27 Eylül 2023 Çarşamba

Hucreleriniz Ac mi?

Eylül 27, 2023 1 Comments

 


Bir insan vucudunda ortalama 38 trilyon hucre bulunur. Her gun bazi hucreler olur ve yeni hucreler yapilir. Vucudumuz saniyede 3,8 milyon yeni hucre uretir. 

Bir an durup dusunun, saniyede 3,8 milyon hucre olusuyor vucudumuzda. Muazzam bir is! Yeni hucrelerin yapilmasi icin ve vucudumuzda hali hazirda bulunan hucrelerin calismasi icin enerjiye ihtiyaclari var ve biz bu enerjiyi yedigimiz besinlerden sagliyoruz.

Cocuklarda hergun yapilan yeni hucre sayisi cok fazladir, boylece cocuk buyur, boyu uzar, kaslari gelisir vs. Belli bir yastan sonra (buyumenin durdugu donem) yenilenen hucre sayisi yavas yavas azalmaya baslar ve yaslanma doneminde bu artarak devam eder. Belli bir yastan sonra olen hucrelerin sayisi, yeni yapilan hucrelerden daha fazladir ve boylece bunun etkileri vucutta yavas yavas gozlenmeye baslanir. Bunlar cildin esnekliginin kaybolmasi, sac dokulmesi, tirnaklarda zayiflama, kemiklerde kuculme gibi sekillerde kendini gosterir, yani vucudumuz bize sinyal gondermektedir. Bu sinyaller bize su mesaji soyler: "yeni hucre yapmak icin yeterli enerjim yok, bana besin gonder! "

Hucrenin hem normal isini yapabilmesi hem de vucutta yeni hucreler yapilabilmesi icin gerekli olan vitamin ve mineralleri, aminoasitleri, yaglari, yedigimiz besinlerden aliyoruz. Besinler, vucudumuza girip mide ve bagirsaklarda hazmedildikten sonra kana karisarak, damarlar araciligiyla ilgili hucrelere tasinir. Boylece hucre, ihtiyaci olan enerjiyi kullanarak isini yapar. Fakat kan, vucuda bu besinleri bir plana gore dagitir. Vucudu hayatta tutmak icin en acil hangi hucrelerin veya organlarin bunlara ihtiyaci varsa besinler oncelik sirasindan itibaren o organlara, sonra digerlerine olacak sekilde paylastirilir. Ve eger yeterli miktarda besin yoksa diger hucrelere o gun teslimat yapilamaz ve enerjisiz kalan hucreler birer birer olmeye baslar :( Genelde bunun belirtileri vucutta halsizlik, yorgunluk, sac, cilt ve tirnaklarda zayiflik gibi isaretlerdir ve bu ayni zamanda vucudun bizim ile iletisim kurma yoludur, cunku icimizde neler olup bittigini cogu zaman bilemeyiz. 

Disardan gorebildigimiz bu etkilerden baska, vucudumuzun icindeki eksiklikler ise, zamanla hastaliklar olarak karsimiza cikar. Bagisikligimizin zayiflayip sik sik hasta olmamiz, tiroid ve diger hormonal dengesizlikler, damar sertlesmeleri, diyabet hastaliklari, kalp ve diger organlardaki yetersizlikler gibi... Isin ilginc yani, vucudumuz bizi hayatta tutmaya programlanmis olarak yaratildigi icin, ne kadar kayip yasarsa yasasin calismaya devam eder ve organlarimiz %80 oraninda islevsiz kalsa bile %20 calisarak bize hizmet etmeyi surdurur. Ama tabi ki artik tam saglikli degildir, kisi yasiyordur ama surunuyordur. 

Son 50 yilda kilolu ve hasta insan sayisindaki muthis artisa baktigimizda bunun beslenmemizle dogrudan iliskili oldugunu gormek zor degil. Artik ne yazik ki gunluk yedigimiz besinlerin icinde olmasi gereken besin degerleri elli yil onceki gibi degil. Ne yedigimiz portakallarda vitamin, ne yedigimiz domateslerde leptin var. Ustelik bu besinlerin olmamasi bir yana, icinde vucudun ayrica savasmasi gereken hormonlar veya tarim kimyasallari da var ( tahillar gdo'lu, etler antibiyotikli).  Bu da vucut icin iki kat yikim demek, hem vucudun calismasi icin yeterli besin alamiyoruz, hem de onu, ekstradan zorluklarla mucadele etmek zorunda birakiyoruz. Bundan baska hayatimiza buyuk oranda giren paketli gidalarda bulunan koruyucular da benzer etkiye sebep oluyor. O halde tum gun yedigimiz gidalara baktigimizda acaba bunun ne kadari gercek besindir, bu miktarlar vucudum icin yeterli midir diye dusunmemiz gerekir.

Peki vucudun ihtiyaci olan tum gidalari alabilseydik ne olurdu? Iste o zaman simdi benim de tecrube ettigim gibi, gencligimizdeki gibi sabahlari bir hisimla yataktan cikar, gun icinde hic birsey yapmaya usenmez, cildimiz parlar, yuzumuz aydinlanir ve ne kadar is yaparsak yapalim yorulmazdik! 

Dip not: bir onceki yazimda psikolojinin vucudumuza olan etkilerinden bahsetmistim, burda ise dis faktorlerin etkisinden bahsettim. Bu iki konu birbirinden bagimsiz dusunulemez.