2 Ocak 2018 Salı

# benden # Düşünceler

Kültür Şoku

Bugün alışveriş yaptığım adam paketimi hiç yüzüme bakmadan fırlatırcasına verdi, paramın üstünü de öyle. Ne bir “buyrun/iyi günler/ iyi akşamlar/ bereket versin” gibi bir söz, ne de bir bakış! Hayırlı işler lafım ağzımda kaldı, çıktım gittim.

Tabi bunu çok çok yadırgadım. Belki adamın ters anıydı, canı sıkkındı falan ama, bu yaşadığım ilk tecrübe değil İstanbul’da. Bu yüzden başlıktaki şok kelimesini abarttım biliyorum ama şaşkınım.

Sonra düşündüm. Yurt dışına ilk çıktığım zamanlar ben de insanlarla konuşurken (özellikle erkeklerle) göz teması kuramıyordum. Çok iyi hatırlıyorum eşim beni uyarmıştı. Burada insanlarla konuşurken yüzüne bakman lazım yoksa şüphe çekersin, ayrıca onlara dikkatini verdiğini göstermen gerekir aksi saygısızlık kabul edilir demişti. O günden beri uğraştım büyük ölçüde düzelttim bu huyumu. Fakat şimdi düşünüyorum da ben o alışkanlığı nasıl edinmiştim, neden yapmıyordum, neden çekiniyordum? Yanıtı çok basitmiş, gerçekten Türk toplumunda böyle bir kabul var. Karşı cinsler birbirlerine; günah diye, hocalar öğrencilerine; yüz bulmasınlar diye, yöneticiler çalışanlarına; otoriteleri sarsılmasın diye, sokaktaki vatandaş mahallenin çöpçüsüne; ikinci sınıf diye yüzüne bakmaya, göz teması kurmaya tenezzül etmiyor. Edeceği birkaç kelamı varsa da, yarım ağızla söylemiş olmak için söylüyor, yürekten söylemiyor. 

Oysa ne büyük bir fark yarattığını görüyorum yıllardır Hollanda’da. Hem bana hem karşımdakibe daha iyi geliyor bu. Gerçekten çok alışmışım da. Minibüsten, taksiden inerken/ binerken selamımı veriyorum. Marketten çıkarken yüksek sesle kasiyerlere ve önümde arkamda bekleyenlere iyi günler diliyorum. Bunu yapınca başlar bir dikleşiyor, ağızlar açık kalıyor, kimi karşılık veriyor kimi vermiyor ama şaşırıyorum. Bu da mı bitti ülkemizde? 

Oysa yurt dışında yaşayıp da ülkesine çok sık gelenlerden biriyim. Senede en az iki kez bazen 3-4. En son eylül başında geri döndükten sonra Hollanda’ya, şimdi yine gelince teyzem telefonda anneme demiş. E daha biz görüşemedik buradayken (evleri yürüyerek yarım saat mesafede) ne çok geliyor bu kızın diye :) Annem de onlar gezmeyi seviyor demiş naapsın.

Ne diyecektim geçen yaz geldiğimizde, deniz tatilinde bir dede benimkilerle yaşıt iki torununu denize soktu. Büyüğünü havaya attı ve hiç yakalamadan suya bıraktı. Hazırlıksız yakalanan çocuk su yuttu, korktu ve ağlamaya başladı. Dede ağlama, alışıcan birşey yok diye diye ufağı attı bu sefer. Ufak olan öyle korktu ki bir daha annesinin kucağından denize inmedi. Ben de 5mt öteden adamı içimden pataklıyorum ama birşey yapamıyorum. Çocuklara hiç yoktan çocukluk travması yarattı dedeleri. Tabi bu belki de yaşadıklarının benim şahit olduğum ufacık bir kesiti. Ve bu adam gibi olan binlercesi. Şok üstüne şok yaşıyorum gördükçe. Ne kadar da çocukların tercihlerini dinlemeyen, saygı duymayan bir ülkeymişiz. Burada yaşarken gözüme batmıyordu hiç (gerçi o zaman anne olmadığım için onun da etkisi olabilir) Hollanda’da özgür ve değerli çocukları gördükten sonra farkı daha çok farkediyorum. 

Biraz önce de kız çocukları 9 yaşında evlenebilir haberi ortaya çıktı. Gerçi diyanet sonra yalanlayıp asılsız haber demiş ama böyle düşünen ve buna olur veren yetişkinler yoktur diyemeyiz. Biliyoruz ki önceden de vardı hala da vardır, hiç yakıştırmadığımız tipler bile bu kafalarda olabiliyor. :( Neden çünkü çocuğu sayan, birey olarak gören yok.

