Bir önceki yazımda çok çalışkan ve inek bir çocuk izlenimi vermiş olabilirim. Aksine öyle değildi. Çalışkandım ama bolca oyun oynardım. Çoğunlukla sabahçı olduğum için gelir gelmez ödevlerimi bitirir, ardından doğru sokağa fırlardım. Mahallemizin de oynamaya müsait olması nedeniyle hep dışarılardaydım. Soğuk günlerde ise evde birşeylerle meşgul olurdum. Kitap okumayı, annem dkiş dikerken bende bebeklere birşeyler dikmeyi falan severdim. resim çizmeyi boyamayı vs.
Bunun yanıda eğer ödevim ve dersim yada araştırma konum varsa onları yapmadan da bırakmazdım. Daha ilk okulda tek başıma kütüphanelere giderdim.
Lise 2 ye kadar hep sokakta oyun oynadım diyebilirim. Lise sonda da malum sınav vardı ondan pek oynamadım. Genelde arkadaşlarım benden küçüktü, daha büyüdüğüm zaman ise mahalledeki çocukları oynatırdım. Onlara hakem olurdum. İşte mendil kapmaca, kuka, taşlar dizilip topla vurulurdu bir oyun vardı ondan vs..
Çocukken ince upuzun bir kızdım, atlamayı zıplamayı koşturmayı çok severdim. İp atlayarak bakkala gider gelirdim. Lastik oyununun her çeşidinden türkü japonu çini hepsini oynardık. Birşeyi söylemeden geçemeyeceğim. Uzun ve elastik bir kız olduğumdan lastik oyununda çok başarılıydım. Oyunda iki kişi lastiği geçirir, üçüncü atlardı. Normalde üç seviyeden oluşan lastiği (bilek, diz, kalça yüksekliği) ben beşe çıkarır bel ve koltuk altı yüksekliğinden dahi zıplardım.
Okulda beden derslerinde öğretmen kızlar ve erkekler arasında koşma yarışı yaptırırdı. Ben kızların içinde birinci olur sonra erkeklerin birincisiyle yarışır, onu da geçerdim.
Orta bir ve ikide bolca bisiklet kullandım. Çok istediğim bisikleti zorla aldırtmıştım, kırmızı bir bmx. Tek başıma o kadar uzak yerlere giderdim ki haber vermeden, şimdi düşünüyorum da nasıl da gitmişim, nasıl da haber vermemişim şaşıyorum.
Ama çocukluğuma dair anılarımda yalnız oyunlarım daha fazla yer alıyor. Bazı dönemler arkadaşlarımla okul saatlerimiz tutmadığı için hep tek başıma yollarda koşturur zıplar hoplardım. Böcekleri solucanları vs incelerdim. Öyle korkak kibar bir kız değilim, hala da öyleyim.
Geçenlerde bir oyun geldi aklıma, bir kış boyunca yollarda kanalizasyon döşemesi sebebiyle hep çamurdu. Çamurlarda oynadığımızı hatırlıyorum. Adını bilmiyorum ama ıslak toprağa çivi yada bıçakla saplayarak, birkaç kişi bir noktadan hareketle döne döne çizgiler çizerdik. Çok zevkliydi yine oynamak isterdim. Tam bir zeka ve strateji oyunu.
Bunların dışında tabi evcilik de bolca oynanırdı. Bir arkadaşımın bahçeleri vardı. O bahçeyi bir ay falan kazıp biçerek küçük bir tarla yapmıştık, birşeyler ekmiştik. Küçük yollar oluşturmuştuk ve karıncaları o yollardan gitmeye zorlardık hehe.
Geriye baktığımda herşeyi olması gerektiği gibi yaşamış olduğumu düşünüyorum. Bolca oynadım, gerektiği kadar çalıştım, bolca kitap okudum vs. Arkadaşlarımıza ders yapmaya gider sonra yine oynardık. Ama önce hep dersimiz yapılırdı. Sabahçı olduğumdan günler bolca yeterdi.
Önceki yazıma ilave: sonradan neden mühendislik kazanamadığımı anlamıştım, yazmayı unutmuşum. Hesaplarıma göre hep 30 puanım eksikti. Neden neden derken 2-3 yıl sonra anladım. O zamanlar rehberlik hizmetleri şimdiki gibi değildi. OÖBP nım 60 iken yarısı gelmişti, çünkü alan dışı tercih yaptım. Ben türünün farklı bir örneği olarak hem fen hem tm alanında dersler almıştım. Bizim hocalar da hangisini yazacaklarına karar verememişler bizi "genel kültür" alanı yapmışlar mezun olurken. İşte bu yüzden az gelen puanım aslında normal olsaydı mühendislikleri çok rahat kazanmıştım. Her işte bir hayır varmış.
Ayy mimlemeyi unutmuşum. Haydi bakalım sizde
Paşa
Mutlu Çocuklar
Ayçanın Dükkanı
evet kardeşim o oyunlara koca kız olduğum halde genelde katılırdım...
YanıtlaSilama tarla işini ve karınca yollarını bilmiyorum:)))
okuduğun ve bulunduğun konumda çok başarılı olman gurur verici...mühendis olmaman bence daha hayırlıymış...
