29 Eylül 2014 Pazartesi

# Düşünce Yazıları # hayat

Yavaş Hayat


İstanbul'dan gelirken getirdiğim 3-5 kitaptan biri de yakın zamanda çıkmış ve bir çok anneden tavsiyesini okuduğum Pınar Mermer'in Yavaş Ebeveynlik kitabı oldu. Bu gün bitirdim ve doğruyu söylemek gerekirse bana çok fazla bir katkıda bulunmadı. Tabi sevindirici olan yanı ise, orada yazanların neredeyse hepsini, eşimle birlikte önceden düşünmemiz ve hayata geçirmiş olduğumuzu görmekti. Okuyana kadar bazı konularda aslında öyle davrandığımı farkında değildim.

Bunu kendimizi övmek amaçlı söylemiyorum elbette. Dışardan bakıldığında iyi bir evliliğimiz olduğu, iyi anne baba olduğumuz veya anneye çok yardım eden bir baba şansına sahip olduğum düşünülebilir. Fakat bu değerler şansın biraz ötesinde, biz, hem ilişkimize çok emek verdik, onu nasıl iyi yaparız diye düşündük; hem de nasıl anne baba olmalıyız, nasıl davranmalıyız konusunu düşünüp hayata geçirmeye çalıştık. Ebeveynlik yolculuğu olup biten bir süreç değil, her yeni aşamada yeniden tavırlarımızı ve yaklaşımlarımızı gözden geçirip bize en uygun tavrı seçmeye çalışıyoruz. Ve bu sırada evliliğimize yatırım yaparken olduğu gibi çocuk yetiştirirken de tam bir iş birliği ile hareket ediyoruz.

Kitapta özellikle çocuk yetiştirme konusunda yavaşlama vurgu yapılsa da, aslında tüm yaşamdan bahsediyor Pınar Hanım. Eşim yıllar öncesinden bu anlayışı benimseyip beni yönlendirmeye çalıştığında, uzun bir süre ona direndiğimi itiraf etmeliyim. Ben her zaman çok hareket eden, aynı zamanda bir sürü iş yapan, panik şeklinde olmasa da hızlı tempoda işlerimi yapmaya çalışan biriydim. Yavaşlamaya geçişim çok eskiye dayanmıyor ama ilk olarak Helo'ya hamilelikte başladığımı, ardından anneliğin ani şekilde üstüme yıktığı sorumluluklar sebebiyle bir süre yine afalladığımı fakat kızımın 1,5 yaş civarında yeniden aydınlanma geçirip daha ciddi bir dönüş yaptığımı söyleyebilirim. O gün bu gün de uygulamakta başarılı olduğumu düşünüyorum.

Hatta bunu farkedişim dün gibi aklımdadır. Amsterdam'daki evimize ilk taşındığımızda, öğle uykusuna evin bütün işlerini sığdıracağım derdiyle üç katlı evde bir aşağı bir yukarı koştururken yorgunluktan geberiyordum. Bir gün en üst katta -çamaşır odası olarak kullanıyoruz- çamaşır asarken yaşadım o aydınlanmayı. Ben çamaşır asmayı çok severdim normalde. Hepsini tek tek silkeleyerek düzgünce sermek, mis kokusunu alırken güneşi hissetmek bana terapi gibi gelir. Fakat uzun zamandır öyle acele yapıyordum ki çamaşır asmak, askıya fırlatıp şöyle kabaca düzeltmekten ibaretti. İşte o gün dur dedim kendime ve yavaşladım. Sonra saate baktım ve hayret hızlı yaptığımı sandığım süreyle aynı.

Daha sonra tüm işlerimde, yemek yaparken, lavaboları ovarken... falan yavaşlayarak keyifle yaptıklarımın süresini tutunca, eskisiyle aynı süreyi aldığını şaşırarak tecrübe ettim (kızımla oyunlarımızı saymıyorum çünkü zaten onunla olan zamanlarda dikkatimi çoğunlukla ona vermeye çalışıyordum). Üstelik çarpma, kırma dökme gibi aksilikler olmuyor ve bunun üstüne bir de alınan hazzın getirdiği rahatlama ekleniyordu. 

