Gerek kendi derslerimde öğrencilere, gerekse çevremdeki orta öğretim kısmındaki yakınlarıma eğitimlerinden maksimum faydalanmasını sağlayacak koşullar üzerinde düşünürüm ve uygulamaya çalışırım.
Bir hikaye vardır, bire bir aynısını anlatamasam da şöyle.
Bir profesör (sanırım psikoloji profesörü) , derste şöyle diyor. Üniversite sonrası hayatınızda başarılı olacak olan insanlar şu arka sırada oturanlar değil, ön sıralarda oturanlar ise hiç değil. Sadece orta sıralarda oturanlar mutlu ve başarılı bir hayat sürecekler.
Ne tuhaf değil mi. Ön sırada oturanlar derslerle aşırı ilgili olan kişilerdir ve tüm zamanlarını ders için ayırırlar. Arka sırada oturanlar derse yeterli ilgiyi hiç bir zaman göstermezler ve biraz tembel, fazla umursamaz kişilerdir. Oysa orta sıralarda oturanlar derslere gerektiği kadar ilgi gösteren, bunun yanında sosyal hayatlarını da sürdüren, onlarla da gerektiği kadar meşgul olan kişilerdir.
İşin sırrı burada yatıyor: DENGE
Çocuklarınıza sürekli ders çalıştırmayın, diğer sosyal etkinliklerle de yeterli miktarda meşgul olmasını sağlayın. Beynimizin şöyle bir çalışma prensibi var. Eğer sürekli aynı konuda aralıksız (atıyorum 5 saat) çalışırsanız son saatlerde veriminiz düşer. Oysa ilk 2 saatten sonra bir saat ara verip biraz hobilerle meşgul olursanız sonra işe geri döndüğünüzde 3 saat daha değil 1 saat yeterlidir bitmesi için. Zihin, hobi zamanında hem dinlenir hem de arkaplanda çalışır. Böylece hem zamanınızı hem zihninizi daha verimli kullanmış olursunuz.
- Çocuklara yaptırabileceğiniz etkinliklerin öncelikle onun keyif alabileceği birşey olmasına dikkat etmeli ( anne babanın istediği değil) çünkü ne kadar rahatlarsa o kadar iyi
- Bu etkinlikler çeşitli açılardan birşeyler öğretici iseler o kadar iyi ( mesela müzik aleti çalan biri notalara bakarak çalar bu da göz-el koordinasyonunu geliştirir )
- Etkinliklerin ilerde kendilerine ikinci bir meslek (gelir) sağlayabilecek olması faydalı olabilir. Bu dönemde tek altın bilezik bile yetmiyor.
Bir sosyal etkinlik bu gibi faydaların yanı sıra planlı çalışma ( belli saatlerde ona gidip uygulaması gerekecek, dolayısıyla günlük yaşamını programlayacak) , arkadaşlık gelişimi, özgüven artışı gibi birçok yönden de fayda sağlayacaktır.
Bu günlerde üniversite hayatına alışmaya çalışan yeğenime sürekli etkinlikler öneriyorum. Üniversitede fotoğraf, tiyatro sinema kulüpleri, gezi trekking aktiviteleri, felsefe edebiyat grupları o kadar çok seçenek var ki bana kalsa şimdi hepsini yapardım. Dalış kulübü bile var. Ancak onun gönlü yıllardır gitar çalmakta yatıyordu ve yıllardır sınav hazırlıklarından ona zaman ayırmadı (malesef bir hata yapmış olduk, oysa daha iyi olabilirdi). Şimdi bir kursa başvurdu ve eşimin bir arkadaşının (artık benim de arkadaşım) verdiği özel dersleri de deneyecek. Kendisi yıllardır bu konuda ( sadece gitar değil, diğer telli çalgılar ve piyano) dersler veriyor aynı zamanda kendi müziklerini yapıyor. İnşallah yeğenim bundan sonra , dengeli bir sosyal hayat + ders yöntemiyle daha başarılı işlere imza atacak.
