10 Nisan 2019 Çarşamba

10/4 Wanderlust

A strong desire to travel.

Anlamı buymuş. Yani yolculuk için duyulan güçlü heves. Tabi bu yolculuk fiziksel bir yolculuk olmak zorunda değil. En azından dizide bahsedilen böyle bir yolculuk değil.

Birkaç hafta önce Başak’tan bu 6 bölümlük mini dizinin önerisini almıştım. İzleyeli epey oldu ama yazmak bu güne kısmetmiş. İlk üç bölümde merak uyandırdı, dörtte biraz sıktı hatta bırakmayı düşündüm. Beşte olaylar ilginç bir hal aldı, altıda ise derslerle dolu mutlu son. Şimdi ‘iyi ki izlemişim’ kategorisinde.
Spoiler:
Konudan bahsetmek istiyorum biraz. Yetişkin üç çocuğu olan orta yaşlı bir çift var baş rolde. Hayatları oldukça durağanlaşmış, seks hayatları neredeyse bitmiş. Birbirlerine karşı heyecanları kalmamış bir çift.

Fakat ikisinde de heyecan arayışı var, adam bir iş arkadaşına doğru çekiliyor, kadın ise yüzme dersinde tanıştığı biriyle yakınlaşıyor. Bunu birbirlerine itiraf ettiklerinde, birbirlerini yeniden arzuluyorlar (kıskançlık belki kamçılıyor) ve bundan hoşlanıyorlar. Sonra konuşurken bir fikir  ortaya çıkıyor kadından (kadın psikolog bu arada), başka insanlarla görüşmeyi sürdürerek kendi ilişkilerini tedavi etmek. Fakat kurallar var  tabi, duygusal yakınlaşma yok sadece cinsel birliktelik. Yeniden libido yükseltme arayışları vs vs.

İkisi de ayrı ayrı zaman geçirip gecenin sonunda bir araya geliyorlar. Ve gerçekten işe yarıyor. Birbirlerine daha yakınlar. Tabi bu arada partnerlere de bundan bahsediyorlar. Kadının partneri kabul etmiyor, başka birini buluyor. Adamınki ediyor ama sonradan anlaşılıyor ki o da pek rahat değil.

İlk başlarda herkes eğleniyor, hatta 4 lü çıkıyorlar (tabi sonra ikişer ikişer ayrılıyorlar). Fakat başroldeki baba, yeni ilişkisinde kurallara uyamıyor. Duyguları işi içine katıyor ve kadına aşık oluyor. Bunu söylediğinde karısı kızıyor çünkü anlaşmada bu yoktu. Bu bölümde insan bolca şunu sorguluyor. Gerçekten duygusuz bir cinsellik mümkün olabilir mi?

Sonraki bölümde, başta çocuklara bu oyundan bahsedip ayrılmayacaklarına söz verdikleri halde, ayrıldıklarını görüyoruz. Adam duygularına yenik düştü, partneri daha fazla ikinci kadın olmak istemedi. Kadın oyun işe yaramadığı için üzgün, iç hesaplaşmalar, sorgulamalar vs vs. Psikolog olduğu için tüm bölüm boyunca kadının kendi süpervizörü ile geçmiş sorgulamasına tanık oluyoruz ve tabi ki her olayda olduğu gibi çocukluğuna iniyoruz. Görülüyor ki kadının davranışlarının bir çoğunun temelinde geçmiş yaralarının izleri var.

Son bölüm en sevdiğim bölüm oldu çünkü mesaj çok güzeldi. Adam yeni kadının evine taşınıyor fakat normalde düzen hastası olduğu için, eski düzenini mumla arıyor. Yeni kadın da karısının elinden adamı çalan kadın olmanın yüküne dayanamıyor ve ayrılıyorlar. Süpervizör görüşmesinden sonra, psikolog kadın da aslında kocasının yıllar boyu nasıl kendine bir liman olduğunu, onsuz evde yaşayınca anlıyor. Yıllar içinde acı tatlı bir sürü şey yaşamışlar, birbirlerinin zevklerine tercihlerine alışmışlar, nasıl desem birbirlerinden vazgeçtiklerinde sadece onsuz kalmak değil beraberinde yığınla şeyin yok olduğunu farkediyorlar. Aşklarının cinselliğin ötesinde daha büyük sebeplerle var olduğunu, kurdukları düzenin, huzurun, hayatın onların yaşam iksiri olduğunu...

Bir bakıma bu oyun işe yarıyor. Birbirleri için ne kadar önemli olduklarını anlayıp yeniden birleşiyorlar ve bu sefer ikisi de birbirine karşı önceden ihmal ettiği şeylere daha dikkatli davranıyor.

Gerçekten hayatı paylaştığımız herkes, kendi mevcut hacminden kat kat fazla etkiye sahip. Diziyi izlerken kendimi bu şekilde değerlendirmek çok iyi geldi doğrusu. Tavsiye ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder