bundan ötürü kendime çok kızıyorum. Allahtan çok abartmıyorum da kendimi bir şekilde engelleyebiliyorum. İnsan tabi küçük mutluluklar küçük hediyeler almalı kendine bu da bir ihtiyaç. Arada minik kaçamaklar yapmadan olmuyor. Ama kesinlikle ihtiyaç haricinde alınan her şeyin lüzumsuz olduğunu müsriflik olduğunu düşünüyorum. Bu yaşadığımız hayat bizi devamlı tüketmeye harcamaya itiyor. Ama sen şanslı olan kesimdensin bence. Kendini tutabilmen harika. Ayrıca alışkanlıkların da önemi var elbette. Annenin terzi olması ne güzel görünce hemen neyin ne olduğunu anlamak harikadır. Bir de anne olmanın da etkisi olduğunu düşünüyorum. Anneler çünkü her zaman kendilerinden çok çocuklarının ihtiyaçlarını düşünür önemserler. Bu harika bir şey. Ben eşyaya neden bu derece bağlıyım bilmiyorum. Kitaplarım kağıtlarım oyuncaklarım her şeyimi fazla düşünüyorum, önceden de böyleydim aslında. Eşyaya bağımlı olmamak en güzeli. Takipçilere gelince bazen bana da oluyor böylesi ama artık umursamıyorum. Abuk sabuk yorumlar, yorumlara yanıt vermemeler herkesin başına geliyor. İnsanlar bir şekilde kendilerini belli ediyorlar. İlk zamanlar üzülüyordum ama şimdi herkesin kendi seçimi demekle yetiniyorum. Bu sıra biraz gamsız oldum sanırım:):) Sevgilerimle öpüyorum kuzucuğu da:)
YanıtlaSilEvet arada şımartmak lazım aslında kuranda da diyor size verdiğimiz nimetlerden yiyiniz içiniz faydalanınız fazlasını zekat veriniz diye. Yani nimeti kendimize haram etmek de doğru değil. Aslında en doğrusu her konuda olduğu gibi denge
SilAslında seninki değil de bizimki tüketme hastalığı bence! Al al nereye kadar!? Keşke senin yaptığının birazını yapabilsem. En azından artık indirim zamanı ihtiyacım olanları almaya karar verdim. Bu da birşey diye düşünüyorum. Bir de o alışveriş yaptığın zamanki mutluluk sadece anlık! Sonra dönüp baktığında o aldıklarını ıvırzıvır olarak görüyorsun:) Mutlu pazarlar! Bir de sen hep yaz;)
YanıtlaSilSize de mutlu pazarlar, kıyafet konusunda bir seyi en fazla kaç kez giydiğine bakarak kriter koymak daydalı. Mesela bir kış boyunca kazagını kaç kez giyiyorsun ne kadar kullanılıyor. Ona bakarak gerekliliğine karar vermek kolay oluyor
SilYazınızı okuyunca 'türünün tek örneği' olmadığımı anladım :) Demekki benim gibi düşünenler de varmış ama maalesef sayımız çok az. Ben bu halimden dolayı kendimle gurur duyuyorum, asla gereksiz eşya, kıyafet... vs. alanlara özenmediğim gibi bu tür insanlardan da rahatsız oluyorum, onlar adına üzülüyorum :(
YanıtlaSilGenelde ben de kendimden memnunum ama bazen kafam karışmıyor değil zira herkesin yaptığı şey toplumda normal kabul ediliyor ya yanlış olsa bile
Silyazına bayıldım ve yaşasın benim gibi bir bayan var dünyada dedim:)Bence normal olan tabi ki sensin ama ara sıra birşey düşünmeden çok beğendiğin şeyi almak sana iyi gelecektir.Kendine bir hediye olsun:)İnan benim evim de çok sade;gereksiz diye vitrin ve tv ünitesi,orta aehpa almadım.Tüller hazır dikilmiş mesela:)Hiç pişman değilim,sadece tüllerimi sevmiyorum o kadar.Blogunu kapatma sakın,olan bitene boşver:)Sevgiler
YanıtlaSilKendime hediye olarak en çok çiçek ve kitap alıyorum bu aralar beni mutlu ediyor onlar, herkesin tercihi farklı tabi ama mesela eşya alıp yığmsk hem kalabalığa hem ektra işe sebep olduğundan kaçınıyorum sanırım
YanıtlaSilAy kim kızdırdı seni? Ben değilim o kesin, hem yorumlarına cevap veriyorum hem de takipçi sayım az hehehehe. Maya ilk kez hasta oldu, şu an 39 derece ateşle yanıyor, o nedenle pek okuyamıyorum blogları, dedikodulardan falan uzak kaldım ama kendine iyi bak, fazla takılma, sanal alemde insanlar da pek gerçek değiller, ne yapacaksın..
