Bu sabahki konusmalarimizda konu yemeklerden hagelslag'a oradan da dogum hediyeliklerine geldi. Hagelslag hollandanin en meshur kahvaltiliklarindan biri. Ekmegin uzerine tereyag (veya margarin) suruyorlar, uzerine de hagelslag denen cikolata parcaciklari serpiyorlar. Bunlarin farkli renklerde ve sekillerde olanlari mevcut ve ozellikle pembe ve mavi olanlari (asagidaki resim) bebek hediyesi olarak dagitiliyor. Bunlarin tadi biraz daha degisik ve neden bilmem icinde anason tadi var. Biz yiyemiyoruz.
Kulturlerden bahsederken, cocuklar dogdugunda sen ne verdin? Sizin ulkenizde neler ikram edilir sorusuna geldi konu. Herkes soyledi bana sordugunda tutuldum kaldim. Bogazimda bir dugum olmustu. Simdi yazarken buna takilmiyorum cunku kabullendim ama yillaaar sonra hala bende bu etkiyi yaptigini gorunce sasirdim dogrusu.
Ben dedim hic bir sey vermedim. Cunku verebilecegim kimse yoktu. Kizimda slovakyada iken bir heves asagidaki kutulari hazirlamis ve hastaneye gotormustum. Hic olmazsa hemsirelere veririm diye. Olmadi. Galiba esim bir iki is arkadasina goturmustu o kadar. Kalanini biz turkiyeye gidince annemlere falan vermistim. Tabi daha sonra baska sekillerde benzer hediyeler dagittik ama hagelslag gibi ilk anda verilen (ki hazirlamasi cok basit, eve aniden gelen misafire kolayca ikram edilir) bir hediyemiz olamadi.
Oglumda ise hic bir dogum hediyesi hazirlamadim, zaten kimsenin olmayacagini biliyordum. Nitekim oyle de oldu. Fakat yine de yapmayi, dagitmayi arzu ederdim.
Aslinda canimi acitan sey, elbette, birsey verememek degil, verecek kimsenin olmayisiydi. Gurbette olsun veya olmasin (biliyorum kendi vataninda da yakinlarindan uzakta olanlar var) boyle gunlerde yalnizlik hic kolay degil. Eger cevrenizde varsa, yeni dogum yapanlar, yalniz yasayanlar, inanin kan baglarinin hicbir onemi yok, arkadaslik, komsuluk ederek buyuk sevaba gireceksiniz. Dusunuyorum da keske sokaga cikip tanimadigim insanlara, cocuklara dagitsaymisim cikolatalarimi. Duyduk duymadik demeyin, biz anne baba olduk, iste bu da size hediyemiz deyip kutlasaydik. Bu bile yeterdi belki...
Sevgili Gece, ne hissettiğini öyle iyi anlıyorum ki, benzer durumları çeşitli sebeplerle ben de yaşadım. Sonrasında ben de doğum yapanlara özenle hazırlanmış hediyeler götürdüm. Bu fırsatla söylemek isterim ki çok olumlu bir kişiliğin var ve kişiliğinin ışıltısı bil ki birçok insanı besliyor. Lütfen daha sık yazmaya çalış. Sevgiler.
YanıtlaSilAnnem de M. doğduğunda özenip hazırlamıştı, getirmişti, "kime vereceğim?" diye düşünmüştüm ben de. Birkaç arkadaşıma ikişer üçer vermiştim, aynen eşim de işyerinde bikaçını vermişti ama itiraf edeyim, 5-10 tanesini de afiyetle ben yemiştim :D E bozulacaktı napiim :D
YanıtlaSilŞaka bir yana evet lohusa dönemi gerçekten özel bir dönem. Burda bir sosyal ağımız var, doğum yapana hepimiz sırayla 2 hafta yemek götürüyoruz. Aslında çok büyük bir şey değil ama o bile insanların yüzünü güldürüyor. Ben genelde bir de kart hazırlıyorum, ufak da bir paket anneye birşeyler koyuyorum çünkü o dönemde her gelen bebeğe geliyor ya, insan bi tuhaf oluyor, aslında en özen gösterilmesi gereken anne bence.. Anne yalnızlık hissetmemeli, zaten aklında bin tane şey oluyor, bir de yalnızlık hüznü çok ağır..
