10 Ağustos 2015 Pazartesi

Her Zaman Mükemmel Değil

Son zamanlardaki yazılarımdan taşan pozitiflik abartı değil birebir gerçek ama sanılmasın ki her günümüz rahat ve güzel geçiyor. Gerçi şimdi inkar edemem belki zamanımın yüzde doksanında böyleyim, hep enerjik, neşeli ve olumluyum fakat böyle olması için de çaba sarfediyorum. Gerçi insan bir "hâl"e girince ve onu kanıksamaya başlayınca, onu sürdürmek daha kolay oluyor. Yani hayatım(ız) diğer insanlarınki gibi sıradan, yorucu, çalkantılı, iniş çıkışlı anlar içeriyor. Sadece tek fark, bu anları kafama takmıyor, gelip geçeceğini biliyorum ve hiç ahlanıp vahlanmadan, gözümde büyütmeden sessizce geçmesini bekliyorum.

İkinci çocuğa sahip olduğumda en iyi idrak ettiğim şey bütün zorlukların gün gelip geçeceğiydi. Çünkü önümde kanlı canlı örnek olarak birinci çocuğum var. Bloguma fazla yansıtmadım galiba ama ilk çocuğumun ilk zamanlarında zorlandığım dönemler çok olmuştu. Hala kızımın o zamana ait fotoğraflarına baktığımda içimde o hissi duyumsuyorum. Yaşadığım zorlukları kafama çok takardım ve yalnızlığımın etkisi bunu katlandırırdı. 

İkinci çocuğumda çok rahatım bu açıdan ancak bu zorlukların olmadığı anlamına gelmiyor. Sadece onlara bakış açım değişti. Üstelik iki çocuğun gün boyu bitmeyen dertleri sebebiyle ikiye katlanmış durumda. İnanın bir günümün nasıl geçtiğini görseniz şok olursunuz. Buna şahit olan burdaki arkadaşlarımız bunu söylüyorlar çünkü. Ama onlara da dedim ve kendim de yürekten inanıyorum, hepsi geçecek. Zaman çok hızlı, yorgunluktan bitap düşsem de kalbime hiç bir sıkıntı vermiyor bu zorluklar. 

Tabi zaman hızla geçiyor, nasılsa geçecek diye çocuklarımı boşlamış değilim. Sürekli onları en iyi şekilde yetiştirmek, beslemek, eğlendirmek, eğitmek için uğraşıyorum. O kadar yoğun ki zihnim, mümkün olan her fırsatı avantaja çeviriyorum.

Daha önce bir günümün nasıl geçtiğini yazmıştım ( http://ge-ce.blogspot.nl/2015/04/iki-cocuklu-hayatta-zaman-planlamas.html), şimdi oğlum büyüdü ve bundan çok daha yoğun geçiyor günüm. Günde yarım saati geçmeyen (bazen 15-20dk) üç uykusu var ve hepsi bu. Sonrasında sürekli ellerinden tutup yürümek istiyor veya kucakta. Artık tek elle yapılabilecek işler portföyüm epey gelişmiş durumda ;))

Uzun sözün kısası, benim de hayatım mükemmel değil, emrimde hizmetçiler uşaklar yok, çocuklarımı emanet edip biraz soluklanacağım kimsem yok (oyun ablası geldiğinde ikisini birden vermiyorum ve daha hiç yalnız bırakmadım), zaman zaman canım birşey yapmak istediğinde yapamıyor ve muhtemel ilk fırsata erteliyorum, yorgunluktan geberiyorum, geceleri çok az uyuyorum ama asla şikayetçi değilim. Pozitif ve neşeli olmaya çalışıyorum ama bazen o gücü bile bulamadığım oluyor. İşte o zaman kendimi veya başkalarını suçlamadan sakince geçmesini bekliyorum. Böyle yaklaşınca her sıkıntı diyebileceğimiz şey sıkıntı olmaktan çıkıyor, geride kalmış yaşanmışlıklara dönüşüyor.

Çok şükür.




16 yorum:

  1. ahh ah, iki çocuklu biri olarak seni öyle iyi anlıyorum ki. Benim o yorgunluktan bitap düştüğüm anlarımda aklıma ilk gelen şey çok şükür sağlıklılar, sağlıklıyım oluyor. Gerginliğim ve (az da olsa :)) beden yorgunluğum geçiyor. Çok şükür !

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet ben de öyle. Aslında vücudumun ağrısını da demekki vücudum normal çalışıyor ki ağrıyor diye düşünüyorum

      Sil
  2. Sabah sabah ne iyi geldi bu yazı! Koca bir bravo benden, bence de hayat ancak böyle keyifle yaşanacak bir yapıda... Babamın felsefesidir "Ya, en kötü ne olur sanki?!" :) Fazla kontrol etmeye çalışıyoruz her şeyi ama su yolunu her zaman buluyor. Henüz çocuğum yok ama o yorgunlukla insan bir kez yavrularının yüzüne baksa zaten tamam der, değiyor işte... Gerçekten zaman çok hızlı. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Babanın dediği de doğru benim de inandığım şey bu. Sağlıklı olunca her sıkıntı yorgunluk geçiveriyor

      Sil
  3. En iyisini yapıyorsun. Ben de ilk başlarda bazı şeyleri çok takıyordum, şimdi daha rahatım. Taksan da takmasan da geçiyor ve ne kadar pozitif olursan geçmesi o kadar kolay oluyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet geçiyor olması bir gerçek fark nasıl geçirdiğinde yatıyor. Takınca stresli takmayınca keyifli :))

      Sil
  4. Maşallah Gece.. hep böyle devam etsin..biz de seni okuyup mutlu olalım :)) Sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Başkalarına ders verme derdim yok ama eğer faydalı oluyorsa ne mutlu

      Sil
  5. Çok Şükür ...
    Ne mutlu ki utluluğun anahtarının pozitif olmak ve şükretmekten geçtiğini biliyor ve uyguluyorsunuz. Darısı bizlerin başına ...
    www.grilady.blogspot.com

    YanıtlaSil
  6. Demin tek kolda çocuk, bir makina çamaşır astım yahu :D Nasıl birine dönüştüm ben, tek evin tek kızı?!
    Yalnız senin yazdıkların "kabullenme"nin çok güzel bir örneği. İnsan içinde bulunduğu durumu güzellikleriyle ve zorluklarıyla eşit derecede kabullenince, sadece gerçekten ana odaklanıyor ve keyfini de daha çok alıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ama bak kendine farkında olmadan bazı misyonlar yüklemişsin evin tek kızı şunu yapmaz bunu yapar diye. Hayat bu insanız ve herşeyi yapabiliriz yeter ki buna mecalimiz olsun.

      Sil
  7. Çok güzel yazmışsın canım duygulandım. Her şeye koşturuyorsun yoruluyorsun ama gülümsemeye pozitif düşünmeye devam. Harikasın sen. Maşallah kuzucuklarına da. Öpüyorum kocaman. Bu arada sana bir mail yollayacağım bugün gecedesign@gmail e, bak bakalım:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım bir gün anneliği tadınca sen de anlayacaksın :)

      Sil
  8. Bu yazını çok çok sevdim..Bu aralar her şeyden şikayet ederken buluyorum kendimi..Üzülüyorum kendime, niye böyleyim diye.. Nasıl iyi geldi yazın..Çok sevgiler

    YanıtlaSil
  9. Ne tatlısın ya maaşallah sana!Umut ve neşe veriyorsun bana.Sevgiler
    ig'den Ahu

    YanıtlaSil