YanıtlaSilYazıya gelirsek, kesinlikle eşyaya bağlılık iyi birşey değil. Bir yangınla herşeyinden olabilir insan, azla mutlu olmayı, israf etmeden kullanmayı öğrenmek çok önemli bir meziyet..
Oy kıyamam kuzuma çok geçmiş olsun sen değildin zaten sevgiler
SilGecen yaz TR'deyken , donmeye yakin zamana kadar kiyafetlere hic bakmadim.Sonra burada istedigim gibi etek bulamadigim icin , eteklere bir bakayim dedim.Envayi cesit model ve renkte kiayfetler var.Begendigim seyi elime alip , "3 defa yikaninca bu da dolabimdakiler gibi olacak ! " deyip tekrar yerine koydum.Ala ala , klasik klos ve siyah bir etek aldim.O etegi omrum olursa kim bilir kac yil kullanirim :) Allah'tan Fransa'da " Modasi gecti " diye bir olay yok :))))) Oyuncak konusu benim icin hic onemli degil.3 cocugumda da gordugum kadariyla , cocuklar oyuncak olmayan seylerle oynamayi daha cok seviyorlar :) o yuzden bizim evde neredeyse hic oyuncak yok ve daginiklikta yok :p
YanıtlaSilDoğru demişsin, zaten dolapta belli başlı parçalar olunca değişik kombinleyerek çok sayıda çeşit olabiliyor. Oyuncaklarımız var bizim özellikle ev sahibinin bıraktıkları ama bizim aldığımız fazla değil (belki daha az oyuncağı olanlara fazla gelir bilmiyorum ama) genelde gördüğüme göre çok değil
SilBir ben daha var taa uzaklarda.Annem hep kızım"üstüne başına alsana bişeyler,gençsin sen.Bak herkes şık şıkırdm."ben annemin bu sözüne uyup alışverişe çıktığımda da o gereksiz,şunu nerede kullanacağım diye hiç bişey almadan geri dönerim çoğu zaman.Bende o kadar parayı çula çaputa vereceğime çocuklarımın eğitimi için harcarım diye düşünürüm.Bilirim ki eğitime harcanan para hiçbir zaman boşa gitmez.Değil mi?
YanıtlaSilBu arada ben sizi uzun zamandır sessiz takip edenlerdenim.Sadeliğiniz dikkatimi çeker hep.Bloğdan bile belli oluyor yani.:))Boşverin diğer insanaları.Siz nasıl mutluysanız onu yapın.Ama evet bloğlar bazen çok vaktini alıyor insanın.Pek çok şeyi erteletiyor insana.
Hoşçakalınnnn
Aynı ben bana da çok söylerler bunu genelde sade giyiniyorum ve özellikle ablam tarafından çok eleştiriliyorum :)
SilSevgili Ge-Ce ;
YanıtlaSilÖncelikle tüketimin tavan yaptığı bir dönemde elinde olmadan gösterdiğin doğal reflekse hayran kaldım. Bence bu davranışın altında ruhsal doygunluk ve dinginlik yatıyor. Uzun zamandır ben de bu tutumda oluyorum elimde olmadan, ne kadar minimumsa evdeki yaşamımızdaki ıbır zovır o kadar güzel bence. Aylar önce Mektem Sözer'in blogunda olumuştum, tüketmeme tutumunu ve benim gibi başkalarının bu tutumda olması kendimi biraz daha normal hissetmemi sağlamıştı, aynen senin bu yazdıkların gibi :)
Takipçi sayısının çok olduğu bloggerlara çok yorum yapamayacağım açıkçası, blog okumaya taramaya bayılsam da hep ya kaale alınmazsam çekincesiyle yorum yapmaktan çekinirim, ama bloglarını tümden kapatmayo düşünmüş olman benim gibi sessiz sedasız izleyicilerini de muhakkak üzecektir, 5 aylık taze ve acemi anne olan ben senin yaklaşımlarını Dila'yı gözlemlemeni hayranlıkşa okuyorum, hatta acaba ben de kozımla nicelerini yaşayacak mıyım diye sabırsızlanıyorum. Çoğu zaman sessiz yorumsız kalmam cep telefonumdan kızımın gazını çıkarırken senin ve çok samimi bulduğum birkaç bloga göz atmam yüzündendir, lütfen bizi paylaşımsız bırakma:) sayende kızımın lekeli çamaşırlarını sabun tozuyla çıkarmayı, kızımın içgüdülerine güvenmeyi, yakınken uzak olanları, çocukluğumuzun o samimi sofralarını hatırladım, bilmediklerimi öğrendim. Şeffaf ve samimi buluyorum seni. Kızım kucağımda uyuyor şuan,imla hatalarım affola. Güzel yazılarınla görüşmek üzere ferah tut gönlünü, hoşkal!