Bu arada yukarıdaki hikayenin doğruluğunu, hem kendimden hem de yeni akademisyen olanları gözlemleyerek anlıyorum, ilk başlarda çok şaşırsam da. Malesef bölümü dereceyle bitirenler o kadar bilgilerine rağmen ilk okul öğretmeni olmayı yada özel sektörde tamamen alakasız bir işte çalışmayı tercih ediyorlar. İlk okul öğretmenliğini başarısızlık olarak algılamıyorum ancak genelde iyi üniversite öğrencilerinin ülkemizin bilimsel kalkınmasına katkıda olması beklenir. Fakat sanıyorum üniversite yıllarındaki aşırı yoğun çalışma onları yıldırıyor ve çoğu bıkmış oluyor. Hep bu cevabı alıyorum.
Çocuklarımızı ülkemizin gelişmesine faydalı ve aynı zamanda işini severek yapan bireyler olarak yetişmesi için sosyal etkinliklerin gerekliliğini umarım anlatabilmişimdir.
çok güzel anlatmışşsın gececim
YanıtlaSilben de bu hikayeyi kendimde ve çocuklarımda gördüm ...
ilk okulda çok çalışkan ortaokulda çok çalışkan lise de iyi üniversitede de çok iyi ama dediğin gibi hayatımı iyi programlayamadım mı nedir şimdiki halim:(
çocuklarım fazla ders çalışmayı pek sevmezler yeteri kadar fazlası yoktur onlarda...
ama eminimki üniversiteyi kazanan kızım ilerde çok iyi yerlerde olacak...
ilkokulda ki, de ona keza olacak herhalde gibime geliyor
bu na rağmen yinede şansın önemi var gibide ....
(ayrıca lise arkadaşlarımın hepsi malum durumları ,zar zor okul geçenler şimdii çok güzel mevkilerde ne güzel onlar için :)
çok güzel anlatmışşsın gececim
YanıtlaSilben de bu hikayeyi kendimde ve çocuklarımda gördüm ...
ilk okulda çok çalışkan ortaokulda çok çalışkan lise de iyi üniversitede de çok iyi ama dediğin gibi hayatımı iyi programlayamadım mı nedir şimdiki halim:(
çocuklarım fazla ders çalışmayı pek sevmezler yeteri kadar fazlası yoktur onlarda...
ama eminimki üniversiteyi kazanan kızım ilerde çok iyi yerlerde olacak...
ilkokulda ki, de ona keza olacak herhalde gibime geliyor
bu na rağmen yinede şansın önemi var gibide ....
(ayrıca lise arkadaşlarımın hepsi malum durumları ,zar zor okul geçenler şimdii çok güzel mevkilerde ne güzel onlar için :)
Buradan beynin sağ ve sol loblarının dengeli şekilde kullanılması sonucuna da varabiliriz. Yüzme esnasındaki esneme hareketinin boy uzamasına yardımcı olduğu söyleniyor. Çocuklar küçük yaşlardan itibaren yüzme konusunda teşvik edilebilir. Böylece hem boyları daha uzun olur hem de eğlendirici bir sosyal aktivite yapmış olurlar.
YanıtlaSilsevgili daisy bu güzel bilgilei paylaşabileceğin bir blog açma zamanı gelmedi mi sence? hepimiz çok faydalanırdık eminim.
YanıtlaSilHadi söylenme de taşı çocukları kurslara diyorsun yani!!Tamam tamam bu cumartesi başlıyoruz zaten:)
YanıtlaSilYazın çok güzeldi hayatım,sadece okul ile sınırlı değil bence bu düşünce.Bizler için bile geçerli.(Çocuğum olmadığından ben kendim için ders çıkardım:))))
YanıtlaSilBlog açmak için biraz daha zamana ihtiyacım var. Evlilik ve tez hazırlıkları aynı anda beni çok zorluyor. Bir yandan zamanın çabucak geçmesini, bir yandan da tamamen durmasını istiyorum. Çok garip bir ikilem içindeyim. Bu yüzden sıkıldıkça sevdiğim blogları okuyup rahatlıyorum. İlgimi çeken şeyler olursa yorum yazıyorum. Şimdilik böyle. İlerde ne olur bilemem. Kısmet birazda..