Yurt dışına ilk çıkışta her insan bir yıl kadar bir kültür şoku yaşar, bir çok şey farklıdır, hayret edilecek çok şey vardır. Ben artık hollanda için bu tip bir hissi yaşamıyorum ama ömrümün 30 yılını geçirdiğim ülke için yaşıyorum ne garip. Üstelik dediğim gibi bu kadar sık geliyorken. Fakat biliyorum ki burada yaşadığı halde her geçen gün oluşan yeni şeylere karşı aynı benim gibi hisler besleyenler de var. Yaşadığın ülkede kültür şoku :/

Ne diyeyim umarım bundan sonraki şaşkınlıklarım iyi şeyler için olur ve “yazık çok yazık” yerine ben “vay be, bravo” gibi hislere bürürünürüm.

8 yorum:

  1. Biz her gün yaşarken bile yaşıyoruz o şoku :(

    YanıtlaSil
  2. Biz içindeyken de yaşıyoruz ki o şoku. Her gün artık daha fazla şaşıramam diyorum ama nafile.

    YanıtlaSil
  3. "Yaşadığın ülkede kültür şoku" gerçekten öyle, sıklıkla yaşadığım bir şey, birçok şeye çok büyük şaşırabiliyorum zaman zaman. Yaşadığım yer ile doğup büyüdüğüm yer arasında çok büyük fark var, sanki başka bir bölgede değil, başka bir dünyada yaşıyorum. Çocuğuma bir birey gibi davrandığım için dışlandığım, yadırgandığım çok oluyor. Hatta suçlanıyorum bunun için o kadar anormal bişey bir çocuğu birey olarak kabul etmek ülkemizde.

    YanıtlaSil
  4. Evet, selam yok, iyi günler yok, göz teması, gülümseme hiç yok :( Lütfen ve teşekkür ederim de nadir. Geri dönerseniz Türkiye'ye, bir süre direnseniz de sonunda siz de duruma alışacak ve söylememeye başlayacaksınız ister istemez.

    YanıtlaSil
  5. Ülkemi her şeye rağmen çok seviyorum batıya olağanüstü hayranlığım yok ama senin oradaki hayata dair sunduğun küçük kesitler nasıl özendiriyor, nasıl keşke dedirtiyor. Keşke biz de oradakiler gibi olabilsek, keşke...

    YanıtlaSil
  6. Ben Türkiye'de doğup büyüdüm ve hala burada yaşıyorum. 3 ülke gördüm kısa süreli. Ama nedense kendi ülkemin insanına da davranışına da alışamıyorum. Geçen metro beklerken birisiyle çarpıştım, hatalı olan kendisi olduğu halde ben "çok pardon" dedim. Bana öyle bir baktı ki sanki anasına sövmüşüm. Markette kasiyerlerin "iyi günler/iyi akşamlar/kolay gelsin" ifadelerime kayıtsız kalmaları mı dersiniz, dolmuştan/taksiden "iyi günler/hayırlı işler" deyip inerken şoförün eksozun tozunu dumana katar gibi gazlayıp gitmesini mi dersiniz, nazikliği yeri gelip kendi üzerinizde bile tuhaf durmasına olan şaşkınlığınıza mı derseniz öyle garip bir ülke olduk ki.. Çocuklara davranış biçimleri, söylemleri, tahammülsüzlükleri saymıyorum bile. Çok mutsuz bir ülke olmaya başladık.. Umarım 2018 daha güler yüzlü, daha saygılı, daha mutlu, daha kıymet bilir insanları çıkarır karşımıza..

    YanıtlaSil
  7. Güzide Bursa'mın en modern semti olarak tabir edeceğiniz Nilüfer semtinde trene binerken her sabah günaydın deme alışkanlığımla güvenlik görevlisine "Günaydın" dedim. Cevap" Neden?" oldu. "Sabah olduğu için" diye cevap verip hızla olay yerinden uzaklaştım. Kısa bir şok titremesi yaşadım ama geçti allahtan :D

    YanıtlaSil
  8. Malesef öyle Gece.. Kapıyı açarım, arkamdaki hızla önümden geçer, ite ite, halbuki ben zaten yol vereceğim. Bazen kocaman erkeklere yol veriyorum böyle ayı gibi bir teşekkürler bile demeden geçiyorlar. Günaydın, hayırlı işler, teşekkür ederim, rica ederim artık zaten duymaz oldum yıllardır. En çok da bunlarsız cümle kurmayan kızım afallıyor.. Trafikte zaten insanlar birbirlerine bıçak çekmeye bile başlamış, babam uyardı sakın tepki verme ne olursa olsun durma devam et diye, çünkü biliyor zor durumda olan birini görünce durarım. Bir deney yapılmıştı asansöre kamera koymuşlar, adam kadını hırpalıyor ve asansördeki kimse oralı olmuyor, telefonuyla oynayan, kafasını çeviren.. Değerlerimiz yozlaşıyor hızla, insanlarımız kaba ve sadece kendinü düşünen insanlara dönüşüyor. Çok üzülüyorum ama bir yandan da gittikçe naifleşmeme seviniyorum.. Beyin göçü falan diyorlar bizim gibilere ama, bırak ya.. Asla pişman değilim ülkeyi terk ettiğime. Batan bir gemi gibi.

    YanıtlaSil