12. Ay ♥
GeCe
Mart 26, 2013
14 Comments
Ay dönümü yazılarının sonuncusu olacak bu. Son 3-4 aydır bloga yazamayacağım kadar çok gelişme oluyor çünkü bir ay içinde. Zaten ay sonuna geldiğinde çoğunu unutuyorum. Onun için tuttuğum deftere yazıyorum ve genelde yeni bir gelişme olduğunda unutmamak için hemen twitterda #helodunya etiketi ile kaydediyorum.
Aylık gelişimleri yazmak yerine, her aya özel mektuplar yazmaya karar verdim. O aya ait spesifik bir konuyu paylaşacağım. Bu yazıda da bu mektupların ilki yer alacak. Ancak öncesinde kısa bir rapor yazayım gelişimlerine dair. Elbette ki hatırladığım kadarıyla.
10,5 ayda çıkan üst azılardan sonra bu ay boyunca yine dişlerden muzdariptik ikimiz de. Yakında alt azıları da patlayacak elime geliyor oldukça sert şekilde. Birkaç mm kalmış olmalı. Tabi bu yeme düzeninin berbat olması anlamına geliyor. Neredeyse hiç yemiyor ama çok şükür ki anne sütüne ilave devam sütü alıyor. Yemediği zamanlarda günde 3-4 kez ortalama 150 ml içiyor devam sütünü.
Hala bağımsız yürümeye başlamadı ama yakında olabilir. Gerçi son iki aydır birkaç güne yürür diyorum. Bir gün yürüme konusunda epey alıştırma yapıyor, hah tamam yarın bu işi çözecek diyorum, bir bakıyorum ertesi gün bambaşka bir beceri için didiniyor. Yürümek istediği zaman sol elini kontes gibi uzatıyor bana. Ben de kendimi prens sanıyorum sayesinde :) Bütün gün yürüyoruz beraber ama çoğunlukla koşuyoruz. Bu günlerde kendi isteğiyle elimi bırakmaya başladı. Ayakta duruyor veya bir kaç adım atıyor. Bu ise beni umutlandırıyor yeniden.
Doğduğu gün ayın 23 ünde kendi aramızda minik bir parti yaptık. Burada yaşayan Türk arkadaşlarımız geldi. Bir sürü balon şişirdik, 3-4 saat arayla hediyeler verdik, çok mutluydu çok eğlendi o gün.
Bu ay tam yeni bir tiryakiliği başladı Helo'nun. Masha ve Ayı animasyon dizilerine hasta. Tüm bölümlerini indirdik tv den seyrediyoruz. Bazen sabah kalkar kalkmaz seyretmek istiyor. Çok izlemesin diye endişeleniyorum ama birazdan yazacağım gibi kararı ona bırakıyorum. Bu dizileri ben de çok seviyorum ve özellikle işaret dili müthiş olduğu için faydalı buluyorum ama Masha sayesinde yalancıktan ağlamayı öğrendi şimdi bize bol bol kapris yapıyor. Gerçi onu izlemeseydi de öğrenecekti belki çünkü bir yaşında artık sınırlarını zorlamaya başlıyorlar bebekler.
Çok konuşuyor, hatta hiç susmuyor. Baba en çok söylediği kelime ama yerinde kullanıyor. Babası evde iken sürekli ona seslenip birşeyler anlatıyor, işteyken hiç baba demiyor mesela. Hayvan seslerini taklit ediyor, inek, köpek, fil seslerini çıkarıyor. Penguenlere bayılıyor.
Kitaplar hala favorilerimiz arasında. Artık bunlara çocuk dergileri de eklendi. Bol bol inceliyor onları ve bir aydır kalem tutmayı ve kapağını açıp yazmayı öğrendi, her yeri karalama dönemimiz başladı.
Yazı daha fazla uzamadan ilk mektubunu yazayım.
