22 Nisan 2015 Çarşamba

Helodünya'nın Okulu, Bu Güne Kadarki Deneyimlerimiz

Deli Anne'nin okulla ilgili yazılarını okuyunca, okul konusunda yazmadığımı farkettim. Ben de tecrübelerimizden derlediğim bilgileri paylaşayım.

Hollanda'da okul öncesi eğitim 2 yaşında başlıyor. Oyun okulu olarak adlandırılan ve her mahallede bulunan okullar 2-4 yaş arasındaki çocukları kabul ediyor. Bu okullara gitmek zorunlu değil ancak neredeyse herkes gönderiyor. Hatta yoğun talep nedeniyle bebek doğar doğmaz okula başvuruyorlar ki yaşı geldiğinde onun kontenjanı ayarlanmış olsun. Ayrıca illa ki 2 yaşında başlatmak zorunda değilsiniz, 2,5 veya 3 yaşında da gidebilir. Ancak tam 4 yaşında olduğunda hemen ertesi gün bir sonraki okula geçiliyor. Dönem bitsin, yıl sonu gelsin diye beklemiyorlar. Yılın hangi döneminde ve hangi ayda olursa olsun okul açık ise, doğum gününün hemen ertesi günü başlıyorlar.

Devam zorunluluğu olan ve bizim anaokullarına benzeyen okul öncesi eğitim ise 4-6 yaş arasını kapsıyor. Bunlar genelde ilkokullar ile aynı binada yer alırken, kızımın gittiği gibi oyun okulları ise onlardan bağımsız bir yerde, genelde bir odalı ve bahçesi olan mekanlar oluyor. Fakat bizim mahallemizdeki oyun okulu, kızımın daha sonra gidecdği Dalton okulu ile yanyana. Aynı bahçede değil ama aynı kampüste diyebiliriz. Kızım diğer çocukları da bahçe dışından görüyor hergün.

Kızımın gittiği okul peuterspeelzaal olarak adlandırılıyor. Bundan başka isimlerde aynı yaş aralığını kapsayan okullar da var. Doğrusu bunların farkını ve kapsamlarını bilmiyorum, ben bu yazıda tecrübe ettiğimizi yazacağım.

Taşındığımızda 14 aylık olduğu için biz doğar doğmaz değil de taşındığımız zaman okul başvurusunu yapmıştık. 2 yaşını doldurduğunda okula başlaması için mektup geldi (Hollanda'da her iş mektupla bildiriliyor, feci bir posta trafiği var). Bize yakın olan okulda ilk etapta bir gün için boş yer bulunuyormuş, istersek başlatabileceğimiz istersek bekleyebileceğimiz bildiriliyordu. Okulun ne zaman çağıracağı, kaç gün ile başlayacağı hep semte göre değişiyor. Çok kalabalık olan bölgelerde daha çok beklemek veya az gün ile yetinmek zorunda kalınabiliyor. Mesela kızımla yaşıt bir çocuk, başka bir yerde en başından veri sadece bir gün gidebiliyor ve sımıfları çok kalabalık. Bizim kasaba nispeten daha ufak olduğundan ve biz okula yakın mesafede oturduğumuzdan öncelikli olmuş olduk. Bizim okul için ise gözlemlediğim kadarıyla 2,5 yaşından sonra günlerin daha çok olmasına özen gösteriliyor ama 2 yaş civarında bir yada iki gün ile başlatıyorlar çocukları. Sanırım çocuk daha ufak olduğundan alışması için böyle. Okul hafta içi sabahları 9-12 arası hizmet veriyor, öğleden sonra kapalı.

Biz de geçen yıl Nisan ayında bir gün ile başlattık. Sanırım haziran ayıydı 2 güne çıktı, sonra araya yaz tatili girdi, tatilden dönünce 3 güne çıkmıştı ve aralık ayında 4 güne geçti. Şu an hala 4 gün devam ediyor. 5 güne çıkar mı bilmiyorum ama şimdilik böyle olmasından memnunum.

Sınıfın mevcudu hergün değişken sayıda, her çocuk farklı sayıda gün devam ettiği için böyle. Kimisi bir gün geliyor kimisi 2-3-4 gün. En kalabalık gün 21 kişi en boş gün de 6-7 kişi oluyor. Ortalama 10-15 arası diyebilirim. Her gün iki öğretmen bulunuyor ama 3 değişik öğretmeni var, dönüşümlü geliyorlar. Hangi günler hangi öğretmenin geleceği kapıda yazıyor.

Kapı 8.45 den itibaren açık. Çocuklar velisi ile içeri giriyor, oyuncaklarla beraber oynuyorlar. Bu sırada öğretmenlerle görüşebiliyoruz. Çocuk girer girmez herbir öğretmeninin yanına gidip selamlaşıyor, tokalaşıyor. Eğer çocuk gelmezse veya unutursa öğretmen yanına geliyor. Aynı senfoni öğlen sınıftan ayrılırken de yapılıyor. 

