Sabah korkunç bir rüyanın etkisiyle uyandım. Yine babamı gördüm, bu sefer bir kalabalığın içinde ölü halde sedyede yatıyor, birazdan mezara götürülecek ama bakıyorum karnı inip şişiyor, nefes alıyormuş. Herkes öldü diyor inanmıyor ve onu çekip alacaklarken bağıra çağıra ağlıyorum, çığlıklar atıyorum. Nasıl görmüyorsunuz ölü değil nefes alıyor, bırakmam, hayır hayııııır.
Uyanıyorum. Çocukların okul telaşından bir saat kendimi ihmal ediyorum ama onları bırakıp eve döner dönmez boşalıyorum. Hollandaca hocama mesaj atıyorum ders yapamayacağım diye. Yatağıma girip doya doya ağlıyorum (hatta şu anda yazarken bile), onun sevdiği zeki müren şarkılarını dinleyip hayalini kurarak.
Sonra tarihe bakıyorum 13 aralık, tam da ölüm aydönümüymüş. Buraya yazmadığım ama çok güzel olan başka bir rüyayı da ayın 13’ünde görmüştüm. Oysa her iki seferde de aydönümü olduğunu sonradan farkediyorum.
Öldükten sonra babamın fotoğraflarına pek bakmadım. İhtiyaç duymadım diyebilirim çünkü her mimiğini her duruşunu yüzünün her bir detayını çok iyi hatırlıyorum. Gözlerimi kapattığımda tam karşımda. Çocukluğumun görüntüsüyle, gençliğimin ve son yıllardaki görüntüsüyle. Oturuşu, gülüşü, kafasını yana eğişi, müziğe parmaklarıyla eşlik edişi, gazeteyi tutuşu her şeyi.
Eşim geldi ona sarıldım ve anlattım. Neden böyle hissettiğimi bilmiyorum, kendime soruyorum özlem mi (hayır baksana hala yanımda özlemedim), suçluluk, pişmanlık mı (içimden hiç bir cevap gelmiyor çok rahat vicdanım), nedir nedir beni bu kadar ağlatan, boğazımı boğarcasına düğümleyen, kalbimi kocaman bir taşa dönüştüren? Cevabını gerçekten bilmiyorum.
Hayalini düşününce yüzüm gülümsüyor, çok sevdiğimi ve sevildiğimi hissediyorum. Belki ben anlam veremiyorum ama gece yanıma gelmiştir en küçük kızının başını okşamıştır. Belki geride bıraktığı havanın ağırlığıdır bana böyle hissettiren. Hem iki ablama da rüyalarında açık açık demiş, ben ölmedim diye. Belki bir üst boyutta, yine buralarda dolanıyordur.
Kendimi toplayıp bu gün son günü olan bir iş başvurusunu yapmam lazım. Kafam kazan gibi. Ama biliyorum ihmal edersem sonra pişman olacağım. Şimdi derin nefesler alıp, babamın dizlerinden kalkacağım ve yeniden yetişkin bir kadın olacağım. Okuldan gelince benim de dizlerime oturmak isteyenlerim olacak çünkü🙏🏼
Birçok şeyi anlamak, anlamlandırmak mümkün olmuyor. Bu durum da onlardan biri belki. Zamana bırakmaktan başka yapacak bir şeyin yok gibi duruyor..
YanıtlaSilDoyamamak....
YanıtlaSilBlogunuz oldukça güzel ve emek verilmiş.Kaleminize sağlık.Yeni
YanıtlaSilaçtığım bloguma zaman ayırıp takip ederseniz oldukça mutlu olurum.Sağlıcakla Kalın.
https://hepfragmanizle.blogspot.com/
Ah benim canım.
YanıtlaSilTamam, günlük yaşamda önemli işleri aksatmamak lazım ama o yatağa girip ağlamasaydın olmazdı ki.
İhtiyacın var bunları yaşamaya sanırım.
Kocaman sarıldım sana.
Başınız sağ olsun. Bazen Özlemi de dibine kadar yaşamak lazım belki, yeter ki sizi dipten çıkarak elinizi tutacak kişiler olsun yanınızda
YanıtlaSilBaşınız sağolsun :(( Özlem bunun adı bence, insan sevdiğini özlemez mi hiç? Hem nasıl özler, ister ki hep yanında olsun...
YanıtlaSilİş başvurunuz olumlu olmuştur inşallah :)
Did you realize there is a 12 word phrase you can communicate to your partner... that will trigger deep feelings of love and impulsive attractiveness to you buried within his chest?
YanıtlaSilThat's because deep inside these 12 words is a "secret signal" that triggers a man's impulse to love, look after and protect you with his entire heart...
=====> 12 Words Will Fuel A Man's Desire Impulse
This impulse is so hardwired into a man's brain that it will make him work better than before to make your relationship the best part of both of your lives.
In fact, triggering this all-powerful impulse is so binding to getting the best possible relationship with your man that the instance you send your man a "Secret Signal"...
...You will instantly notice him open his mind and soul to you in such a way he haven't experienced before and he'll recognize you as the one and only woman in the world who has ever truly fascinated him.