Tabi artık minik bir kaşif olduğu için beni yorgunluktan bayıltmıyor da değil. Evde dokunup keşfetmedik yer bırakmadık. Dışarda, yaprakları otları inceliyoruz. Neredeyse her şeyi tadıyoruz :) En çok plastik su şişeleri, ambalaj kağıtları gibi şeylere meraklı. Oyuncak koleksiyonumuz da günden güne artıyor. Sevdiği oyuncaklar var onları görünce sarılıyor, kitaplarımız ve kartlarımız var her gün kocaman gözlerle inceliyoruz. En son minik bir piyano aldık fakat tuşları biraz sertmiş elleriyle basması için. Hiç önemli değil elbette, hiç durmayan ayaklar ne güne duruyor, ayaklarımızla bir güzel çalıyoruz piyanoyu :)
Her gün gezmeye ve banyo yapmaya devam ediyoruz. İkisini de çok seviyor. Ay başından itibaren destekle oturabildiği için banyoda artık oturarak da yıkanıyoruz. Bir de yüzüstü yatırıyorum, küvetinde bulunan kaplumbağa çıkartmaları ile konuşuyor, ayaklarını çırpıyor balık gibi yüzüyor.
Gündüz uykularımız bir Türkiye'de iken daha uzun süreli idi ama buraya gelince tekrar yarım saate düştü. Günde 4-5 defa olmak üzere yarımşar saatlik uyuyor. Toplamda gece de iyi uyuduğu için yeterli miktarda uyumuş oluyor ama benim için çok zor oluyor, hiç bir iş yapamıyorum. Tabi bu düzen her gün aynı şekilde de işlemiyor, mesela dün neredeyse hiç uyumadı gündüz. Bazen de nadir de olsa yarım saatlik süreler 45 dakikaya uzayabiliyor. Genelde 2 saat aktiviteden sonra uykusu geliyor, kimi zaman 3 saat de oluyor bu. Günlerimiz böyle uyku-aktivite-beslenme şeklinde geçiyor.
Beslenmeye gelince, anne sütünü almaya devam ediyor hala aynı iştahla. Tabi arada tattırmalarım da oluyor. Bir çok şey tattırdığım halde, ona özel hazırlayıp vermedim henüz hiç birşey. Bugün doktor kontrolümüz vardı sabahtan ve artık istersem ek gıda verebileceğimi söyledi. Çok sağlıklı iletişim kuramadık, çünkü Dila doktora geldiğimizde uyuyordu ve uyanınca ağlamaya başladı. Bir de aşı oldu üstüne ağlaması dinmek bilmedi. Doktor elma gibi meyveler ve sebze çorbası verebilirsin dedi. Kilosu da 6750gr olmuş (kafası da 42 cm). En son İstanbul'daki doktor kontrolümüze göre, 1,5 ayda 600 gr kadar almış ki ilk defa bu kadar az aldı. Biraz üzüldüm ama doğum kilosunun üzerine baştan itibaren aldığı toplam kilo makul sınırlar içerisinde olduğundan dert etmiyorum. Zaten bu ayın 20 gününde hasta olduğum için sütümün miktarı oldukça etkilendi ve muhtemelen besin değeri de düştü. Ancak çok şükür ki kızıma hastalık geçmedi. Şimdi günde bir öğün çorba ya da meyve ile başlayıp tepkisine göre geçiş yapacağım. Gerçi tattırmalardan alıştığı için kaşıkla verdiğim her şeyi yiyiyor ve maşallah çok da güzel çiğniyor.
Elleriyle tutma kavrama becerileri daha da gelişti, bacakları zaten hiç durmadan at gibi tepiniyor, oturmayı çok seviyor hatta hiç yatmak istemiyor. Uykudan uyanınca onu yatakta yarı doğrulmuş halde buluyorum, gece bile uyku sersemi doğrulmaya çalışıyor. Tabi oturması tam mükemmel değil yanlara devrilebiliyor bazen ama yastıklarla falan destekleyip bırakabiliyorum. Bu gün doktordan gelirken dışarda öğle yemeği yedik ve mama sandalyesinde oturtmayı denedim, gayet memnun kaldı. Yakında mama sandalyesi alma vaktidir bize :)
Emekleme konusunda ise fazla bir hareket yok sanıyordum ki dün akşam bizi şaşırttı. Doğduğundan beri reflü problemi nedeniyle hep eğimli yatırdığımız için karın üstü yatmaya pek alışmadı. Öyle durmaktan hoşlanmıyor ve bir süre sonra bağırıyor. Aslında kafasını kaplumbağa gibi uzattığı için bir süre sonra boynu yoruluyor. Ne kadar yaptırmaya çalışsam da kafasını koyup dinlenmesi gerektiğini öğretemedim (biraz inatçı da). Haliyle yorulunca dönmek istiyor. Dün akşam yine denemek için yatırmıştım ki kafasını kendiliğinden yere koydu, poposunu havaya dikti, bacaklarını da bisiklet çevirir gibi hızlıca hareket ettirdi ve ilerledi ! Öyle komikti ki, arkadan itmeli motor gibi :)
