Sinterklaas, aslında çok eskiden Türkiye Antalya’da yaşamış Aziz Nikolas’ı temsil eder ve Noel Baba (Santa Claus)’dan çok daha önce var olduğu hatta ona ilham olduğu söylenir. Fakat her nasıl olduysa, hikaye Türkiye’den İspanya’ya kaymış ve her yıl Kasım aynın ortalarında İspanya Madrid’den buharlı gemisi (stoomboot), beyaz atı (Amerigo) ve siyah renkli yardımcıları siyah piet’ler (zwarte piet) ile yola çıkar ve bir kaç gün sonra törenlerle ülkeye giriş yapar. Bizim kasabamızda da coşkuyla karşıladık kendisini.
Amsterdam’a giriş töreni. Caddeler boyu insan kalabalığı oluyor |
Bizim kasaba 2019 |
Bizim kasaba- mor şapkalı olan Helodunya, zwarte pietten kurabiye alıyor |
Fakat bu süreç Hollanda’da öyle titizlikle işlenir ki hayran olmamak elde değil. Neredeyse tüm ülke bu oyuna seferber olur. Yaşlı genç herkes çocukların ne kadar önemsediğini bilir ve onlara coşkuyla ortak olurlar. Sinterklaas’ın yola çıkışından itibaren her gün neler olduğunu anlatan özel haberler çıkar tv’de (sinterklaas journal) ve tüm çocuklar heyecanla haberleri takip eder. Bu haberlerde sinterklaas ve pietlerin neler yaptığından, hediyelerin toplanışı, bazen hediyelerin ve atın başına gelen talihsiz olaylar gibi gayet heyecanla beklenen haberlerdir bunlar. Mesela bu yıl, trenden kopan bir kompartıman içinde at ve hediyeler tek başına bilinmeze doğru yol almış, pakjesavond’a son bir gün kala çocuklar hediye alamayacaklarının tedirginliğini yaşamıştı. Neyse ki son anda kurtarıldı 😉 Bu haberler nasıl birşeymiş diye merak ederseniz bir örneği burada https://sinterklaasjournaal.ntr.nl/ Bu haberler okullarda da izlenir ve çocuklar birbiriyle hep bu konularda muhabbet eder. Mesela akşam haberinde heyecanlı bir bilgi öğrenen çocuk, okula gider gitmez arkadaşlarına anlatır, hepsi birden heyecanlanır vs.
Şehre giriş töreninde, Sinterklaas, önce bir gemiyle bir limana yanaşır, bazen atıyla bazen başka araçlarla şehre giriş yapar, halkı selamlar, tüm çocukların ellerini sıkar, onları dinler, bu arada etrafta dans edip dolaşan zwarte piet’ler çuvallarından özel kurabiyeler (papernoten) ve şekerler dağıtır, çocuklar yanlarında getirdikleri torbaları doldurur. Bu dönemde her yerde bu kurabiyelerden bulabilirsiniz, hatta dükkanlar bir kase içinde kapı yanında servis ederler. Bu törende çeşitli gösteriler olur, bando takımı, şarkılar, danslar, tam bir şölen. Çocuklar da siyaha boyanmış yüzleri ve kostümleri ile dolaşır. Hatta bütün ay boyunca okula bile kostümle gidenler olur.
İlerleyen günlerde neredeyse her okula piet’ler gelir, pepernoten dağıtır, çocukların spor derslerine girer şaklabanlıklar yaparlar, hatta çocuklara piet diplomaları verilir, futbolcu piet, yüzücü piet gibi. Resim derslerinde bu konuyla ilgili resimler, craftlar yapılır, kelime oyunlarında bu tema ile ilgili kelimeler öğrenilir gibi. Her yerde ve her an mevzubahis Sinterklaas’tır.