O zamandan sonra her işimde yavaşlamayı seçtim. Evde dışarda yolda markette vs. Tabi bu yavaşlamaktan kasıt uyuşukluk değil. Beden daha sakin ve dingin ama aceleci panik olmuş hareketler içermiyor. Zaten ellerimiz vücudumuz o işleri o kadar mekanik hareketlerle yapıyorlar ki, stresin getirisi onların işleyişine sadece köstek olmak!

Tabi buraya kadar sadece fiziksel işlerdeki yavaşlamadan bahsetmiş gibi oldum. Fakat zihinsel konularda da böyle. Zaten yavaşlama hareketi önce zihinde başlaması gereken bir eylem.

Böyle olabilmemizde yaşadığımız kasabanın etkisini inkar edemem. Şehirlerin insanların temposundaki etkileri oldukça fazla. İstanbul'a gittiğimde aklım ve bedenim onun temposuna sürüklenmeye zorlanıyor ancak yine de durdurabiliyorum artık. Bilinçli şekilde çabalanmadığı sürece, evet şehir insanı hızlandırıyor ve çok yoruyor.

14 yorum:

  1. Üniversitede Maçka'dan Beşiktaş'a vapura yetişmeye çalışırken fark etmiştim ilk. Koşturarak inmemle yavaş inmem arasında hiç fark olmuyordu. Ne zaman paniklesem derin nefes alırım ve her şeye yetecek zaman bulunur, o senin kontrolun altında diyerek yavaşlarım:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah o vapur koşmaları ne çok yapardım ben de hayır bir sonrakine binsem nolcak sanki

      Sil
  2. Ben bunu biraz geç farkettim otuzlu yaşlarımda, tabi hayat temposu da çok önemli. yirmili yaşlarında aralarında bir yaş olan iki çocuk sahibi olup, özel sektörde çalışmak hızlı bir tempo gerektiriyor olsa da insan zamanla bu tempodan ne kadar yorulduğunu ve yıprandığını farkediyor ve ister istemez yavaşlıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benim de otuzlu yaşlarıma rastlıyor tabi. Bir de şimdi nekadar utanıyorum eskiden bu insanları uyusuk bulurdum ah ah bilmiyordum ki anne olunca nasıl değilişiyormuş insan

      Sil
  3. Yapım gereği sanırım; inanılmaz yavaş hareket eden bir insanım. Yavaş olmam çok da kötü değilmiş demek, sevindim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Eminim sonuçları hayatınıza yansıyordur artı olarak gercekten çok farklı oluyor etkisi

      Sil
  4. Darısı başıma, yavaşlamaya çok ihtiyacım var, hem de acilen.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her işte olmasa da belli işlerde yavaşlayacağım diye başlanabilir

      Sil
  5. ben de çok silkeliyorum kendimi. bir hışımla yapılanlar süreyi kısaltmıyor sadece sinir bozuyor. ve her şeye yetişemeyebileceğimizi kabul etmek lazım. kimse süper kadın değil:=)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bunu çoktan kabul ettim bir ara her gördüğümü yapayım derdindeydim insan gereksiz yere stres oluyor

      Sil
  6. bende yavaşlamayı kızım ile öğrendim. herşeyin her zaman çok da mükemmel olmasının gerekmediğini, çok yorulduğumu, özellikle başkaları için birşeyler yapmaya çalışırken kendimi çok yıprattığımı ve buna da gerek olmadığını. Ağır kanlı olmak hiçbir zaman istemem ama böyle kendimizi strese sokmaya gerek yok.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Anne olunca özellikle öncelik çocuğa olmalı olmak zorunda. O zaman kendimizi yormanın olumsuz etkileri çocuğumuza yansıyor çünkü. Dolayısıyla önce anne iyi hissetsin sonra çocuk mutlu olsun, diğer herseyin öncelik sırası bundan sonra

      Sil
  7. Kesinlikle katılıyorum sana..Dingin olduğun sürece herşey yoluna giriyor. Özellikle ebeveynlerin panik olmaması lazım, çocuğa geçiyor; ve kişi bu huyundan vazgeçemiyor ileride.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zararın neresinden donersek kardır, inş bundan sonra daha dingin ve etkin anne olacağım

      Sil