Canım ne kadar güzel anlatmışsın çocukluğunu resimde harika yeteneklisin maşallah.Ahhhh bende hiç yok resim yeteneği sevgiler canım...
YanıtlaSilcanım keyifle okudum.Senin adına sevindim.Çocukluğunu doya doya bolca oynayarak geçirmişsin ne güzel.Ama bu arada sorumluluklarını da unutmamışsın ne güzel.Kızımı tanıyorsun.iremciğim de oyunu çok seviyor ama bir de sorumluluklarının farkında olsa.Ama öncelikle sağlık versin cenab-ı Allah tabii ki.sevgilerimle.
YanıtlaSilNe güzel çocukluğunun tadını doya doya çıkarmışsın...
YanıtlaSilBu arada resim yeteneğini de görebiliyorum umarım bu yeteneğin de devam ediyordur.harika resim çizmişsin.Kızıma da göstereceğim.sevgiler.
YanıtlaSildolu dolu yaşamışsın çocukluğunu.benim de seninkine benzer şeyler var aslında bizim kuşak çok şanslı.şimdi benimkilerine bakıyorum sokağın s2sini bilmiyorlar.bu sebeple biz gerçekten çok şanslı çocuklarmışız...
YanıtlaSilŞimdi senin çocukluğunu okuyunca
YanıtlaSilne kadar uzakta kalmış o yıllar dedim içimden.
Ama biz yine de iyi bir çocukluk yaşamışız ne güzel ne pc vardı ne de cep telefonu:))şimdikiler o yönden iletişimi eksik olarak yetişecekler maalesef.
Çocukluğun tadını tam olarak çıkarmışsın Gece ne mutlu sana...
YanıtlaSilçok hoş bir yazıydı sanırım şimdiki çocukların böyle hoş anıları olmayacak.
YanıtlaSilçok hoş bir yazıydı sanırım şimdiki çocukların böyle hoş anıları olmayacak.
YanıtlaSilŞİMDİKİ ÇOCUKLAR NE İP ATLAMAYI BİLİYOLAR NEDE SOKAĞA ÇIKIPTA OYNAMAIYI MALESEF ENRDE GÜZELİM LASTİK İPLERİM KOLTUK ALTI BEŞLER LAMBADA DANSLARIMIZ OY OY OY ÇOK GÜZEL GÜNLERDİ...
YanıtlaSilSorumluluklarini unutmadan, sevgi, bol oyun ve eglence dolu bir cocukluk donemi gecirmissin. Bence bugun boyle guzel yerlerde olmana gecirdigin o guzel cocuklugunun etkisi cok fazla...Senin ileride cocuklarini ve sonra anne geceyi okuyacagim gunleri sabirsizlikla bekliyorum...
YanıtlaSilMimini aldim, cok tesekkur ederim, insaallah yazmaya calisacagim ;)
ne güzel yaa sevgi dolu bir çocukluk geçirmişsin eminim ailen seninleguru duyuyordur sevgilerimle
YanıtlaSilaaah nerde o çocukluk günleri ah çocukluğunu o biliyo ya bebekliğini de ben.... çok şirin bir kız çocuğuydu sarı kıvırcık uzun saçlar üzüm gibi gözler okka gibi bir burun ön dişler hafif muntazam aralık çok şirindi maşallah çok ...çokta yaramazdı sokaktan gelmezdi evin küçük kızına kızmaya da gelmezdi...
YanıtlaSilMerhaba Ge-Ce :))
YanıtlaSilGuzel bir cocukluk gecirmissin, ne mutlu sana :) Ben de adini duyuyordum hatta seni ziyaret etmistim bir iki kere ama yorum birakmamistim acikcasi :)) Tanismtigimiza sevindim :)) Kocaman sevgilerimi gonderiyorum sana :)
Dolu dolu, mutlu, bol oyunlu bir çocukluk geçirmişsin ne kadar güzel
YanıtlaSilYazını okurken kendi çocukluğum gözümün önünden film şeridi gibi akıyordu :)En kısa zamanda yazacağım. Çok öpüyorum...
YanıtlaSilen sonunda okuyabildim yazını. hep bir aksilik hep bir sorun oldu nedense. ya bende tarlayı ve karınca yollarını hatırlayamadım
YanıtlaSil:( he bir de bende eve gider gitmez dersimi yaptığım halde senin derslerin hiç bitmezdi dışarıda oynarken çok kere çağırdığımızı bilirim gelmezdin. daha o zaman ne olacağın belliymiş hehe.
çocukluk gibisi var mı ya?
YanıtlaSilsorumluluk yok, bol oyun var ,şeker var,pasta var, misketler var, balkonda yere pike yayıp oyuncakları dizmek var,sınırsız dondurma var,nils ve uçan kaz var,şirinler var , alf var.....dı.
çocukluk gibisi var mı ya?
YanıtlaSilsorumluluk yok, bol oyun var ,şeker var,pasta var, misketler var, balkonda yere pike yayıp oyuncakları dizmek var,sınırsız dondurma var,nils ve uçan kaz var,şirinler var , alf var.....dı.
Çocukluk ve 18 yaşına kadar olan zaman ,en güzel ama, onu yaşarken en kötü sandığımız zaman.
YanıtlaSilçok mutlu bir çocukluk geçirmişsin, çizimine de bayıldım
YanıtlaSil