Lodoslu İstanbul
GeCe
Kasım 29, 2013
4 Comments
Bu sabah çöp atmaya çıktığımda hava soğuk olmasına rağmen hafif hafif esen rüzgar o kadar güzeldi ki ilk hissettiğim anda beni benden aldı ve İstanbul'a götürdü.
İstanbul'da doğmuş büyümüş biri olarak her halini bilirim. Nemini, soğunu, bazen kasvetlenip yer altındaki pis kokularını bağrından atmasını ve lodosunu. Lodoslu İstanbul'u özleyeceğim ve üzerine bir yazı yazacağım hiç aklıma gelmezdi. Bu sabah anladım ki ben en çok bu halini seviyorum İstanbul'un. Ne üşüten ne terleten, püfür püfür esen lodosunu. Saçlarım darmadağın olur, vapurun açık kısmında tavşan kanı bir çay yanına pek yaraşır. Uzaktan hafif çiçek kokularını, denizin iyot kokusuna karıştırır, aldığın her nefeste canlandırır.
İstanbul'da aldığın nefesin ferahlığını lodos zamanı hissedersin, masmavi gökyüzünde bembeyaz pamuklar vardır. Seyretmeye, koklamaya, yutmaya doyamazsın o havayı.
2006 yılında evlenip Üsküdar'da oturmaya başladıktan sonra beş yıl her gün vapurla işe gidip gelirken doya doya yaşadım İstanbul'u. Her halini yaşadım, özümsedim. Ve bugün nedense o halini çok özledim.