Oy oy oy...
Nerden başlasam nasıl anlatsam bilmiyorum blogcum, günler hızla geçiyor geçmesine de, biz de günün içinde resmen zamanla yarışıyoruz. Pandemi öncesi tempomuza döndük, hatta daha yoğunuz çünkü kendime çıkarttığım(ız) ekstra işler de vardı.
Okulun açılmasının üzerinden 4 hafta geçti bitti. Bir önceki yazıda bahsettiğim korona vakası da bitti tabi, pozitif çocuk okula başladı. Tam bir oh be çekecektik ki İstanbul’da çok yakınlarımdan biri pozitif çıktı. Hafif seyrediyordu ama annem de dahil tüm yakınlarıma bulaşmış olabilirdi. Pozitif çıkan kişiyle beraber hastalığı geçiren 4 yakınım bugün evdeki karantinanın 11. gününde gayet iyiler çok şükür. Annemle görüşmelerinin ardından pazar günü iki hafta dolmuş olacak ve şu ana kadar iyiler. Belki de bulaşmamıştır diye dua ediyoruz çünkü fazla yakın temas olmamış.
Diğer yandan bir önceki yazıda hani, bir doktorun sözlerini yazmıştım. Bulaşma, semptomlar başladıktan sonra olur diyordu. Galiba doğru çünkü bir araya geldiklerinde kimsede semptom yokmuş. Oysa önceden 15 günlük kuluçka süresinde herkese yayılıyor diyorlardı. Aslında bunu net olarak bilebilsek, en hafif bir semptomda herkes dışarıyı çıkmayı bırakırsa, kontrolü sağlamak çok zor olmazdı. Ama işte geçim derdi olan var, evine ekmek getirecek kimsesi olmayan var...
Karantinadaki yakınlarıma polis ve imam telefon edip evde olup olmadıklarını kontrol etmişler. Polis neyse de imam neden arıyor diye şaşırdık hepimiz. Laf dinlemeyenlere vaiz verecekti herhalde 😬
Okuldaki vakanın hemen ardından bu vakanın çıkması ve benim hayatımı 15 günlük paketlere ayırıp sürekli 15 günü endişeyle bekleyerek geçirmem, ilk başta moralimi çok bozmuştu. Bu kış hep böyle geçecek sanırım diyordum. Fakat buna da alıştım mı alıştım. İçimden dualar geçerken, çocukların ve evin günlük ihtiyaçları içn koşturup durmaya da alıştım.
Koşturmalarımın başlıca nedeni tabi ki çocuklarım. Kızımın bu sezon ritmik jimnastikteki antremanları 3 gün 3 er saat olarak kesinleşti ve hızla başladı. Ayrıca keman derslerine devam ediyor tabi. Gündüzleri her ikisi de 8.30-14.15 (sadece bir gün 12.30) okuldalar. Gelince neredeyse her gün bir aktiviteye getir götür işi. Oğlum pandemi nedeniyle ara verdiğimiz yüzme derslerine başladı, iki yıl gittiği toddler futbol okulundan daha daha ciddi bir futbol okuluna geçti. Ayrıca eve çok yakın olan tenis kulübünde ayarlayabilirsek derslere başlayacak, deneme dersine girdi (ekimde başlıyormuş şimdi kayıt işlemleri devam ediyor) ve bir de pandemi süresince kendi kendine merak salıp geliştirdiği piyano sevdasını desteklemeye karar verdik. Üç haftadır eve gelen genç bir abla ile ders yapıyorlar.
Bunun dışında kişisel çalışmalarım da devam ediyor. İş arama (hala doğru düzgün bir gelişme yok), hollandaca öğrenme ve tabi ki bitmeyen diy projelerim. İş konusunda ilk başlarda biraz aşırı seçici davrandım, pandemide neredeyse boşladım, şimdi yeniden ciddiye aldım denebilir. Hollandaca derslerime zaten devam ediyordum (yaz tatili hariç) bundan başka online eğitim veren bir paket satın aldım, oradaki dersleri bitirmeye gayret ediyorum. Konuşma derslerimiz de iki haftadır başladı, haftada bir sabah da oraya gidiyorum. İki hafta önce hollandacayı biraz daha fazla hayatıma dahil etmek için, hollandaca yazdığım yeni bir ig hesabı açtım. Takip etmek isterseniz adı @gecenterdeco İsmi bulmak için gece ile başlayan hollandaca kelimeleri taradım ve gecenterd buldum, anlamı centered-merkezi gibi birşey. Dekorasyonun da deco’sunu ekleyip birleştirdim ve bu isim çıktı, çok içime sindi. Merkezi dekorasyon gibi birşey oldu ama aynı zamanda gece-enter-deco şeklinde de düşünülebilir.