Saat 9 olduğunda cd den bir müzik çalıyorlar. Bu müziği duyduklarında çocuklar oyunlarını bırakıyorlar-kaldırıyorlar-ebeveyniyle vedalaşıyorlar ve bir sandalye alıp sürükleyerek boş alana getiriyor. Burada daire şeklinde oturuyorlar önce. Biz de çocuğu öpüp el sallayıp çıkıyoruz. Aslında bundan sonra ne yaptıklarını pek bilmiyordum, ta ki geçenlerde olan doğum gününe kadar. O gün ben sınıftan ayrılmadım ve öğrendim :)

Daire şeklinde oturup önce günaydın diyor öğretmenleri. Sonra sesli halde sınıftaki kişileri sayıyor, ardından Günaydın ... diyerek her birinin adını söylüyor. Çocuk da yüksek sesle günaydın demek zorunda. Sonrasında içerde ve dışarda oyunlar oynuyorlar, boya ve döneme göre bazı aktiviteler yapıyorlar. En son aktivite bahar konusunu işledikleri için minik saksılara tohum ekmekti. Her aktivite dönemi önceden mail ile bize bildiriliyor. Bu dönemde o konuya ağırlık veriyorlar. Girişte bulunan bir masaya o dönemin teması işe ilgili objeler oyuncaklar vs konuluyor. Çocuk onlarla dilediği gibi oynuyor. Mesela geçen sonbahardan beri hatırladığım kadarıyla şu temalar oldu: sonbahar, sinter maarten, sinter klaas, yılbaşı, kışlık giysiler, ev eşyaları (herkes odasının resmini götürmüştü), easter, şimdi de ilkbahar. Bunlar 2-3 haftalık periyotlarla değişiyor. Bazen okulda kahvaltı, akşam yemeği, yılbaşı partisi gibi etkinlikler oluyor. O zaman kapıya bir ihtiyaç listesi asılıyor ve getirmek isteyen veli yanına adını yazıyor. Geçenlerde paskalya kahvaltısı için ekmek götürmüştüm ben. 

Okulda bir kere beslenme saati oluyor. Her gün bir meyve ve suluğunu götürüyoruz. Meyve saati gelince öğretmeni tüm meyveleri dilimliyor, geniş bir tabağa koyuyor ve sırayla çocuklara uzatıyor. Hepsi aşağıdaki resimde görülen arkadaki L biçimli masaya oturuyor. Bitene kadar tabak dolaştırılıyor ve her çocuk istediği kadar yiyiyor.


Öğrencilerin tuvalet eğitimi şartı yok tabi ki. Şu anda kızımın sınıfında bez bağlayan da var tuvalete giden de. Tuvalet ihtiyacı olan çocuğu öğretmen götürüyor. Bez değişmesi gerektiğinde ise, sınıfta bulunan alt değiştirme köşesinde yapıyorlar.

Çocuklar ufak olduğundan ilk başlarda anneden ayrılma sorunu yaşıyorlar genelde. Bu ortantasyon süresince gereken herşeyi yapıyor öğretmenler. Genel olarak aşırı disiplinli değiller. Ağlayan çocukları kucaklarına alıyorlar, seviyorlar, öpüyorlar. Bazı çocuklar ayrılırken öğretmenlerine sarılarak vedalaşıyor. Yani çocuklara karşı gayet sıcaklar.

Bahçelerinde kumun içinde bir park ve biraz da beton alanlar var. Kullanmaları için üç tekerlekli bisiklet ve scooterlar var. Bahçenin içinde ağaç yok ama zaten okul hemen ormanın kenarı. Etrafında bol yeşillik var, zaten hep gittiğimiz çiftlik de tam karşılarında. Arada horoz, keçi, inek, hindi sesleri de duyuyorlar :)

Bu okullar belediyeye bağlı ve onların sorumluluğunda. Dolayısıyla belediyenin bütçesine göre öğrenciden alınan aylık ücret de değişiyor ancak miktarı çok değil. Bunu okul masrafları için kullanıyor olmalılar. Okulda yaptıkları elişleri, boyamalar, kağıtlar vs gibi. Biz evden hiç birşey götürmüyoruz. Bizim ödediğimiz miktar diğer semtlere göre oldukça azmış. Fakat daha sonra bu ücret bizim için daha da düştü çünkü kızım 2,5 yaşından sonraki expat çocukları için uygulanan özel bir programa dahil oldu. Okul öncesi eğitim denen bu programda dil bilmeyen çocuklar için ayrıca özel bir öğretmen geliyor ve onlarla ilgileniyor. O programı ve kızımın dil gelişimini de yarın yazayım.





2 yorum:

  1. Ne kadar güzel, 1 gün bile gidebiliyor olmaları da harika bence. Bu arada bize de piyangodan (aynen öyle burda seçim yapıyorsun şanslıysan çıkıyor) kreş çıktı, Maya Eylül'de okullu oluyor :) Ben 3 gün 830-1300 arası istiyorum bu sene ama bakalım kreş kabul edecek mi, bazen 5 gün falan diyorlar, görüşme gününde konuşacağız bakalım.. İple çekiyorum ama bir yandan da heyecanlanıyorum acaba tepkisi nasıl olacak çünkü bu sıra aşırı bana düşkünleşti yine :( Neyse olumluya odaklanalım ;) Umarım Helo gibi sever o da!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk başlarda bizde de oldu zorlanma ama şimdi çok seviyor çok şükür. Mayanın kolayca alışacağını düşünüyorum

      Sil