22 Ocak 2020 Çarşamba

Ritmik Jimnastik’te Durumlar

Ocak 22, 2020 8 Comments
Hayatımızın büyük bir bölümünü işgal ettiği halde, kızımın sporundan çok fazla bahsetmemişim blogumda. Şimdi yazı arşivime bakınca ilk olarak Eylül 2016’da başladığından bahsetmiş, geçen yıl katıldığı turnuvalara da kısaca değinmişim.

Bu eylül itibariyle ritmik jimnastikte 4., profesyonel olarak yarışma grubunda ise 2. Senesine başlamış bulunuyor (toplamda 3,5 yıl oldu diyebiliriz). Geçen yıl yarışma grubunda idi ama minikler kategorisinde olduğu için haftalık antreman saatleri nispeten azdı, bu yıl ise haftada toplam 6 saat düzenli olarak, bazı özel durumlarda da ekstra 4-5 saat çalışmalar yapıyor. Hepsinde gık demeden, güle oynaya, hevesle gidip geliyor. Bundan sonra özel bir engel oluşmadığı sürece hayatında ritmik jimnastik hep yer alacak gibi görünüyor.

Bu yazıda, şu zamana kadar bu sporun kızımda yarattığı etkilerinden bahsetmek istiyorum.

- öncelikle tabi ki bedensel faydaları müthiş, oldukça zorlayıcı hareketler yapıyorlar. Vücut esnekliği büyük oranda arttı, vücut dengesi oldukça iyi. Vücut hatları bir jimnastikçi hatlarına dönüşmeye başladı.

- yarışmalarda henüz bireysel performans sergilediği için takım senkronizasyonu konusuna daha girmedi ancak, performans müziği ile hareketlerinin senkronizasyonuna dikkat etmesi gerekiyor. Tabi ki yaptığı tüm dansın hareketlerini aklında tutması gerektiğinden bahsetmiyorum bile. Geçen yıl ilk başlarda haraketleri arada unuttuğu oluyordu ama defalarca çalışa çalışa alışmıştı. Bu yıl yeni bir gösterisi var ve daha ilk anlarda çabucak öğrendi.

- en çok sevdiğim faydalarından biri, beraber çalıştığı yaşı büyük jimnastikçi ablaların rol modelliği oldu. Gerçekten çok düzgün çocuklar ve onların çalışma azimlerini görmek kızımı da motive ediyor. Düşünüyorum da başka bir takım sporunu yapsaydı bu kadar yaş farkı olan çocuklar bir arada olmayacaktı. (Tam bilmiyorum ama 18 yaşına kadar her yaştan çocuk var). Kimileri defterini kalemini alıyor, defalarca deniyor, notlar alıyor, kareografisini hazırlıyor vs.

- onca seyirci ve kalabalık bir jurinin karşısına çıkıp, hiç heyecanlanmadan performansını icra edip vakur bir şekilde sahneden ayrılabiliyor.

- bu güne kadar katıldığı her yarışmada bir madalya aldı ama ilk defa geçen hafta olan yarışmada kıl payı üçüncülüğü kaçırıp dördüncü oldu. Üzüldün mü kızım diyorum, hayır diyor çünkü hatasını biliyor. Bir yerde gereğinden fazla oyalandı ve son selam hareketini yapamadan müzik bitti. Sadece iki saniye gecikti aslında ama diyeceğim o ki hatasının farkında.

- başka çocuklarda nasıl bilemem ama potansiyeli onda bir kibire yol açmış değil. Yaşıtı bir arkadaşı var aynı grupta, daha az puan almıştı. Neden diye sordum, onun yapamadığı bazı hareketlerin olduğunu söylüyor ama kayıtsızlıkla. Yapamıyor ama ilerde yapar nasılsa tarzında. O yapamıyor, ben çok iyi yapıyorum gibi bir yaklaşımı hiç olmadı.

- kesinlikle bir zerafet kattı. Duruşu her daim dik, yürüyüşü, el kol hareketleri oldukça zarif. Hele performansı sırasındaki hareketlerine hayranım. Bu sahnede salınan kuğu gibi kız benim kızım mı diye inanamıyorum.

Her zaman söylediğim gibi, kızımın bu spora başlaması da devam etmesi de büyük şanstı. Şans eseri okuldan haberim oldu, şans eseri derslere üç yıl boyunca evimizin dibindeki bir yere gitti. Şimdi geriye bakınca, sanki bu fırsat özellikle gelip onu bulmuş gibime geliyor. Bundan sonra hayat onu nerelere götürür bilemem ama böyle sevdiği bir sporla meşgul olma şansı olduğu için çok mutluyum. Çok şükür.

Not: genelde ig hesabımda, yarışma günlerinde story’den paylaşımlar yapıyorum. Merak ederseniz oradan takip edebilirsiniz.

15 Ocak 2020 Çarşamba

Novadunya 5 Yaşında

Ocak 15, 2020 5 Comments

Önceden çocuklarıma aylık mektuplar yazan ben, yıllık mektupları bile yazamaz oldum. Öyle bir yoğunluk ki anlatmaya bile mecalim yok desem anlarsınız. 

Dün oğlumun doğum günüydü. Kocaman çocuk oldu ama son çocuklar annenin gözünde hep ufak kalıyormuş ya hani, hala benim bebeğim gibi geliyor oğlum da, hiç büyümesin istiyorum. Diğer yandan nihayet o heyecanlabeklediğim döneme girdi çocuklarımın ikisi de. Merak etme dönemleri başladı, sohbetler ediyoruz, kültürel geziler yapıyoruz, tecrübe sahibi olduğum konularda bilgi alışverişi yapıyoruz ve en önemlisi günden güne gösterdikleri bilişsel gelişimlere tanık olmak çok güzel. 

Bu yıl ilk defa dört gün önce annemle yeğenimin bize gelmiş olmasından ötürü, doğum gününü daha bir coşkuyla kutladık. Annem ilk defa evime geldi, yıllardır hep istiyordum ama kısmet olmamıştı. Şimdi hem oğlumun okuldaki partisine, hem dün akşam yaptığımız aile partisine katıldı; iki hafta sonraki özel partiye de katılacak. Kızımın bazı etkinliklerini görecek, çok iyi denk geldi🙏🏼

5 yaşında Novacım, oldukça hareketli, zeki, kart oyunlarını seven, piştide her daim hepimizi yenen, bu ara Ben10 sevdalısı, süper güçler, süper karakterlerle hayali oyunlar kuran, azıcık dövüşlü oyunlara meraklı (gerçsk dövüş değil), okulunu, arkadaşlarını çok seven ve gitmek için sabırsızlanan, yeniliklere karşı hala çok açık değil temkinli yaklaşan ama geçiş konusunu günden güne daha kolay başaran; matematiği çok seven (canı sıkıldıkça anne bana çarpma sor der), bir çok harfi tanıyıp, bir sözcüğün hangi harfle başlayıp bittiğini söyleyebilen, türkçeyi çok iyi konuşan, hollandaca artık kendini rahat ifade edebilen, ablasıyla bazen kedi köpek bazen yapışık ikiz hallerinde; anneye hala çok düşkün; gezmeyi seven; ihtiyaçları giderildiğinde (sevgi-ilgi, beslenme, fiziksel hareket, içe dönük dinlenme) uyumlu ve mutlu bir çocuk. 

Nice yaşlara bebeğim. Seni çok ama çok seviyorum. 
Annen
Amsterdam

4 Ocak 2020 Cumartesi

Ne Anlatayım?

Ocak 04, 2020 16 Comments
Son zamanlarda bir miktar podcast dinledim. Çok hoşuma giden sohbetler oldu ve ardından acaba ben de bir podcast yayını yapsam dinleyen olur mu, ne anlatsam diye kafamda düşünceler geçmeye başladı. Fakat bazı sorunlarım var.