Çok tesekkürler bu uzun yorum için nasıl zor oluyor bilirim bebekle yorum yazmak, doğrusu yorum okumak herkesin hoşuna gider ama annelerin buna zar zor vakit bulabildiğini çok iyi anlıyorum :) kızınıza maşallah eminim çok güzel zamanlarınız olacak gün geçtikçe
SilSiz yazılarını sonuna kadar okuduğum ender blogger arkadaşlarımdan birisiniz.Yorum yazmayı hiç beceremedim şimdiye kadar sessizce okurum hep.Kapatmayı düşündüğünüzü okuyunca üzüldüm ve yazmaya karar verdim.
YanıtlaSilBirilerine kızıp bizleri de yazılarınızdan mahrum etmeyin derim,hem onca emeği heba etmeye yazık değilmi..
İnce eleyip sık dokuyan insanları hep sevmişimdir ben de bu kanuda oldukça yol katettim sayılır.Kıyafet konusunda cimriyimdir ama mutfak söz konusu olunca hala dayanamıyorum malesef,yukarda yazdıklarınızdan sonra o konuda da kendime gelmem gerektiğini anladım.Umarım başarırım....
Daha uzun yıllar okuyabilmek dileğiyle inşAllah
Hemen kapatmam zor zaten yılların emeği var ama bir süre dinlenebilirim belki. Türkiyede mutfak eşyaları konusunda çeşit ve fiyat yelpazesi çok geniş. 1 milyoncular diye bilinen dükkanlarda bile harika şeyler oluyor. Burda (slovakyada da böyleydi) o tip dükkanlar yok yada ben bulamadım. Bir tabağa 8-10 euro vermek bir fincana 5 euro vermek zor geliyor. Belki eksiğim olmasa her çıkışımda bir 5 euro çok değil ama en az 4-6 tane almam gerektiğini düşününce elim gitmiyor
Siltüketememe bende de var, almadıkça mutlu oluyorum resmen :) geçen hafta bir gün "spend nothing day" di, bence bu yöne bir yönelim var, azınlık bile olsak henüz! :)
YanıtlaSilblogunuzu kapatmayın tabi ki, sizi üzen sinirlendiren insanları takibi bırakın, her türlü insan var yapacak bişi yok. bir arkadaşım geçenlerde hayatından mutsuz insanları çıkardığını söylemişti. aynı durum değil ama benzer... sevgiler
Benim her günüm öyle dermişim ;) tabiki alışveriş oluyor evin ihtiyaçları hiç bitmiyor ama gereksiz harcamaları kestim uzun zamandır. Hayatımızdan o kişileri çıkarmak gerek haklısınız, misal akrabalar falan olsa böyle insnlar yapabilmek zor ama sanal dünya en kolayı
SilYazılarınızı çok dozunda luzumsuz bilgiler içermeyen ne demek istediğini çok net anlatan ve hep gerçekten de hayatıma dokunacak şeyler buluyorum hiç yorum yazmadım bu güne kadar ama bizide lütfen var sayın kim bilir kaç kişi var benim gibi sizi okuyup takip eden
YanıtlaSilBence yazmaya devam edin dersem bencillik mi etmiş olurum ben çok beğeniyorum yazılarınızı şimdiye kadar hiç yorum yazmadım ama hep okudum yazılarınızı çokda yararlı sade ve hayatıma dokunan yazılar bizleride düşününü kim bilir kaç kişi var benim gibi sizi takip eden
YanıtlaSilDoğrusu bu kadar okunduğumu bilmiyordum tesekkür ederim
Silsevgili Gece ,bu yazında kendimi buldu desem yeridir.bende birşey alırken bu kerçekten gerekli mi diye sorarım kendime.bu yüzden kolay kolay birşey alamam.alsam da pazardan almayı tercih ederim,ya da son zamanlarda dikişe merak sardım,kendim dikerim.hatta blogumda az önce kızım için diktiğim bir elbiseyi paylaştım,bir mağazada görüp çok beğenmiş ama pahalı bulunca kumaş alıp bnzerini çok çok ucuza diktim.ayrıca eşyaya hizmet etme fikrinden de hoşlanmıyorum.yeteri kadar olsun daha ne..
