Bazı mevzular var (çocuk büyütmek de bunlardan biri) insanlığın ilk varoluşundan beri varlar. Hayatta kalmak, çocuk doğurmak, bebek bakmak, çocuk büyütmek gibi. Binlerce yıldır insanlar bunları yapıyor ve topluca bakıldığında başarılı olmuşlar ki insan nesli, bu günlere gelebilmiş. O insanlar günümüzle kıyasladığımızda neredeyse hiç bir bilgi sahibi değilken bunu yaptılar. Bu şu anlama geliyor, demek ki içimizde bir yerlerde ne yapacağımızı bilen bir kısım var. İster güdü deyin isterseniz evrensel bir bilinç. Sonuçta yaradılışımız böyle.
Bu içimizdeki güdü modern çağlarda kaybolmuş değil, belki aşırı bilgi kirliliği üzerini tozlarla kapladı. Fakat emin olun ki içimizde bir yerlerde hala duruyor.
Hamilesiniz ama belki normal doğuramam diyorsunuz, binlerce yıldır kadınlar bunu yaptı. Tek çocuğa bile bakamıyorum daha fazlasını yapamam mı diyorsunuz, binlerce kadın bunu başardı. Bir bakıyorsun minyon tipli kadınlar normal doğuruyor, bir bakıyorsun kendine hayrı yok dediklerimiz üç çocuk büyütüyor. İçimizde zamanı gelince kullanmaya hazır bir güç var. Sadece o gücü kullanmak gerekmedikçe varlığından haberdar olamıyorsun.
Yukarıda sadece annelik ve çocuk bakımına değindim ama bu güdüsel mevzular hayatta her konuda geçerli. Bir problemle bir engelle karşılaştığında kendine sor. Bu daha önce insanların başına gelmiş midir? Eğer öyleyse emin ol ki çözüm içgüdülerinde gizli. Daha önce yapan olduğu için sen de yapacaksın.
Hiç kimsenin başına gelmemiş olan mevzular gerçekten çok nadirdir. Fakat diyebilirsin ki, benim şartlarım, benim koşullarım, benim algılarım bana özel; başka kimseyle aynı olamam. Evet doğru haklısın ama diğer kişi için de aynı durum söz konusuydu. Her insan birbirinden dünya kadar farklıdır ama bir yandan da o kişi de tıpatıp aynı sonuçlara ulaştı: o engeli aştı, başarıya vardı. Demek ki bu güç farklılıkların üstünde bir potansiyele sahip.
İşte bu yüzden yeniliklerden korkmak gereksiz. Bizi hayata bağlayan çok derin bir altyapı ile geldik bu dünyaya. Ona sırtını daya ve devam et yola....
Mail atmıştım, aldın mı acaba?
YanıtlaSilİnsanın temposu artınca, daha doğru hamleler yaptırıyor anne beyni. Bol vakit varken, kararsız ve tatminsiz bıraktığı gibi.
YanıtlaSilSöylediğin doğru ama bunun nedeni zaman. Üzerinde düşünecek zamanın bol ise, kafadaki tilkiler diyebileceğimiz sesler artıyor, daha doğrusu bunları dinlemeye fırsat doğuyor. Fakat acil anlarda anlık kararlar verirken mesela güdüsel hareket ediyoruz. İşte bu davranışı her zamana yaymak mümkün
SilBu dediklerin çevrende sana karışıp akıl verip duran insanlar olmadığı sürece geçerli ;) Yani biraz da gurbette yaşamanın getirdiği bir avantaj. Ben de tek başıma kaldığımda aynen senin gibi daha rahat karar verebiliyorum ama sosyal bir ortamda mümkün değil, her kafadan "öğreten" bir ses illa ki çıkıyor, o zaman işte karıştırıyorum iç sesle dış sesleri :) Aslında sanırım sen de bahsetmiştin ne zaman türkiyeye gitseniz çocukların düzeninin bozulup huysuzlaşmaları altındaki neden de tam olarak bu, annenin güvensizliği..
YanıtlaSilHaklısın cerencim dış sesler karıştırıyor ama benim için sözkonusu değil artık karışmıyorum. Dolayısıyla orda da farklı olmadığım için çocukların huy değişimi ben kaynaklı değil.
Sil