Geçen ay başladığı ayaklarını tutma, ağıza götürme çalışmaları bu ay tavan yapmış durumda. Öyle ki artık tesbih böceği vaziyette her an. Top gibi kıvrılıyor. Yukardaki resim de arabasında bile bu vaziyette olduğunun fotoğrafıdır. Tüm yüz resimlerimizde bir ve ya iki ayak da var bu ay fotolarında :)
Bazı günler olan huysuzluklarının nedenini dişe yormak istiyorum zira çok ama çok kaşınıyor dişleri. Sürekli kaşıyor dişlerini, beş parmak birden eli ağzında, diş kaşıyıcılarını, oyuncaklarını hep ısırıyor. İstanbul'dayken diş çıkarırken rahatlasın diye sürülen jellerden almıştım, onu sürmeden gece uykusuna dalamıyor kaşımaktan. Jeli de sevdi hoşuna gidiyor. Babasının da bazı akşamlar diş etleri kaşınıyormuş beraber sürünüyorlar :))
Bu ay hayret ve panik içersinde tecrübe ettim ki, kızım ne kadar da büyümüş. Bu hafta hava yine olduka sıcak ama geçen haftalarda 13 derecelere kadar düştü ve giydirebilecek kıyafet bulamadım. Yazı badilerle falan bir şekilde geçirdik ama hava soğuyunca eski kıyafetlerimize atladım hemen. Gördüm ki hepsi minicik kalmış, kollar bacaklar yarım. Bir kaç gün alışverişe de çıkamayınca ne giydireceğimi bilemedim. İlk üç ay boyunca da hava soğuktu ama o zaman koyduğunda yatıyordu, battaniyelere sarıyorduk bir şekilde idare ediliyordu. Şimdi yatmak istemez, kucakta 5 dakika durmaz, hele battaniyelerden nefret ediyor, anında tekmeleyerek atıyor üstünden. İlk fırsatta alışveriş yaptık, kışlık giysiler aldık, gerçi giydiremeden hava ısındı ama olsun :) Bu bebek alışverişi mevzusu da hem büyük keyif hem de dert. Sezon sonu diye bir anlayış henüz olamadı hep sezon başı pahalı pahalı alıyoruz. Ama birkaç parça gelecek yaz için aldım, umarım olur.
İşte böyle her geçen gün ne kadar büyüdüğüne tanık olunca hem gözlerime inanamıyorum hem de günler çabucak geçiyor, bu hallerini kaçırıcam da kızıma doyamıcam diye ödüm patlıyor. O mis kokusu, kıkır kıkır gülüşü, melodik sesi (çok güzel ahenkli bir sesi var) beni mest ediyor, artık rüyalarımda bile hep o var.
Sonradan Not: Bu ay kızımı uyuturken "Hani o saçlarına taç yaptığım çiçekler..." şarkısını söylediğimi, başka şarkı söylediğimde ısrarla onu istediğini yazmayı unutmuşum. Bir yılın sonunda konservatuara hazırlanmış kadar olucam herhalde günde onlarca kez söylemekten
oyyy oyy.canım ya. sanki Alis'i okudum uyku hariç :)
YanıtlaSilgün geçtikçe paylaşım artıyor ya insan daha çok bağlanıyor seviyor.
anne diye koşup gelip boynumuza sarıldığında, öptüğünde ne yapıcaz acaba :)
Maşallah :)
YanıtlaSil@banyosuyu valla öyle nasıl bağlanıyor insan, işe gitsem napardım diye düşünüyorum çok zor. Uyku konusunda çalışmalar yapıyorum, daha rutin oluşmasa da süre uzamaya başladı ve inşallah Alis gibi 6. ayda öğreticem kendi kendine uyumayı
YanıtlaSilGünden güne bile farklılar oluyor sanki:) Önümüzde mucizeler büyüyor yavaş yavaş:) Maşallah!
YanıtlaSiluykular buyudukçe sayı azalıyor ama süresi uzuyor sonuçta ne kadar iş yapabilirsen yap bir şekilde her döneme alışlıyorsun.buyudukçe sevgin daha da alışıcak hatta paylaşamama kıskançlığına bile gireceksin:Dçok tatlı o teyzesinin kuzusu:)
YanıtlaSilMasallah Dila ya .Cok haklisin bu ay gercekten daha fazla iletisim kurdugumuz aydi.Sen de ne guzel ifade etmissin.Dila nin saclarinimi kestiniz ? Enoch Baris la aralarinda gun farki var ayni seyleri yasiyoruz sizinle.
YanıtlaSiloo bu birşey değil , sen yönlendirmeyi leride göreceksin.Şİmdi unutur,kolay kanar ,yanı yapmasan da olur.Ama büyüyünce ortalığı ayağa kaldırıyorlar.nasıl hoşuna gidiyor değilmi onunla iletişime geçmek?
YanıtlaSilahaha kendi kendine uyku mu kaldı bu sıcaklarda?
YanıtlaSilkucağa devam şimdilik. ama artık iyice anlıyoruz birbirimizi.
uykusu gelince belli ediyor bir meme bir pışpış 5 dakkada işi bitiyor.
@enochbarış, yok ne kesmesi daha uzamadı ki keselim :)
YanıtlaSil@çiler, hem de nasıl güzel insan doyamıyor
maşallah Dila'ya. Çok tatlı:) Bende yazacağım Ada ile ilgili ama toparlanıp yazamadım.Bursa dan yeni geldik, darısı başıma:) Sevgiler
YanıtlaSilmaşallah nekadar çok büyümüş :)
YanıtlaSilher gelen gün yeni bişiyler getirecek artık... hep güzel şeyler getirsin..
YanıtlaSil