YanıtlaSilyorumlar konusunda bazen bende sıkıntı yaşıyorum.ama yazmak,paylaşmak yine de çok güzel:)
seni takip ediyorum,arada kaçırdığım yazıların oluyor tabi,ben senin kadar internete vakit ayıramıyorum malesef:(ama takipteyim:)
sevgiler...
evet elbseyi biraz önce gördüm bravo valla benim de el atmadığım bir o kaldı :)
Silmerhaba sevgili gece, seni ve diloşu çok sevdiğimi söylesem öncelikle :)) daha önce sana yazmadım hiç, ama yakınen takip ediyorum, gizli hayranınızım yani. hamileyken, öylesine bloglara bakarken tanıdım sizi ve daha sonra aileden biri oldunuz, bugün yazmış mı acaba diyerek her sabah bakarım sayfana :) ve şu an işyerimdeyim, çok yoğunum, ama iki kelam yazmam lazım dedim.beni ve birçok anneyi aydınlatıyorsun, düşüncelerine ruhlarına iyi geliyorsun bilesin, SAKIN YAZMAYI BIRAKMA, kime soracağımı bilemediğim konularda tecrübenden yararlandım bilesin, SAKIN YAZMAYI BIRAKMA, çok uzaklarda kuzucuğunla oynadığın oyunları örnek aldım,sevdim,SAKIN YAZMAYI BIRAKMA, daha birçok sebepten.. YAZMAYI BIRAKAYIM DEME GECECİM. BEN GÜNÜME SENİNLE BAŞLIYORUM, GÜNLERİM KÖTÜ GEÇER YAZMAZSAN ...
YanıtlaSildoğrusu bu kadar sevenim olduğunu bilmiyordum. yanlış anlaşılmasın bazı kişiler vardır, ben blogumu kapatıyorum hehehe der sonra yorumlar alır vazgeçer. bu duruma düşmek istemem zaten ben de kapatıcam demedim aklımdan geçiyor dedim, henüz tam kararımı vermiş değilim verdiğimde ise tereddüt etmem. sizin kaleminiz de çok güzelmiş insanın yüreğine dokunuyor baktım blogunuzda yazı yok keşke olsaymıs bende okurdum. çok teşekkürler güzel sözlerinize
Sil:)) bundan daha çok sevenin olduğuna eminim gececim, bugüne kadar yazmamış ve bu yazıyla gün ışığına çıkan biz gizli hayranların dışında, henüz daha yazmamış, diğer gizli hayran grubu-okuyup aynı şeyleri paylaşanlar da var inanıyorum :) biz seni yanlış anlamayız, sen bizi tanımasan da biz seni uzun zamandır tanıyoruz, (ki o nedenle bak ben sana sen diye hitap ediyorum) ;) o derece bizdensin yani. zaman paylaşımımızı arttırır umarım, ama gün olur yazmak istemezsen, en azından mail yolu ile iletişimde olalım derim ben. ayrıca, yazımla ilgili güzel sözlerin için ben de teşekkür ederim, denizcilik mesleğinde olan bir anne olarak geçen yıl oğlum denize hamileyken, bi nevi blog adını rezerve ettim kendimce :P belki birgün yazarım diye. ama daha harekete geçemedim, ev-iş-bebek-ev işi-yemek-temizlik bilmem anlatabildimmi :)) yazdıkça yazası geliyor insanın. işe dönmem gerek. sana en güzel dileklerimi gönderiyorum izmirden, görüşmek üzere diyorum. herşey gönlünce olsun arkadaşım ;)
