6 Ekim 2015 Salı

Nasıl Oldu?

Oğluşum dünyaya geldikten sonra hayatım sanki bir sihirli değnek değmişçesine daha güzel. Kendimi daha dingin, huzurlu, kendinden emin hissediyorum. Elbette başka diğer etmenler de vardır fakat nasıl oluyor da böyle pozitifim, bu kadar rahatım diye kendi kendimi yokluyorum sık sık. Birçok annelik blogunda okuduğum mevzular artık bana çok uzak geliyor. Başkalarının çocuk yetiştirmede sıkıntılarını okuyunca, acaba ben nasıl yapıyorum diye kendime bakıyorum, neden kızımda bol bol hissettiğim evhamları artık yaşamıyorum? Bana ne oldu da böyle oldum?

Bu soruların cevaplarını ben de tam bilmiyorum. Şimdi yazarak düşünmeye çalışacağım. Öncelikle ilk aklıma gelen sevgi. Hani hep derler ya çocuk sayısı arttıkça annenin sevgisi artar diye. Hah tam da onu yaşıyorum uzun zamandır. Öyle çok öyle çok ki sevgim, herşeyi sevesim geliyor. Tüm canlıları tüm insanları. İçimdeki bu sevgiyle herkese yardım etme coşkusuna kapılıyorum. Kötü söz söyleyenleri, kötü düşünenleri kınayamıyorum, böyle tuhaf bi iyi hal içindeyim. Sanırım bu hal tüm olumsuzluklara karşı beni tahammüllü kılıyor. Galiba gerçekten pembe gözlükler var bilemiyorum.

Diğer bir sebep ise zamanın hızla geçiyor olduğu. Bu o kadar büyük bir sebep ki benim için tüm yorgunluklara katlanabilirim. Hiç doyamıyorum gibi geliyor, neredeyse 9 aylık oğlum sanki bebeklik dönemini bitirdi bile. Çok çabuk geçti çok. Bu günlerde feci derecede memeye yapışık, geceleri neredeyse onsuz uyumuyor. Kızımın anneliğindeki ben olsam bunu kafama takıp çözüm yöntemleri arardım, şimdi yorgunum ama kafama takmıyorum. Geçecek mi geçecek, çocuğum uyumayı öğrenemeyecek mi, elbet öğrenecek. Peki şimdi uğraşıp öğretsem ne olur, bir iki ay sonra yine bozulacak. Biliyorum, artık neyin çaba sarfedilmesi gereken, neyin akışına bırakılması gereken konu olduğunu ayırt edebiliyorum. Çocukların psikolojileri, huzur ve dengeli büyümeleri mesela, bunlar ihmal edilmemeli. Yine de her zaman mükemmel şartlar olmuyor tabi. Son günlerde oğlanın yapışıklığı kızıma ayırdığım zamanı çalıyor, fakat ilk boş anımda ona koşuyorum ve maksimum ilgi gösteriyorum. Psikolojik konularda da bazı mevzular tolere edilebilir olabiliyor, bunları da farkına varıp ona göre davranmaya çalışıyorum, ona göre bölünüyorum.

İlginç gelebilir ama çocuklarımlayken sesim hiç yükselmez. İkisinin de ağladığı, ben ben diye zırladığı kriz anları oluyor elbet. Genelde o zaman pek konuşmadan veya açıklama yapmadan onları kucağıma alıp oturuyor ve sarılıyorum. Herkes sakinleştiğinde sırayla isteklerini yapıyorum. Hatta onları kucağımda sımsıkı tutarken (belli etmeden) kıkır kıkır gülüyorum. Bu halleri gözüme çok sevimli geliyor.

Bir de anne gücü denen birşey var. Bu tek çocuk annesiyken de vardı ama iki çocukla daha da artıyor. Bazen içime kaçmış bu süper kahraman gücü ile herşeyi yapabileceğim hissine kapılıyorum. Bu güç bana gerçekten cesaret veriyor, bu gücü hissetmekten nasıl haz alıyorum anlatamam. Bazen çok zor geçen günlerim oluyor, gün sonunda o günü atlatmamı sağlayan bu gücün varlığı için şükrediyorum.

Yavaş hayat. Kesinlikle yavaşlayınca hızlananlardanım. Genelde günlük işlerimi hep çocuklardan çaldığım dar zamanlarda yapmaya çalışıyorum. Kafamda bir sonraki dar zamanda yapacağım iş planlıdır ama o zamanı yakalamak için tetikte değilim. Bir sonraki fırsatta şu işi yapıcam diyorum bırakıyorum. O zaman geldiğinde yine telaş etmeden yapıyorum. Böyle olunca yakaladığım fırsat sayısı mı artıyor (çocuk annenin kaçmaya niyetlendiğini hissedince daha bi paçasına yapışıyor galiba) yoksa zaman mı genişliyor hiç dikkat etmedim ama verimin daha iyi olduğu bir gerçek. Böyle rahat takıldığım günlerde gün içinde o kadar çok şey yapıyorum ki (sadece ev işi değil kastettiğim, çocuklarla bir yere gitmek gelmek vs). Kesinlikle yavaşlamalı, sıraya koymalı ama sırayla ilerlerken diğerlerini kafadan atmalı.

Kızımla Totoro seyretmeyi çok seviyoruz. Orada bir sahne var. Hep beraber banyo yaparken korkan çocuklarına kahkaha attırıyor babası. Kahkaha sesleri yükselirken, siyah toz tavşancıkları evi terkedip uçuyorlar. Ben de aynen böyle hissediyorum, bol bol gülünce karanlık şeyler bizi (bedenimizi ve evimizi) terkediyor. Baktım çocuklar mızırdanmaya başlıyor hemen kucağıma oğlanı alıyor, kızımın elini yakalıyor halay çekmeye başlıyoruz. Pepe'nin sesiyle hanımeyi..