Ebeveynler için en kritik yanı ise, ülkeye girdiği 15-16 kasımdan 5 aralığa kadar her akşam ayakkabılarına havuç bırakıp küçük hediye bekleyen çocuklardır. Pakjesavond’a kadar çocuklar son akşam alacakları nispeten büyük hediyelerden başka, ayakkabı içine sığabilen büyüklükte hediyeleri her akşam beklerler. Bu hediyeler, kalem, sticker, minik bir şeker veya meşhur harf çikolatalar gibi hediyeler olduğu gibi, bazen içi boş şaka hediyeleri, bazen Sinterklaas’tan gelen bir mektup veya çocuğa sorduğu bir bilmece notu gibi ebeveynin yaratıcılığına kalmış herşey olabilir. Bu dönemde yine evler sinterklaas temalı süslerle süslenir. Bizim evde olduğu gibi hatta cama kocaman “ welkom sint en piet” yazılır, sonra da anneler temizlerken yorgunluktan bayılır (bknz:ben).
Benim çocuklarım da her akşam yatmadan önce sinterklaas’a teşekkür eden şarkılarını söyleyip, havuçlarını koydular, bazen ona yaptığı resimleri de ayakkabının yanına bıraktılar. Bir sürü hediye aldılar. Sadece bir gün ikisine ortak gelen ama nispeten pahalı bir oyuncağı bıraktığında, sinterklaas bir de mektup bırakmış. Pahalı bir hediye olduğu için beş gün boyunca küçük hediye gelmeyeceğini belirtmiş :)
Bu ayakkabı bırakma olayı o kadar yaygın ki, okula da bir gün tek ayakkabı götürüyorlar ve sabah sınıfa girdiklerinde ayakkabıların içinde hediyeler buluyorlar. Fakat şaşkın pietler hediyeleri bırakırken bazen sınıfta bazı şeylerin yerlerini değiştirmiş, sandalyeleri devirmiş olabiliyor veya ayakkabıları saklayıp sınıfa ipuçları bırakıp bilmeceleri çözerek bulmalarını isteyebiliyor. Çok oyuncu bu pietler çoook.
Yine büyük marketler, kağıttan ayakkabı yapmak üzere kartonlar veriyorkar. Çocuklar bunu boyuyor kesip yapıştırıyor ve markete bırakıyor. Marketten de birer hediye alıyorlar böylece.
Okula gelen piet’lerden başka yine sinterklaas’da her okulu ziyaret ediyor, yine okul civarına sabahleyin törenle geliyor, sonra sınıfları gezip yine hediyeler dağıtıyor. Sinterklaas’ın bir de kalın bir defteri var, çocuklar hakkında bilgilerin yazılı olduğu, ama bunu ne kadar vurguluyorlar emin değilim.
Yine okullardan başka, alışveriş merkezlerine, oyun alanlarına, çocukların gittikleri spor ve sanat okullarına, işyerlerine ( çalışanların çocukları için), gibi bir çok yere ziyarete geliyor Sinterklaas ve pietler.
Ve nihayet 5 aralık akşamı, çocuklar uyumadan önce piet’ler ev ev dolaşıp, kah kapıyı tıklatıp hediyeleri bırakıp kaçarak, kah bacadan atarak, kah çatı penceresinden tırmanarak genelde çuval içindeki hediyeyi bırakıyor. Bazen çocuklar uyuduktan sonra da gelebiliyorlar, o zaman çocuk hediyesini sabah buluyor. Yine burada bu iş için komşular, arkadaşlar, opalar, omalar seferber oluyor. Hatta gerçekten piet kostümü giymeler, ceplerinden döküldüğü için kapının önüne kurabiyeler fırlatmalar veya ellerindeki siyah is izlerini kapıya bırakmalar gibi çok yaratıcı teslimat fikirleri mümkün. (Zwarte pietler hep çatılarda dolaşıp bacalardan girdikleri için kara ve pisler).
