bizden haberler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
bizden haberler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Aralık 2018 Pazartesi

Sevdiğine İyi Bak

Aralık 17, 2018 10 Comments
Tam iki haftadır yazamıyorum. En son oğlumun  hastalandığını ve iyileştiğini yazmıştım. O hafta sonu iyiydik fakat sonraki Pazartesi’den itibaren yine hastalandık. Bu sefer oğlumla ben. Bir hafta öyle nasıl geçti anlamadık.

Bu haftaya güzel başlamıştı aslında. Tekrar iyileşmiş, haftasonu keyifli vakitler geçirmiştik. Fakat ben nedense biraz duygusaldım. Hastalığın melankolisi hala üzerimde olmalı ki, beynim eskiden yaşadığımız zorlukları hatırlatıyor ve beni olur olmadık zamanlarda ağlatıyordu.

~ara not: bu yaziya gunler oncesi baslayip, cumartesi sabahi tamamlayip yayinlamistim. Fakat malesef yazdigim onca sey kayboldu, sadece ilk iki paragraf kaldi. Ve ben de yeniden taslaga dondurdum ki sonra tamamlayip yayinlayabileyim. Iste simdi o an geldi. Bu sefer bilgisayardan yaziyorum (daha hizli ama turkce kararkter yok malesef, duzeltmekle de ugrasamayacagim, kusura bakmayin.~

Cogunlukla yalnizliktan kaynaklanan bu zorluklari, Allah'in yardimiyla esimle beraber atlattik ama diger ailelere verilen destekleri gorunce icim sizlamiyor degil. Bu konu herhalde icimde ukde olarak hep kalacak. Fakat iyi yaptigimizi dussundugum birsey var ki, birbirimize iyi baktik, bakiyoruz. Sagolsun esim her zaman cocuklariyla ilgilenen, ev islerine yardim eden, beni mutlu etmeye calisan bir insan oldu. Tabi ben de ayni sekilde ona ve cocuklara iyi baktim. Boylece sevgimiz hic eksilmedi. Hatta bu ara cocuklarin oynamayi sevdigi bir oyun var. Anne seni doksan dokuz seviyorum diyor oglum. k harflerine vurgu yaparak. Ardindan kizim ben yuz seviyorum diyor, oglum ben bin seviyorum. Hayir ben on bin. yuz bin. milyon. trilyon, katrilyon, ve akillilik edip ben sonsuz seviyorum diyor kizim. Ardindan da ekliyor 'he heee ben en cok sen sonsuzdan daha buyuk sayi soyleyemezsin' ..

Ben de diyorum ki iki tane sonsuz var, bir eksi sonsuz biri arti sonsuz. Biriniz onu digeriniz onu sevin boylece kavga bitiyor sarmas dolas oluyoruz. Iyi ki Eren benim kardesim anne diyor Dila, Eren de gidip gidip ona sariliyor. Cok sukur birbirlerini cok seviyorlar.

Gecenlerde arkadasimla ev islerini konusurken esimin her sabah bizden once kalkip kahvaltiyi hazirladigini, yumurtalari pisridigini, suyu kaynattigini, bulasik makinesi dolu ise bosalttigini falan soyleyince sasirdi. Sen mi soyledin de yapiyor kendiliginden mi diye sordu. Hayir dedim hic istemedim, nasil basladi bilmiyorum ama o bunlari yaparken ben cocuklarin wc banyo isleriyle ilgilenirim, sonra kahvalti ederlerken cantalarini hazirlarim, sonra saclar, giyinme fasli bende. Boyle aramizda bir isbolumu olustu kendiliginden. Sonucta ikimiz de ailemiz icin cabaliyoruz, kimin hangi isi yaptigi farketmiyor.

Gectigimiz hafta tam tekrar iyi olduk derken,  Carsamba gunu kizimin binicilik dersinde talihsiz bir kaza yasadik. Normalde dersi izliyorum ama o gun oglum cok usumus cafede oturmak istemisti. Arkadasimla tam cocuklari almaya giidiyorken, Dila'nin ogretmeniyle bize dogru geldigini gorduk. Agliyor ve titriyordu. Attan dusmus, cafeye gitip sakinlestirmemizi onerdi. Medikal yardim sordum, cafede calisanlar ilk yardim bilgisine sahipmis onlardan iste dedi.