Silbende bende :) sizi uzun zamandan beri takip ediyorum çokta beğeniyorum gerçi 2012 şubatta doğum yaptım çocuklarımız yaşıt sayılır ozamanlar bi kopukluk oldu ama sonra yine devam ettim hatta geçen haftaydı bıraktığım yerden tüm yazılarınızı okudum arada kopukluk olmasın diye. Yazılarınız okunası yazılar diyebilirim bırakmadan önce biraz daha düşünün nolur :))
YanıtlaSileskiden ben de çok örerdim yaptıklarınız ne güzel elinize sağlık. teşekkür ederim güzel yorumunuza
Silben teşekkür ederim yaptıklarıma bakıp ta beğendiğiniz için :)
SilCanımmmm,
YanıtlaSilNe tuhaf degıl mı aslında aylardır belkı de yıllardır blog okuyamıyorum…
Şimdi atolyedeyım ve son yukledıgım fotografların yedegını harıcı hard dıske atayım dedım, 45 dk vardı ve sen geldın aklıma bu arada senın son yazılarını okumak ıstedım..
Sayfanı actım ve son yazınla karsılastım…
İnan ben de aynı durumdayım.
Sen yıne ıyısın bu yaz kendıne 2 tısort almıssın :) Ben son ıkı yıldır kendıme ozel ne kıyafet, ne canta, ne ayakkabı almıs degılım..
Bazen ben de sorguluyorum hatta kızıyorum kendıme ama sonra gecıyor…
Cunku artık alısverıse cıkmak dahı bana cok ama cok sacma ve gereksız gelıyor..
Bu durumdan mutsuz degılım bu yuzden ınan senı cok ıyı anlıyorum..
Aslında bır kac aydır sana yazmak ama uzun uzun yazmak ıstedım fakat hep bır engel cıktı..
Bırtanemmmm,
Bu yaz Turkıye'ye geldıgınde İzmir'e mutlaka beklıyorum.. Bılıyorsun burada artık bır evın var..
Teyzesi meleğini dört gözle bekliyor…
Seni sevgiyle kucaklıyorummmmm
Ben de hep yazıcam kaldı günler çok hızlı geçiyor :(
SilBU arada lutfen lutfen yazmayı bırakma….
YanıtlaSilSen den ne cok sey öğrendik ne cok konuda aydınlattın hepımızı bır bılsen…
Lufen hep yaz…
Sevgi…
Avrupa ile ilgili yazılarınızı , ordaki şehirleri , yaşamı ...okuyorum sizden..
YanıtlaSilSizi seviyorum ve İst. tek başınıza kaldığınız günlerde hep dua ettim size...
Yine dua ederim sizin için...Allah güç kuvvet ve sabır versin ..Hepimize tüm insanlara .
Güzel yazılarınızı okumak bir mutluluk...
Tesekkür ederim mahcup oldum
Sil
YanıtlaSil“Mühim olan ne kadar çok şeye sahip olduğun değil ne kadar az şeye ihtiyaç duyduğundur”
dememiş mi Eflatun. Bunu uygulayabiliyor olman harika bir özellik. Kendi adıma bunu başarmak istiyorum ama kendimi kaybettiğim zamanlar olmuyor değil. Yine d bir kaç sene öncesine göre epey aşama kaydettiğimi görüyorum.
