Tatlı oğlum;
Ay dönümünü unutmadım, yazıyı yazmaya fırsatım da vardı ama yazmadım yarın yazarım dedim. Bunu bir sonraki hatırladığımda ise aradan beş gün geçmişti bile. İşte böyle bir yoğunluk içerisindeyiz.
Sabahları kalkıp hep beraber kahvaltı edip sonra seninle ablanı okula bırakıyoruz. Günün durumuna göre, okuldan sonra seninle markete gidiyoruz veya seni ormana/çiftliğe/parka falan götürüyorum. Eve girmemiz iki saatten önce olmuyor. Sonra öğle uykusu ve yemeği ardından yine okula ablanı almaya. En az iki saat de okulun bahçesinde veya civarında oynuyorsunuz. Eve girdiğimizde saat 4 ü geçmiş oluyor ve biraz atıştırmalık ve oyun (hava güzelse hep bahçede) derken baban geliyor. Böylece pili bitmiş anne de azıcık dinlenebiliyor :))
Gün içinde bir çok şey yaptığımız için bir hafta öncesi sanki bir ay öncesiymiş gibi hissediyorum ve bol bol kafam karışıyor tabi. Yine de günde üç dört kez dahi de olsa dışarı çıkıp gelmekten usanmıyorum çünkü evde zaman daha zor geçiyor, siz daha çok sıkılıyorsunuz sonuçta bu da beni daha fazla geriyor. Varsın yorgunluk olsun ama mutsuzluk olmasın.
Bu ay seninle müzik okuluna başladık. 5 derslik bir paketti üç ders geride kaldı. Seninle birlikte otobüse binip gidiyoruz (ablan okuldayken) ve dönüyoruz. Bu süreçten çok keyif alıyorsun ama bu dersleri pek sevdiğini söyleyemeyeceğim. Normalde müziği seviyorsun aslında. Sanırım bu derslerin temposu senin için biraz yavaş kaldı. Diğer çocuklar (senden ufakların sayısı daha çok) oldukça sakin bir şekilde ebeveynlerinin kucaklarında otururken sen odayı keşfetmek, müzik aletlerinin hepsini denemek istiyorsun ve ne yazık ki öğretmenin size izin verdiklerini onun izin verdiği zamanda yapmak zorundasın. Sanırım 5 dersten sonra devam etmeyeceğiz. Yine de sana bazı şeyler kattı. Rapapa diye söylenen bir şarkı var onu öğretmenle söylüyorsun (ki bu onu çok şaşırttı başka hiç bir çocuk söylemiyor) ve şarkı devam ederken arada stop denilip kıpırdamadan durulan bir şarkıda ne yapacağını öğrendin.
En son mektupta dişlerinin yazmıştım. O yazıdan hemen sonra köpek dişlerinin hepsi birden patladı gibi. Diğerleri tek tek çıkınca, bunların aynı anda çıkması beni şaşırttı doğrusu. Tabi hala ara sıra ağrıları oluyor tam çıkamadılar çünkü. Diş sıkıntının azalması biraz daha iyi yemeye başlaman ve iyi uyuman anlamına geliyor çok şükür. Geceleri ne kadar uğraştıysak da biberonu reddediyordun. Bu köpek dişlerinin ilk çıkış zamanı üç gece boyunca sürekli emdiğin için hiç uyumadım ve meme uçlarım yara olmuştu (hala geçmedi). İşte o son gece artık dayanamayıp biberon verdik ve aldın. O geceden sonra (yine emiyorsun tabi) bir kere biberonla normal inek sütü veriyoruz ve sayesinde daha uzun uyuyorsun. 5 saate kadar kesintisiz uyuduğun oldu ki bu bizim için bir rekor. Devamını diliyorum annecim :))
Bu ay dil gelişiminde ektra sözcüklerin oldu ama hangisi yeniydi ayırt edemeyeceğim şimdi. Ih ıh diye konuşmalarının formatı değişti (a oh e ıh uv da ho ka gibi heceleri ardarda seri şekilde söyleyip sözde konuşuyormuşsun) ve bizim söylediklerimizi tekrar etmelerin arttı.
Bu ay ayrıca tuvalet konusunda bir gelişme oldu. Artık kakanın geldiğini önceden söyleyip, tuvalete yapalım mı diye sorduğumda kabul edersen (ki koşa koşa gidiyorsun) tuvalete yapıyorsun. Çişini de yaptıktan sonra söylüyorsun ama tabi bu da bir gelişme demek ki farkındasın olayın. Belki 9 aylıktan beri seni ara sıra hava alsın diye bezsiz dolaştırdım. Pek çok çiş kazası oldu tabi ama sen çişini öğrendin. Şimdi altında bez yokken ıslandığında hemen yanıma gelip söylüyorsun (onun da adı kaka) ve kıyafetini değiştiriyorum. Bezsizliğin rahatlığını çok seviyorsun ve bez takma işi tam bir macera, seni yakalayabilirsem bağlıyorum 😀
Bakalım gelecek ay nelere gebe olacak. Seni çok seviyorum yaramaz bıdığım.
Annen
Amsterdam
2 yaşına kalmadan öğrenecek demek ki tuvalet olayını. Sağlıkla büyüsün kuzu :)
YanıtlaSilDaha dün gibi doğumu, nasıl da büyüdü gözümüzün önünde :) Maşallah delikanlıya :)
YanıtlaSil