Henüz bitirdiğim bu kitabı çok ama çok beğendim, isterim ki herkes okusun, ruhunu zenginleştirsin. Kitabı İstanbul’da satın alıp okumadan arkadaşıma hediye etmiştim. Baktım e-kitap versiyonu da varmış, çok sevindim. E kitap olarak okuyunca, içindeki sevdiğim bölümleri alıntılamak kolay oluyor. Ancak bir süre sonra kitabın büyüsünden unuttum gitti. Zaten tüm sayfaları koyasım geldi. E bu da mümkün olmadığına göre indirin okuyun lütfen.
******
Doğa hakkında her şeyi bildiğini ve Doğa' nın ayrı bir ruha sahip olmadığını söyleyenler, bir dağın bahar fırtınasında hiç bulunmamışlardır. Man-o-lah (doğa ana) baharı doğururken, doğum yapan bir kadın yatak çarşaflarını parçalaması gibi dağları parçalayarak işe başlar.
Bir ağaç, kış rüzgarlarından yorulmuş da eğilmişse, Man-a-lah onun temizlenmeye ihtiyacı olduğunu tahmin eder. Yerden onu kamçılar ve dağa fırlatır. Her çalının, her ağacın dallarının arasından geçer ve rüzgardan parmaklarıyla çevresini hissettikten sonra onları temizler ve zayıf olanları düzeltir.
Bir ağacın yok edilmeye ihtiyacı olduğunu ve rüzgarla doğrulamayacağını tahmin ederse, yalnızca vurur! Ağaçtan geriye bir şimşek çarpmasından yanan bir meşale kalır. Man-a-lah canlıdır ve acı çekiyordur. Siz de buna inanacaksınız.
Büyükbaba dedi Mon-o-lah -diğer şeylerin yanı sıra geçen yıldan kalan doğum hasarını düzeltiyormuş; bu yüzden ye doğumu temiz ve güçlü olacakmış.
Fırtına bittiği zaman , küçük ve hafif yeni sürgünler, mahcup yeşiller çalıların kenarında ve ağaç dallarında büyümeye başlar. Sonra Doğa, Nisan yağmurunu getirir. Yumuşak ve yalnız fısıldar o. Çukurlarda ve ağaçların yere eğilmiş dallarından damlayan yağmurun altında yürüye bileceğin patikalarda sis yaratır..
Sonra, sanki en sıcak zamana erişince, birden soğuk seni çarpar. Dört beş gün soğuk kalır. Bu, böğürtlenlerin tomurcuklanması içindir ve bu soğuğa "böğürtlen kışı" adı verilir. Böğürtlenler onsuz tomurcuklanamaz.. Bu nedenle bazı yıllar hiç böğürtlen olmaz. Soğuk sona erdiği zaman, asla orada yetişeceğinden kuşku duymadığın yerlerde, dağın üstünde kar topları gibi kızılcık tomurcuklanır.
********
Büyükbaba dedi ki verdiğin bir şeyi nasıl yaptığını ona anlatmak, yalnızca "bir şey" vermekten daha iyiymiş. Dedi ki, "Bir adama kendi başına yapmasını öğretirsen, o zaman adam iyi olur. Oysa yalnızca bir şey verip hiçbir şey öğretmezsen, o zaman adama geri kalan yaşamı boyunca, sürekli veriyor olursun." Büyükbaba dedi ki, "O adama yanlış hizmet yapmış olursun , çünkü sana bağ olursa, o zaman onun kişiliğini alır ve çalarsın ." Büyükbaba dedi ki bazı insanlar yalnızca sürekli vermeyi severmiş, çünkü bu onlan kibirli, verdiği kişiden daha iyi yaparmış. Yapmalan gereken tek şey , kişiye kendisine bağımlı olmamasını sağlayacak küçük bir şey öğretmek olduğu halde...
Büyükbaba dedi insan doğası, olduğu gibi olduğundan, bazı kişiler bazı insların kibir hissetmekten hoşlandıklarını keşfetmişler. Dedi ki bu kişiler o kadar üzgün insalarmış ki onları avlayacak herhangi birinin köpeğiymişler. Kendi kendilerinin insanı olmak yerine Bay Kibirlilerin köpeği olmayı tercih edecek kadar alçalmışlar. Dedi ki ihtiyaçları olan şey, sırtlarında sert bir bot tekmesiyle yapılan eğitimken, ihtiyaç duydukları şeyler konusunda sürekli sızlanırlarmış. Büyükbaba dedi ki bazı uluslar aynı şekilde kibirliymiş, dolayısıyla kendilerine büyükbaşlar denilebilirmiş. Yürekler doğru yerde olsa, verdikleri insanlara nasıl yapılacağını öğretirlermiş. Büyükbaba dedi bu uluslar bunu yapmazlarmış çünkü o zaman diğer insanlar onlara bağımlı olmazmış ve ilk ağızda peşinde oldukları şey de buymuş.
Büyükbaba dedi insan doğası, olduğu gibi olduğundan, bazı kişiler bazı insların kibir hissetmekten hoşlandıklarını keşfetmişler. Dedi ki bu kişiler o kadar üzgün insalarmış ki onları avlayacak herhangi birinin köpeğiymişler. Kendi kendilerinin insanı olmak yerine Bay Kibirlilerin köpeği olmayı tercih edecek kadar alçalmışlar. Dedi ki ihtiyaçları olan şey, sırtlarında sert bir bot tekmesiyle yapılan eğitimken, ihtiyaç duydukları şeyler konusunda sürekli sızlanırlarmış. Büyükbaba dedi ki bazı uluslar aynı şekilde kibirliymiş, dolayısıyla kendilerine büyükbaşlar denilebilirmiş. Yürekler doğru yerde olsa, verdikleri insanlara nasıl yapılacağını öğretirlermiş. Büyükbaba dedi bu uluslar bunu yapmazlarmış çünkü o zaman diğer insanlar onlara bağımlı olmazmış ve ilk ağızda peşinde oldukları şey de buymuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder