28 Haziran 2020 Pazar

KG 88-107 Bitiyor mu Ne?

Haziran 28, 2020 4 Comments
Yururken gozume carpanlar.

Hollanda' da hayat baya baya normale donmeye basladi a dostlar. Bundandir 20 gundur sesimin cikmayisi. Eski yogun tempomuza neredeyse geri donduk. Fakat biraz once, uzun zamandir bakmadigim dunya capindaki vaka sayilarina bakinca umudum biraz sondu. Ozellikle Amerika ne olmus oyle :( Turkiye'yi zaten takip ediyordum ama dunya genelindeki sayilar cok uzucu.



 Hollanda'da okullarin acilmasi ile beklenen ve hatta George Floyd'un oldurulmesi ardindan birkac yerde yapilan toplu eylemlerin sebep olmasindan korktugumuz firlamalar gerceklesmedi. Beklenen ikinci dalga gelmedi (tabi umarim ilerde de gelmez) ve bu sebeple kisitlamalarin neredeyse cogu 1 temmuz itibariyle artik sona eriyor. Biz disarda ve marketlerde hic maske takmamistik (zorunlu degil isteyen takiyor) zaten ama sosyal mesafe kurali hep gecerliydi ve insanlar dikkat ediyordu. Tabi bunda hollanda'nin tum nufusunun Istanbul kadar olmasinin da etkisi var. Simdi 1 temmuzdan itibaren geriye kalan tek iki sart, sosyal mesafeye devam edilmesi ve sadece toplu tasitlarda maske kurali. Restoranlar cafeler zaten acilmisti ama sayi sinirlari vardi. Onlar tamamen kalkacakmis.

Gunluk vaka sayisindaki artis orani uzun zamandir 100'un altinda seyrediyor. Vefat sayisi da oldukca dustu, hatta birkac gun once ilk defa 0 idi cok sevinmistik. Bu gun ise asagidaki gorselde gorundugu gibi, sadece 2 imis. 


Hollanda haritasi uzerinde bolge bolge pozitif vakalar isaretleniyordu. Haritayi ilk actigimizda asagidaki gorsel cikiyor. Bu 10 hazirandan itibaren gozuken hasta sayisi (tabi tarihi daha geriye ayarlamak mumkun). Fakat bu tarih guncel hasta sayisini gosterdigi icin cevremizde ne kadar hasta olduguna dair bir tahmin yurutmek mumkun. Yasadigimiz sehirde 100bin'e oranlanmis hasta sayisi 5. Gercek nufus ise 150 bin imis. Yani koskoca sehirde su anda 7-8 hasta var sadece. Bunu duymak oyle rahatlatici ki. 

Yazmadigim bu 20 gunde, neler yapmistik diye dusunecek olursam, tabi ki en buyuk fark okulda oldu. Artik eskisi gibi cocuklar 5 gun okula gidiyorlar (sadece oglum iki gun gidiyor, onu bir onceki postta yazmistim), okulda hersey neredeyse eskisi gibi. Cocuklar ayni siniflarda ayni usulde devam ediyorlar. Spor dersleri hava elverdigi surece acik havada yapiliyor. Bu surec cocuklara cok iyi geldi, hepsi mutlu. Hatta geriye kaldi son bir hafta, onumuzdeki hafta okullar tatil oluyor. Cocuklar karnelerini aldi, ogretmen gorusmeleri yapildi, siniflar atlandi. Yaz tatilinin ardindan tekrar normal duzende devam edilecekmis.

Kizim hep online devam ettigi keman derslerine bire bir olarak dondu, jimnastik derslerini hava izin verdigi surece hep acik havada yaptilar, yagisli havalarda evde ama 1 temmuzdan itibaren kapali spor salonlari da kullanima acilacak. Gerci cok kalabalik bir grup degil takimi. Bu arada ritmik jimnastikteki 4 yilinin ardindan kizim artik mini grubundan benjamin grubuna gecti. Onumuzdeki yil birkac farkli dalda yarismalara katilacak. Daha yogun sekilde antremanlara basladi (haftada 3 gun 3 er saat). Hatta cogu jimnastikcinin resmi bur instagram hesabi oldugu icin ona da actik. Ilerde sponsor arayislarina da baslayacagiz gibi gorunuyor. Takip etmek isterseniz hesabi @dila_rg , rg: rhytmic gymnastic (hollandaca ritmische gymnastiek ) bas harflerinden geliyor. Oyle agir antremanlar yapiyorlar ki kimi zaman gozlerine yaslar doluyor bedenini zorlamaktan. Onu boyle gorunce birak annecim yapma boyle kiyamiyorum diyorum ama asla jimnastigi birakmak istemiyor. Sagligi ve sartlar elverdigi surece devam edecek herhalde. Umarim emeklerinin karsiligini alir.

Oglum okula sadece iki gun gittigi icin ve evde ablasi olmadigi icin onun ve benim icin biraz daha zor basladi bu tam zamanli okul donemi. Ablasiyla evde ne guzel oynuyorlarmis meger, o yokken hep bana yapisik. Bu da haliyle beni biraz bunalima soktu. Hatta bir hafta kadar once yogun bir duygusal buhran yasadim. Aylardir evde olmanin getirdigi ufak ufak birikimler, neredeyse hic kisisel zamanimin kalmayisi, evin bizi gitgide bataklik misali eve cekmesi, ne diller doksem de oglumun disari cikmak istememesi (haliyle benim de cikamamam), bu surecte is degisikligi yapan kocamin yogun isleri sebebiyle cok azalan katkisi, gecirdigim hastalik normal bir hastalik olsa da acaba korona miyim endisesinin yorgunlugu... gibi sebepler yuzunden en sonunda patladim. Bu patlamanin ardindan yeniden gunluk duzenimize dikkat etmeye gayret ettik, kisisel olarak yeni umut verici haberler de aldim, arkadaslarimla gorsutum sosyallestim, hala kisisel zamanim az ama son bir hafta deyip dayaniyorum. Simdi cok cok daha iyiyim.

Oglum icin ise okula gitmedigi gunlerin birinde eve oyun ablasini cagirmaya basladik, geri kalan iki gunun sabahini (ablasi okuldayken) ben ve babasi bolusup, okul aktivitelerini yaptiriyor birlikte oynuyoruz. Yuzme dersleri acildigi icin baslasa mi dedik ama tatile az kaldi iki hafta icin risk almak istemedik, yaz tatilinden sonra duzenli programlara yeniden baslariz saniyorum.

Bu sure zarfinda bizim icin koronadan sonra bir cok ilk de gerceklesti. Misal gecen hafta ilk defa disardan bir restorandan yiyecek alip arabada yedik -henuz oturmaya cesaretimiz yok- , ilk defa bu haftanin market alisverisini yikamadan kaldirdim, artik market ve dukkanlara girerken icimi saran korku buyuk olcude azaldi, hatta babalar gununun oldugu haftasonundan once bir gun avm gezip alisveris yaptim. Son uc gundur hava muthis sicak oldugu icin bir gun golde bir gun okyanusta yuzduk (daha dogrusu kiyilarda cirpindik diyelim) sonucta girdik mi girdik. Bir ay onceki bana bunu soyleseniz herhalde bir tokat atardim kendine gel diye fakat heyhat, hayat boyle birsey ve iyi ki de boyle birsey.

Hatta ve hatta tatil plani bile yaptik. Malesef turkiyeye bu yaz gitmeyecegiz ama avrupa icinde, nispeten sakin bolgelerde airbnb evlerinde kalip civarlari gezecegiz. Depresyonda oldugum bir hafta once kocama, hayir ben hic bir yere gitmem diye bagriniyordum :/

8 Hazirandan sonra instagram hikayelerimde paylastiklarimdan secmeler:


karantinaya gelen dogum gununu okulda yeniden arkadaslariyla kutladi, kutu ve hediyeler hazirladik.

yilin ilk piknigi, 4 aile mesafeli oturduk.

