11 Temmuz 2016 Pazartesi

# Novadünya

Oğlumcum


Geçen gün kızımı yazmıştım, şimdi de oğluma dair notlar yazmak istiyorum. Şu an meme emerek uyuyor ve öyle tatlı ki, sevgisi içimden dolup taşıyor.

Gerçekten her ikisinde de farkediyorum, duygusal olarak tatmin olmuş, bedensel ihtiyaçları dengeli şekilde karşılanmış çocuklar, uyumlu, huzurlu çocuklar oluyorlar. Bu sabah oğlum için yine böyle hissettim. Hafta içi her sabah yaptığımız bir rutinimiz var. Çoğu onun kontrolünde ama buna rağmen bana zaman ayırıyor. Bu konuyu ayrıca yazmak istiyorum aslında; çocuklar sandığımızdan daha bilinçli, çoğu zaman kontrol bizdeymiş gibi zannetsek de aslında onlarda.

Neyse sabah yedide uyandık hep beraber. Aslında bu gece yaşadığımız bir ilki de yeri gelmişken not edeyim. Beşiği bizim yatağa bitişik şekilde yanyana uyuyoruz. Gece bir ağlama sesine uyandım. Yatağa bakıyorum yok, yanına altına etrafına bakıyorum yok. Kocamı uyandırdım aramaya başladık, meğer ablasının odasına gitmiş orada bulduk. Artık ne yapıyordu bilmem kalbim yerinden çıktı. İyi ki merdivenlerin kapısı kapalıydı (asla açık bırakmam ama olur ya). Fakat yanımdan inerken nasıl oldu da hissetmedim şaşkınım. Nerde kalmıştık sabah uyanınca ablayla oyun ve kahvaltı faslının ardından, ablasını okula bırakmak için hazırlandık. Giderken acele ettiğimiz için bebek arabasında oturuyor ama dönüşte illa ki yürüyor. Okuldan çıkınca bir rutinimiz var, izlediğimiz bir güzergah ve yaptıklarımız asla değişmiyor. Kesinlikle bebek arabasına oturmuyor, elini kolunu sallaya sallaya okul bahçesinin arka kapısından çıkıyor. Buradan çıkıp çiftliğe giden yolu çok iyi biliyor ve çiftliğe doğru gidiyoruz. Yolda kuş seslerini dinliyoruz, bazı çiçeklere taşlara dokunuyor. Çiftliğe gidince dışardan (ilk başlarda girmek istiyordu ama saat erken açık değil henüz) hayvanlara bakıyoruz. Birkaç farklı horoz sesi var onları dinliyoruz. Kapısını açmaya çalışıyor ama hayır kapalı vazgeçip yoluna devam ediyor. İkinci durağımız gölün kenarında taş atmak. İlk günlerde onlarca taş atıyordu ama artık öğrendi ve sıkıldı, üç beş tane atıp yola devam ediyor. Bütün bu işlerde herşeyi o yönlendiriyor. Gölden sonra ormandan çıkıyoruz ve geri dönüşüm çöplerinin olduğu alana varıyoruz. Bazı sabahlar bebek arabasına yüklemişimdir, bu sabah yoktu. Yok dedim yola devam ettik, varsa atıyoruz beraber. Burası okulun ve etrafındaki birkaç binanın otoparkı. Otoparkı bir uçtan bir uca yürüyüp havuzun kapısına geliyor. Açık ise içeri dalıp (bazen havalansın diye açık oluyor) havuz malzemelerinin satıldığı otomatın düğmelerine basıyor. Ordan çıktıktan sonra yürümeye devam. Bisiklet dayanan çubuklarda sallanıyor, esniyor sonra yola varıyoruz. Yolun bazı noktalarında tekerlekli araçlar için kaldırım alçak oluyor ya, o noktalardan birkaç kez karşıdan karşıya gidip geliyoruz. Bu süreç biraz gergin benim için. Arabalara dikkat etmesi lazım, fakat her geçen gün daha iyiye gidiyor ve neyse ki çok araba geçen bir yol değil.

Bu yolun sonunda bizim eve kadar uzanan kanal var. Yine evden arabanın altına attığım bayat ekmekleri veriyoruz ördeklere. Onlara veda edip karşıya geçiyoruz (yine birkaç kere) yolun kenarına ekilmiş güllleri kah koparıp kah dokunup kah koklayarak, varsa arı ve uğur böceklerine bakarak, sokağımızın sonundaki parka varıyoruz. Bir kez kaydıraktan kayıp diğer evlerin bahçe duvarlarından yürüyüp çitlerinden falan atlayıp eve varıyoruz.

Gelince bir süre beni istemez, kendi kendine oynar. Bu arada ben de mutfağı, masayı temizlerim. Bazen de bu sabah olduğu gibi lavaboyu fırçalar. Bunun için illa ki önlüğünü takmak ister ve sandalyeyi çekmemi söyler. O oynarken işimi bitiririm. Sonra süpürgeyi çalıştırırım. Beraber süpürürüz genelde ama bu sabah oyun oynamamızı istedi. Sevdiği kitabının taşıtlar sayfasını açmamı istiyor ve onları sormamı istiyor. Ben sorduğumda tek tek gösteriyor ama bazen bilinçli olarak şaşırıyor ve ben de değişik sesler çıkarıyorum ve gıdıklıyorum. Kıkır kıkır gülüyor. Bu sabah ayrıca kutulardan kule pastası yapıp devirdiğimiz oyunu oynamak istedi. Happy birthday to you şarkısını söylerken etrafında dönüyor (ablasından öğrendi) ve şarkı bitince deviriyor kuleyi. Bu oyunun adı onun dilinde guuguu (to you demeye çalıyor). Oyuna doyduktan sonra esnedi ve yukarı çıkıp uyumak istedi. Meme isteyip bana sarıldı ve kısa sürede uyudu. 

Şimdi öğle yemeklerini hazırlayacağım ve geri kalan işlerimi tamamlayacağım. Onlar da yetişecek biliyorum çünkü çocukların ihtiyaçlarını giderince ve acele etmeyip, nasıl yetişecek derdine düşmeyince herşey yoluna giriyor.

İyi haftalar..,





3 yorum:

  1. huzurlu anne babanın çocukları huzurlu olurmuş buna nedense çok inanıyorum tabii ki dönem dönem huysuzlukları oluyor çocukların ama genelde huzurlu bir evde büyüyorsa ve rutinleri sürekli değişmiyorsa mutlu büyüyorlar :) kocamann maşallah diyeyimmmmm

    YanıtlaSil
  2. Böyle güzel anlatırken gununuzu ülkemizde düşünmek geldi içimden. Abla okula bırakılır. Küçük çocuk asla eli bırakılmadan, sağdan soldan çıkacak arabalardan imtina edilerek, yerlerdeki pislikler elletilmeden ve betonarme gelişmişlik düzeyimiz maksimum olduğundan tek ot görmeden evine ulaşırsa çok şanslıdır...

    YanıtlaSil