31 Mayıs 2009 Pazar
30 Mayıs 2009 Cumartesi
29 Mayıs 2009 Cuma
Fırfırlı Etol
Dün hanfendi benim yanıma gelince bahçede fotoğrafladım kendisini. Makjayı olmadığı için yüzünü bulanıklaştırdık.
Bu etolü önce tığ ile örüp sonra fırfırlarını şişle ördüm, bitince de ütüledim. Önüne de parlak tokadan düğme yaptım. O kadar havalı duruyor ki kursta arkadaşları "Çakma Paris" diye isim takmış.
Gerçekten çok değişik olduğu için dün yolda birisi ne üzerindeki ne kadar güzel dedi. Ee kim ördü tabi hamarat GeCe teyzesi.
27 Mayıs 2009 Çarşamba
Zayıflamak İsteyenlerin Dikkatine
25 Mayıs 2009 Pazartesi
Buyrun Sabah Kahvesine
Yanında da gül yapraklı keseler, çalışırken bunaldığınızda biraz koklayıp rahatlayın diye.
24 Mayıs 2009 Pazar
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Deterjan Kutusundan Dergi Kutusuna
Benim de ilk çalışmalarım öyle olmuştu ama püf noktası şöyle. Yapışkanı tamamen çıkarmıyoruz. Önce bir miktar ayırıp yavaş yavaş ilerliyoruz resimdeki gibi. Tabi burda ilk başlangıç çok öenmli. Çünkü düzgün başlanmazda yamuk ilerliyor ve düzgün olmuyor.
Resimde görüldüğü gibi biraz daha ilerledim. Kağıdın tamamını çıkarmadım.
Ve bitmiş hali, hiç katlanma, yamukluk, hava kabarcığı yada pütür yok. Sadece ben de biraz kaydırmışım zira aşağıdaki resme bakılırsa içe kıvırdığım kısımlar gitgide incelmiş.
Neyseki kağıdım bu hizalama sorununu göstermeyecek bir kağıt. Kareli kağıtlarda yamukluk daha da belirgin olacaktır.
Bu kutuyu önceki yazımdaki dergi kutusu gibi kesebilir ve önden yuvarlak bir delik açabılirdim. Ancak arka kısmını kesmedim çünkü bazı dergiler yanlara doğru yamuluyor ve benim gibi fotokopi kağıdan alınmış yığınlarca çıktınız varsa bunların da dik durması zor. İşte böyle eğilebilen malzemelerimi koymak için tamamen kapalı bir kutu yaptım.
21 Mayıs 2009 Perşembe
.stats. 2
19 Mayıs 2009 Salı
Gelin 1 Olalım
Bu resim bizim üniversitenin duvarlarında görüp en sevdiklerimden biridir. Atamız İ.Ü.ni ziyarete gelmiş, dersi bölen ve ona hürmet etmek isteyen hocaya derse devam etmesini söyleyip o da öğrencilerin arasına oturmuş.
Bugün 19 Mayıs, Atamızın bize bayram olarak hediye ettiği bir diğer güzel gün. 19 Mayısları haliyle lise yıllarımda daha çok severdim. Çünkü ilkokuldan beri heves ettiğim ancak sadece lisede iken yer alabildiğim bando takımındaydım. Her yıl 19 mayıslarda (ve 29 ekimlerde) erkenden kalkar, bembeyaz çoraplarımı ve eldivenlerimi giyer törene giderdim ve bundan hiç şikayet etmedim. Eteğim beyaz pileli, ceketim ise kırmızı üzerine altın sırmalı ve altın düğmeliydi. O üniformalar içinde insan kendini bir başka hissediyor keşke yeniden olabilsem.
Bu sabah da çok erken uyandım, bir türlü uyku tutmadı ve yazmayı düşündüğüm aşağıdaki mevzular kafamdan yazıya dökülmedikçe rahat edemeyeceğim.
Biliyorsunuz son yıllarda ülkemizde iktidar partisi yandaşları ve ona muhalefet olanlar şeklinde iki kısım oluştu. Her iki taraf da birbirine kızıyor, hatta nefret etmeye başladı. Son seçimlerden sonra ben de nasıl insanlar bu kadar kör olabilir, hala aynı partiye oy veriyorlar diye sitemli ve üzgündüm.
Kafam karışık olduğu zamanlarda en büyük desteği eşimden alırım, onun kafası hiç karışmaz, her zaman objektif ve nettir. Böyle çok canım sıkkın olduğu bir akşam bana şöyle dedi.
"Şu anda tam da olmasını istedikleri gibi davranıyorsun, ülkemizin bu hale gelmesinin nedeni bazı dış güçlerin istediği ve sebep olduğu birşey. Yangına körükle gitmek yerine bu durumu tersine çeverip her iki taraf da anlaşmalı, uzlaşmalı ve bir olmalı" dedi.
Gitgide bu fikre inandım ve şimdi kızgın değilim. Belki daha değil ama ilerde tekrar milletçe bütün olmamızı umuyor ve istiyorum.
Düşünün bir, yıllardır kendi kendimize didişmekten başka ne yapabildik, birçok alanda ilerleyemiyoruz çünkü çok meşguluz kavga etmekle. Bu arada topraklarımız satılıyor ve bilmediğimiz daha bir sürü şey oluyor. Bu kargaşa ortamından kesinlikle her iki taraf da kârlı çıkmıyor.