Bu dekorasyon hesabını açmamdaki amac (dekorasyonu seviyorum o ayrı) ama son zamanlarda evde yaptığımız yenilikleri de kayıt altına almak istememdi. Neredeyse konuştuğum herkes, evden çalışma süresince evlerini ev-ofisi için yeniden düzenlemeye çalıştı. Bizim de böyle bir şeye ihtiyacımız vardı orası ayrı ama aynı zamanda bu güne kadar ne bulursak yığdığımız çatı katı (ve hatta diğer yerler) sürekli evde kalınca beni rahatsız etmeye başlamıştı. Önce tabi bir plan çizdim, kullanmadığımız eşyaları birer birer ikinci el sitesinde ya bedavaya ya da çok az ücrete verdim, bunları boşalt demonte et, temizle, alacaklılarla yazış, ayarla baya iş. Sonra tabi badana (henüz bir duvarı yaptım), badanadan sonra ikeadan sipariş, bu gün onlar geldi biraz kurmaya başladık, sonra ortadaki eşyaları ayıkla yerleştir, diğer duvarı boşalt, boya, dolabını kur, yerleştir. Sanıyorum bir kaç hafta alacak bir iş olacak.
Bu yaz ayrıca güneş paneli taktırmış ve otuz yıldır hiç değişmemiş olan camları değiştirmiştik. Ahşap çerçeveler değişmeden kaldı ama camlar takılırken boyaları yıprandı, şimdi hava iyi olduğu her fırsatta pencereleri boyuyoruz. Eve dair yaptığımız bu enerji iyileştirmesi, devletin sağladığı özel bir fonla oldu. Devlet temiz enerjiye özendirmek için eve bu yönde yapacağınız masraflar için bir kredi veriyor ve bunu gayet düşük taksitlerle geri alıyormuş. Biz bu kapsamda ısıcamları değiştirdik ama başka yalıtım projeleri de bu desteğe dahilmiş. Gerçekten eski canlarımız da ısıcam olmasına rağmen arasındaki gaz etkisini yitirmiş olmalı ki, soğuğu kesemiyordu. Şimdi çok farketti. Ayrıca eve güneş paneli takınca, kullandığımızdan fazla ürettiğimiz enerji, (artık nasıl oluyorsa) toplu enerjiye katılıyor ve ürettiğimiz enerji kadar ödeme alıyoruz. Bir nevi üretim şirketi olduk anlayacağınız. Hatta bu yüzden evimize ait bir vergi numarası bile geldi.
Bunlardan başka tabi ki evin değiştireceğim kısımlarına destek dekorasyon hazırlıkları düşünüyor ve yapıyorum. Salı günü ani bir kararla hayatımın ilk aşuresini yaptım, bir sürü kişiye dağıttım. Ufak kış hazırlıklarına başladım. İlk defa su kefiri denedim ve bugün ilk kez içtim. Yine kış için bitki çayları alıp hazırladım. Hala bitmediyse domates alıp soslar yapmak da istiyorum. .
Daha evdeki mevcut dönüşümler bitmeden yenilerini planladım bile. Bahçedeki depoyu kış bahçesi/ofis gibi birşeye dönüştürmek, yatak odasında yatak başına çıta+farklı renk uygulaması yapmak, kapıdan girişteki minik antremizi biraz renklendirmek istiyorum. Yorgun ama mutluyum.
Gececim ne güzel bir başlangıç olmuş Eylül'e, bir sürü proje :) Yoğunluk iyidir bence de. Sen zaten hepsinin altından kalkarsın. Covid şüphesi ve paranoyasıya yaşamak ise malesef artık hayatımızın bir rutini olacak sanırım :( Çok geçmiş olsun! Sevgiler.
YanıtlaSilGercekten her eylül benim için de çocuklarla birlikte sezon başlangıcı oluyor. Yalnız bu sene ilk bir iki hafta neye uğradığımı şaşırdım eskisinden daha uzun süre evde kaldığımız için herhalde. Şimdi çok şükür tempoya yeniden alıştık.
SilYakınlarınız için geçmiş olmasını diliyorum. Karantina sürecinde polis, sağlık bakanlığı ve aile hekimliği arıyor ama vakalar o kadar artmış ki yetişemedikleri takipleri öğretmenlere verdiklerini duymuştum demek ki imamlara da vermişler. Tamamen aile hekimlerinin artık yetişememesinden kaynaklı diye düşünüyorum.
YanıtlaSilAile hekimi ayrıca aradı düzenli olarak bunlar evden çıkıyor mu diye kontrol amaçlı arayanlar. Ama haklısınız o işe de polisler yetmeyebilir
SilHasta olan kişi öksürüp aksırmadıkça kolay kolay geçmiyor bence yoksa üçüncü posta hasta olurduk gibi geliyor bana.
YanıtlaSilBizde bir tek Bilgiç okula gidiyor. Ona da pek güvenim yok ama lise sonda olunca okulu açtılar onlara, çok mutlu oldum. Zira evde hiç derslerle alakası yoktu, okulda en azından kulağına birşeyler girer diye umuyorum.
Evet ben de artik oyle dusunuyorum semptom olmadikca bulasma olasiligi cok dusuk. Okullar burda acildi ve biz de alistigimiz icin okulsuzluk fikri bana baya uzak gelmeye basladi. Evde egitim cok zor gercekten
Sil