YanıtlaSilaynen katılıyorum.Emre anaokuluna giderken öğretmeni onun sosyal faaliyetlerine katılamsını çok istemişti ve sürekli bunu söyledi.Ama onu bir türlü ikna edemedim.1. sınıfa giderken de karate kursuna yazdırmak için görüşme yaptım tam kayıt ederken yine istemedi ve kaldı.Artık bu sene ne yapıp ne edip bir faaliyete katmam lazım...Bütün öğrencilerin gerek psikolojık gerek sosyal gerek bendensel gerekse toplumsal gelişimi için şart olduğunu ve bunun dengeli bir düzen oluşturduğunu inanıyorum.
YanıtlaSilişte tamda not alınacak bigiler bu yazıda gizlenmiş...
YanıtlaSilteşekkürler gececim, bu yazını saklıycam...
hikayeyi ilk kez okudum ve çok etkilendim.
YanıtlaSilpaylaşımında benim için harika oldu. yiğenlerimin bu şekilde eğitim hayatlarına devam etmelerini sürekli savunan biri olarak hepsinin annesine bu yazını okutacağım..
canım çok güzel yazmışsın sana katılıyorum benim prensesim bu yıl baleye ve kemana merak sardı Bursa da Müjdat Gezen sanat okulu açılacağını duydum şimdi onun araştırması içindeyim inşallah kayıtlar dolmadan yetişiriz...
YanıtlaSilÇok doğru yazmışsınız ama eğitim sistemimiz tam aksi yönde işliyor.Benim oğlum 8.sınıfta ve okul,dersane,ev üçgeninde hapsoldu ve bu üç senedir böyle.Daha önce satranç kursuna gidiyor ve çok zevk alıyordu.Tatilde yaz okuluna gönderdik.Birçok etkinliğe katıldı ve okulun zevkli yanlarını gördü.Şimdi hem onu hem kendimizi avutuyoruz seneye artık kurslar ve sınav yok diye.Ben ki çocuğumu yarış atı gibi yetiştirmeyeceğim diye kararlı bir anneyken bu çarkın içinde kayboldum.Çok doluyum,daha çok yazarım ama neyse.
YanıtlaSilhem de nası anlatmışsın :) sosyallik çok önemli..iş başvurularında da çok önemsiolar katılınan etkinlikleri..
YanıtlaSilçok doğru çocuklara baskı yapılmamalı bukadar.özgüven çok önemli
YanıtlaSilÇok güzel yazmışsın GeCe, ellerine sağlık. Bizdeki hocalar da bir ara okul birincilerinin çok ezberci olduklarını, iyi bilim adamı olamadıkları gibi birşeyler sölüyorlardı. Kendi gözlmemlerimi de katınca işin içine haklı olduklarını gördüm. Ben neyse ki orta sıralardakilerdenim :)
YanıtlaSilanlatmazmısın canım , ne guzel anlatmıssın.cok dogru bılgıler vermıssın.ve bılmedıgım seyler.yuregıne saglık gececım.
YanıtlaSilGececim bu yazı benim, -her ne kadar çocugum olmasa da- hayat görüşümü yansıtıyor. Kendimden örnek vermek gerekirse, üniversitede ders çalışmaktan çok eğlendim, sosyal aktivitelere katıldım ama iş hayatına atılınca, yeri geldi okulu dereceyle bitirmiş dönem arkadaşlarıma yöneticilik de yaptım, iş bulmaları için referans da oldum. Dolayısıyla sadece mutluluk değil, iş hayatındaki başarının da çok ders çalışmakla ilintili olduguna inanmıyorum. Ve birgün bir çocugum olursa, hoşlandıgı bir hobisinin ya da spor dalının olmasını, bilmem ne testini 0 hatayla bitirmesine tercih ederim...
YanıtlaSil