Gurbet işte Gece'cim, kolay değil ki.. - sen şu emaillerine bi bak da son cümleyi bir daha oku lütfen ayrıca :)))
O ekmeğe dökülen çikolataları çok iyi hatırlıyorum çok severdim. Ve Türkiye'ye döndümüzde neden burada yok diye üzülürdüm(sene 1985 ve sonrası :) öncesinde Hollanda'da yaşıyorduk). Şimdi büyüdüm, evlendim, çocuklarım oldu. Eşimin de benim de ailelerimiz ve akrabalarımız Türkiye'de yaşadığımız şehirde ve biz ailelerimizi bırakmamak için yurtdışına gitmiyoruz (gerçi kırmızı halı seren de yok da :)) ) Ama bırakabilecek olsaydık gitmek için çaba sarfederdik.
YanıtlaSilGece ben böyle hediyelik süs püs işleriyle uğraşmayı hiç sevmem :) geleneksel şeylerden de pek hazetmem (kına gecesi, mevlüt, lohusa şerbeti, diş buğdayı vs vs)
YanıtlaSilHazetmem dediğim yapması bana külfet gelir, özenmem :)) yoksa biri yapınca katılmaya, geleneklerin yaşatılmasına falan tepkili değilim, yanlış anlaşılmasın.
Sanırım annemden görmediğim için böyle oldu :)) annem de öyle ince detaycı, el emeği göz nuru minik minik şeyler hazırlayıcı bi insan değil ehehhe. Pratik kadındır.
Lafı uzatmayayım, edonun doğumunda bana lohusa şerbeti getirecekmiş unutmuş, viyanada lohusa şerbetini nerden buluruz ki diyor bana askjsjdjdjdj
Edonun doğumunda bırak süslenip püslenip kutlamayı, misafir ağırlamayı; kendi görümcemi kayınpederimi bile eve alasım gelmiyordu :D hiç içimde kalmadı yok doğum odası süsüymüş, hediyeymiş takıymış..
Mayanın doğumu için de böyle bir beklentim, talebim, organizasyonum olmadı haliyle. Ama türkiyeden bir komşumuz bana “bebek şeklinde pembe sabun” ve şeker hamurundan “hoşgeldin maya” yazan kurabiye paketi yollamıştı süpriz hediye. Sağolsun, canım komşu <3
Biz bunları açtık koyduk kutuya, hastane odasında kapının hemen yanına. Hemşirelere, temizlikçilere oda arkadaşımın ailesine, gelene gidene herkese yattığım yerden “ordan kurabiye ve sabun alın. Souvenoir bunlar bakın traditional” diyordum. “Aaaa gerçekten mi waauv, hiç görmemiştik böyle şey” diye Milletin bir hoşuna gitti, bir prim yaptı anlatamam ahahahha duyan geliyor, hemşireler kikir kikir biz de alalım burda ilginç şeyler varmış falan diyor:)))
Ay nasıl teşekkür ediyorlar, ayılıp bayılıyorlar anlatamam. Bileydik bu kadar prim yapacağını özenirdik, daha süslü şeyler yaptırırdık demiştik sonra :)))
Amaan boşver hiç boğazın düğümlenmesin. Gariban gariban kendi kendimize doğurduk büyüttük işte diye gurur duy aksine ahahahhaha :))) öyle düşünmesi daha zevkli ;)
Hollanda’da bir bebek ziyaretine gitmiştim ben de. Yedim bunlardan ehehhe şimdi sen yazınca aklıma geldi, unutmuşum.
Ekmeğin üzerindeki çikolata çok lezzetli görünüyor. Çikolata tam bir zaaf noktam. Şimdilerde bu tip hediye konseptleri çok yaygın buralarda. Hatta konsept mağazalar var, ancak özel yiyecek konusu bizde de çok hatırlayamadım. Özel günlerde lokma döktürürüz biz İzmir' de.
YanıtlaSil