Bu ulusal oyun çocuklar büyüyüp de olayın gerçekliğini kavradığında yine kardeşlerden saklanarak devam ettirilirmiş. Genelde 8,5-9 yaşlarında çocukların sorgulayıp gerçek olmadığını anladıkları dönemmiş. Kızım (7,5) hala tüm kalbiyle inanıyor ama bazı şüpheleri de olmaya başladı. Belki seneye artık büyü bozulacağı için, onun bu son sinterklaas’ı olabilir diye, eskisinden biraz daha fazla özen gösterdim. Unutulmaz kılmaya çalıştım, umarım başarılı olmuşumdur.
İnsan düşünüyor, neden böyle kocaman bir toplumsal yalan bu kadar titizlikle sürdürülüyor diye ama hollandalılar çocuk yetiştirme işini çözmüş. Hem soğuk ve karanlık kış aylarına renk geliyor, hem çocukların hayal dünyasını çok iyi besliyor. Gerçekten bu büyülü süreci yaşasanız siz de hak verirdiniz. Ben bile öyle seviyorum ki. Eğer hollanda’yı kış aylarında ziyaret etmek istiyorsanız, bu kesinlikle sinterklaas zamanı olmalı. Sanılanın aksine noel dönemi bir Almanya kadar yoğun değildir burada. Bu yüzden christmas market’lerden fazla bir şey beklememenizi tavsiye ederim.
Sinterklaas dönemi çok güzel olmasına güzel de benim için inanılmaz yorucuydu. Her gün için planlar yapmak, hediyeleri ayarlamak, okuldaki bin tane olayı takip etmek (gitmek gelmek katılmak vs), çocukların bitmek bilmeyen beklentileri derken son gün neşemdem göbek atıyorum diye kızım bana küstü. Anne ya neden öyle yapıyorsun, hiç gitmesin Sinterklaas. Heee ooooooldu canım. Dag sinterklaasje dag daaaaag daaaaaaaag. (Güle güle sinterklaas güle güüüle, güle güüüleeeeeee)
Ne iyiymiş bu ayakkabımı koyayım hediyemi bekleyeyim işi 😊
YanıtlaSilBir de diyorlar ki anne sen de koy. Babası da koydu bir kere ona da geldi. Anne hiç koymadı çünkü hediyelerbitmişti 😂
SilÇok ama çok neşeli bir şeye benziyor, ilk kez duydum doğrusu. Hediyeleri siz alıyorsunuz, pietler mi dağıtıyor yani? Yada o çuvala atılan istek oyuncaktan sizin nasıl haberiniz oluyor, ben mi anlamadım, çok merak ettim müsait zamanınız olursa eğer ;)
YanıtlaSilOkuldaki ve diğer mekanlarda verilenleri okullar alıyor. Evde verilenleri biz alıyoruz sanki piet bırakmış gibi yapıyoruz. Çocukların hazırlayıp ayakkabıya koyduğu kağıtları da biz topluyoruz. Zaten hazırladıklarında illa ki gösteriyorlar veya yanımızda yapıyorlar (okulda yapmadılarsa) böylece ne istediklerini takip ediyoruz
SilBen de istiyorum bu eğlenceye dahil olmayı, çok sevdim :)) Hatta hediye bekleyen tarafta olabilirim, hiç anlamamış gibi yaparım:)). Aslında her şeyden öte hem çocukların gelişimine katkı sağlıyor, hem çok eğlenceli, hem de toplumsal iş birliğini güçlendiriyor. Keşke biz de toplum olarak nefret yerine çocukları eğlendirmek adına bir süreliğine eğlenip yorulsak demek geliyor insanın içinden.
YanıtlaSilAtatürk ün çocuklara armağan ettiği 23 Nisan gününü dahi ülkemizde başka günle ört bas etmeye çalıştıkları geldi aklıma da :((
YanıtlaSilNe güzel mutlu olmaları, onlar için adanmış günlerin olması. Sevinçleri, bir gülüşleri yeter bize :) Hediye bırakmak aklıma gelmemişti kızım için, bunu ben de yapmalıyım, fikir için teşekkür ediyorum. İyi ki yazdınız :) Ben çantasına, kalem kutusuna sevdiğimi belirten mini sürpriz notlar atarım ara sıra kızımın :)