Helodünya
GeCe
Eylül 29, 2011
14 Comments
Bir önceki yazım icin yazdığınız güzel mesajlara çok tesekkür ederim. Cinsiyetimiz daha belli değil, 14. haftanın içindeyim ve evet malesef kocaman bir göbişim var. Ancak bunun sebebi zaten bir miktar kilo fazlam olmasıydı, onu da ayrıca anlatacağım.
Bundan haftalar önce blogda Helodünya Geliyor diye bir başlık atmıştım. O zamanlar hamileliğimi duyurmak için kendimi zorla durduruyordum. Gerçekten zor durdum ama eşimle öyle karar almıştık.
Helodünya'nın fikir olarak ortaya çıkışı aylar öncesinde daha ortada hiç birşey yokken oldu. Eşimle ayrı olduğumuz zamanlarda (kendisine bu blogda hep Ce dedim ama okurken çok komik geliyor, artık yanına m harfini de ekleyip Cem diye bahsetmeye karar verdim, gerçek adıyla). Ne diyordum, ayrıyken bir gece Cem bir rüya görmüş, rüyasında yine o Slovakya'da ben İstanbul'daymışım ve bir çocuğumuz olmuş. O da çocuğu görmek için İstanbula gelmiş, bebeği ilk kez görecekmiş. Babannesi bebeği kucağına veriyor (ben yatıyorum herhalde) o da bebeği seviyor falan sonra adını soruyor. Babannesi "Helodünya" diyor, Cem de "ne biçim isim, böyle isim mi olur" diyor, babanne de "ne bileyim karın koydu" diyor. Hehe.
Kendimden bu kadar orjinallik beklemezdim ama sonra eşim anlatmaya devam ediyor bana Skype'den. Sabah uyanınca anladım diyor. O sıralar program yazmakla meşgul işyerinde ve tüm dünyada gelenek haline gelmiş birşey var. Bir program, kod vs yazıldığında o programın ilk komutu "hello world" dür. Bu programın doğuşunu ifade eder. Herhalde diyor, beynim yarı türkçe yarı ingilizce bunu kullandı, bebek de dünyaya geldiğinde tüm dünyaya aslında "merhaba dünya" dediği için, zihnim adını o şekilde koymuş olmalı.
Ben bayılıyorum isme, merak etme kocacım, belki o ismi gerçek hayatta koyamayız ama eğer bir çocuğumuz olursa sanal adı kesinlikle "Helodünya" olacak diyorum.
Ve işte o gün geldi... Yani Helodünya ya da kısaca dilime yapışmıs olan Helo; şu an karnımda büyümekte olan minnak mucizenin sanal adı. Hoş gerçek adı da belli değil ya daha zaten.
Bundan haftalar önce blogda Helodünya Geliyor diye bir başlık atmıştım. O zamanlar hamileliğimi duyurmak için kendimi zorla durduruyordum. Gerçekten zor durdum ama eşimle öyle karar almıştık.
Helodünya'nın fikir olarak ortaya çıkışı aylar öncesinde daha ortada hiç birşey yokken oldu. Eşimle ayrı olduğumuz zamanlarda (kendisine bu blogda hep Ce dedim ama okurken çok komik geliyor, artık yanına m harfini de ekleyip Cem diye bahsetmeye karar verdim, gerçek adıyla). Ne diyordum, ayrıyken bir gece Cem bir rüya görmüş, rüyasında yine o Slovakya'da ben İstanbul'daymışım ve bir çocuğumuz olmuş. O da çocuğu görmek için İstanbula gelmiş, bebeği ilk kez görecekmiş. Babannesi bebeği kucağına veriyor (ben yatıyorum herhalde) o da bebeği seviyor falan sonra adını soruyor. Babannesi "Helodünya" diyor, Cem de "ne biçim isim, böyle isim mi olur" diyor, babanne de "ne bileyim karın koydu" diyor. Hehe.
Kendimden bu kadar orjinallik beklemezdim ama sonra eşim anlatmaya devam ediyor bana Skype'den. Sabah uyanınca anladım diyor. O sıralar program yazmakla meşgul işyerinde ve tüm dünyada gelenek haline gelmiş birşey var. Bir program, kod vs yazıldığında o programın ilk komutu "hello world" dür. Bu programın doğuşunu ifade eder. Herhalde diyor, beynim yarı türkçe yarı ingilizce bunu kullandı, bebek de dünyaya geldiğinde tüm dünyaya aslında "merhaba dünya" dediği için, zihnim adını o şekilde koymuş olmalı.
Ben bayılıyorum isme, merak etme kocacım, belki o ismi gerçek hayatta koyamayız ama eğer bir çocuğumuz olursa sanal adı kesinlikle "Helodünya" olacak diyorum.
Ve işte o gün geldi... Yani Helodünya ya da kısaca dilime yapışmıs olan Helo; şu an karnımda büyümekte olan minnak mucizenin sanal adı. Hoş gerçek adı da belli değil ya daha zaten.