Nasil oldugunu sordugumda, hic hatirlamiyordu. Ne dusus anini, ne de neden oldugunu. Cok korkmus ve bir nevi sok icindeydi. (zaten kizimda boyle anlarda normalin ustunde bir panik hali oluyor, ki bunu hep soylerdim ama tabi insanlar anlamazdi. O gun arkadasim da gorunce hak verdi, bu konuda ayrica birseyler yapmaliyiz) Basinda kask ve sirtinda koruyucu yelek olmasina ragmen nasil dustuyse, kafasini ve sirtini incitmis. Sonradan ogretmenle detayli konustugumuzda az cok ogrendik. Derste baska bir ati suren kiz, kosturma asamasinda ne olduysa korkmus ve ciglik atmis. O ciglik atinca butun atlar urkmus ve hizlanmis. Dila, arkadasimin kizi ve bir cocuk daha (emin degilim ama) attan dusmusler. Arkadasimin kizi popo ustu dusmus yine binmis. Dila'yi ogretmeni gormemis ama herhalde yere sirtustu dusmus kafasini carpmis ama ogretmen yanina gittiginde, oturur pozisyondaymi (hemen kalkmis) ve o da onu almis zaten. Dilanin durumunu gorunce hemen acile gitmemizi tavsiye etti kiz, oncesinde yardim talep ettigim calisanlar sadece otursun su falan verin demislerdi :/

Acilde konrollerde birsey cikmadi, agrisi icin agri kesici verildi, olay anini hatirlamayisi (hala kopuk kopuk) soktan diye soylendi. Cok sukur daha hastanede iyi olmustu, jimnastikte yaptigi hareketleri yapmaya baslamisti.

Tabi ki gozlem altinda tutun dediler, hep takip ettik birsey olmadi.

O gece bir de oglum mide gribi oldu, uc kere yataga kustu, resmen sabahladik. Zaten kalbim okuz oturmuscasina agirdi hic uyuyamazdim.

Takip eden birkac gunde cocuklar normale hemen donduler ama ben donemedim. 40 yildir hayatta bir cok aci tatli seyi tecrube edip, o duygularla nasil basedecegimi ogrenmis olsam da, 7 yillik anneligimde cocuklarla ilgili kaygilarimla hala nasil basedecegim konusunda cok yol almam lazim. Ya bir sey olsaydi dusuncesiyle kavgalar edip, tekrar cocuklari ciktiklari yere sokup herseylerden sakinma hisleriyle dolup tastim.

Fakat tabi ki kabullenmek gerekiyor. Cunku her an yanlarinda da olsak (3-4 aylikken nasil gozunun onunde yataktan dustugunu hatirla diyorum kendime) ve bazen okulda, parkta, hatta evde bile cesitli kazalara maruz kalabilirler ve her an kollayamazsin. Tek yapabilecegim (ta bi ki alinmasi gereken onlemler disinda), onlara da hep soyledigim gibi 'hic merak etme annecim, ben hep dua ediyorum, melekler sizi koruyacak'

Gunlerce bu olayi cok yakinlarim disinda kimseye soylemedim. Cts gunu sosyal medyada bir kelime oyunu gordum ve instagram uzerinden paylastim. Bu minik oyun bir anda benim ruhuma iyi gelen bir ilaca donustu (ki baslangicta planlamamistim). Ne cok guzel dilek aldim, o zaman da bu kazayi ve sayelerinde sifalandigimi paylastim. Sagolsin bir cok kisi dualarini sevgilerini gonderdi. Ve aslinda bu yazinin en basinda yazdigim ' desteksizlik sikayetinin' ne kadar yanlis oldugunu anladim. Cunku sanal dostlarim bugun benim gercek insanlarimdan daha yakin.

Minnettarim.



4 Şubat 2014 Salı

Kimi Yerde Hüzün Kimi Yerde Neşe

Şubat 04, 2014 9 Comments
Bu sabah uzun zamandır uyumadığım kadar çok uyumuş halde uyanınca biraz keyifsiz uyandım. Nedense bana fazla uyku yaramıyor, altı saatten fazla yatar halde kaldığımda her yerim ağrımaya başlıyor ve miskinleştiriyor. Sosyal medyadaki Ali İhsan haberlerine bir ah çekip ne yazık ki hiç duraksamadan benden ilgi bekleyen kızımla meşgul olmaya başladım.