Seni tebrik ediyorum
Tüketim çılgınlığına kesinlikle katılıyorum hatta yaptığım işe bakılırsa başlı başına lüks ve genel ihtiyaç olmayan keyfi şeyler ama kişisel hayatımda sorarsanız kominist bi ülkeden zulüm yüzünden kaçmış göçmen bir ailenin kızıyım ama ne olursa olsun alışkanlıklar değişmiyor galiba... Bunu şimdi yazınızı okuyunca daha iyi anladım. 2 gün önce indirimden bir çizme aldım çünkü 4 yıldır giydiğim çizmem artık topuk kısmından açılmış ve beni bu yıl idare edemez diye düşünmüştüm ama sonra yeni aldığım bot geldiğinde keşke almasaydım diğerleri beni bu yılda idare ederdi dedim ve eşim kızdı!!! Gören kıt kanaat geçiniyoruz sanıcak çok şükür ikimizde iyi kazanıyoruz niye bu kadar kasıyorsun dedi bende kasmıyorum sadece gerekli görmüyorum dedim ve herzaman ki gibi bana yine " ben seni hiç anlayamamaltan korkuyorum " dedi hep söyler ve sanırım hiç bir zamanda beni anlayamayacak:( ama ben böyle mutlu oluyorum lösevden tutunda unicefe kadar bir çok yardım derneğinin gönüllü üyesiyim oralara dünyaları alır gönderirim çünkü bir ihtiyacı olan kullanacak ama bende varken almak hele ki bir rengi varken başka renginide dolabıma eklemek bana çok mantıklı gelmiyor. Birkaç kıyafet zaten yetiyor ki çok bile olsa giyebilirmiyim bilmiyorum alışkanlıklarına bağlı biri olarak bişeylere önce bğlanmam gerek benim o yüzden önüme geleni alamam sanırım yada bilmiyorum sadece alışkanlık !
YanıtlaSilMerhaba ben sessiz takipciniz lütfen blogunuzu kapatmayın sevgiler...filiz
YanıtlaSilMerhaba Gece biraz geç oldu bu yazıyı okumam. Tüketim çılgınlığı ile alakalı yazacak o kadar çok şey var ki. Istanbulda oturuyorum ve evimizi alıncaya kadar beş yılda beş kez ev değiştirmiş biri olarak sana katılıyorum. Ne kadar az eşya o kadar az sorun. Bir keresinde anneannem evlerde eşyalardan namaz kılacak yer bırakmıyorlar demişti. O kadar doğru ki bir çoğumuzun yaptığı eşyaya kölelik. Kızıma dışarı çıktığımızda beğendiği birşeyi bana gösterip (toka,taç,etek,v.s.) Anne bana bundan yapar mısın? Der...
YanıtlaSilBende elimdeki malzemeden ona benzerini yapmaya çalışırım.
Seni okuyarak öğrendiğim o kadar güzel ve çok şeyler var ki. Üslubun ve yazdıkların çok güzeller. Bizi sensiz ve Dila'sız bırakma....
Sevgiler
Sevgili Gece,
YanıtlaSilBlogunla uykusuz geçirdiğim bir gecede karşılaştım, Kanada saatiyle sabaha karşı 4:30 sanırım, yazılarına bayıldım. Benim buaralar sıklıkla üzerinde kafa yorduğum iki konu hakkında yazmışsın, tüketim çılgınlığı ve blog dünyası.....
Bence çok güzel tespit olmuş sürekli çekilişle takipçi sayısını arttıran bloggerlar ya da instagramdan seni ekleyip sonrasında silenlere ne demeli ya da 1 TL için firmanın gönderdiği metni yayınlayanlara buaralar tam bu konuyu düşünüyorum . Mayıs 2013 ‘ten beri blog yazıyorum ve birçok kişinin yaptığı gibi bir yerlerde paylaşıyorum yazılarımı ama blogger annelerin dünyasını gördükçe bana ne kadar uymadığına karar verdim. Sanıyordum ki herkes tecrübelerini paylaşıyor ama öyle değilmiş . İşin çok ama çok farklı yönleri varmış yeni yeni öğreniyorum.
Ben bir tek bizim evde 6 adet yemek tabağı var biliyordum gerçi onunda bir tanesini benim Aryatorik kızım kırdı geçenlerde kaldı geriye 5, eee yılbaşında yemeğe arkadaşlar gelecek bulacağız bakalım bir çaresini. Göçebe hayat yaşamanın hediyesi diye düşünüyorum tüketmeme hastalığını, çok memnunum böyle bir hastalığım olmasından. Birşey alırken karşısına geçip 2 dakika düşünüyorum gerçekten ihtiyacım var mı diye???. Hatta freecycle merak saldım, 2 sezon kullanmadığım eşyaları ihtiyacı olanlara vereceğim, bunlar parasızlıktan değil var çok şükür paramız . Zaten konu para değil!!!
Sevgiler