Şimdi iktidar yandaşları biz sayıca çoğunluğuz, siz gidin bize birşey olmaz diyebilir. Sanıyorlar mı ki şimdi kukla iken daha sonra kuklalıktan kurtulacaklar. Bizim tek kurtuluşumuz yine kendimizde.
Eminim Atam insanlarımızdaki bu "biz haklıyız-hayır biz haklıyız " tartışmasını hoş görebilir ama ülkemiz, önce içten, sonra dıştan bölünse kemikleri sızlardı.
Bu yüzden daha geç olmadan bir olalım diyorum ben. Sonuçta aynı milletin şanlı evlatlarıyız. Bize kendimizden başka yâr yoktur.
Tüm yaşanan tartışmalar, gerilimler unutulur, çok büyük olmadığı sürece. Geçmişe bakınca unutamayacağımız hatalar yapmamamız dileğiyle.
18 Mayıs 2009 Pazartesi
Her Şey Çok Güzel Olacak ve Moonish
17 Mayıs 2009 Pazar
16 Mayıs 2009 Cumartesi
Dergi Kutusu Kapladım
Kutu kaplamak yerine aklıma İkea dan aldığımız dergi kutularını kaplamak geldi. Bu kutular en sade olanlarından olduğu için oldukça ucuzdu. Hatta okulda odamda da bir sürü var. Aynı bu şekilde kaplanmış desenli kutula rise çok daha pahalı.
Şimdi bu yapışkanlı kağıtlardan çok kolay ve ucuza bulunabiliyor. Böyle bir işlemle elde edilecek harika kutular kesinlikle hazırlardan daha ucuza geliyor.
Bu arada desen olarak da böyle bir kağıt seçmemin nedeni, son zamanlarda vintage dekorasyona ilgi duymaya başlamış olmamdan kaynaklanıyor. Önce perdeyi değiştirdim yavaş yavaş bütün ev değişecek galiba. Sırada nevresimler, örtüler, tabak çanaklar vs var. Bahar da geldi ya (hatta yaz) evimde komple ferah sıcak bir dekorasyonu arzulamaktayım.
12 Mayıs 2009 Salı
Ter Kokularına Kesin Çözüm
Artık eskisi gibi yazamıyorum bloguma, doğrusu da çok farklı şeyler olmuyor hayatımda. İşe git eve gel, uyu kalk vs.
Geçen hafta sonu tatilde olmamız nedeniyle ve de bu hafta sonu da sınavım olması nedeniyle evi bayağı bir ihmal etmiştim. Dün işten geldikten sonra kaç saat olursa olsun temizlik yapacağım dedim kendi kendime. Psikolojimi bozmaya başlamıştı çünkü. İşten gelirken de aktara uğrayıp lavanta esansı almaktı fikrim. Çünkü temizlik suyuna katılan bu esansın evi mis gibi kokuttuğu, günlerce çıkmadığını okumuştum.
Aktara gidince onlarca bitki çeşidi arasında kararsız kalınca üç farklı esans aldım. Lavanta, yasemin ve vanilya.
Aldığım esanslar resimde görülenin aynısı, bunlar aslında yağ imiş ve özellikle masaj sırasında falan kullanılıyormuş. Doğrusu eve gelince temizlik suyuna koyarken çekindim acaba heryer yağlı olur mu diye? Amaan dedim boşver, böylece parkeler cilalanır hehe.
Yer silme suyuna bir kapağın dibiyle lavanta koydum. Biraz da çamasır suyu. Öyle sildim. O kadar keskin ve harika kokusu var ki bayıldım.
Toz alma suyuna ise sadece lavanta esansı koydum. Bugün bile ev hala lavanta kokuyor.
Buraya kadar başlıkla hiç alakalı yazmadım dimi. Vanilya esansından ise gelince biraz koltuk altlarıma sürmüştüm. malum işten gelince pek de hoş değildi kokusu. Sabah uyandığımda hala kokuyordu ve artık deodorant yerine bunu kullanmaya karar verdim. Bu sabah da sürdüm bütün gün hiç çıkmadı kokusu. Ce diyorki arılar üzerine gelecek dikkat et, akşam da bisküvi gibi koktuğumu söyledi.
Vanilya kokusunu çok seviyorum, vücut kokumla karıştığında yakışıyor. Bazı kokular var ki daha da iğrenç oluyor ter kokusuyla karışınca. Aslında önemli olan kişinin kendi kokusuyla bütünleşen bir koku bulmak.
Aslında bu esanslar o kadar hoşuma gitti ki düşünüyorum karıştırıp kendime has kokular üretsem. Boş bir roll-on kutusuna koyup kullanabilirim. Bebe yağı gibi bir kıvamı var.
Fiyatı ise resimdeki 20ml şişe 4 lira (ben 3 nü 10 liraya aldım) ve sadece parmağı batırıp sürmek yetiyor, çünkü çok keskin kokulu.
Şimdi kaç ml olduğuna bakmak için elime almıştım şişeyi elim mis gibi kokmaya başladı. Aslında banyo sonrası vücut yağı olarak da harika olur. Üşenmezsem öyle de deneyeyim.
Görüşmek üzere sevgiler.