Üç gündür yine keyifsizdi, burun akıntısı, ateş ve ateşten olduğunu sandığım ama bu gün başka yerlerde de gördüğüm kızarıklıklar sonucu başka bir şey olduğunu tahmin ettiğim bir hastalık. Çok yoğun değil ama su çiçeği olabileceği kanısına vardık ablamla, aşı olduğundan belki de hafif geçiriyordu. 

Öğlen sadece 5 dakika uyuma numarası yapıp öğle uykusundan kaçtı ve tam 12 saat hiç uyumadan durup, 11 saatlik rekorunu kırdı. Üstelik bu gün biraz yalnız kalmaya ve dua etmeye öyle ihtiyacım vardı ki... Öğle saatlerinde çok uzun zamandır kanserle mücadele eden halamın vefat haberini aldım. Belki acıları dindi belki daha mutlu ama ölüm haberi ne olursa olsun insanı düşündürüyor, içine döndürüyor. Bir yandan içim acırken bir yandan kızımın neşesine ortak olmaya çalıştım ama artık ne kadar başarabildim bilmiyorum. Belki anladı ve bu yüzden normalden biraz daha uzun süre kendi başına oynadı. 

Oysa bu gün, hafta sonu jimnastik grubunu bitirdiğimiz için aldığı madalyayı, hiç beklemediğimiz için o an yaşadığım şaşkınlığı ve gururu yazacaktım. 

Neyse. Böyle işte...

12 Mayıs 2013 Pazar

Amsterdam'dayız

Mayıs 12, 2013 3 Comments

Dun öğle saatlerinde geldik Amsterdam'a. Yolculuk Helo'nun çoğunlukla uyuması sebebiyle iyiydi. Bizim için New Amsterdam isimli bir yerde daire kiralamışlar. Rezidans daireler çok hoş olsa da etrafı plaza dolu olduğu için pek iç açıcı değil camdan bakınca. Yarın önceden beğendiğimiz bir kaç evi bakmaya gideceğiz belki de tutarız kim bilir.

Hollanda'da soğuk ve yağmurlu bir hava var. Bir kaç gün daha böyle olacakmış. Yanımıza fazla kalın kıyafet almamıştık, neyse ki kızıma almıştım biraz.

İnternetimizle ilgili sorunları hallettik. İlk fırsatta benden haber bekleyenlere döneceğim. 

Tüm annelerin anneler gününü de kutluyorum. Sevgiler.

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Kosice -3 Amsterdam +3

Mayıs 06, 2013 22 Comments
Bir süredir gündemimizde vardı yeni bir ülkeye taşınma mevzusu. Ancak bugüne kadar kendimi kaptırmamaya çalıştım her şey hazır olsa da. Daha önce tüm izinler çıkmışken konsoloslukta çıkan vize sorunları yüzünden Polonya'ya gitmekten vazgeçmiştik. Şimdiki durumda bizim ve ülkenin şartları daha farklı olsa da son ana kadar kendimi heveslendirmedim.

Slovakya bizim için miadını doldurmuştu. Son bir yıldır eşim başka işler arıyordu ve yılbaşına kadar iş başvurularına devam etti. Olursa olur olmazsa İstanbul'a dönüş yapacaktık. Zaten kızım doğduktan sonra gurbet daha zor gelmeye başlamıştı. Dönmeyi istiyordum ama Allah'a hep hayırlısı için dua ediyordum. Başka bir ülke olursa da en azından aynı şehirde havvaalanı olmasını, istanbula sık uçuşların olduğu bir yer olmasını diliyordum.

Yılbaşında türkiyede iken herkes soruyordu dönüp dönmeyeceğimizi. Ben de yeni yıldan sonra kesinleşeceğini söylüyordum ki umut vadeden bazı iş başvuruları yapmıştı eşim, yeni yıldan sonra belli olacaktı. Malesef hiç biri olmadı, hatta kesin dönmeye karar verdiğimiz için Cem kariyer.net deki özgeçmişini güncelledi yeniden.