Bir kere en büyük problemim neden bahsetsem konusu. Bu tip konuşmalarda sıklıka yer alan konu insanlar. Başka insanların tavırları, yaşamları üzerinden düşünceler en sık rastlanan sohbet konusu. Tabi bu konular ayrıca bolca genelleme içerir. Benim başka insanlar hakkında konuşma üzerine beceriksizliğimin kökeninde yıllardır her zaman bundan kaçmış olmam yatıyor. Herkesin hayatı kendine, öyle mecbur kalmış öyle yapmış, belki onun yerinde ben olsam ben de öyle yapacaktım, bana ne kim ne yaptıysa yapmış şeklindeki yaklaşımlarımdan ötürü dedikoducuların yüz karasıyım. Ne yazık ki benimle böyle ağız tadıyla başkaları hakkında konuşmak söz konusu değil.

Başkalarından konuşmayıp en iyi bildiğim kendim çocuklarım ve kocam hakkında konuşayım desem, o zaman da kim bizi ne yapsın düşünceleri beni durduruyor. Doğru ya, ben başkalarını merak etmiyorsam bizi kim neden merak etsin? Benim düşüncelerim neden değerli olsun?

Sonracıma, işte popüler konular var mesela her daim her koşulda satan. Nedir bunlar yemek, güzellik, zayıflama, annelik üzerine sohbetler. Biraz daha ileri gidersem politika, futbol, filmler, diziler, kitaplar, seyahat... Bu konulardan birinde kulvara çıkmak şimdiki zamanda oldukça kolay olmasına karşın insanlar bunlardan ya zaten bıktı, bıkmadıysa da hali hazırda sevdiği takip ettiği kişileri buldu. Gerçekten yıllardır çok profesyonel şekilde bu alanlarda sosyal medya üzerinde ilerlemiş insanlar var.  

Sonra aklıma bir konu geldi, aslında zaman zaman farklı zamanlarda aklıma geliyor bu. Daha doğrusu birilerini dinlediğimde, okuduğumda vs farkediyorum. Dün dinlediğim podcastte birisi, bir konuda düşüncelerini ifade ederken, anlatmaya çalıştığı şeyin özünü aslında kendisinin de anlamadığını farkettim. Bazı şeyler okumuş araştırmış, biraz da üstüne düşünmüş ancak (bence tabi) tam oturmamış. Oturmadığı için düşüncesini ifade ederken ard arda sıraladığı iki cümle birbirleriyle tutarlı değil. Bir de böyle durumlarda bolca yapılan laf kalabalığı yaparak konunun özünü unutturma yöntemini kullanıyor. Aslında bunu yapan kişi de yaptığının farkında değil çünkü asıl mesele, zaten kendi de konuyu çok iyi anlamadığı için bir sürü şey söyleyerek, daldan dala atlayarak anlatmaya çalışıyor ve bu hareket yardımcı olmayı bırak aslında olayı daha da karmaşıklaştırıyor, özden uzaklaştırıyor.

Kendimle ilgili farkında olduğum ve en gurur duyduğum beceri budur. Konuları, olayları çözümleme ve sonra da konuyu basitleştirip anlamayı kolaylaştırma becerisi. Bu tabi ki fiziğin bana getirisi. En karmaşık fizik problemlerini, tüm formülleri göz ardı ederek kafanda canlandırıp olay döngüsünü çözebiliyorsan, o problemi anlamışsın demektir. Bunu her konuya uygular ve kullanırım. Çok da faydasını görürüm.

Kimi zaman çok ünlü ağızlardan çıkan öyle tutarsız söylevler duyuyorum ki resmen bıyık altından gülüyorum. Üstelik o ağızları ağzı açık dinleyen bir sürü başka insan oluyor. Fakat iyi bildiğim başka bir şey varsa o da; bu insanlara düşüncelerindeki tutarsızlığı söylemenin kolay olmadığıdır. Çünkü bunu kabul edecek veya anlamaya hazır insan bulmak çok zor, zaten böyle bir farkındalığı olsa kendisi baştan farkederdi. Vakti zamanı gelince (ve ya gelirse) hayat ona kendi doğrularını zaten öğretecektir. Sonuçta, en iyi bildiğim konuda da yapacak hiç bir şeyim yok ve bu becerimi kendimden başka kimsede kullanmam zor. Dolayısıyla bir podcast yapayım ama ben ne anlatayım? 🤷🏻‍♀️