Durabilmek..
GeCe
Nisan 29, 2010
10 Comments
Hayatımızın her aşamasında birşeyler öğrenip, olgunlaşıyoruz. Bu günlerde benim derdim hayatın akışına karşı durabilmek. Uzun zamandır yazmadım, doğrusu daha kendimi hazır da hissetmiyorum. Gün boyu yaptığım şeyler o kadar çokmuş ki, durmayı öğrenmeye çalışıyorum. Birşeyle meşgul iken kafamdan bir sonraki yapacaklarımı (yaklaşık 3-4 şeyi aynı anda) düşünmekten anın tadını çıkaramaz olmuşum. Onu bırak her işimi aceleyle yapmaktan ve eğer yapmazsam (tamamen kafamdan yaptığın planlara uyamazsam) stresimden tırnaklarımın kenarlarını yara bere yapmışım. Hızıma uymayan kişileri (çoğunlukla eşimi) acele etmeye zorlamaktan kırmışım, vücudum bu hıza uyum sağlayamayıp her yerimi ağrılar basmış.
İşte bu yüzden 23 Nisanla birleştirerek bu haftanın başından 3 gün izin aldım. Ce ile biraz gezdik, dinlendik. Yazmamın sebebi sadece bu değil elbette. Zaman zaman sıkıntılarım da oldu her insan gibi. Çok şükür önemli birşey değillerdi ve en önemlisi ise Ce ile aramızda olan bir sorun değil. Daha çok iş sıkıntıları.
Hayatımızdaki bir diğer gelişme ise eşimin yaklaşık 15 gün sonra (tam kesin değil ama tahmini) yurt dışına gidecek olması. Belirsiz bir süre orada çalışacak ve belirsiz bir süre görüşemeyeceğiz. Bu ayrılık öncesi kalan tüm zamanlarımızı beraber değerlendirmek istedik.
Bundan başka tezim, işim ve şimdi de eşimin gidişinden doğan belirsizliklere karşı da stres olmuş durumdayım. Stresimi çözmem için yapabileceğim hiç birşey yok. Benim gibi bir aksiyon insanı için öyle zor ki bu. Bir yandan da daha sabırlı olmayı öğrenmem gerekiyor. Mesela bilinen bir problem olsa onu ortadan kaldırmak için hemen harekete geçersin, çabalarsın ama böyle durumlarda zamana bırakmaktan başka birşey yok ve bu benim için oldukça zahmetli.
Tabi bu sıkıntılar (aslında bir çoğu kendi tavırlarımdan dolayı oluyor biliyorum) arasında iyi şeyler de oluyor. Eşimin gidişi olumsuz birşey değil, aksine çok büyük bir fırsat. Çok şükür sağlık ve maddi problemimiz yok. Projeden bilgisayarlarım geldi, hayalini kurduğum iMac'a kavuştum. Sonraaa İngilizcem çok gelişti. Yabancı biri benden blog teması istedi. Onunla yazışmaktan epey yol katettim, bir de acemi blogcuydu her şeyi anlattım blogla ilgili. Ayrıca benim gibi fizikçiymiş arkadaş olduk. Blogu burada.
Ondan başka bir de 3Prenses'e tema yaptım, bugün yükledim. Bir sürü harika kitap okudum onları da yazıcam, çok güzel yerleri gezdik vs.
Ancak sanırım eşim gidene kadar biraz daha uzak kalacağım. Ben sizleri arada okuyorum ama yorum yazmıyorum malesef. Daha sonra görüşmek üzere, beni merak eden herkese teşekkürler.
Not: Resimler Atatürk arboratoryum'undan. Çiçekli resim, bir ağaç türü ve içinde kar kelimesi geçiyordu unuttum adını. Çiçekleri kar kristali şeklinde ve inanılmaz bir simetrisi var. İçiçe 5 li simetrilerden oluşuyor.