Sonra bir gün eşime iş teklifi geldi. Daha önce de linkedIn hesabından teklifler geliyordu. Bu iş tam da istediği özellikteydi çünkü son bir yıldır özellikle internet güvenliği konusunda birsürü sertifika sınavına girdi ve geçti, bu alanda iş istiyordu ama pek de olmuyordu. Parasını mı yoksa sevdiğim alanı mı kriter almalıyım ikilemini yaşıyordu ve artık bakmak zorunda olduğu bir de çocuğu olduğu için para kısmı ağır basıyordu işler heyecan verici olmasa bile.

Bazı firmalar uzun vadede ihtiyaç duyacakları elemanları bir çeşit beyin avcısı ofislere devrediyorlar. Bu ofislerde çalışanlar o şirketin kriterlerine uygun eleman bulup onu razı edip şirkete kabul ettirirse adan başına para kazanıyor. Dolayısıyla bu iş bir ilan olarak eşimin görebileceği bir iş değildi. Firma ve şartlat bize söylendiğinde çok heyecan verici bulduk ama öncesinde bir çok aşama vardı.

İlk olarak 45 dakikalık online sınava girdi ki çok iyi notlarla sertifikaları almış olan kocacım zor olduğunu söyledi. Neyse ki geçmiş. Ardından bir saatlik telefonda teknik sorulardan oluşan sözlü sınav, ardından yüzyüze görüşmeli juri karşısında iki buçuk saatlik sınav ve sonunda hepsini geçip teklif sunuldu. Tahminimizin üzerinde fırsatlar sunduklarında ise çok sevindik.

Önce kontrat ve diğer resmi işlemler yapıldı, oradaki yabancılar merkezinden vizemiz çıktı ( yarın istanbuldaki konsolosluktan alacağız), bir nakliye firması ayarlandı geçen hafta eşim gelmeden önce eşyalarımızı verdi, Amsterdamda ev bulana kadar kalacağımız otel ayarlandı ve bütün bu masrafları firma üstlendi bizim uçuş masraflarımız da dahil.

Yani biz iki hafta önce Dila ile istanbula geldiğimizde bir daha dönmemek üzere ayrılmıştık slovakyadan. Ne kadar sıkılmış olsam da hüzünlü bir veda idi, orda hamile kaldım, bebeğim orda doğdu ve bir çok güzel anımız oldu.

Bu ülke ile henüz bir yaşında iken yaşadığı ikinci ülke ve üçüncü ev olmuş olacak kızımın, bazen bu hız acaba onu olumsuz etkiler mi diye düşünüyorum. Hakkımızda hayırlısı.

Bu hafta sonu yeni hayatımıza başlayacağız bakalım neler olacak. Daha önce turistik geziler yapmış ve beğenmiştik ama yaşamak ile gezmek çok farklı oluyor tabi ki. Yine de en azından türk bakkalları sayesinde nihayet daha zengin şekilde kızımı besleyebileceğim ve sabiha gökçene hesaplı pegasus uçuşları ile sık sık gelip gidebileceğimizi umuyorum.

Not: önceki yazıma gelen yorumlara çok teşekkürler çok iyi geldi. Dila iyileşti, ben hastaydım daha kötüleşti ondan sonra ama şimdi son demlerindeyim bitiyor ve galiba dila emmeyi bıraktı hep reddediyor bazen gece uykusunda nadiren kandırabiliyorum

21 Nisan 2013 Pazar

Yolculuk

Nisan 21, 2013 7 Comments
Helo ile yola çıkıyoruz bugün. Babası bir süre sonra gelecek yanımıza. Aylardır sevdiklerime kavuşmayı bekliyordum ama kocamdan ayrı kalacağım, kızıma onsuz nasıl bakacağım diye huzursuzum biraz. Gece uçuşu aldık bu sefer biletleri. Umarım sorunsuz geçer. Zira artık Helo' yu zaptetmek 2 saat boyunca sabit tutabilmek imkansız. Yükümüz de epey var, bakalım tek başıma nasıl idare edeceğim.

Doğum günü bir ay geçti neredeyse. Böyle gecikince pek hevesim kalmadı ama belki yaparız bir kutlama. Bu gidişimde çözülmesi gereken bazı işlerimiz var umarım onlar da yoluna girer. Ve bir de uzun zamandır bozuk olan gava, biz gelince düzel emi?

Bize şans dileyin. Görüşmek üzere.