46. Ay Mektubu: Dopdolu Bir Ay
GeCe
Ocak 31, 2016
1 Comments
Bal kızım
Bu ay öyle yoğun geçti ki, fotoğraf albümüne bakınca fotoğraf seçmekte zorlandım. Hayatında birçok yenilik oldu.
İlk maceramız tekne ile Amsterdam kanallarını dolaşarak Amsterdam Light Festivali gezisiydi. Daha önce tekneye bindin elbette ama böyle karanlıkta bir gezi hiç yapmamıştın. Hava karardığında dışarda olmak, buradaki çocuklar için pek ender bir durum. Nitekim sen ve bize eşlik eden arkadaşın da çok heyecanlıydı.
Ardından okul tatili geldi, bir kere arkadaşlarınla buluştuk, bol bol oynadınız. Sonra xmas tatilinde ailecek büyük bir eğlence merkezine gittik, birkaç gün kaldık. Orada nasıl eğlendiğini anlatamam. Atlı karıncaya, teleferiğe bindin, pony sürüşü, oyuncak trenler, arabalar, çeşit çeşit dönme dolaplar sabahtan akşama kadar eğlendin. Kaldığımız ev de çok şirindi, bahçesinde dolaşıp oynadınız kardeşinle.
Sonra yılbaşında arkadaşlarla birlikteydik, yılbaşı ruhu senin için apayrı bir heyecan zaten. Hediyeler paketler bayılıyorsun bu etkinliklere :)
Tatilden bir hafta sonra bu sefer de Avusturya'ya gittik kayak için. Daha önce 2 yaşında gittiğimiz kapalı kayak merkezinde kayakla tanışmıştın, çok az süre de olsa kayakların üzerinde durmuştun. Bu sefer çok heveslendin ve çocuklar için özel kayak derslerindem aldın iki kez ikişer saat. İlk dersin ortalarında çok yorulmuş ve pes etmiştin ama sonra yine heveslendin hatta ikinci dersi kendin istedin. Daha da devam edecektik aslında ama ben hastalanınca pek mümkün olamadı. Fakat bu tecrübenin sonunda yan yan yürüyüp tepeye (tam tepe değil tabi hafif eğimli) tırmanmayı, kaymayı, pizza yaparak yavaşlamayı ve durmayı, yürüyen yoldan tepeye çıkmayı öğrendin. En önemlisi de artık senin için korkulacak birşey değil kayak, bundan sonraki tecrübelerinde önyargısız kolayca başlayacağından eminim.
Tatilden sonra tekrar rutin hayatımıza döndük tabi. Haftaiçi okul hafta sonu bale. Bu ay biraz kış hastalıklarından ötürü okula gidemediğin dönemler oldu. Evde herkes sırayla hastalanınca benim için çok uzun geldi bu ay.
Bu ay içinde ayrıca, Amsterdam müzik okulunun deneme dersine katıldık. Burada birçok ensturman eğitimi 6 yaşından sonra başlıyor (herhalde okuma yazma öğrensinler diye). Fakat baban çok iyi bulduğu müzik kulağını desteklemek istiyor. Bu müzik okulunda da ufak çocuklar sınıfı mevcut ve deneme dersini görünce çok hoşumuza gitti. Her derste öğretmen belli bir şarkıyı (çocuk şarkıları muhtemelen) öğretecek. Önce şarkıyı el ve ayak ritmleri ile öğretiyor. Sonra kendisi bir enstürman çalıyor, gruptaki çocukları da gruplandırıp farklı enstürmanlar sunuyor. Neredeyse her müzik aleti var sınıfta. Sırayla ve kim hangi aleti isterse onu çalarak şarkıya eşlik ediyor. Bu derslerde müzik aletini tam öğretmekten ziyade çocuğun tüm enstürmanlarla tanışıp hangisini seveceği/ yatkın olduğu bulunmaya çalışılıyor. Derse tam anlamıyla bayıldın, sürekli ne zaman gideceğini soruyorsun. Daha kayıt yaptırmadık ama yakında olacak gibi görünüyor.
Bu ay ayrıca gündemimizde yine ve tabi ki doğum günü partin vardı. Hazırlık yapmaya başladık, sen de her gün arkadaşlarına davetiye hazırlıyorsun. Kağıtlar boyayıp stickerlarla süslüyorsun, bunlar doğum günü kartların olacakmış :).
Tabi ki gün içinde yaptığımız daha bir sürü şey oldu, herbirini yazamam. Geçenlerde hasta olduğunda bütün gün solgun ve mutsuz yatmıştın. Sonra bir sabah o güzel gülücüğünle uyandın, sebep olmasa da gülümsüyor, etrafına neşe saçıyordun. O zaman düşündüm işte çocuk olmak bu, neşeyle uyanmak, cıvıl cıvıl neşe saçmak.
Hep daim olsun bebeğim.
Annen
Amsterdam