Yeni yıla yaklaşırken insan ister istemez muhasebe defterini açıyor, başlıyor düşünmeye. Ne yaptım ne yapacağım, ne oldu ne olsaydı hesabına. Ben de sabahtan beri biraz üzgün ve süzgünüm bu yüzden. Bu yılın ikinci yarısını hayatımdan çıkarmış olmayı dilerdim. Hatırlamak istemiyorum ama Ce'nin gidişinin ardından 5 ay kadar ayrı kalışımız, bu sürede olan iş ve tez sıkıntılarım hiç olmadığı kadar gözyaşı döktürttü bana. Çevremdeki bazı kişilere hala kırgın ve kızgınım, çoğunlukla hatırıma gelmese de mevzu bahis olduğunda o zamanlar yaşadığım tüm hislerim kalbime hücum ediyor. Demek ki daha sindirememişim. Eşim diyor ki içinden bunu attığın zaman daha rahat olacaksın, onları affetmen onlar için bir kazanç değil senin için bir kazanç olacak, üzerinden bir yük kalkacak. İşte affetmek aslında bu açıdan önemli, muhatapla hiç mi hiç alakası yok insanın kendisiyle alakalı.
İstanbul'da evimize uzun bir aradan sonra Ce ile ilk gittiğimizde aklıma gelenler orda yaşadığımız 4 tatlı seneden günler değildi. Onsuz can sıkıntısından patladığım, yatağımda ağladığım günlerdi. Bu yüzden belki de evimi fazla özlemiyorum, kim bilir. Bu yıl ruhsal olarak o kadar çok şeyin üstesinden gelmeye çalıştım ki çok ama çok yoruldum.
Tamam bu yurt dışı macerası hayatımızda güzel bir değişiklik oldu, yeni fırsatlar açacak belki. Ufkumuz genişledi, görgümüz arttı. Gerçi eşim buraya gelmeseydi yine askerlik sebebiyle ayrı olacaktık, böylesi daha iyi oldu elbet, fakat hayatımızda yeni bir belirsizliğe yol açtığından, benim caaanım tezim de bitmek bilmediğinden, bebek özlemimizi daha ne kadar erteleyeceğimi bilmemenin yol açtığı karamsarlık içimi sardı bu sabah anne bebek bloglarını okurken. Çoğu zaman yazdıklarımın aslında ne kadar eksik, anlamsız olduğunu düşünmeme sebep oluyor içinde bir çocuk adı olmayınca.
İşte bu yüzden yeni yıldan beklentim öyle çok ki korkuyorum istemeye bile. Evler yatlar katlar hiç mi ama hiç istemedim, sadece belirsizliklerin belirlenmesi ve artık evde çocuk sesi.
İşle ilgili belirsizliklerim hala devam ediyor, ama gereğini yaparsam, çalışırsam Allah'ın kapılar açacağına inandım hep. O yüzden bu konudaki tek dileğim, düşündüğüm ve planladığım zamanda olması için olacak. Eğer benim istediğim zamanda olmayacaksa da bana tahammül gücü versin.
Bazen neden daha sıradan biri olmadım diye kendime kızıyorum. Üniversiteyi bitirdikten sonra bir işe girip çalışan evlenip çocuk doğuran bir kişi bana göre çok ama çok şanslı. 8 yıl üniversitede çalıştıktan sonra yaş 30 u geçmişken, daha yeni mezun olmuş biri kadar ürkek ve şaşkın hissediyorum şuan. Ve haliyle acaba şimdi ne olacak diye beklerken, üstesinden gelemeyeceğim süprizlerle karşılaşmaktan çok ama çok korkuyorum.
Bütün bu sitemleri yazdım diye de şimdi kendimi suçlu hissediyorum ayrıca. Sağlıklıyım ve sahip olduğum bir çok şey varken acaba nankörlük etmiş oluyor muyum?
İşte bu karmakarışık duygularımla hala yeniyıl için neşelenemiyorum ve ona tek söyleyeceğim şey biraz dudaklarım titreyerek de olsa
"gel 2011 senden korkmuyorum!"
Herkese mutlu seneler