Kucuk terapiler. Yeniledigimiz masaya eski saksiyi susleyip dekor yaptim. Masa ve sandalyeler ikeadan yillar once alinmisti. Tahtalari tamamen eskidigi icin, yeni tahtalar monte edip guncelledik.

Canim hep yaz menuleri cekiyor.

Gelincik tohumlari topladim bahceme atacagim.



ilk bereketli limonata denemesi, sonra bir kez daha yaptim.

gecen yaz basinda baslayip ancak sonbaharda bitirebildigimiz cardagimiz, bu yaz bize cok iyi geldi. resmen eve ekstra bir oda cikmis gibi oldu. Her isimi orada yapiyorum.

Yazida bahsettigim ilk ev disi yemek. Zararli mararli ama arada sirada yemeyi seviyoruz.

Upgraded version of my daughter. Her derse valizle gidiyoruz.

bu videoydu tabi ama screenshot yaptim,  ellerini yere koyup atlayip kopru yapip yeniden ayaklarinin uzerine kalkiyor.

Assiri sosyal mesafeli deniz :p

Bu ara hollandaca ogrenmeye agirlik verdim de ondan telefonumdaki yazilar hollandaca. Ufaktan konusuyorum da, mesela gecen hafta oglumun ogretmeniyle veli toplantisini tamamen hollandaca dinleyip konusarak yaptim. Kendime inanamiyorum desem. Fakat inkar edemiycem, karantinada kizimin ev odevleri buna buyuk katkida bulundu. Hep karistirdigim cumlede kelimelerin siralanmasi mevzusu kafamda oturdu sayesinde. Ingilizce bilenler turkce ile ingilizcedeki kelime konumlarinin degisikligine asinadir. Simdi buna bir de ne ingilizceye ne de turkceye benzemeyen yeni bir kelime dizilimi ekleyin, iste kafamin karisikliginin nedeni. Cok basit bir ornek vereyim.

Mesela her gun okula giderim cumlesinin ing ve hollandaca versiyonlari soyle:

I go to school everyday. (veya her gunu basa alirsak) Everyday I go to school

Hollandaca soyle oluyor

Ik ga naar school elke dag (ozne-yuklem-tumlec-zarf seklinde. her gun basa gelirse) Elke dag ga ik naar school. (zarf- yuklem- ozne- tumlec). 

Bir de diyelim yadimci fiil alan cumleler var. Ozne yardimci fiil ardindan cumlede anlatacagin her seyi araya koy (tabi onlarin da sirasi var) en sona asil fiil geliyor. Yine benzer sekilde bu cumledeki kelimelerin yer degistirmesi, eger cumle su su su durumlarla baslarsa boyle su su su durumlarla baslarsa boyle diye bir suru versiyonu var. Bunlari kafamda oturtmusum, tik diye dogrusu cikiyor agzimdan :))

Bu yazi daha fazla dil kursuna donusmeden kacayim. Herkese saglikli gunler diliyorum. Sevgiler.

8 Haziran 2020 Pazartesi

KG 75-87 Corona Testi Oldum

Haziran 08, 2020 8 Comments
Karantina gunluklerini ikiser hafta arayla yazmaya baslamisim, planli degil ama nedense oyle gelisiyor. Bu durumda iki hafta boyunca gun gun neler yaptik/yapiyoruz hatirlamak zor. Bir onceki misafircilik baslikli yazdigim gunlerin aksine, bu son iki hafta kimseyle hic gorusmeden, sadece ailecek yaptigimiz bir kac acik hava gezisi ile, yine cocuklarin yari okulda yari evde olduklari, siradan gunlere donustu. Yine duygusal gelgitler, kimi buhranli kimi neseli gunler. Fakat bir kac kalp carpintisi gecirmedik degil. 

