It is too long to translate, maybe later?
Yaşamımızın rengini veren hislerimiz olmasaydı neler olurdu bilemiyorum. Sevinçlerimiz, kızgınlıklarımız, umutlarımız... Bunlar hayatın tadı tuzu elbette. Yoksa hayat çekilmez olurdu. Ancak bu yazıda değinmek istediğim, hislerimize ne kadar bağlı yaşadığımız, onların bizi nasıl tutarsızca yönlendirdiği ve nasıl savrulduğumuz.
Atalarımız can çıkar huy çıkmaz demişler. İnatçılık, kıskançlık, gururlu ve ya neşeli olmak gibi huylar aslında hislerimizin bedenimize ve davranışlarımıza yansımasıdır. Bu huyların ölene kadar değişmeyeceğini düşünürüz. Oysa bu ancak, incelemeyen düşünmeyen ve uğraşmayan insanlar için geçerli. Zaten çevremizde "eskiden çok kötü, kindar bir adamdı, yaşlanınca değişti" yada "o kız gençliğinde çok şımarık ve arsızdı" gibi cümleler duyuyoruz. Bu da bize değişimin mümkün olduğu fikrini veriyor.
Neden huylarımızı değiştirmeliyiz? sorusundan önce hislerin nasıl oluştuğunu anlamamız gerekiyor. O hissi bir huya genelleştirmeden önce. Üzüntü en basit örnek olarak ele alınabilir. Anlaşılması en kolay da odur. Genelde sürekli üzgün değilizdir. Bazen birşey olur ve üzülürüz. Diğer yandan bir olay karşısında her insan aynı derecede üzülmez, buna bazen şaşar anlamakta zorlanırız. İşte acaba bu farklılığı yaratan nedir ve en önemlisi üzülmeye sebep olan kaynak nedir?
Her insan aslında bu sorunun cevabını bilir ancak farkında değildir.Herhangi bir olay yaşadığımızda kafamızdan bazı düşünceler geçer. Zihnimiz o olay için bir yorum yapar ve işte o yorum bizim nasıl hissedeceğimizi söyleyen şeydir. Bunu, diğer tüm hisler için sınayabiliriz. Herhangi birşey hissttiğinizde durup zihninizin içine bir bakın, o sırada aklınızdan bir düşünce geçiyordur. Daha farklı tepki veren insanların farklı olmasının nedeni olay karşısındaki zihinlerinde oluşan yorumların farklı olmasıdır. Dolayısıyla her insan düşüncesinin etki gücü kadar etkilenir. O kadar üzülür ya da sevinir. Aslında hislerin kaynağının düşünce olduğunu farketmek güzel bir şeydir. Çünkü düşünceler değiştirilebilir.
Birçok hissin ( gurur, inat, kıskançlık gibi) altında yatan düşünceler kendiliğinden kontrolsüzce gelişmiştir. Daha çocukken ailenin tutumu, çevrenin etkisi gibi çeşitli nedenlerle olaylara bir düşünce yapıştırırız. Bunlar kontrolsüzce oluşmuş, doğru olup olmadığı sorgulanmamış düşüncelerdir. O olay ve düşünce birbirine bağlanır ve bundan sonraki tüm benzer olaylarda zihin aynı düşünceyi çağırır. Sonuçta hep aynı hisse ulaşırız. Karakter dediğimiz şey de budur. Olaylar karşısında hissettiğimiz şeyler karşısında belli bir tavrımız vardır. Örnek olarak kıskançlığı ele alalım. Daha küçükken sende olmayan birşeyin olmamasının yorumu "niye bende yok" olmuştur beynimizde. Tabi bu yoruma meyleden yine yaşam tarzımız, geleneklerimiz falandır. Ancak mesela bu durum için "onun adına sevindim" şeklinde bir yorum yapan insanda kıskançlık gelişmeyecektir. Genelde yıllar geçse de hiç bir zaman zihnimizi, kişiliğimizi sorgulamadığımız için bunlar olduğu gibi kalacak, farkedip ciddi bir çaba gösterilmezse ölene kadar devam edecektir.
Ancak bu şekilde olması gerekmiyor. Her birimizin hoşlanmadığı huyları vardır ve bunlar değişmez değildir. Budizm de insanların çeşitli yöntemlerle nefsini eğittiklerini okuyoruz. O kadar uzaklara gitmeye de gerek yok dinimizde de ermiş, eren dediğimiz kişiler benzer özelliklere sahipler. Bunlar hakkında her zaman pozitif, sabırlı, güleryüzlü, anlayışlı vs. özelliklerinden bahsedilir. Tabi böyle kişilerde dinî anlamda başka nitelikler de mevcuttur. Burda değinmek istediğim değişimin daha önce pek çok kez yapılmış olduğu ve yapılabileceği.
Şimdi biz de mi ermiş olmaya çalışacağız diye sorulabilir. İsteyen olabilir problem yok. Sadece en azından eğer sonradan sizi pişman eden huylarınız varsa, suratı hep gülen, mutlu olan insanlara özeniyorsanız değişimi denemek için şans verilebilir. Yapılacak şey biraz daha kontrollü olup bizi rahatsız eden his ortaya çıktığı anda içimize yönelmek, o sırada düşündüğümüz şeyi yakalamak. Bu düşünce ilk ne zaman ortaya çıkmış olabilir, bunu irdeledikten sonra, hakikaten sağlam ve doğru bir düşünce mi sorgulamalıyız. Daha sonra eğer yanlış bir düşünce ise doğrusunu, yada çok etkili bir düşünce ise daha az can yakacak bir düşünceyi yerine koymak lazım. Zihnimizde bu düşünceyi birkaç kez tekrarladıktan sonra kendinizi iyi hissedeceksiniz. Ancak hala değişmiyorsa yerine koyduğunuz düşüncenin gerçekten sizi ikna ettiğinden emin olmalısınız. Havada kalıyorsa etkisi az olacaktır. Diğer yandan yıllar boyu, bilmem kaç kere işine düzenli gitmiş bir düşünce var, onu kovmak kolay olmayacaktır. Zamanla benzer olaylarda yeni düşünceyi çağırın. Gün gelecek ki artık sizin doğru düşünceniz çağırıldığında artık eskisi gibi rahatsız olmayacaksınız.
Temel olarak yapılacak şeyi anladıktan sonra yöntemler kişiden kişiye değişebilir. İnsan kendi zihnini incelerse en uygun yolu bulacaktır. Tabi denemelerin bazıları başarısız olabilir yada uzun zaman alabilir. Gerçekte inanılması gereken şey bir şekilde değişimin yapılabildiği ve bunu yapanların olduğudur. Ben de bunu uygulayıp çeşitli ilerlemeler katettim. Zihnime sürekli söylemenin yanında bir süre de hergün yeni düşüncelerimi bir kağıda yazmıştım. Tabi hala beni çok etkileyen bazı düşüncelerim var. Onlar için de uğraşmaya devam ediyorum.
Nefsini eğitmek insana gereksiz gelebilir, "çünkü yaradılışımız böyle" diye düşünenler olacaktır. Tabi seçim de kişiye kalmış ancak bu dünyadaki amacımız, yaşadığımız sınavlarla maneviyatımızı geliştirmektir. Ne derece olgunlaşmış olacağımız bizim elimizdedir ve bu şekilde süreç hızlandırılabilir. Diğer bir gerçek şu ki kontrol edilebilen hisler, insanı daha az acıtır ve ya daha mutlu eder. Bu nokta hakikaten tuhaf. Mutlu olmak veya üzülmek gibi nedenleri hep dış etkenlere bağlanmış olduğunu düşündüğümüz halde, aslında herşey insanın zihninde bitiyor. Sanırım şu söz durumu çok iyi özetleyecek:"İyi bir gün ile kötü bir gün arasındaki tek fark sizin ruh halinizdir." Sevgiyle kalın.
28 Mart 2008 Cuma
# Düşünce Yazıları
HİSLER -Ciddi İlk Yazı / FEELINGS (The First Serious Article)
by
GeCe
on
Mart 28, 2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
sevgili geCe blog yayınlarınız hayırlı olsun.çizimlerin çok hoş
YanıtlaSilve güzel çalışmalarınızın devamını bekliyorum.ayrıca hisler yazınızıda beğenerek okudum.
iyi çalışmalar
Kendi �n�nde oldu�unu bildi�in, senden daha fazla bilgili kimselerle beraber ol! �
YanıtlaSildiye tavsiye ediliyor.
D�nyada cehennemi de cenneti de kendi i�imizden kaynaklanan bir bi�imde ya�ad�m�z kesin!.
Veri taban�m�za G�RE i�inde bulundu�umuz �artlar� de�erlendirir; sonucunda da i�inde bulundu�umuz �artlardan ya mutlu oluruz ya da yanar�z.
Mutlulu�umuz ve mutsuzlu�umuz hep hay�limizde(N)dir!.
R�ya mis�lindeki gibi, d�nya sonras� kabir �lemini de, daha sonraki boyut ve ya�am �artlar�n� da hep gene d�nyay� alg�lad�m�z gibi; madde olarak alg�layaca�z; ancak o boyut �artlar�n�n getirdi�i ya�am bi�imlerine g�re!.
�l�m�tesi ya�amda, hay�llerini, oran�n ger�ekleri gibi ya�ayaca�n i�indir ki, Bakara S�resi sonunda,
�Benli�inizdekileri a�klasan�z da gizleseniz de onlar�n sonu�lar�n� ya�ayacaks�n�z varl�n�zdaki Allah��n getirisi olarak!�
denmektedir.
Herkes kendi benli�inin getirisi olan hay�llerinin sonu�lar�n� ya�amaktad�r ve ya�ayacakt�r.
Veri taban�n� ar�nd�rmam� olanlar, hay�llerinden yak�nacaklar� bir merci bulamayacaklard�r yar�n!.
Ya�ad�n�z an i�indeki d�nce ve fiillerinizin sonu�lar�n� daha sonraki an ve s�re�te ald�n�z�n fark�nda de�il misiniz?
��inde bulundu�unuz huzur ortam� veya yang�nlar�n d�nk� d�nce veya fi�llerinizin sonucu olarak bug�n sizi ku�atm� oldu�unu h�l� m� g�remiyorsunuz?
D�n� bug�n ya��yorsan�z, bug�n� de yar�na ta��m� olmayacak m�s�n�z?
B�ylece d�nyan�z� kabir �leminize ta��m� olmayacak m�s�n�z?
Bug�nk� mutluluk veya yang�nlar�n�z belki de pek �ok misliyle kabir �leminizde k�y�mete kadar devam etmeyecek mi?
Daha sonras�nda da benzeriyle devam etmeyecek mi?
Niye cehennem?�
Cehennemde neler olacak?�
Kim sizi cehenneme atacak?� Bundan zevk alacak biri mi var sanki!.
B�yle biri yoksa; h�l� ya�ayaca�n�z cehennemin nereden kaynaklanaca�n� g�remiyor musunuz?
Bug�n sizi yang�nlara d�ren, cehennemi ya�atan d�ardan biri mi ki; yar�n da size cehennemi ya�atacak d�ardan biri olsun?
H�l� S�STEM ve D�ZEN� kavrayam�yor musunuz?
�Ellerinizle yapt�klar�n�z�n sonu�lar�n� ya�amak� �zere kurulu �Allah yarat�s� sistem ve d�zenin� kurallar�yla kesin ba�ml� oldu�umuzu h�l� idr�k etmeyecek misiniz?
�Elleriniz� yaln�zca BEYN�N�Z�N arac�d�r; dolay�s�yla, ya�ad�klar�n�z�n t�m� beyninizdeki �ayn�yla ruha da kayd� giren- veri taban�n�z�n sizden a��a �k�d�r.
�� b�yle oldu�una g�re, ni�in, h�l� veri taban�n�z �zerine e�ilip, bug�nk� ve yar�nki yang�nlara neden olan veri taban�n�z� g�zden ge�irip; neden, o verileri yeniden d�zenlemiyorsunuz?� Yoksa yang�nda olmaktan zevk mi duyuyorsunuz?
�tede bir tanr� ve gelecekteki, onun bilmem neredeki cehennemi kavram�ndan; ��lemlerin sahibi ALLAH ve O�nun HER AN GE�ERL� S�STEM VE D�ZENݔ kavray�na ge�emeden sorular�n�z�n cevaplar�n� alamayacaks�n�z!.
Kendinizi ger�eklere g�re haz�rlamazsan�z yar�na; bilin ki, yaln�zca kendi ellerinizle (beyninizle) yapt�klar�n�z�n sonu�lar�n� ya�ayacaks�n�z; ve asla �Allah� size zulmetmi� olmayacak!.
AHMET HULUS� KAVRAMLAR BEY�N DEN ALINTIDIR
İlk yorumcuma teşekkür ediyorum.
YanıtlaSilmerhaba..ben hala buralardayım.bu günlerde hislerimle ilgili öyle gel -git ler yaşıyorumkiii...insanlarla ilişkilerim konusunda yeni kararlar almalıyım.duygularımı ifadede kendimi kontrol etmeliyim..okadar çok şey varki.hislerimin beni mutsuz etmesine izin vermemeliyim.ama yıllarca yer etmiş alışkanlıkları terketmek kolay olmasa gerek.sanırım bana kuvvetli bir otokontrol gerekli:))tekrar sevgiler
YanıtlaSil