23 Ağustosta 53. ayını, Eylül'de 54. ayını bitirdin ama ben yazamadım. Üstelik, 23 Ekim'e de ne kaldı şunun şurasında. Fakat bu ayı ayrıca yazıp düzeni yeniden kuracağım o yüzden şimdi eski dönemleri yazmalıyım.
O aylar neler yaptığını hatırlamak in nerede olduğumuzu yazsam iyi olacak. 53. ayın tamamı Türkiye'de geçmişti. 31 Ağustos'ta döndükten sonra da hemen okula başladın. Bu yüzden sonraki ay da okul ve yeni başlangıçlar ile doluydu. Okulunu ve arkadaşlarını çok özlemişsin, o günden beri hergün gittin. Okul çıkışında bol bol arkadaşınla oynadın. O kadar çok hareketlisin ki, sana uygun olacağını düşündüğüm ritmik jimnastiğe başladın. Dün beşinci haftayı bitirdik ve inanılmaz hızlı gelişme kaydediyorsun.
Bunun dışında geçen ilkbaharda başladığın yüzme dersleri devam ediyor, ayrıca bir de müzik okuluna başladın, bütün bunlara haftada birer gün gidiyorsun. Hepsinden keyif alıyorsun şimdilik ama bunlarla hayatımıza müthiş bir tempo geldiğini itiraf etmeliyim. Hafta nasıl çabuk geçiyor anlatamam.
Türkiyeden döndükten sonra bir ay kadar Amsterdam'da da hava çok sıcaktı. Aynı yazlık kıyafetlere devam ettin ve geceleri tamamen çıplak uyudun. Ve sonra hava soğudu ve işte bu sırada yeni bir sorun ortaya çıktı: yazın rahatlığına alışmış vücudun uzun ve kalın giysilere, ayakların sıkı ayakkabılara girmek istemedi. Her sabah kıyafet tartışması yaşamaya başladık, tüm kalın ve sert kıyafetler seni rahatsız ediyor. İnce be yumuşak olanlar artık ısıtamıyor. Yine de buna rağmen çok soğuk havalarda bile ince giyinmene izin verdim. Zaten inadından aksini yaptırmam mümkün olmuyordu. Hala aynı sıkıntımız devam ediyor. Bu konuda 29 eylül'de instagrama şöyle yazmıştım.
"Uzun bir aradan sonra yağmurlu bugün hava... Hava gibi içim de kapalı biraz bugün, sabah yine kıyafet tartışması yaşadık. Dün uzun uzun dolaşarak bir spor ayakkabısı almıştık Helo'ya. Bu sabah yine onu rahat bulmadı ve giymeyecekmiş. (Geçen hafta da pullu bir ayakkabı almıştık, henüz onu da hiç giymedi) Ağla ağla şişti. Bu ara arkadaşlarında gördüğü cicili bicili kıyafetler ile kendini rahat hissettiği kıyafetlerin çatışmasını yaşıyor içinde. Rahat hissettiğini görsel olarak beğenmiyor, gözüne hoş gelende rahat hissetmiyor. Özenerek aldığı ama hiç giyilmemiş ya da çok az giyilmiş eşyalar doldu ortalık. Sert çıkmak ters tepiyor, yumuşak davranmak tatminkar olmasını engelliyor, iki arada kaldık. Bugün olay şiddetli olduğu için yazdım ama bu durum haftalardır hatta aylardır böyle. Bakalım ne zaman ve nasıl çözülecek... 😔"
Bugün yine gayet soğuk bir hava vardı (artık herkes kışlık mont, şapka atkı giyiyor) ve yazlık penye bir tayt ve ince penye bir tişört ile gittin. Ayakların her fırsatta çıplak zaten ve ne zaman ellesem buz gibi ( ama sen hissetmiyorsun genelde) ve artık nedeni bu mu başka şey mi bilmiyorum ama bugün okuldan sonra karnın ağrımaya başladı. Çok acı çektin ve artık sözümü dinleyeceğini söyledin, bakalım birşey değişecek mi?
Bugün ayrıca Dünya Kız Çocukları Günü'ymüş (11 ekim) ve ben de sana birkaç öğüt vermek isterim.
Hayatta en önemli şey sağlıktır annecim, sağlığın yerinde olduktan sonra, ekmeğini kazanacak gücün, hakkını arayacak kuvvetin, dik durabilecek özgüvenin hepsi olur tatlım. Yeter ki sen iyi ol, kendine iyi bak. Geri kalan herşey isteyince yapabileceğin detaylardır.
Canımın içi güzel bakışlı kızım...
Annen
Amsterdam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder