4 Eylül 2010 Cumartesi

# ben

Değişim Sürecim - Yazı 2

Yıllar geçti, bir yandan derslere girdim bir yandan akademik hayatın bir numaralı gereksinimi olan bilimsel çalışmalar yapmaya başladım. Yüksek lisans ve doktora öğrencileri için bu çalışmalar tezleridir, yardımcı doçent ve daha sonrası için de bilimsel makale yapmaktır. Topluca hepsine yayın diyeceğim, çünkü tezler de yayın olarak kategorilendirilir. Öğrencilik sürecinde de makale yapılabilir ve hatta yapılırsa çok da iyi olur ancak bu çalıştığınız departmana göre değişir.

Fizik bölümünde yapılan çalışmalar genelde ikiye ayrılıyor, deneysel çalışmalar ve teorik çalışmalar. Deneysel çalışmalar yapan kişiler, yaptıkları deney sonuçlarını alır ve onları çeşitli şekillerde yorumlayarak yayın yaparlar. Genelde deneyciler çalışmaya başladıklarında önce ellerinde sonuçlar vardır, sonra altyapısı tamamlanır. Teorik çalışanlar için bu süreç tersine işler. Önce altyapın olmalıdır ki, o bilgilerle teorik bir model oluşturabilesin. Ve tüm dünyada yayın sayılarına bakıldığında deneysel çalışanlar, (buna gözlemsel çalışanları da ekleyebiliriz) teorik çalışanlardan çok daha yayına sahiptir (matematikçiler de genelde teorik çalışanlara girer, bazı nümerik matematikçiler hariç). Ancak akademik dünyada insanların ilerlemesi, verimi, yayınlarının sayısı ile ölçülür. Genelde yayın içeriğine değil sayıya bakılır ve bu da pek tabi kimilerinin lehine kimilerinin aleyhinedir.

İşte benim de aleyhime olan durumlardan biri. Bir miktar yayınım var fakat kuramsal fizikçi olduğum için, deneyciler kadar çok değil. Bizim bölümde teorik çalışan tek grup biziz (ben ve anabilim dalımdakiler). Bu yıl bizim alanımızda çalışan dünya genelinde insanların yayınlarını inceledim. Bugün çok iyi yerlerde olan adamlar (yayın sayısı ve popülerlik açısından) bu atağa doktora bitiminden sonra başlamışlar. Genelde doktora öncesinde ya hiç ya da bir-iki yayınları varmış. Ve hali hazırda bu adamların doktora öğrencileri olan kişiler de böyle. Yani teorik fizikçiler için doktora bitimine kadar altyapı oluşturma aşaması anca bitiyor. (Bilmeyenler için fikir olması açısından kuramsal fizikçi Stephen Hawking'in çalışmalarına yakın konularla ilgilendiğimizi belirteyim.)

Henüz önemli dergilerde basılmış makalem yok. (ek not: bu makaleler bazı dergilerde yayınlandıktan sonra geçerlilik kazanır. Dünyanın bir çok yerinde böyle dergiler mevcut. Bir ücret karşılığında çalışmanı gönderiyorsun, bir komite bunu inceliyor, doğruluğuna karar verirse yayınlıyor). Şimdi burda da aslında iki ayrım ortaya çıkıyor, birinci komitenin çalışma alanınla ilgili sıkı adamlardan oluştuğu dergiler, bir de farklı alanlardaki kişilerden oluşan, yada daha az duyulmuş dergiler. Dolayısıyla gönderilen çalışmanın kabulu böylece etkilenmiş oluyor. Ve türkiyede, sırf yayın olsun diye, fazla popüler olmayan dergilere gönderip, tıkır tıkır yayın yapanların sayısı da az değil. Hatta ülkemizin önde gelen üniversitelerinde bu anlayışla yayın yapanlar da az değil. Bu kısım herkesin kendi iş ahlakına kalıyor malesef.

Danışman hocam, yıllardır böyle uygulamalara karşı oldu, az olsun öz olsun mantığıyla ve mükemmelliyetçilik bakış açısıyla. Bu yüzden ben de dahil aynı danışmanın diğer öğrencileri öyle her fırsatı değerlendiren kişiler olmadık. Gerçi işte böyle yönetmelik değişip de olay bizim aleyhimize dönünce de aklımız başımıza geldi, çünkü bu titizlik sonunda bizim için dezavantaj olmaya başladı. Çünkü artık kadro devamı talebinde yayın içeriğine değil yayın sayına bakılıyor. Bu kadrolara talip pek çok işsiz aday olduğu için, birikimli elemanı kaybetmeme gayretinde değiller,kullan at yaklaşımı tercih ediliyor. Tabi bu durumun ülkemizin bilimsel gelişimine ve üniversite eğitimine de uzun vadede büyük(!) katkıları da olacağı aşikar.

Gerçi şöyle de bir artısı olabilir bilmiyorum, şimdiden kestirmek zor. İnsanlar bu büyük yarışta daha iyi olmak için imkanları zorlamaya başlıyor. Yurt dışına gidiyor, kendini geliştiriyor vs. Tabi bu gidenlerin hepsi dönmeyebilir de, aynı zamanda beyin göçü de hızlanmış oluyor.

Herkes gibi ben de yapacağım yayınların ses getirmesini, mükemmel olmasını isterim fakat bir yerden başlamak gerektiğine de inanıyorum. Çünkü ufak çalışmalar yapmadan büyüğüne ulaşamazsın ve yaptığın her çalışma sana bir sonraki adım için birşeyler kazandırır. Dolayısla öğrenciler her fırsatı değerlendirmeli, girişken olup az da olsa katkı yapacağı çalışma gruplarına katılmalı. Bunu yapmamı söyleyen birileri olmayınca, ben biraz geç farkettim ne yazık ki.

Devamı yarın

p.s. buraya kadar sanki kadrodan atıldım gibi bir anlam çıkmış olabilir, henüz öyle bir şey yok belirteyim istedim :) Tüm bölümde şu an mevcut asistanlar içinde en çok derse ve en önemli fizik derslerine girmiş ve uyumlu biri olduğum için ilgili hocalar kadromun devamı için ellerinden geleni yapacaklarını söylüyorlar.

3 yorum:

  1. günün aydın olsun,
    keşke senin için yapıcağım bir şeyler olsa :( yakın olsam en azından kahveli bir kurabiye yapar kapını tıklatırdım ama malesef mesafeler...
    unutmaki her karanlığın sonu aydınlığa çıkar, bu sıkıntıları yaşıyorsan mutlaka güzel günlerde yakındır.
    iyi kal...
    p.s mail imde bir sorun var halleder halletmez cevap yazıcam.

    YanıtlaSil
  2. iyigünler, size bişey sorucaktım, sayfanızda blogla ilgili bilgiler ve yardımlar var, ben bişey sorucaktım, bloguma menü yaptım üst tarafa ama, etiketlerden linkini verince, ve sonra tıklayınca açılmıyor "yayın yok" diyor, bunun sebebi ne olabilir acaba,eksik bişeymi yapıyorum, bir püf noktasımı var? yardımcı olursanız sevinirim, teşekkürler.

    YanıtlaSil
  3. merhaba blogunuza tesadüfen ulaştım ve o kadar çok sevindimki ..belki benim içinde bir yıldızda siz parlatırsınız diye düşündüm.
    Lütfen benim bloguma ugrayıp kendi çabamla yapmaya çalıştığım blogum hakkında fikir sahibi olursanız sizden öğrenebileceğimi düşündüğüm bir sorunu daha kolayca anlatabilirim size; vaktiniz olursa bana yardım ederseniz inanın minnettar kalırım size lütfen rica etsem.ozel_a.s.u.m.a.n@hotmail.com
    msn adresım eklersenız sızınle gorusebılırımde sevgılerımle

    YanıtlaSil