Ilki oglumun ateslenmesiydi. Okullar acildiktan tam iki hafta sonraya denk gelen, 25-26 mayis civarlari bir gece yuksek ates, ardindan biraz halsizlik vs ile iki gunde bitiveren bir olay. Bir iki gun arayla aynisi kizimda , o bitti kocamda, o bitti bende derken, biz acaba korona mi olduk endiseleri... Yalniz benimki biraz daha agir idi, cunku her vucut direncim dustugunde kendini tekrarlayan kroniklesmis bir faranjitim var. Beni yine yatirdi, iki gun atesli, bogazlar feci iltihapli olunca, gectigimiz cuma gunu (hastaligin basladigi gecenin sabahi idi) ev doktorunu aradik. Sekreter not aldiktan sonra, doktor bizi geri aradi, sikayetlerimi dinledi, korona gibi durmuyor ama ortak semptomlar da oldugu icin, seni korona ussune yonlendirecegim dedi ve o bolumde ayni gune bir randevu ayarladi. Tabi boyle yazinca uzay merkezi gibi oldu ama bizim kasabanin aile hekimligi zaten kucuk bir yer, ust katta, 4-5 doktorun odasinin oldugu, alt katta sekreter ve minik bir kan alma ve hemsire odalarindan ibaret 3 katli tatli bir hollanda evi. Korona ussu yapilan yer de yolun karsinda, yine oraya ait olan baska bir ev :) Tek farki iste doktorlar maskeli (diger taraftakiler degil), onlemleri daha arttirilmis. Gorustugum kadin hekim, beni iyice her acidan muayne etti, bogazima antibiyotik verdi (burda antibiyotik verilmesi cok nadir bir durumdur, ancak mecbur kalinirsa verilir ki halimi anlayin), o da koronaya benzemiyor ama istersen test yapalim dedi. Ay ben de zaten onu istiyodum. Hadi kendi vucudumun sinyallerini hep takip ediyorum ama, cocuklar gidip geliyor, e hepimiz sirayla olduk ya koronaysa? Yaptilar. Burnumun ve girtlagimin kokune cubugu dayadilar. Gunlerden cuma, sonuc pazartesi. Maille uzun ve heyecanli bekleyisimiz bu sabah son buldu, negatif. Maille bekledik cunku bayramda gorustuklerimiz eger pozitif cikarsak, bulastirdigimiz kisiler olacakti. Diger yandan ay keske pozitif ciksa diye dilemedik degil, cunku hepimiz gecirmisiz, hem de cok zorlanmamisiz, ne iyi kurtulmus olurduk hem. Tamam diger arkadaslar risk olabilir ama onlar da ayni dusuncedeydiler cunku hepimiz bikmistik. 

Bu sabah sonucu alinca sevindim tabi ki, cunku kimlere bulastirdim acaba psikolojisini kaldiracak durumda degilim su anda. Belki evet o kafaya da geliniyordur, sonucta hic kimse bile isteye yapmiyor bunu ama dedim ya zaten duygusal olarak surec beni yormustu. 

Bu ara vakalarimiz hic bitmiyor nedense, tam bir hafta once de yine doktora gittim, bu sefer de konumuz ayak bilegime yerlesmis iki kene. Onceki hafta cuma sabahi uyandigimda ayak bilegimdeki karartilari kizim farketti, bir pirinc tanesinden buyuk olmayan iki kene nasil da pencelerini sokmus bilegime. Fakat asil tuhaf olan ve hala anlayamadigim, en son orman cimen icine pazartesi ve sali girmisim, o gunler yapistiysa, cuma sabahina kadar nasil gormemisim. Ustelik hava cok sicakti hep etek sort giydim terlikle gezdim. Butun gece uyukuda yataga carsafa surununce bile dusmemis... Hemsire cimbizla cikardi, tek icimlik antibiyotik verdi, bir sey olursa ara dedi tamam. Neyse hic bir enfeksiyon olmadan gecti bitti.