Hoppaaaaa




12 yorum:

  1. Hocalarım dan biri derki ; "aslında dışarıda korkulacak bir şey yok" Diğeri de; "Bir dere kenarına otur da ömrün geçişini seyret" der .
    "Derelerin sonu bir yere varmaz ,her zaman olduğu gibi akar da akar demiş" küçük Kara Balığın Annesi
    Dünya küçük lakin insan dünya ya sığmaz . İnsanın her daim aşkın bir düşü vardır.derler
    Evrendeki en büyük gösteri insan aklını keşfedince başlar demiş bir bilge .
    Bence siz bir şeyleri keşfettiniz yada farkettiniz geçen günde yoga yapmak istediğinizi söylemiştiniz .
    Yoga bu içsel görüşü çok iyi canlandır ve devamlılığını sağlar.
    Belki ailenizden uzakta, iki çocukla, yabancı bir ülkede, uzun süredir yaşamak, bakış açınızı genişletti, zenginleştirdi . İnsan her yerde yaşıyormuş korkacak bir şey yokmuş, dereler akmaya devam ediyomuş
    Her şey sadece bizim dünyamızda olup bitiyormuş .İnsanın, o olmadan yaşayamayacağı ve mutlu olamayacağı tek şey, geniş bir bakış açısıdır.
    Bu yoksa insan gerçekten yaşamış ve başarmış sayılmaz.
    Esra - Clean

    YanıtlaSil
  2. canım gece iyiki dogurmusuz dimi ikincleri:-)aynı sen gibiyim içime bir süper hero kacmis gibi..bak şimdi okul servisindeyim az önce minigimi emzirdim büyüğümu ve kocami öptüm ciktim.nasıl mutlu nasıl huzurluyum..evet evim eskisi kadar temiz değil evet az uyuyorum ama vakit genişliyor sanki..ailemle daha çok ilgileniyorum..ilk aylar fenaydi ama çok şükür bugunumuze..çok operim...keşke komşu olsaydık yaaaaa

    YanıtlaSil
  3. Bence sizi bunun için beğeniyor ve takip ediyorum, çünkü bana benziyorsunuz. Bu kadar uzaktan sizi çok iyi tanıyor ve arkadaşım gibi görüyorum. Çok samimi ve içtensiniz. İyi ki sizi tanımışım...

    YanıtlaSil
  4. Okurken gözümde canlandırdım sizi, o evdeki hallerinizi, oynayışlarınızı, gülüşlerinizi. Böyle düşünmek herkesi harcı değil biliyorum. Çoğu çocuklu arkadaşım hiç senin gibi değil, evet şükrediyorlar falan da çok bezmişler gibi görünüyor hep gözüme. Sanırım yakınımda senin gibi iki arkadaşım olsaydı şimdiye ikinciyi doğururdum:)
    Böyle senin gibi bakabilmek hayata, harika bir duygu. Aslında o kadar da doğru ki. Hani diyorsun ya kaçmaya niyetlenince çocuk anlayıp paçana yapışıyor diye bunu çok gördüm çevremde. Çocuklu olan etrafımdaki herkes çocuklarını birilerine bırakıp kaçmak derdinde çünkü bence senin gibi anlardan mutlu olmuyorlar ve iyi programlama yapamıyorlar. Çocuklu bir yere gitsek hemen çocuğu gelen kişiye satmak derdindeler. Kriz anlarında onlara sarılman da çok güzel ve sonra hooop hadi halayaaa:)
    Sizi seviyorum.
    Ahh iyi ki yazıyorsun.

    YanıtlaSil
  5. Ben bu günlerde tahammül sınırlarımın zorlandığını hissediyorum, hatta geçen dedim ki ben eskisi kadar sabırlı bir kadın değilim. Umarım bu hormonal bir durumdur ve doğumla birlikte geçer, pamuk gibi bir anne olurum:) Senin bu pozitif yazıların nasıl moral oluyor bilsen...

    YanıtlaSil
  6. Bana nedensede sadece bir yazidan ibaret kendini aklamak gibi geliyor. Gecmis yazilara falan baktim surekli ben biliririm havalarindan bikmadinizmi ...tamam siz herseyi biliyorsunuz diyelim ve alkislara bogalim sizi. Alkisss

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İnsan nasıl bakarsa öyle görüyor... Demek ki siz de böyle gördünüz

      Sil
  7. Pozitif yönünü seviyorum.Bu aralar bende yavaşladım, özellikle Ada tam gün kreşe başlayınca.. SAbırlı bir anne değilmişim bunu anladım yalnız kaldığımda..Bunun için çaba vermeye hazır hissediyorum kendimi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kreşe başlayınca dinlendik de ondan fark ettik bence :D Yaşasın kreş!

      Sil
  8. Ben de Gonca gibi düşünüyorum açıkçası.. Blogda neyin havasını atacaksın ki ,onu anlayamadım :)
    Senin yazıların beni de motive ediyor..kendi adıma teşekkür ederim :)

    YanıtlaSil
  9. :) Ya tamamen tırlatmışsın ya da bilgeleşmişsin şekerim.. Her hangisi olursa olsun keyfini çıkart! Hayat çok kısa, dediğin gibi çabucak da geçiyor. "Su akar, yolunu bulur" bence ebeveynlikte en önemli, belki de tek önemli atasözü...

    YanıtlaSil
  10. Bu yazın çok moral verici:) Keşke herkes senin gibi olabilse de o çocuklar ziyan olmasa:( 2. Çocuğu düşünen fakat nedense 35 yaşı bekleyen ben'e moral oldu:))

    YanıtlaSil