Dünkü yazım ile bir önceki yazı arasında tam bir ay geçti. Bunun bir sebebi de burendag aslında. Süslü kadınlar bisiklet turundan sonraki haftasonu burendag idi ve biz aylar öncesinden bu gün için bir program yapıyorduk. Ara sıra bahsediyorum, evime tam olarak 300 adım mesefede bir dorpshuis var. Hollandacada dorp köy demek, aynı bizdeki gibi sonu dorp ile biten bir çok yerleşim var: Xdorp, Ydorp (kadıköy, bakırköy) gibi. Bizim yerleşimin adında da bu geçiyor : suluçiftlikköyü :)) Çok eskiden tamamen su imiş bu bölge, doldurulup köy olmuş. Zaten dört bir yanımızda da su var.
Neyse efendim, bizim bu dorpshuis’e, bir nevi halk evi (köy evi ) diyebiliriz. Ama gözünüzde öyle eski püskü bir yer canlanmasın. 3 yıl önce yeniden inşa edildi ve çok modern bir yer oldu. Gölün hemen kıyısında, içinde çok şık bir cefesi, sanat galerisi, gösteri salonu, bizim çocukların doktorlarının ofisi, çocuklarımın gittiği okul öncesi okulu ve şimdi de kasaba kütüphanesinin taşınmakta olduğu, belediyeye ait bir bina. Burada ayrıca çeşitli etkinlikler, workshoplar falan da düzenleniyor. Ve benim bir yıldır devam ettiğim konuşma dersleri bu binada, burada çalışan biri tarafıdan veriliyor.
İşte bizim köyevi :) |
O gün gerçekten çok keyifli geçti. Restoran mutfakları gibi kocaman fırın ve ocakların olduğu mutfakta kendimizi şef gibi hissettik. Biraz da yetiştirme telaşı oldu tabi. 7 - 10 kişi mutfakta arı gibi çalışıyor, araç gereçleri paylaşıyor, birbirimize el veriyor, arada şakalaşıyor, koştururken çarpışıyorduk. Sanırsın michelin star şefleriyiz :)
Katılımcılar (50-60 kişi civarı) geziden döndüklerinde, cafede uzun bir masa üzerine yemekleri dizdik. İkram ettik, ederken konuşma pratiği yaptık tabi. Yemeklerin hepsi çok beğenildi, üstelik şehir gazetesinde bile bahsimiz geçti. Geçen haftaki derste hocanın dediğine göre, insanlar hala soruyor ve yine istiyormuş, bize yine yapar mıyız diye sordu. Biz de evet dedik, henüz tarihi belli olmayan bir günde, başka bir etkinlikte yeniden şef olacağız :))
Menüde mercimek ve kremalı tavuk çorbası(ben ve türk arkadaşım), fırında patatesli tavuk (yunan usulü-içine muskat koydu nasıl nefis oldu), fırında sebze (yunan), kızarmış tavuk kanadı (tayland), yumurtalı soslu falan tayland pilavı, kısır (türk), bir üst görseldeki patates salatası (peru), kadayıf tatlısı (bendeniz) vardı :))
Bu etkinlikten bir hafta sonra da, bizim sokakta komşular günü buluşması oldu. Son bir yıl içinde sokağımıza taşınan bir çok aile olunca, eski sakinlerden iki bayan bir toplantı organize etmişler ve hepimizin posta kutusuna bir bilgilendirme mektubu bırakmışlar. Yine sokağımızda bulunan çocuk parkında buurtborrel olacak, isteyen yiyecek içecek getirip katılacaktı. Şansımıza günlerce yağıştan sonra o gün hava açtı, parkta toplaştık, tanıştık kaynaştık.
Borrel öğünü Hollanda kültüründe önemli bir yere sahip. İngilizlerin 5 çayı gibi Hollandalıların bu saatlere tekabül eden borrel’ları var. Mesela 4-5 gibi işten çıkan insanlar bir barda/cafede borrel için buluşrlar. Borrel içinde genelde elle yenen sıcak atıştırmalıklar (bazen peynir tabakları da oluyor) ve bira/şarap tüketilir. Aşağıda klasik bir borrel menüsü görülüyor.
Ben de aşağıdaki peynir tabağını hazırladım ve mini çibörekler pişirdim. Onlar da beğenildi çok şükür.
Instagram’da bu güne dair görseller paylaştığımda, artık türkiyede eski komşuluğun kalmadığını, böyle çabaların ne güzel olduğunu belirten mesajlar aldım. Yeniden o eski komşuluk ruhunu bulabilmek ümidiyle❤️
Ay ellerinize sağlık Gece, şahane olmuş. O patates salatasını hele ben oturup bitirirdim yaaa :D Afiyet olsun, çok iyi düşünmüşsünüz!
YanıtlaSil