Bu ara hollanda ne alemde derseniz, gecen pazartesi yasaklar bir nebze olsun gevsetildi, restoranlr cafeler, spor ve muzik okullari acildi. Biz tabi daha henuz siftah yapmadik ama millet ilk gun kosa kosa restoranlara gitti. Sebebi cok iyi anliyorum elbette, bakiniz avm asermek :) Bilmem kac ay sonra baska birinin elinden yedigim ilk yemek, ilk icecek diye bildirimler dustu onumuze :))


Veee bu pazartesiden itibaren de okullar normale dondu. Haftada bes gun, eskiden oldugu gibi ayni gidiyor cocuklar. Yalniz kucuk olan iki gun gidecekmis meger onu da okuldan alinca ogrendim, cunku kucuklerin ogretmenlerinden yasli olup risk sebebiyle isten muaf olan ogretmenlerimiz varmis. Geriye kalan ogretmenlere de tum ogrencileri dagitinca, siniflar cok kalabalik oluyormus. Bu sebeple bizim okul yine sinifi ikiye bolup ikiser gun gidecekleri sekilde ayarlamislar. Sadece seneye okuma yazma donemine gececek cocuklari da ekstra bir gun cagirip onlari uclemisler, son hazirliklari tamamlamak icin. Diger okullarda boyle bir sey duymadim yani onlar da 5 gun gidiyor ve birakip almalarimizdaki kurallar disinda, evet cocuklar icin her sey normale donmus gozukuyor.

Bu son iki haftanin bir kisminin yagisli gecmesinden oturu, bir kisminin da bayram gezmelerinin dinlenmesini teskil etmesinden oturu, daha cok evdeydik ve sanki yeniden sosyallesme oncesi karantina gunlerindeki gibi yasadik. Tabi haliyle eve dair daha cok isler yaptik ve buyuk projelerimizin uzerine birer birer ciziyoruz. Bu zamana kadar hep ihmal edip depo gibi kullandigimiz cati katini, yeniden dekore edecegiz ve bu beni cok heyecanlandiriyor. Bazi on hazirliklari tamamladik, yavas yavas uygulamaya baslayacagiz. Onceden gozumuze gorunmeyen detaylar, evdeyken batar oluyorlar degil mi?

Bu arada gecen hafta hollanda basbakanimiz aciklama yapti. Saniyorum diger ulkeler de yaz sezonu icin kapilarini kime acip acmayacaklarini ilan ettiler. Buna gore, hollandanin izin verdigi ulkeler arasinda turkiye yok!!! Haliyle pek cok kisi hayal kirikligina ugradi, ustelik eger giderseniz dondugunuzde 15 gun karantina var ve basiniza bir hal gelirse bizden hizmet beklemeyin diyor. Vay anam vay. Irkcilik gibi gorunse de bu sekilde turuncu kodlanmis ulkeler arasinda danimarka ve isvec de var. Buna ragmen ispanya fransa serbest ama oradaki vaka oranlari hep hollandadan fazla idi. Soylendigine gore, bu izinler ayni zamanda, o ulkenin kendi ic yasaklarina bakilarak da verilmis, yani, turkiyede simdilik kendi icinde kismi yasaklar soz konusu oldugu icin, bizim basbakan diyor ki, bu ulkede yasaklar devam ediyor o yuzden alarm veriyoruz orasi turuncu bolge seklinde. Diger yandan soyle bir haber cikti hollanda basininda. Bizim baskan turisti gonder biz iyiyiz demis amma kendi halkinin yasagini kaldirmamis gibi bir kinama haberi.

Baska aklima gelmiyor neler yaptik ama cogunlukla instagramda her gun hikaye/post paylasiyorum. Oradan sectigim bir kac gorsel ile veda edeyim. Podcastler icin ise demleniyorum diyeyim...