12. Ay Mektubu: Kararıma Saygı Duy Anne
Doğduğundan beri bu mesajı bana kaç kez verdin hatırlamıyorum ama ben her seferinde unutuyorum kızım. Ah aptal kafam, nasıl dinlemezsin diye kendimi yiyorum olayın sonrasında. Eminim artık sen her şeyi biliyorsun, biz yetişkinler hayatın rutinlerine kapılıp yaşamaktan, kendimizi dinlemeyi unutmuşuz. Şu saatte kalk-yat, ye-iç, otur vs. Senin sayende anı yaşamayıyeniden öğreniyorum.
Daha ilk aylarda belli ettin kararları sen vermek istediğini. Bebek reflüsü ile boğuştuğumuz günlerde onca çabaya rağmen geçmiyordu. Meğer sen ne zaman emmek istersen o zaman vermeliymişiz. Senin kararına saygı gösterince şak diye kesilmişti kusmalar.
Sonra uyku saatleri, uyuma şekilleri de öyle. 5 aylıkken ayağımda sallanmadan uyumak istediğini söyledin. Yanına yatıp okşuyordum ama bazı günler elimi itip okşamamı istemiyordun. Belli ki o zamanlar dalmana engel oluyordum ben. Bazı günler ise ninni söylememi başlatmak için sen mırıldanırdın, istemediğin zaman da çığlık atardın ki bu hala böyle.
Seni mıncıklamamızı istediğin zaman gelip bize sırnaşıyorsun ve daha kudurmaya başlamadan kudururken çıkardığın sesi çıkarıyorsun. O zaman anlıyoruz tamam şimdi kikirdeşme zamanı diye.
Son bir aydır ise neredeyse hiç birşey yemediğin için nasıl içim parçalanıyor anlatamam. Çeşit çeşit şeyler yapıyorum yemiyorsun. Sonra bir gün farkettim ben ne verirsem ağzını açmıyorsun meğer kendin yiyecekmişsin. O zamandan beri sürekli kendi yemeğini kendin yiyorsun. Artık seni besleme dönemimiz kapandı gibi. Tabi bu ortalığın feci batması anlamına geliyor ama her geçen gün kaşık ve çatalı daha iyi kullanıyorsun.
En son olan ve beni bu yazıyı yazmaya iten şey ise gündüz uykuların. Doğduğundan beri uyku konusunda fazla bir sıkıntımız olmadı çok şükür. 4-5 gündür ise gündüz uykularını 2'den 1'e düşürdün. İkinci uykunun saati geldiğinde yine bir baygınlık belirtisi gösteriyorsun ama uyumakta direniyorsun. Geçen gün yine böyle olunca, yarım saat arayla seni yoklayıp uyutmaya çalıştım. Her seferinde çığlıklar attığın halde bir seferinde artık yorgunluktan bayıldığım için ısrarla ağlamana sebep olarak kalkmana izin vermedim. Epey ağlattım seni öyle üzülüyorum ki hatırladıkça. Ve sen tabi ki uyumadın. Kararlarına öyle sıkı sıkıya bağlısın ki hiç vazgeçmiyorsun.
Birkaç saat sonra (en son uyandığından sonra 8 saat geçmiş oluyor artık), yine tv izlerken kumandayı alıp bana uzattın, kapamamı istedin ve başını bacağıma koydun. Uyuyalım mı kızım dedim, onayladın. Yatağına yatırdım, biraz okşadım ve ilk şarkı bitmeden uyudun. Ve ben kahroldum.
Neye ne zaman ihtiyacın olduğunu çok iyi biliyorsun. Tv izleme konusunda da böyle. O güzel kafanda neler oluyor, neler öğreniyorsun, nelere dikkat ediyorsun bilmiyorum ama doygunluğa erişince birden seyretmeyi bırakıyorsun. Kapamamı istiyorsun aynen açmamı istediğin zaman olduğu gibi. Bu yüzden artık senin kararlarına güvenmeyi seçtim kızım.
Buraya da yazıyorum ki öncekiler gibi unutmayayım bundan sonra.
Seni çok seviyorum,
Annen.
Kosice, 26.03.2013