Mutfak rafinin gorselini degistirmek icin sipsak suluboya calismasi

Cogunlukla kizimin sardigi home made sushiler

 
Kizimin baslayip benim tamamladigim ilk bitmis punch nakisi calismasi



6 Haziran 2020 Cumartesi

Korona Günlerine Uyan İki Kitap

Haziran 06, 2020 10 Comments


Corona başladığından beri okuduğum kitaplardan ikisi -bilinçli bir tercih yapmamış olsam da- ancak bu kadar olur dedirtti bana. Sanki yıllar önce yazılmış olmasına rağmen bu kitaplar, bu günleri anlatıyorlardı. Oysa karantina döneminde kendimi oyalamak için okumaya yeltendiğim kitaplar, izlemeye kalkıştığım diziler hep anlamsız geliyor, kurguları gerçek hayatta yaşadığımız bu zorlu günlerde sanki sabun köpüğü gibi hissettiriyordu. Mesela herkesin salya sümük ağladığı, başka bir dönemde olsam biliyorum ki benim de ağlayacağım 6. Koğuş filmini fazla etkilenmeden izlemiştim. 

İşte bu ruh halinde iken okuduğum bu iki kitap kesinlikle diğerleri gibi değildi. Artık hiç bir kitap bana bu korona günlerinde bir şey katamaz düşüncesini yerle bir eden kitaplar. 

İlki Dino Bugatti’nin Tatar Çölü.

Okumaya başlamam evlere ilk kapandığımız zamana rastladı ve okudukça kalbim bir mengeneyle sıkıştığı için bir yanım elime almak istemezken bir yanım meraktan çatlıyordu. Ülkenin kuş uçmaz kervan geçmez bir köşesinde, çöl kenarındaki artık hiç bir işe yaramayan kalesinde, askerlerin nasıl da gündelik rutine alıştığı, bir hayatın hiçlik içinde nasıl geçebildiği, rutini ha bugün ha yarın kırarım derken yılların geçtiği ve insanların yaşlandığı, öyle ki bir saldırı olursa diye kaleyi terkedemeyişleri ve üstelik tek hayat emellerinin ölmeden önce bir savaşa katılmak, hatta orda can vermek olan insanlar. Gerçekten o dönemde ev benim için aynı tatar çölündeki o kaleye dönmüştü ve gitgide beni bataklığına çekiyordu. İyi bir silkiniş oldu.

İkincisi de Jose Saramago Körlük.

Bu kitabın konusuna bakmadım. Ne zaman ve ne sebeple hatırlamıyorum Goodreads’te okumak istediklerim kısmına işaretlemişim. Sonra e-book versiyonunu buldum ve okumaya başladım. Resmen çarptı. Kitapta aynı korona gibi bir salgın söz konusu fakat bu salgında insanlar aniden kör oluyorlar. Kör olan bir kişiyle temas eden herkes yarım gün içinde kör oluyor ve hükümet bu durumla nasıl baş edeceğini bilemiyor. Körleri kullanılmayan binalarda kendi hallerine bırakıyorlar, arada uzaktan yemek bırakıyorlar. Körlerden oluşan bu yeni mini toplulukta, insanlar hayatta kalmayı yeniden öğrenmek zorunda. İşte burası çok beyin gıcıklayıcı. Herkesin kör olduğu bir odada, yatak paylaşımı, yemek paylaşımı nasıl olacak (bazı kişiler iki üç porsiyon alabilir), tuvalet ihtiyaçları temizlik nasıl sağlanacak, hiyerarşi nasıl kurulacak (kör bile olsa kabadayılar var)? Tabi halleri içler acısı. Artık tuvalete gitmekten vazgeçmiş kendi pislikleri içinde yaşamak zorunda kalan insanlar, dışardan hiç bir desteğin gelmediği bir durum. Ve bu dünyayı hayal edince korona bundan iyi dedirtecek bir kurgu. 


Her iki kitapta da insan psikolojisi çok iyi ele alınmış, tavsiye ederim.